ÜLKENiN BİRİNCİ MESELESi KAMU GÜVENLİĞiDİR

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya Manavgat’ta Mülkiye Teftiş Kurulu 2017 Yılı İnceleme- Araştırma Çalışmaları Programı’nda konuştu. Bakan Soylu’nun konuşmasının tam metni aşağıdaki gibidir:

Antalya’mızın çok Saygıdeğer Valisi, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın çok değerli Başkanı, bu mesleğe, kuruma, bu ülkeye bugüne kadar çok emek vermiş, ama bu dönemde ve gelecekte kendilerinden çok daha fazla hizmet beklediğimiz dönemin şartlarından yüklerinin giderek ağırlaştığı ve bu ağır sorumluluğu da hakkıyla yerine getirdiğine memnuniyetle müşahede ettiğim çok değerli mülkiye müfettişlerimiz, öncelikle böyle bir seminerin açılışında bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade ediyor; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, toplantımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Hakk’tan niyaz ediyorum.

Kıymetli mesai arkadaşlarım, zaman zaman yaptığımız konuşmalarda Türkiye’nin büyümesine ilişkin rakamları paylaşırız. Gelirimizin 3500 dolardan, 11 dolara geldiğini, yaklaşık 4 kat bir artış sergilediği, bütün olumsuz olaylara rağmen Türkiye’nin 2017’de ilk çeyrekte yüzde 5, ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyüdüğünü, havalimanlarımızın iki kat, yollarımızın üç kat arttığını ve buna benzer gelişme ifadelerini sürekli olarak konuşmalarımızda zikrederiz. Sonuçta bunlar var olan somut bir durumu ifade etmektedir. Ve bu gelişmelerin çoğu yaklaşık olarak sizlerin meslek hayatını kapsayan bir süre içerisinde gerçekleşmiştir. Türkiye rakamlarıyla, cesametiyle, gelişimiyle çok mesafeler kat etmiştir. Ve bu gelişmeler sadece rakamsal büyüklükler değildir. Eğer öyle olsaydı görevli personel sayısını aynı oranda arttırarak meseleleri karşılayabilirdik, ancak burada farklı bir değişim söz konusudur. Türkiye’nin algısı, anlayışı, yöneten ve yönetilen ilişkisi de aynı ölçekte değişmiştir.

-“2019’da vites yükselttiğimiz yeni bir sistemin kararını almış durumdayız”

2019 ve sonrası için tam anlamıyla vites yükselttiğimiz, yeni bir sistemin kararını almış durumdayız. Ve bütün bunları yaparken de ciddi toplumsal travmaları göğüslemek durumunda kaldık. Gezi, 17-25 Aralık, 7 Haziran sonrası tırmandırılan terör ve nihayetinde her birimizin yaşadığı, işimizin de bir parçası olan ve Türkiye’yi eski kodlarına döndürmek üzere tezgahlanmış ülkenin anahtarlarını birilerine teslim etmek üzere kurgulanmış bir 15 Temmuz hadisesi. Yani sadece ekonomik ve fiziki büyüklüklerin değil, algıların, taleplerin, görev ve sorumlulukların da arttığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Peki, bizler bu fotoğrafın neresindeyiz? Cevabı çok basit. Bizler bu fotoğrafın devlet ve millet tarafındayız. Yani olan biten ne varsa bunu yönetmek, ülke ve millet menfaatine uygun şekilde meseleleri çözmekle yükümlü olan taraftayız. PKK terörünü de, FETÖ’yü de, DEAŞ’ı da temizlemek, güney sınırımızda tezgahlanan oyunu bozmak, bütün bu mücadeleleri verirken ülkenin altyapı yatırımlarının büyümesinin, ekonomisinin bozulmamasını sağlamak, istihdamı artırmak, kamu düzeninin tam olarak tesisini, hukukun üstünlüğünden taviz vermeden temin etmek yine aynı esnada bütün bunları yaparken 2019’da cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçiş öncesi sahayı kusursuz hale getirmek, çukurları doldurmak, tümsekleri törpülemek. Yani 2019’a girerken tam tekmil olmak bizim en önemli hedefimiz arasındadır.

-Kamudaki görevler, dünün beklentilerine göre yapılabilir olmaktan çıkmıştır

Sadece sizler değil, kamudaki bütün görevler artık dünün kurallarına göre, dünün beklentilerine göre yapılabilir olmaktan çıkmıştır. Sadece kurallar ve kanunlar çerçevesinde olayların kurallara ve kanunlara uygunluğunu değil, aynı zamanda sahada karşılaştığımız olayların sizlerin tecrübeli gözlerinizle, damıttığınız fikirlerle ve değerlendirmelerle bizim önümüze gelebilmesi, karar alıcı mekanizmaların bu konuda karar almalarının sağlanması ve sahadaki birtakım eksikliklerin bir şekilde gösterilip tedbirlerin, olabilecek olayların önüne geçilmesine yönelik birtakım performansların sergilenmesi bizim açımızdan çok önemlidir. Aslında gelecek dönemin en önemli yol gösterici aklı elbette ki budur. Onun için bizim özellikle devlet mekanizması içerisinde boşluk bırakmak gibi bir lüksümüz söz konusu değildir. Bunu şunun için söylüyorum: Büyük bir badireden geçtik ve özellikle bu badirede FETÖ bunun da altını çizerek ifade etmek istiyorum, ülkemizin kamu sistemini felç etmek üzere talimatlandırılmış bir örgüttür. Kamu sisteminin 1000 yıllık devlet aklıyla ne kadar kurduğumuz unsuru varsa hepsini felç ettiler. Ve bu talimatı tamamen bizim devlet güçlü devlet yapımızın zayıflaması, teslim olması ve kendi kabiliyetlerimizin gelişmesinin engellenmesi için ortaya koydular.

