AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, dün akşam Cine5 Televizyonu’nda katıldığı programda, yerel seçimleri ve önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi.
2014-2015 dönemindeki 3 seçimlik dönemecin Türkiye’nin yakın tarihindeki en önemli dönem olduğuna vurgu yapan Soylu “bu 3 seçim, 21. yüzyıl sonrası atacağı bütün adımları belirleyecek.” Dedi. Türkiye’nin 21.yüzyıla hem nüfus potansiyeli, hem coğrafya potansiyeli açısından iyi başladığını söyleyen Soylu, bünyesindeki Kürt, Alevi, kadın meselesi ihtilaflarını ortak bir dille çözmek üzere adımlar attığını, bunları yaparken ekonomik açıdan da yoksulluk meselesini geride bıraktığını, ekonomik açıdan güçlendiğini söyledi.
Seçimin “mazbut bir Türkiye” mi yoksa “küresel bir Türkiye” mi seçimi olduğunu belirten Süleyman Soylu, Türkiye’nin seçime “Yeni Türkiye”, “huzur”, “istikrar”, “çözüm süreci” gibi kodlarla gittiğini Türkiye’nin seçimde AK Parti’ye destek vererek bu kodları desteklediğini ve güçlü bir Türkiye istediğini çok net ortaya koyduğunu söyledi.
Bugüne kadar cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden kriz yaratanlara halkın “krizin anahtarı bende, ben cumhurbaşkanlığı seçiminde kriz istemiyorum” mesajını verdiğini de ifade eden Soylu, siyasette seçimin verdiği mesajı siyasetin bütün taraflarının çok net bir şekilde algıladığını ve bunun siyasetin doğasında olduğunu da sözlerine ekledi.
Seçimle ilgili itirazlar ve özellikle Ankara’da konunun AİHM’ye götürülmesi ile ilgili bir soru üzerine “insanların kendini komik duruma düşürmemeleri gerekir, özellikle siyasi pozisyon kazanmak için komik duruma düşürmemeleri gerekir” diyerek sözlerine başlayan Soylu siyasetin çok şeffaf bir müessese olduğunu, herşeyin kamuoyu önünde cereyan ettiğini söyledi. Türkiye’nin eskiden beri en düzgün şekilde yaptığı işlerden birinin seçim olduğunu ifade eden Soylu, AK Parti’nin seçimle ilgili itirazlarının önemli bölümünün ilkesel itirazlar olduğunu belirtti. Soylu sözlerine şöyle devam etti:
“YSK 20-30 yıllık ilke kararlarını değiştiriyor ve bunu niçin değiştidiğini ortaya koymuyor, bizim itirazımız bunadır. Biz Aydın’ın Buharkent ilçesini kapybettik. Mesela bir sandıkta sandık kurulu başkanı ve üyeleri var. Bunlar pusulaların bir kısmını mühürlemişler, bir kısmını mühürlememişler. İlke kararı şudur: Bu, oy kullananın kusuru değildir, onun için oy kullananın hakkı zayi edilmez. Orada oyları saymışlar, AK Parti ilçeyi kazanmış ama YSK bu kararı değiştiriyor, benim buna itirazım var. Başka birşey daha var. Seçimlerde adaylar var. Aday adaylarının başka bir siyasi partiye geçmesi konusunda özellikle YSK bugüne kadar bir partiden aday adayı olan kişinin bir başka partiden aday aday olmasına izin vermiyordu. YSK şimdi bunun önünü açtı. Bu ençok AK Parti’ye zarar verdi. Çünkü AK Parti’ye çok müracaat var, ciddi rekabet oluyor, bir-birbuçuk ay çalışıyor, aday olamıyor, o hırsla birlikte başka bir partinin adayı olarak karşıya çıkıyor. Özellikle küçük yerlerde bu çok önem arzediyor ve ciddi etki yaratıyor. Bu bir haksız rekabet. Bu da ilk defa bu seçimde uygulandı. Başka birşey daha var. Çok örnek var ama taze ve karşılaştırılabilir olması açısından bir tane vereyim. 2004 seçimlerinde AK Parti Alaşehir’de dosyasını veremiyor veya 5 dakika geç veriyor. Seçime giremiyor. Batman’da keza yine seçime giremiyor. İktidar partisi olmasına rağmen seçime giremedi. Bu seçimde CHP, Sarıyer’de aynısını yaptı, İlçe Seçim Kurulu ‘seçime giremez’ diye karar verdi, evrakı geç teslim ettiği için. YSK’ya yapılan itirazı YSK kabul etti ve CHP’yi Sarıyer’de seçime soktu. Bu kabul edilebilir birşey değil. Bir başka şey daha var. Geçen seçimde 900 bin, ondan önceki seçimde 800 bin iptal oy var. Bu seçimde 1 milyon 900 bin iptal oy var. Yani seçimin yürütülmesinde problem var. Bulmaca gibi mühür yapmışlar. Birçok insan mührü eline basmış, mührü bastığını zannedip boş atmış, bir kısım insan muhtarlık zarflarıyla beraber atmış. Bir seçimi yürütmek önemli bir maharet ister. Biz siyasi partiler olarak Yüksek Seçim Kurulu’nun paydaşıyız. Adana ile ilgili itirazlarımız var mesela. Adana’da seçimin bir kurgu kumar masası gibi. Oradaki seçim müdürü şu anda Yargıtay’da davalık, sırf bu konu yüzünden ama hala yürütüyor. Seçime hile karıştırmakla ilgili davalık. Ve bu Adana’da herkes tarafından biliniyor. Adana’da CHP adayı televizyona çıkıp diyor ki ‘burada 1999’dan beri seçimlerde hile ve şaibe var’. Orada bir kurgu var ve buna kategorik olarak itiraz ediyorum, neden Adana halkının hakkını korumak için itiraz ediyorum, burada bir yanlışlık var. Ama Yalova’da olan olay bambaşka. Kısıtlı, oy kullanmaması gereken insanlar oy kullanmışlar, özürlü, vesayet altında olan insanlar olabilir. Denetimli serbestlik çıktı şimdi yeni birşey. Bütün bunların tamamını YSK bu seçimin sıhhati açısından iyi değerlendirmeliydi. Anlaşılıyor ki zamanı boş geçirmişler. Ben YSK konusunda yıllardan beri kafa patlatan birisiyim. YSK hem yürütmeci hem denetlemeci. İkisini aynı kurumun yapması bir sıkıntı yaratıyor. Anlaşılıyor ki YSK bu seçime iyi hazırlanmamış. YSK’da aynen 17 Aralık darbesinin planlayıcılarının temsilcileri var. 2-3 kişi, sayısı da belli. En azından psikolojik olarak insanı rahatsız ediyor. Ben onların yerinde olsam buradan sarf-ı nazar ederdim, ayrılırdım. Doğrusu da budur.”
Seçim sonuçları üzerinde de değerlendirmelerde bulunan Süleyman Soylu, ilçe bazlı haritayı göstererek sahil kesimlerinde CHP’nin kazandığı tezinin çok doğru olmadığını, ilçe bazlı haritada durumun AK Parti lehinde değişiklik gösterdiğinin altını çizdi.