AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de darbelerle, kaoslarla, entrikalarla, hilelerle önünü tıkamaya çalışanların olduğunu belirtti.
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde düzenlenen Kars-Ardahan-Iğdır illerini kapsayan teşkilat içi eğitim programında partililere hitap eden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ar-Ge Başkanı Süleyman Soylu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisini korkutmaya, sindirmeye çalışanlara ‘benim kefenim cebimde’ diyebilecek kadar cesur, dürüst, kararlı bir lider olduğunu söyledi. Soylu, “Elbette önümüze engeller çıkaracaklar. Elbette güçlü Türkiye istemeyeceklerdir. Elbette bu ülkenin insanının öz güven içerisinde yarına bakmasını istemeyeceklerdir. Elbette dün yaptıkları gibi darbelerle, kaoslarla, entrikalarla, hilelerle bir şekilde önümüzü tıkamaya çalışacaklardır. Elbetteki Ortadoğu da dahil olmak üzere etrafımızdaki bütün coğrafya, Balkanlar’a huzur ve istikrar getirmeye çalışan örnek bir ülke olmaya çalışan Türkiye’nin hayat damarlarından birini veya birkaçını kesmeye çalışacaklardır. Ama Allah’a şükür ki, bu sefer her zamanki kadar elleri rahat ve kolay olmayacak. Bu sefer sert kayaya çarptılar. Bu sefer bu milletle, bu memleketle karşı karşıya kalan bir anlayışın ne olduğunun farkına maalesef ve maalesef yeni yeni varmaya başladılar” dedi.
“87 lirasını cebine alıp, vergi gelirlerinin faizi üzerinden kendi ceplerini doldurmaya çalışanlar artık Türkiye’den para çalamıyorlar” diyen Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
“Artık o 87 lira değil, o 17 liraya düşmüştür. Geri kalan 70 lira bu ülkenin Sinop’ta yapılan 22 milyar dolarlık, Mersin’den sonra belki de en büyük gider kalemlerimizden birisi olan cari açığımızın, dış ticaret açığımızın, ithalat kalemlerimizin en önemlilerin de bir tanesi olan, 60 milyar doları biraz geçmiş enerjimizle ilgili kendi tedbirimizi aldığımız, o günlerde Türkiye’ye “hayır, sizin ayaklarınızın üzerinde durmanıza fırsat vermiyoruz, bize mahkumsunuz, bize mahkum olacaksınız, enerjinizi de bizden alacaksınız, paranızı kendi ülkenizin kalkınmasına, milletinizin sosyal harcamalarına, milletinizin adalet duygusu içerisinde yaşamasına ayırmamanız gerekir’ diyen bir uyarıyı Türkiye’ye gerçekleştirmek istediler. Hala Türkiye’yi kendi elleri altında, kendi egemenlikleri altında bir ülke olarak nitelendirmeye çalıştılar. Ne yaptı Türkiye 87 lirasının 70 lirasını? Çok basit; bu ülkede 460 binin üzerinde engelli var. Daha düne kadar benim yengem 30 yaşına kadar engelli olan çocuğunu hiç kalkmayan, herhangi bir şekilde tepki vermeden sadece yerde yatan çocuğunu engelsiz olan çocuğundan bir şekilde ayırmadan 30 yıl boyunca kah sırtında taşıdı, kah sevdi. Ama ona bakan, ona “sen yalnız değilsin, sen çaresiz değilsin, sen kimsesiz değilsin” diyebilecek bir devlet olmadığı için sadece ve sadece kendi kendine, kendi derdiyle kavrulup gitmeyi kendisinin bir kaderi olarak kabul etti. AK Parti’ye verilen her oy faizcilerin cebinden alınıp, AK Parti’ye verilen her oy Türkiye’yi sömürenlerin cebinden alınıp, “siz yalnız değilsiniz” diyen asil bir devletin engellilere ayda 700 milyonun üzerinde bir maaşla birlikte bir şekilde onu yalnız bırakmayan bir anlayışı gerçekleştirdi.”