– Kolektif akılla mücadele ediyoruz

Terörle mücadelede özellikle bu bahardan itibaren ne kadar bir üstünlük kurduğumuz apaçık ortadadır. Bir tek şehit vermedik insansız hava araçlarıyla yapmış olduğumuz operasyonlarda, bir tek yaralımız da yok. Peki acaba bu sistemi bugüne kadar erteleyen unsur kimdi ve neydi? Nasıl bir süreçti? Bunun yapılmasını engelleyen, bunun gelişmesini engelleyen, bunun bizim milli kabiliyetlerimizi üstün bir hale getirmesini engelleyen sistem neydi ve nasıldı? Aynı anlayış ifade etmek istiyorum ki, kamu sistemimizin gelişmesi konusunda da ciddi bir engel teşkil etmiştir. Ve bunu bir ortak akılla yapmıştır. Bu akılda bugün Irak’ın Kuzeyinde gerçekleştirilen referanduma salıp veren akıl da vardır, 17-25 Aralık’ı tezgahlayan akıl da vardır. Bu akılda ülkemizin dışında ülkemize yönelik medyaları üzerinden ülkemizi karalayıcı kampanyalar yapan akılda vardır. Kendi seçim kampanyalarını Türkiye üzerinden yürütmeye çalışan akıl da vardır. Kolektif bir akıldır bu ve biz bir kolektif akılla mücadele ediyoruz hep birlikte. Onun için bu memleketin her bir birimi, her bir bireyi bu kolektif akılla mücadele ettiğimizi ve bu anlayışı mağlup etmek durumunda olduğumuz bilmelidir.

-2019’u tam tekmil yakalayabileceğimiz bir anlayışa oturmak zorundayız

2019’da sadece vites büyütmüyoruz, 2019’da ayrıca yeni bir hükümet sistemiyle birlikte Türkiye’nin hedefleriyle daha rahat buluşabilmesini temin edebilecek güçlü bir adım atıyoruz. Daha hızlı karar alabilen, daha demokratik, daha millete dayanan, daha milletin dokunabildiği, görebildiği, hissedebildiği, denetleyebildiği bir mekanizmanın içerisinde olacağız. Ama bu her birimize gerek devletin her bir birimine, gerek sivil toplum örgütlerine, gerek siyasal mekanizmanın her bir noktasına farklı yükümlülükler ortaya koymaya çalışır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu da bunu ifade etmek istiyorum. Eğer biz 2019’a hesap ettiğimiz, hedeflediğimiz güçlü bir altyapıyla tüm kurumlarımızla birlikte gidemezsek, 2019’dan sonrası için beklediklerimiz de dumura uğrayabiliriz. Bu kadar açık ve net. Onun için bu iki yıl ülkemiz içinde, kamu yönetim yapımız için de, devletimiz için de, milletimiz için de her birimizin çok yüksek bir konsantrasyonla birlikte yürüyeceğimiz ve 2019’u tam tekmil yakalayabileceğimiz bir anlayışa oturmak zorundayız. Bana kimse şunu söylemesin: Kanun var, kural var, kanun kural bugünde var. Meclis’ten çıkacak kanunlar var, kurallar var, 2019’u bir şekilde oluşturabilecek kanunlar var, kurallar var onlar bugünde var. Bizim sistemimizin en temel aksaklıklarından bir tanesi kanun ve kural değildir, binlerce sayfa oluşturulmuşlardır. Bizim sistemimizin en büyük aksaklıklarından bir tanesi denetimdir, denetim. Denetim eksikliğinden ortaya çıkan boşluklar maalesef Türkiye’de bütün ülkelerde de vatandaş devlet ilişkileri arasındaki sürtünmeyi artırmaktadır. Güveni zedelemektedir, adalet duygusunu törpülemektedir, hakkaniyeti ortadan kaldırmaktadır. Ve bizim yapmamız gereken özellikle ortaya koyduğumuz kuralların uygulanabilirliğini takip etmektir.

-Ülkemizin birinci meselesi kamu verimliliği meselesidir

Ve en önemli mesele bunu yıllardan beri bu işlerle meşgul olan, masanın iki tarafında bulunan bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Türkiye’nin devlette birinci meselesi kamu verimliliği meselesidir. Bir daha söylüyorum, ülkemizin birinci meselesi kamu verimliliği meselesidir. Kaynaklarımızın nasıl kullanıldığı, personelimizin nasıl yetiştirildiği, nasıl Türkçe olmayan, ama yabancı kaynaklı bir kelimeyle ifade edeyim nasıl “update” edildiği, yani nasıl kendisini yenilediği, nasıl kendisini çağa uydurduğu, yeni gelişmelere karşı tedbir aldığı bir anlayışı yerleştirmek durumundayız. Eğer bunu yaparsak kamu verimliliğini Türkiye’nin birinci meselesi olarak görür ve buradan vatandaşımıza giden hizmeti kalitesini yükseltme konusunda irade ortaya koyarsak devletle millet arasındaki sürtüşmeyi de, sürtünmeyi de en alt seviyeye indirebilme kabiliyetine sahip olabiliriz. İşte elbette ki bir büyük meselemizde budur. FETÖ bir taraftan bu talimatlarıyla beraber alternatif bir yapı oluştururken, diğer taraftan da devletle, millet kavramının içini boşaltmak için elinden gelen bütün gayreti ortaya koymuştur. Bu da çok önemli yapmaya çalıştıkları adımlardan bir tanesidir. Ve özellikle 10 yıl önce kimsenin aklına aynı ofiste çalıştığı mesai arkadaşlarının bir gece üzerimize F-16’lardan düşen bombaların ateş talimatını veren ekibe dahil olduğunu elbette ki düşünemezdik, hiçbirimiz düşünemezdik. Ama şimdi bunları araştırıyoruz, sizler araştırıyorsunuz.

