YOLSUZLUK YAPAN KİM OLURSA OLSUN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIZ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, belediye başkanıdır, x’tir, y’dir, z’dir, yetkimiz dahilinde gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler.” dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nıntümü üzerindeki görüşmeleri sırasında, hükümet adına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu söz aldı. Soylu konuşmasında Birleşmiş Millletlerdeki araştırmacıların 2050 yılında dünyada nüfus dağılımındaki tahminlerine değindi. Soylu, 2050 yılında, günümüze göre 248 milyon daha az çocuk olacağını, 2020 yılından itibaren, 65 yaş üzerindeki insan sayısının, 5 yaşın altındaki çocuk sayısını geçmeye başlayacağı öngörüldüğünü ifade etti. 2050 yılında Avrupa nüfusunun yıllık kaybının 3 milyon civarında olması beklendiğini belirleterek, “Bu resmin tamamı, nüfus meselesinin doğru ve efektif bir şekilde yönetilmesinin gerekliliğinin anlatmaktadır “ dedi.

Mesele sadece nüfusun sayıca arttırılmasını sağlamak olmadığını, doğum, ölüm ve evlenme gibi olaylarda, vatandaşların kamu hizmetine kolay ve hızlı bir şekilde erişimini sağlamak için kayıtların doğru şekilde tutulması gerektiğinin önemine vurgu yaptı. Soylu, “Ülkemizde17.yüzyildan başlayarak farklı maksatlarla, önceleri yerel, sonra da ulusal bazda nüfus sayımları yapılagelmiştir. Yani devletin esasini oluşturan insan unsuru ile ilgili kayıt tutma ve bunu yönetmeye dair geçmişten gelen bir altyapımız söz konusudur. Ve bu yapı, tıpkı bir canlı organizma gibi sürekli yenilenen, değişen, yeni ihtiyaçlar ortaya koyabilen bir karakter göstermektedir. Hızla gelişen teknoloji, nüfus ve vatandaşlık işlerinde de giderek artan oranda yer almaktadır. Dolayısıyla bugün huzurlarınıza getirilen kanun teklifimiz, böyle bir sürecin devamıdır. İnanıyorum ki gelecekte de teknoloji geliştikçe, ihtiyaçlar değiştikçe, nüfus ve vatandaşlık hizmetleri noktasında yeni ve modern adimler atılmaya devam edilecektir” dedi.

Tasarıdaki düzenlemelere ilişkin bilgi veren Soylu, mevcut görevlilere ek olarak nikah kıyma yetkisinin il ve ilçe müftülüklerini de kapsayacak şekilde genişletildiğini, nikahın şekliyle ilgili bir değişiklik yapılmadığını belirtti.

Devlet nezdinde resmi nikahın geçerli olduğunu, bunun usul ve esaslarının da kanunda belirlendiğini söyleyen Soylu, buradaki usul ve esaslarda herhangi bir değişiklik olmadığının altını çizdi.

Mevcut durumda belediye ve köy evlendirme memurlukları, nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklerde nikah kıyıldığını aktaran Soylu, 2017 yılı başından bugüne kadar 426 bin 258 nikâh işleminin belediyelerdeki̇ nikâh memurları, 3 bin 212 nikâh işleminin nüfus müdürlükleri̇, 16 bin 543 nikâhişleminin muhtarlar, 19 bin 979 nikâh işleminin de dış temsilcilikler ve yetkilendirilmiş kişiler tarafından gerçekleştirildiğini bildirdi.

“Hangi memurla yapılırsa yapılsın kıyılan nikah resmidir”

Tasarıyla bu gruplara il ve ilçe müftülüklerinin de eklendiğini anlatan Soylu, “Gerek ülkemizin bazı bölgelerinin coğrafi şartları, gerekse yetkili memur sayısı da dikkate alınarak, insanların resmi nikaha ulaşılabilirliği artırılmaktadır. Nikahkonusunda kanunlarımızın hiçbir yerinde herhangi bir boşluk veya yoruma açık bir durum söz konusu değildir. Medeni Kanunumuz gereğince, evlenme iradesinin bizzat evlenecek kişiler tarafından yetkili resmi memurun önünde açıklanmasıyla gerçekleşecek olan medeni evlenme, Türkiye’de yapılabilecek tek evlenme şeklidir.” ifadelerini kullandı.