“Türkiye’de bundan sonra kimse geçmişle ilgili o 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık hafızalarımıza kıymık gibi batan o anlayışla karşı karşıya bırakmayacak” diyen Soylu, bunu gerçekleştiren, kendisine kafa tutulmasına rağmen sadece millete, sadece bu halka ve sadece Hakk’a güvendiği için o yurt dışından geldiği zaman otobüsün üzerine çıktığında, o mayıs ayında, haziran ayında kendisini korkutmaya, sindirmeye çalışanlara ‘benim kefenim cebimde’ diyebilecek kadar cesur, dürüst, kararlı bir lider olan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte bu anlayışı gerçekleştiren ve yarınlara umutla giden bir süreci ortaya koyduğunu ifade etti. Süleyman Soylu, şunları söyledi:
“Bakın çok önemli bir süreçteyiz. Bu bir yıl bu coğrafyanın yaşamış olduğu en önemli süreçtir. seçimler gelir geçer. Hepiniz seçim yaşadınız. Hepimiz seçim yaşadık. Önümüzde ne belediye seçimi var söylemek isterim ne de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Önümüzdeki seçim bir devir teslim seçimidir. Bakın bu millet, 10 yıldır biriktirdiği alt yapıyı yaptığı bir iktidarlık bu topraklarda ilelebet devir teslim almak için bir seçime doğru gitmektedir. Bu sadece bir AK Parti meselesi değildir. Bu bir siyaset meselesi değildir. Bütün hayalim Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertesi günü kalktığımız zaman sabahleyin şükredeceğiz. Allah’a diyeceğiz ki ne zaman bizi zora sokmuşlarsa sandık ve millet bu zordan bu ülkeyi, bu milleti ve bu milletin değerlerini bir şekilde ama bir şekilde çıkarmıştır. Ertesi sabah bir millet ilk kez seçtiği bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kalacak. Hem de büyük bir mücadeleyle, büyük bir azimle kırmadan, dökmeden demokrasinin erdemi ile birlikte önemli ölçüde ertesi gününe kavuşacak. O günün hayali bütün siyasi idealimiz, bütün siyasi kararlılığımız olması lazım. Bu bir devir teslimdir. Milletin kendi emanetini kendisine almasının devir teslimidir. Her Cumhurbaşkanlığı seçiminde kriz yarattılar. Türkiye geriye dönmeyecek. Ama onun için çözüm sürecine bir şekilde satır vurabilmek, balta vurabilmek için ellerinden gelen her şeyi ortaya koymaya çalışıyorlar. Herkesin eşit olduğu bir Türkiye, herkesin kendini ifade edebildiği bir Türkiye, herkesin eşit vatandaş olduğu bir Türkiye. 9 aydır insanlar üzülmüyor. 9 aydır evlatlar yetim kalmıyor. 9 aydır analar ağlamıyor. 9 aydır bu ülkenin Cudi Dağı’nda, Ağrı Dağı’nda insanlar piknik yapıyorlar diye birileri üzülüyorlar. Biz 76 milyon büyük Türkiye olmalıyız. Türkiye bölünecekmiş. Kim söylüyor onu? Hadi oradan. Türkiye bugün Balkanlar’da, Türkiye bugün Kuzey Irak’ta, Türkiye bugün Ortadoğu’da, Türkiye bugün Asya’da imrenilmektedir. Demokraside imrenilmektedir. Zenginliğine imrenilmektedir. Kardeşliğine imrenilmektedir. Liderliği bütün dünyaya çıkarcı bir politika değil, ilkesiz bir dış politika değil, insanı temel alan bir dış politika, ahlakı temel alan bir dış politikayı hem de başı dik bir şekilde ortaya koyduğu anlayışına imrenilmektedir. Hem de bütün dünya imrenmektedir.”