-Terörle mücadele topyekûn bir aklın mücadelesidir

Bir vatandaşımız bu konuşmanın manşet cümlesi olarak yarın gazetede Süleyman Soylu, “Mülkiye müfettişlerinin terörle mücadelede çok önemli bir görev ifade ettiğini” söyledi diye bir cümle okursa herhalde şaşırır. Bu İçişleri Bakanı ne diyor? Mülkiye müfettişleriyle terörle mücadelenin ne alakası var diye herhalde düşünür, ama gerçek budur.

Müfettişlerimiz bugün bir yandan bu hain FETÖ yapılanmasının üzerine gidiyor, bir yandan da terörle iltisaklı olduğu için görevlendirme yapılan belediyedeki işleri denetliyor, onlara yol gösteriyor. Diğer yandan el yapımı patlayıcılarla ilgili çalışmalar yapıyor, bu malzemelerin temin edildiği yerleri araştırıyor, gübre ve kimyasal madde kanallarını bunların nasıl temin edildiğini, nerelere yerleştirildiğini inceliyor ve raporlar hazırlıyor. Sadece bu kadar da değil öyle mi? Son araştırmamızda ne kadar tüp bayisinde kameramız var, ne kadar gübre satışı bayisinde kameramız var, ne kadarını ne kadar zamanda tamamlamalıyız ve ne kadarını ne kadar zamanda daha işler bir hale getirmeliyiz diye bir anlayışı ortaya koyuyor. Terörle mücadele eden kahramanlarımız cephede büyük bir mücadele verirken, bizim arkada hem teknik açıdan hem de eksikliklerimizi tamamlama açısından büyük bir lojistik oluşturmamız elbette ki kaçınılmaz bir meseledir. Bu elbette ki topyekun bir mücadele aklıdır. Derdimiz şu: Bizden önceki nesillerin yaşadıklarını ve karşıya kaldıklarıyla bir daha karşı karşıya kalmak istemiyoruz iki iki daha dört. Bir daha darbe görmek istemiyoruz, bir daha birileri tarafından tetiklenen ekonomik krizler görmek istemiyoruz. Bir daha sanal ve bizi etrafımızdaki ülkelerimizle, dostlarımızla karşı karşıya getirmiş, oluşturulmuş krizlerle karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Bu kadar çok net ve açık. Bunun için her birimiz çok daha fazla çalışmak, çok daha fazla gayret göstermek, çok daha fazla mücadele etmek ve gelecek nesillerimize bizden önceki nesillerin yaşamadıklarını yaşadıklarını yaşatmamak. Daha refah içerisinde, daha huzur içerisinde, daha kardeşlik içerisinde bir anlayışı gerçekleştirebilmek için bir gayret göstermek zorundayız. Bunun için de hedef bu önümüzdeki iki yıl kurgumuzu da, aklımızı da, sistemimizi de iyi bir şekilde oluşturabilmektir. Yani sadece denetlemek önemli bir görevdir, ama yol göstericilik ve gösterdiğiniz yolun uygulanması ve birtakım eksikliklerin tespitiyle beraber o eksikliklerin önemli bir ölçüde önümüze bir rehber olarak konulması da bizim beklentilerimiz içerisindedir. Bir taraftan yapılan işin doğruluğunu tespit ederken, diğer taraftan eksikliklerin nasıl giderilebileceği konusundaki çağımıza uygun değerlendirmeler ve görüşleriniz de bizim için büyük bir anlam taşımaktadır. Ve takip ettiğimiz, yani yol kontrol noktalarında ortaya koymuş olduğunuz değerlendirmeler bizim için hep yol gösterici ve aydınlatıcı olmuştur. Kimin ne kadar yaptığı, kimin ne kadar yapmadığı konusundaki değerlendirme. Ve çok kısa bir zaman diliminde üstelik görevli personel sayısı bu FETÖ soruşturmaları nedeniyle neredeyse yarı yarıya düşmesine rağmen mülkiye müfettişlerimizin görev alanı ve sorumlulukları çok artmıştır, bunun farkındayız ve bilincindeyiz. Ancak içinden geçtiğimiz dönem normal bir dönem değildir. Olağanüstü hal ifadesi inanın sadece bir hukuk terimi değildir. Türkiye olağanüstü bir dönemi hem tehditlerin hem de fırsatların en üst düzeye çıktığı tarihi bir dönemi yaşamaktadır. İşte bakın eğer altımız boş olsaydı, güçlü bir devlet olmasaydık 15 Temmuz’dan sonraki sarsıntımız belki yıllarca devam ederdi.