Her vatandaşın kanuni şartlara uymak kaydıyla dilediği evlendirme memurluğunda nikahını kıydırma hak ve yetkisine sahip olduğunu vurgulayan Soylu, “Hangi memurla yapılırsa yapılsın kıyılan nikah aynıdır ve resmidir. Evlendirme işlemlerinde müracaattan, tören yerine, düzenlenecek belgeden memurun giydiği cübbeye kadar belediye evlendirme memurunun uyguladığı Türk Medeni Kanunu Evlendirme Yönetmeliği hükümlerini aynen il ve ilçe müftülükler de uygulayacaktır. Yapılacak evlendirmeler hiçbir farklılık göstermeyecektir.” diye konuştu.

İbadethanelerde resmi nikah kıyılamayacağına dikkati çeken Bakan Soylu, konunun mevzuatta açıkça belirtildiğini aktardı.

Avrupa’da kilisede nikah kıyıldığını hatırlatan Soylu, bu düzenlemenin Avrupa veya herhangi bir ülkeyle benzerliğinin bulunmadığını söyledi. İçişleri Bakanı Soylu, “Tam tersi bunun laiklikle ilgili, yani din ve vicdan hürriyetimizi bağlayıcı kısıtlığı olan bir anlayış da söz konusu değildir. Esas itibarıyla bunun cinsiyetçilikle de alakası yoktur.” dedi.

Kadınlar, bir dilekçe ile mahkeme
kararına gerek olmadan evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilecek.

İçişleri Bakanı Soylu, tasarının getirdiği diğer bazıdüzenlemelere de değinerek, şunları söyledi:

“Hastanelere, mahkemelere, dış temsilciliklere ve evlendirme memurluklarına, nüfus müdürlüklerine gitmeden, nüfus olaylarını elektronik ortamda bildirme ve tescil yetkisi tanınması; yazım ve imla hatası bulunan veya problemli isim ve soyadlarının, mahkeme kararı gerekmeksizin değiştirilmesi imkanı tanınması; boşandığı halde mahkeme kararı ile kocasının soyadını kullanabilen kadınlarımıza istedikleri takdirde, sadece nüfus müdürlüğüne vereceği dilekçe ile mahkeme kararına gerek olmadan, evlenmeden önceki soyadlarını yeniden kullanabilme imkanı tanınması; göçmen olarak Türk vatandaşlığına alınan, doğum yeri ve doğum tarihi hatalı olan kişilerin kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde usulüne göre onaylanmış doğum belgeleri ile nüfus müdürlüğüne müracaatları halinde, mahkeme kararı aranmaksızın doğum yeri ve doğum tarihlerinin düzeltilebilmesi; on sekiz yaşını tamamladığı halde, aile kütüklerine kayıt edilmemiş olan kişilerin anne veya babasından, bunların ölmüş olmaları halinde ise varsa kardeşlerinin tıbbi rapor ibrazı halinde, başka bir belge istenmeden tescil işleminin gerçekleştirilmesi, yine bu tasarımızın getirdiği önemli yeniliklerden bazılarıdır.”

Kayıtsız kişi kalmayacak

Yine bu kanun değişikliği ile getirilen önemli bir yeniliğinde
doğum olaylarının tescili olacağını ifade eden Soylu, “Getirilen düzenleme ile sağlik kuruluşlarında dünyaya gelen ve adı konulan çocuğun doğum olayına ait bilgilerin MERNİS veri tabanına elektronik yolla tescil edilebilmesi; sağlık kuruluşlarında dünyaya gelen ancak adi konulmayan çocuğun doğum olayına ait bilgilerinin ise MERNİS veri tabanına yine elektronik yolla gönderilmesi sağlanacak. Böylece, doğum olaylarının tamamen kayıt altına alınarak. kayıtsız kişi kalmaması amaçlanacaktır” dedi.