– “Bizim birliğimizi ve beraberliğimizi bir ipliğe bağlı zannedenler yaptıkları işlerle haklı olsaydı bugün tarumar olurduk”

Şimdi Sayın Valimizle gelirken helikopterde konuştuk, arkadaşlarımızla milletvekili arkadaşlarımızla konuştuk. Geçen yıl bu zaman dilimlerinde oldu veya 2 ay önce oldu, 3 ay önce oldu kanlı bir darbe hepimizi sarsıcı olaylar kendimize yakıştıramadığımız, ülkemize yakıştıramadığımız olaylar. Bir ülke ve bir millet ve bir yapı eğer kuvvetsiz olsaydı, tabansız olsaydı, hani bizi nevzuhur millet zannederler, bizim sistemimizi zayıf zannedenler, bizim birliğimizi ve beraberliğimizi evet bir ipliğe bağlı olduğunu zannedenler yaptıkları işlerle haklı olmuş olsaydı bugün tarumar olurduk, ama öyle olmadı. 2017 birinci çeyrek yüzde 5, ikinci çeyrek yüzde 5.1 sanayi üretimi yükseliyor. Ben dün Trabzon’daydım, ondan önceki gün de Trabzon’daydım. Ondan önceki hafta başı geçen hafta bugün Pazartesi Batman Kozluk’taydım. Ondan önce Hakkâri’deydim, Van’da, Diyarbakır’da. Şu anda Van’da, Diyarbakır’da, Mardin’de otellerimiz ful. Bir ülke Allah’a şükürler olsun bir ülke nasıl bu kadar çabuk toparlanabiliyor? Nasıl böyle bir dinamizmi kendi içerisinde yeniden üretebilme kabiliyetine sahip olabiliyor? Demek ki altı boş değil altı dolu. Bizim bu altı dolu hali çok daha iyi yönetmemiz lazım.

Bakınız siz tecrübeli insanlarsınız, bilgi birikimi, tecrübesi ve devlet, millet aklını iki taraflı görebilme kabiliyetine sahipsiniz. Hem hizmetlerin aksamaması için hangi adımlar atılmalı hem de devlet dediğimiz entitenin nasıl ayakta durması lazım geldiğini iyi tasavvur eden bir akla sahipsiniz, bugün Türkiye’nin bundan en yüksek noktada istifade etmesi lazım.

Biraz daha az uyuyalım, biraz daha az çoluk çocuğumuzla beraber olalım. Sizler para kazanmaya yönelik insanlar olsaydınız başka işler yapardınız zaten. Ama bu sevda başka bir sevdadır ve biz bunu düzeltmek zorundayız. Sizler bunu düzeltmek zorundasınız. Her birini gördünüz güneşin doğduğunu da, güneşin battığını da gördünüz. Şimdi önümüzde bu süreci iyi bir şekilde ortak akılla açık vermeden hep birlikte başkalarına tekrar fırsat sağlamadan yönetmek durumundayız. Elbette ki bizim sizlerden beklentimiz çok yüksektir, özellikle biraz önce Teftiş Kurulu Başkanımız da ifade etti, görevlendirme yapılan belediyelerle ilgili olarak yapacağınız çalışmalardaki titizliğiniz özellikle son raporu yani geçen gün okuduğunuz 93 belediyedeki terörden dolayı görevlendirme yaptığımız raporları, tespitlerinizi, ortaya koyduklarınızı arkadaşlarımıza söyledim, takdirle ve tebrikle karşıladım. Bizim için çok önemli bir yol gösterici oldu. Şimdi sizin ortaya koyduklarınızla beraber ben, bakan yardımcım ve müsteşarım o belediyelere yönelik yola çıkacağız ve oralarda olacağız. Bütün kış boyunca. Elbette ki özellikle çalışmalarda titizliğiniz, ülkenin belki de 40 yıldır uğraştığı bu terör meselesinin bitirilmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu belediyeler halka hizmet götürmeyi durdurmuştu, doğrudan terör örgütüne para ve eleman temin eden yapılan haline gelmişti.

-Terörün lojistiğini ve finansmanını kestik

Çok garip bir örnek vereceğim size, Van’daki belediyeler her sabah sıcak ekmeği arabalarıyla beraber teröristlere gönderiyorlardı. Her sabah sıcak ekmek gidiyor ve servis yapıyorlardı servis tek bir noktaya değil yani. Bizim sorumluluğumuz çok büyüktür, daha çok çalışmalıyız bunu belki ilk kez duyuyorsunuz sıcak ekmek. Ve bugün yaptığınız, bugün yapılan oradaki kaymakam arkadaşlarımızın ortaya koymuş olduğu performans bir kahramanlık hikâyesidir. Hele bir kaymakamımızı Muhammet Fatih Safitürk’ümüzü şehit ettikten sonra geri adım atacağımızı zannedenlerin ortaya koymuş olduğu kurguyu bu işte ne kadar iradeli ve kararlı olduğumuzu değerlendirerek ve üzerine düşerek attığımız adımlar bertaraf etmiş, ortadan kaldırmıştır kurguları murguları kalmamıştır. Sadece biz orada vatandaşın parasıyla vatandaşa hizmet götüren bir akıl ortaya koymuyoruz, terörün lojistiğini ve finansmanını kestik. Ve en önemlilerinden bir tanesi de her bir belediyeyi neredeyse teröre insan götürme mekanizması, insan kaynağı kazandırma mekanizması olarak görenler de bunu böyle oluşturanlar da büyük bir darbe vurduk ne yaptığımızı biliyoruz. Ama elbette ki bu tehlikelerle tekrar karşı karşıya kalmamak için de tüm önlemlerimizi en üst seviyede almalıyız, burada sizin aklınıza, görgünüze, bilginize, tecrübenize ve uyarılarınıza net ihtiyaç vardır, çok açık ve nettir.

Şimdi yaptığımız görevlendirmelerle arkadaşlarımız oralarda güzel işler üretiyorlar. Hakkâri’de örneğin içme suyu problemini bitiriyor, çok önemli bir adımdır. Dört dere ıslahının yapımına başlandı ve devam ediyorlar, 11 kilometre asfalt yapıldı, 56 kilometre daha asfalt yapıyorlar. Siirt Eruh’ta ücretsiz kent içi taşıma sistemi sunuyorlar. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde şehir içi yollara 35 bin ton sıcak asfalt, 22 bin metreküp temel yol malzemesi döküyor. 100 kilometre su hattı yenilemesi yaptılar. Diyarbakır Hani’de gerek ıslah çalışması yapıyorlar. Bir kilometrelik prestij cadde, 250 TOKİ konutu yapıyorlar.
Arkadaşlarımız Suruç’la ilgili ve Şanlıurfa Bozova’yla ilgili bir video yaptılar 9 dakikalık, inanın seyrederken keyif aldım. Kaymakam arkadaşlarımız o kadar güzel anlatıyorlar ki, mübarekler sanki 150 yıldır belediye başkanlığı yapıyorlar. Ama heyecanla anlatıyorlar, Ay-yıldızlı bayrağına ve bu aziz millete, bu asil millete yapmış oldukları hizmetlerin hazzıyla beraber anlatıyorlar.

Mardin Büyükşehir Belediyesinde 450 kilometre asfalt onarım çalışması, 5 kilometre asfalt kaplama çalışması, 200 kilometre de stabilize yol çalışması yapılıyor ve bunlar gibi uzun uzun bir liste var. Hepsi büyük bir heyecanla bunu gerçekleştiriyorlar. Hala devam eden birçok iş var. Ancak burada hem etkili bir denetime, hem ciddi bir koordinasyona, hem de proje ve yönetim konusunda sizlerin çalışmalarına ihtiyaç var. Hem yapılan işlerin ve projelerin fiili durumu kontrol edilmeli, hem de diğer kardeş belediyelerle ilişkilerin, desteklerin doğru şekilde bizim açımızdan da koordine edilmesi gerekir. Bunu da söyleyeyim, Türkiye’nin her tarafından, batısından, kuzeyinden, güneyinden, Orta Anadolu’dan, her taraftan ciddi bir şekilde hem proje desteği, hem moral desteği, hem de ufak tefek sayılmayacak birçok destekler de oradaki arkadaşlarımıza aktarılmaktadır.

-Devlet dediğimiz kavram eğer bir hizmetkâr kavramsa bunun yapılması gerekir”

Şunu söyleyeyim: Bu çok net, sadece bu değil, bir iklim oluşturduk ve bu iklimi iyi devam ettirmemiz lazım. Biz geçen Pazartesi Fatma Hanımla birlikte, Sayın Bakanımızla birlikte, Batman Kozluk’taydık. Derdimiz neydi acaba? İşte devlet dediğimiz kavram eğer bir hizmetkâr kavramsa bunun yapılması gerekir. 22 yaşında bir müzik öğretmeni annesinden-babasından ayrılıyor oradaki çocuklara sevgisini verebilmek için, notalarla sevgisini aktarabilmek için. 22 yaşında henüz Batman’ın Kozluk ilçesine gidiyor. Ve hain bir terör kurşunuyla beraber şehit ediliyor. Bunun öğretmen arkadaşlarının yerine koyalım kendimizi ve onun öğrencilerinin yerine koyalım. Sınıfta notalarıyla beraber sevgi anlatmaya çalışan bir öğretmenlerinin katledilişi hayatı boyunca orada çocuklar için bir travma oluşturur, hayata bakışları değişir. Hepimiz çocukluğumuzda okulda belki yediğimiz bir fiskeyi bile hatırlıyoruz. Karşı karşıya kaldığımız bir takdiri veya bir tenkidi hiçbir zaman unutmayalım. Hele bu bir öğretmenin katli ise, o çocukların zihninden bunu söküp atabilmek çok zor. Ve sadece onlar değil, hani insan der ya, ya iş yaptık bugün. Fatma Hanımla dönerken uçakta, bugün iyi bir iş yaptık. Bu ülkenin iki bakanı orada kalktık gittik oradaki eğitim-öğretim yılının açılışında o arkadaşların katledilmesine rağmen hiçbirinin gözünde korku olmayan, tam tersi aydınlık Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin yarınları olan o öğretmenlerle beraber onların odasında oturduk saatlerce sohbet ettik. Korkmadık, ürkmedik. Ve siz nasıl görevinize sadık ve bağlı iseniz, onlar da orada Batman Kozluk’ta görevlerine sadık ve bağlı olarak bu ülkeye, bu millete, bu devlete, tarihimize, medeniyetimize, inancımıza, değerlerimize bağlı olan bir çalışma bütünlüğü ortaya koyduk. Bu duygudur bizi bugün 15 Temmuz’dan sonra ayakta tutan ve dirilten. Biz duyguyu hiç incitmemeliyiz hiçbir şekilde.