Kanun tasarı ile yabancıların çalışma izinlerinde de düzenleme yaptıklarını belirten Bakan Süleyman Soylu, 5 yıl kesintisiz olarak Türkiye’de bulunan yabancıların faaliyetlerinin niteliği göre yurtdışında kalabilme sürelerini 6 aydan 12 aya çıkarıldığını söyledi. Soylu, “Böylece ülkemize katkıdabulunabilecek bu kişilerin, vatandaşlığımızı daha kolay kazanabilmesinin önünü açıyoruz” dedi.

“Yolsuzluk yapan kim olursa…”

Tasarı üzerindeki görüşmelerde söz alan muhalefet milletvekillerinin, bazı AK Parti’li belediye başkanlarının istifasına yönelik eleştirilerini de yanıtlayan Süleyman Soylu, “Yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, belediye başkanıdır, x’tir, y’dir, z’dir, yetkimiz dahilinde gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler. ” değerlendirmesinde bulundu.

İçişleri Bakanı Soylu, tasarının tümü üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Şırnak’taki madende meydana gelen göçüğe ilişkin soru üzerine Soylu, “Terör örgütlerinin, uzun zamandan beri güvenlik güçlerinin müdahalesine rağmen kaçak olarak çalıştırmaya devam ettiği kömür ocakları var ve buradan ciddi gelirler elde ediyorlar. Yaklaşık 3 aydan beri güvenlik güçlerimiz çok ciddi operasyonlar yaptı. Bu bölgeler coğrafi olarak da zor bölgelerdir. Birçok kömür ocağını terör örgütleriyle beraber çalışanlardan ve kaçak çalışanlardan arındırdık. Bunları da adım adım gerçekleştirdiğimizi ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

Konuya ilişkin soruşturmanın savcılık ve ilgili bakanlık tarafından açıldığını aktaran Soylu, hukuki sürecin devam ettiğini söyledi. Soylu, “Terör örgütünün finans kaynaklarından biri de kömür ocaklarıdır.” dedi.

Soylu, nikah yetkisinin müftülük makamını zedelemeyeceğini de dile getirdi.

Müftülüklere nikah kıyma yetkisinin vatandaşlar arasında ayrıştırma oluşturmayacağını belirten Soylu, küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesiyle müftülüklerin nikah kıyma yetkisi arasında en ufak ilişkinin söz konusu olmadığını vurguladı.

Süleyman Soylu, uyuşturucuyla mücadelede operasyonların ve ele geçirilen uyuşturucu miktarının son bir yılda bütün rakamların 2 katına çıktığını bildirdi.

Türkiye’nin transit ve hedef bir ülke olduğuna işaret eden Soylu, bu konuda toplumsal seferberliğin önemli olduğunun altını çizdi.

Herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini dile getiren Soylu, terörle nasıl mücadele ediliyorsa uyuşturucuyla da aynı şekilde mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

KHK ile organize suç şebekelerini takip yetkisi aldıklarını aktaran Soylu, böylece organize suç şebekeleriyle mücadelede iki katı operasyon yapma imkanı bulduklarını ifade etti.

Soylu, yaklaşık 15 gün önce 12 bin 500 sağlık çalışanın güvenlik soruşturmalarını tamamlayarak gönderdiklerini belirterek, yeni bir sistem daha oluşturduklarını bildirdi. Soylu, önümüzdeki hafta pazartesi itibarıyla uygulamaya başlayacaklarını kaydetti.

AK Parti Kilis Milletvekili Hilmi Dülger ise tasarının tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmada, gelişen toplumsal yaşam ve teknolojik imkanların nüfus ve vatandaşlık işlemlerinde bazı güncellemeler yapılması ihtiyacını doğurduğunu, tasarının bu ihtiyaca cevap verdiğini söyledi.

Mafya ve organize suç örgütlerine yönelik kararlı bir çalışma yürütüldüğünü, yasal düzenlemelerin ardından bu suç örgütlerine yönelik operasyonların sayısının arttığını belirten Soylu, 2014 yılında bin 22 olan operasyon sayısının 2015’te 587’ye, 2016’da 573’e düştüğünü, 2017 yılında ise şu an itibarıyla 950 olduğunu bildirdi.

Organize suç şebekeleri ve mafyaya yönelik operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklananların sayısında da artış olduğunu dile getiren Soylu, bir yandan FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadele ederken diğer taraftan da mafya ve benzeri suç yapılarına yönelik ciddi çalışmalar yürüttüklerini anlattı.

“Kadın kontenjanı kullandırılacak”

Soylu, son özel hareket polisi alımlarında kadın personelin bulunmadığı yönündeki eleştiriyi yanıtlarken de “Hem bu konuda kızlarımızdan gelen yoğun talep hem bizim kendi ihtiyaç değerlendirmemiz üzerine, bundan sonraki alımlarda bir kadın kontenjanı kullandırılacaktır.” diye konuştu.

Türkiye’deki Suriyeliler’in sayısına ilişkin soruyu yanıtlayan Süleyman Soylu, şunları söyledi:

“Şu anda 3 milyon 135 bin Suriyeli var. Bunun 1 milyon 510 binini 0-18 yaş grubu arasında. Şöyle bir değerlendirme çok manipüle ediliyor oluyor; ‘Savaşacak insanlar gitsinler, orada savaşsınlar’. Bir taraftan savaşmayı men eden bir akıl ortaya konulmakta, sürekli bu akıl salık verilmekte, diğer taraftan da biz onlar adına niye… Şu anda bizim Cereblus’ta bulunmamız, Azez’de bulunmamız, El Bab’da bulunmamız esas itibarıyla Türkiye’ye yönelebilecek bir takım tehditlerin orada engellenmesi adına çok önemli bir politikadır.”

Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesinde büyük bir mücadele ortaya koyduğunun altını çizen Soylu, ancak ülke içinde karşı karşıya kalınabilecek bir takım sıkıntıların sınırlar ötesinde karşılanmasının zorunlu olduğunu belirtti.

Bakan Soylu, “Bize sığınmış insanlarla kendi vatandaşlarımız arasında bir fitne oluşturmaya çalışanlar var. Biz kendi sorumluluğumuzla ve insanlık adına buna müsaade etmeyiz.” dedi.

Silah ruhsatı sayılarına ilişkin de konuşan Soylu, ruhsat sayısının azaldığına dikkati çekti. Soylu, “Eylül 2016 yılında 84 bin 268 ruhsat verilmiştir. Eylül 2017 tarihi itibarıyla 63 bin 453 silah ruhsatı verilmiştir. Çeşitli dönemlerde ruhsatlı silahların toplam nüfusa oranına bakıldığında Finlandiya yüzde 8, İsveç yüzde 6.7, ülkemizde ise bu rakam yaklaşık yüzde 3 civarındadır.” bilgisini paylaştı.

Pompalı tüfeklerin satışı konusunda da yasal düzenlemeler yaptıklarını, nerede boşluk varsa bu alanın doldurulmasına çalıştıklarını anlatan Soylu, bu konuda da çok ciddi operasyonlar gerçekleştiğini bildirdi.

İçişleri Bakanı Soylu, belediyelere yönelik sorulara şu yanıtı verdi:

“Burası Meclis. Biz yürütmeyiz ve birkaç çember içinde denetleniyoruz. Belediyeleri de denetlemek bizim asli görevimizdir. Buradan ilan ediyorum; Türkiye’de iktidar, muhalefet belediyelerle ilgili özel teftişe başlıyoruz. Şimdiye kadar yaklaşık 3 yıldır, 4 yıldır Türkiye’nin yaşadığı macerayı herhalde siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Nelerle uğraşıldığını ve müfettiş sayımızın nerelere düştüğünü, bu konuda nasıl adım atıldığını… Siz de ben de biliyoruz ki belediyeler konusunda, CHP’li belediyeler olsun, diğer belediyeler olsun merkezi idarelerin bu konudaki denetimleri mümkün olduğunca kısıtlı. Oysa devlet kendi denetimini ortaya koymalıdır.”