-“Bu ülke büyük bir ülke, her bir bireyine bu özgüveni biz aşılamak zorundayız”

Ve bu Cuma da Afyon’daydım, biz Anadolu’yuz diye bir projemiz var, yeni başladık. Allah razı olsun, valilerimizle beraber doğudan batıya, batıdan doğuya, 50 bin çocuğumuzu doğudan batıya götüreceğiz. Bir medeniyetin ne kadar büyük olduğunu hepimize tekrar gösterebilmek için. Milli mücadele nasıl kazanılır, Kocatepe neyi ifade eder, Çanakkale nedir, bu ülkede sadece bulunduğumuz yer değildir, bunun Antalya’sı var, ekonomisi var, sanayisi var, savunma sanayisi var, gelişmesi var, madenleri var, bunun Pamukkale’si var, bunun Ağrı Dağı gibi sırtınızı verdiğiniz zaman gücünden güç alacağımız, bunun Erciyes gibi bizi ülkemizi güçlendiren ve bizi bizden ayırmayan yapıları var. Bu ülke büyük bir ülke, her bir bireyine bu özgüveni biz aşılamak zorundayız. Bir taraftan bizi televizyon filmleriyle beraber kültürümüzü eroze etmeye çalışırlarken, diğer taraftan inancımıza, medeniyetimize ve bu topraklarımıza nakşettiklerine sahip çıkmalıyız. Sadece denetim görevimiz, sadece yol gösterme görevimiz yok. Burası bir nesildir ve bu neslin bu ülkeye bırakacakları vardır. Bunu bir kritik evrede, kritik dönemde olduğumuz için böyle anlatmaya çalışıyorum. Ve o çocuklar 3 gün, 3.5 gün boyunca Afyonkarahisarlı arkadaşlarının misafirleri oldular. Vali amcalarının, Ticaret Odasının, Ticaret Borsasındaki amcalarının her birinin misafirleri oldular ve büyük bir sevgiyle geldiler, büyük bir sevgiyle gittiler. Her okulda öğrenci bunlar, arkadaşlarına anlatacaklar. Bizim güçlü bir ülkemiz var, bizim büyük bir ülkemiz var. Burada bu üretiliyor, orada da o üretiliyor. Onlara da söyledim, bu sene alacağınız bütün eğitimden buradaki 3-3,5 gününüz daha kıymetli olacak göreceksiniz. Bunu yaparken bu ülkenin birliğini, beraberliğini 99 kat ipeğin içerisine sarılmış bir mücevher gibi korumalıyız; en önemli meselelerden bir tanesi bu. Özellikle terörle mücadeleyi, sadece teröristle mücadele olarak görmek gibi bir yanlışın içerisinde de olmamalıyız. Burada kati gitmeliyiz, gidiyoruz da, rakamlarımız da üst düzeydedir. Ama terörizmle mücadele bizim en önemli başlıklarımızdan bir tanesidir.

Vatandaşımıza orada gerçek belediyeciliği götürmemiz gerekiyor. Örgütün aslında insanları nasıl uyuttuğunu, nasıl sömürdüğünü, huzurlu ve mutlu bir hayatın tadını, belediyenin bir park yaptığında orada oynayan çocukların cıvıltısını ve güzelliğini, Siirt’te bir park açıldı, binlerce çocuk 109 tane oyun grubunda her birisi serpilmiş oynuyorlardı. Çok uzun zaman dilimi değil, ben bölgeden hiç ayrılmadım. Çok uzun yıllardan beri Güneydoğu’nun her noktasını karış karış gezen bir arkadaşınızım. Çocukların ellerinde taş alıp da devletin adamlarına ve talimatlandırdıklarına attıkları günler çok uzağımızda falan değil. Bugün Allah’a çok şükürler olsun, o gençlerimiz, o çocuklarımız onlara oyun parkları kurabilecek, onların okullarda çok daha iyi eğitilmesini sağlayabilecek anlayışı ortaya koyuyor ve bu kucaklaşmayı çok başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Musluklarından kesintisiz su akması, tertemiz yolların, dere kenarlarında piknik yapılacak alanların olmasının nasıl mutluluk verici, nasıl rahat bir hayat temin ettiğini insanlarımıza göstermemiz lazım.

-“Terör yokluktan, yoksulluktan ve cehaletten beslenir”

Şu çok açık bir gerçektir: Terör yokluktan, fukaralıktan, yoksulluktan ve cehaletten beslenir. Biz bu ikisiyle de amansız bir mücadele içindeyiz. Biz insanlarımızı mutlu edersek, insanlarımızın refahını yükseltirsek, sadece cebine giren parayı arttırmak değil insanların aldığı kamu hizmetinin miktarını arttırabilirsek, dağdaki teröristle mücadele eden jandarmamıza, polisimize, korucumuza, askerimize en büyük desteği vermiş oluruz.

Size bu anlattığım şeyleri kitaplardan veya raporlardan ayrı ayrı anlatıyor değilim. Onların da önemi var, ama yaşadıklarımız var, her birimizin, her birinizin yaşadıkları var. Ve sürekli o bölgeye gidiyoruz, insanlarla konuşuyoruz, insanların beklentilerini dinliyoruz. Aslında size o insanların bana anlattıklarını anlatmaya çalışıyorum. Dolayısıyla emin olunuz ki sizler de bu konuda ortaya koyduğunuz her adımda vatandaşlarımızın desteğini arkanızda bulacaksınız. Özellikle son yaptığınız raporlamalarda sivil toplum örgütleriyle vatandaşlarla temas kurup oradan elde ettiğiniz sonuçları yansıtmanızı da ayrıca takip ediyorum. Çok doğru bir yaklaşım olarak tespit etmek istiyorum.

Değerli mesai arkadaşlarım; bir anlayış değişikliği yaşamak zorundayız. İfa ettiğimiz görevlerde, başta da ifade ettim ve söyledim; eskinin davranış mantığından uzaklaşmak zorundayız. Bu bizim ilkelerimizi, kurallarımızı, yetişmişlik tarzımızı değiştireceğimiz anlamına gelmez. Hedeflerimize göre kendimizi yeniden, evet yeniden konuşlandırmak durumundayız.

Cezalandırıcı değil eğitici bir teftiş mantığına geçiş yapmamız gerekmekte. Bunu sadece burada değil, işte arkadaşlarımız da hatırlayacaklar; mesela dedik ki tuzaklar olmayacak arkadaşlar.

Vatandaşımıza niye tuzak kuruyoruz ya, gerek yok. Uyaralım, uyarıcı başka türlü yöntemler bulalım. Allah’ımıza çok şükürler olsun, bir noktaya kadar getirebildik. Üzerinde ısrarla duracağız ve bunu devam ettireceğiz. Aynı şekilde bizim 2019 ve sonrasına taşıyacak olan tekrarlanmayan yanlışlar olmalıdır. İnsanların yanlışa düşmüş olsa dahi bunu tekrarlamayacağı bir hali ve anlayışı, bir rehberliği ortaya koymak durumundayız. Ve sizlerin çalışmalarının bizlere yol gösterici olması, bize fikir vermesi yenilikleri, modern çözümleri göstermesi Bakanlığımızın ufkunu açması lazım.

Son bir çalışma daha yaptı Strateji Başkanlığımız. Bizim Bakanlığımızın şu ana kadar tespit ettiğimiz 680 işlemi var, 680 tane vatandaşa dokunan işlem yapıyor. Şimdi çok yakın bir zamanda bu 680 işlemle ilgili vatandaşımızın bürokrasiyle karşı karşıya kalmış olduğu süreçleri sadeleştiriyoruz ve vatandaşlarımıza 680 işlemde daha rahat, daha dinamik, daha hızlı, devletten hizmet almasını sağlayabilecek bir sistemi oluşturuyoruz, bunu yapmak zorundayız. Yani nüfus idaresine gittiğimde onu başka bir yere gönderebilecek bir anlayışı değil, başka bir idaremize gittiğinde şunları da al getir denilen bir anlayışı değil tamamen bütün mekanizmaların orada çözülebileceği ve vatandaşımızın hem zaman, hem mekân, hem de huzur açısından ve rahatlık açısından karşı karşıya kalacağı bir hizmetler bütününü oluşturmaya çalışıyoruz. Ve bunu her noktada böyle bir gözle yapmamız lazım geldiğini de ifade etmek istiyoruz.
Ve vatandaş bir şey istiyor, gidiyor diyor ki, bir devlet dairesine müracaat ediyor, git diyor nüfustan şunları şunları şunları al gel. Kanun çıkarmışız kardeşim, sen oradan bas bilgisayarın tuşuna alıver, niye vatandaşı oraya gönderiyorsun, derdin ne senin yani? Netice itibariyle bir genelge gönderdik, baktık genelgeyle de olmuyor, bir yönetmelik çıkarttık, dedik ki; her kurum bu bilgileri artık bu vatandaştan istemeyecek, kendisi alabilme kabiliyetine sahip, her türlü bilgiyi alabilme kabiliyetine sahip ve bunu sağlamak zorundayız. Zaman ve mekân tasarrufunu iyi yapmak, konuşmamın başında söylediğim kamu verimliliğini en üst düzeye çıkartmak bizim temel sorumluluğumuzdur.

– Pasaport, ehliyeti de nüfus idaresi verecek

Ve yine bugüne kadar 11 milyon 100 bin nüfus idaremiz yeni çipli kimlik kartlarından verdi. Allah’a şükür, ilk önce biraz patinaj yaptık1,5-2 ay, 2,5-3 ay, arkadaşları biraz mesaiye aldık, şimdi sistemi yerine kurduk, şu anda 7 günde milletimizin talep ettiği, müracaat ettiği günden sonraki 7 günde bunu sağlıyoruz. İnşallah bir gün daha aşağıya, 6 güne özellikle düşüreceğiz. Şehir içleri için, şehir merkezleri için de inşallah 5 güne düşürmeye çalışacağız. Ve burada da bir gayreti göstereceğiz, yani vatandaşımıza en kaliteli hizmeti hızlı ve zamanında ulaştıracağız.
Biliyorsunuz, bir mantık daha; arkadaş gidiyorsunuz ehliyete parmak bas, gidiyorsunuz nüfusa parmak bas, gidiyorsunuz pasaporta parmak bas. Bunu da şu anda nasıl MERNİS sistemini tamamen nüfus sisteminin içerisine koyuyoruz, koyduk ve bundan istifa ediyoruz ve mükemmel bir şekilde işliyor, şimdi pasaport, ehliyeti ve nüfus kâğıdını nüfus idaresi verecek ve bir kere, parmağınızı bastığınız andan itibaren bir daha bu devlet sana her yerde parmağını bas demeyecek, bu kadar açık ve net, hepsi birbirinden istifade edecek, hepsi birbirinden faydalanacak, hep vatandaşımız zaman tüketmeyecek, hem de kamu idarelerindeki verimliliği bu konudaki en üst noktaya çıkaracağız. Ve bütün bunlarla birlikte, örneğin trafikteki tescili zannediyorum 2018’in Mart’ında yetiştirecek arkadaşlarımız. 2018’in Mart’ında biz de sıkıştırıyoruz, noterlere vereceğiz. Bizim trafik polisimiz trafik polisliği işini yapacak. Ve noterler gerçekleştirecek. Bir maliyet yükselmesi herhangi bir şekilde söz konusu olmayacak. Ve bütün bunlarla ilgili ifade etmek istiyorum ki; bu ve benzer bütün tedbirleri alarak vatandaşımıza dokunan noktalarda vatandaşımıza hizmetin standardını ve kalitesini yükselterek adım atmak durumundayız. Teknolojiden de en üst seviyede istifade etmek zorundayız, en üst seviyede.

Elbette ki sorumluluk sahamız genişlemiştir. Özellikle olağanüstü hal kapsamında Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının İçişleri Bakanlığı’na bağlanması sonrasında yükünüzün daha da arttığının farkındayız ve buradaki seminer konularından bir tanesinin de aslında bu yükle ilgili hangi adımların atıldığını, yeni mevzuatların neler geliştirdiğini, getirdiği hep birlikte tezekkür edeceğinizi de elbette biliyoruz.

Bir de bunun yanı sıra bir taraftan da özellikle bir taraftan olağanüstü hal kanunu, diğer taraftan da bunun çıkan kanun hükmündeki kararnamelerini ve mülki idare ve mülkiye teftiş kuruluna etkilerini de değerlendireceğiniz konuların arasında olduğunu ve yine özellikle Emniyet ve Jandarma istihbarat birimlerinin yürüttüğü istihbarat ve iletişime müdahale faaliyetlerinin denetiminde dikkat edilmesi gereken asli unsurların tekrar gözden geçirilmesi lazım geldiğini;
Ve yine belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması ve belediye başkanvekilliklerine görevlendirilme yapılmasına yönelik hukuki düzenlemeler olduğunu biliyoruz.

Burada benim sizden bir istirhamım daha var. Mahalli idarelere özel teftişi de, bunun nasıl lazım geldiğini de bu toplantıda gözden geçirin, çünkü kolları sıvattıracağız, önemli bir şey söylüyorum. Mahalli idarelere özel teftiş, bu önemli bir şey. Ve burada da özellikle hizmet kalitesini yükseltebilmek için ve birtakım eksikliklerle karşılaşmamamız için Türkiye’de bu konu önemli bir konudur. Buna ait de özel bir başlık açmanızı özellikle bu toplantıda istirham ediyoruz.

Farkındayız, 15 Temmuz sonrasında mülkiye müfettişlerimizin sayısının 195’ten 105’e düşmesi, çok az bir sayı, bu durumu daha da zorlaştırmıştır. Yani hem saha genişlemiş, hem de sayımız azalmıştır. Bu noktada sizlerle şöyle bir enstantane paylaşmak isterim Bizim Bakanlığın sitesindeki mesaj modülüne her gün şikâyet veya ihbar mailleri gelir. Bunların içerisinde gerçekten ciddi bir yer olduğu gibi, bazen de vatandaşımızın günlük hayatta yaşadığı nispeten daha sıradan hadiseler veya küçük çapta şikâyetler var. Ama ilginç olan şudur ki: Bu maillerin çoğunun sonunda isterseniz buraya iki tane müfettiş gönderip konuyu araştırın şeklinde her daim bir cümle var. Öyle anlaşılıyor ki insanların kafasında sizin yeriniz, Bakanlığımızın bir yerlerinde hazır kıta bekleyen bir müfettişler ordusu olduğu düşünülmektedir. Keşke öyle olsa, inanın yetişmeye çalışıyoruz. Neler yaptığınızı da biliyoruz. Ancak yetişmiş insan, eğitimli insan bulabilmek, özellikle müfettişlik gibi bir sahada maalesef o kadar da kolay değil. İşte sağ olsun Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız kanun hükmünde kararnameyle bir ufak düzenleme daha gerçekleşti. Yaklaşık, en son kaç yapmıştık 43 mü, 44 mü? 38’den 45’e çıkardık. Böylece bu imkânı biraz daha artırabilme fırsatı ortaya koyduk, bunu da özellikle müfettişliğimiz açısından çok önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Ama yine de bu açığı kapatma yönünde de adımlarımızın olduğunu, ilk etapta 20 mülkiye müfettişi alımı için bu çerçeve içerisinde çalışmalara başladığımıza da burada ifade etmek isterim.

Tabii bu anlattığım olayın yansıttığı şöyle bir gerçeklik de var: İnsanlar, halkımız sizlere çok güvenmektedir. Sizlerin adaletini, bilgisini, doğruyu bulma noktasındaki isabetinize güvenmektedir. Bizler de güveniyoruz. Türkiye bu dönemi en verimli şekilde atlatacaksa hep beraber ortaya koyduğumuz gayretle, sizlerin gayreti, mesleki liyakatinizin bunda büyük payı olacaktır. Ve inanıyorum ki bu seminer buna büyük bir katkı sağlayacak, büyük bir katkı sunacaktır.

Bu vesileyle özellikle sizlerle birlikte olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyin sizlere selamlarını, muhabbetlerini, sevgilerini, başarı dileklerini; kıymetli Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Beyin sevgilerini, muhabbetlerini ve başarı dileklerini de ayrıca iletmek istiyorum. Çok verimli bir toplantı gerçekleştireceğimizi, burada hem tekrar 4 yıl sonra bir tezekkür, bir müşavere ve bizim kültürümüzün ana omurgası olan istişareyi ve ortak aklı burada buluşturacağınıza yürekten inanıyorum.

Bu vesileyle tekrar hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor. Sizlere burada hizmet edecek arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkürlerimi, otel yöneticilerine teşekkürlerimizi sunuyor, bu seminerimizin memleketimize, ülkemize, meslek hayatınıza hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Allah yardımcımız olsun.