“TÜRKİYE TEK GÜNDEMİ TERÖR OLAN BİR ÜLKE DEĞİLDİR”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin tek gündeminin terör olmadığını vurgulayarak, “Bunu kabul etmemiz de mümkün değildir. Bir tarafta terörle mücadele eder diğer tarafta da altyapı yatırımları, bilim ve teknoloji hamleleri, eğitim faaliyetleri, kültürel etkinlikleri devam eder. Bir grup mensup bir gece darbe yapmaya kalkar, silahlarla milletin üzerine yürür, sabahına varmadan millet bunları bastırır. Hafta başında piyasalar açılır her şey rutininde, hiçbir şey olmamış gibi normalliğe devam eder.” dedi.

Soylu, Antalya’nın Kemer ilçesindeki bir otelde düzenlenen “İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürleri Hizmet İçi Eğitim Semineri”nde yaptığı konuşmada, dün açılışı yapılan Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Projesi’nin aslında coğrafya, insanlık ve dünyada yaşanan haksızlıkları, zulümleri, gelişmiş gibi görünen birtakım ülkelerin gelişmişlik dışı davranışlarını tevil edebilmek, kardeşliğin, beraberliğin mutabakatın, duygudaşlığın, birlikte paylaşmanın nasıl olduğunu anlatabilmek bir taraftan da Anadolu medeniyetinin en büyük zenginliği olan modern İpek Yolu’nun yeniden canlanmasını temin etmesi açısından büyük bir proje olduğunu söyledi.

“Demir İpek Yolu” diye adlandırılan demir yolunun, 21. yüzyıl ve ardışık yüzyılların bitmeyen petrolü olacağını aktaran Soylu, “Bu bizim en önemli rüyamızdı. Bugün başımıza getirilmeye çalışılan, bu coğrafyanın başına getirilmeye çalışılan meselenin bundan gayri olduğunu, uzak olduğunu hiç kimse düşünmesin. Allaha şükürler olsun, bu yolculuğu bu millet kararlılığı ve inancıyla devam ettirmektedir.” diye konuştu.

Soylu, bir süredir bakanlığın değişik birimleriyle bir araya geldiklerini, Ankara’da son bir haftada kaçakçılık ve organize müdürleri, istihbarat müdürleri ve valilerle toplantı yaptıklarını anımsatarak, Van, Diyarbakır, Muş’ta bölgesel güvenlik toplantıları gerçekleştirdiklerini kaydetti.

“Gerek siyaset hayatımızda gerekse devlet tecrübemizde gördüğümüz en önemli sebeplerden birisi birlikte hedefe yürümek, ortak bir duygu taşımak birlikte karar almaktır, istişare edebilmektir, bir fotoğrafı farklı gözlerle aynı hedefe bakarak okuyabilmektir, eksiklerimiz gidermek, cümle öğrenmek kendimizi tazeleyebilmek, heyecanını en üst seviyeye çıkarabilecek sinerjiyi birlikte oluşturabilmektir.” ifadelerini kullanan Soylu, İçişleri Bakanlığı bünyesinde ortaya konulan sistemin sadece hizmetlerle vatandaşın memnuniyeti kazanmanın yanı sıra kendilerini izleyen ülkelere de modern hizmet anlayışı noktasında rol model olabilmeyi, hizmetler teknoloji payını artırıp bürokrasiyi azaltmayı amaçladığını dile getirdi.

Soylu, vatandaşın kimlik kartını, ehliyetini, pasaportunu zamanında alabildiği, eziyet çekmediği ve devlet dairesinden çıkarken söylenmediği bir sistemi oluşturmayı amaçladıklarını vurgulayarak, bir yandan hayatta kalma ve varoluş mücadelesini verebilmenin bu medeniyetin en önemli sınavı olduğunu, öte yandan da millet olmanın gereklerini yerine getirmenin, medeniyetini yukarılara taşımanın belki de en önemli sorumlulukları olduğunu söyledi.

Vatandașın günlük hayatına dokunan bir yapımız var

İçişleri Bakanlığına baktığı zaman tam da bu karakteri taşıyan bakanlık gördüğünü belirten Soylu, şunları kaydetti:

“Yani bir taraftan jandarmasıyla, polisiyle, korucusuyla silahlı bir kolluk gücü diğer yandan ise valiliği, kaymakamlığı, belediyesi, nüfus işlemleri, doğumuyla, nikahıyla vatandaşın günlük hayatına dokunan bir yapımız var. Türkiye’nin uzun zamandır terör gündemi olduğu için bakanlık olarak bu aksiyonel yönümüzün daha fazla öne çıktığı, kamuoyunda ve medyada daha fazla yer aldığı aşikardır. Türkiye tek gündemi terör olan bir ülke değildir. Bunu kabul etmemiz de mümkün değildir. Bir tarafta terörle mücadele eder diğer tarafta da alt yapı yatırımları, bilim ve teknoloji hamleleri, eğitim faaliyetleri, kültürel etkinlikleri devam eder. Bir grup mensup bir gece darbe yapmaya kalkar, silahlarla milletin üzerine yürür, sabahına varmadan millet bunları bastırır. Hafta başında piyasalar açılır her şey rutininde, hiçbir şey olmamış gibi normalliğe devam eder. İşte bu coğrafyanın gücü, bu medeniyetin gücü buradadır. Allah’ın emrettiği hususlardan bir tanesidir abdest almak. Her abdest yeni bir başlangıç, tazelenmedir, ilk adımı atmaktır. Bu coğrafyada bizi diz çöktürememelerinin temel sebeplerinden biri de bu anlayışımızı sürekli hayatımızda daim kılmaktır.”

İçişleri Bakanı Soylu, 15 Temmuz süreci geçirdiklerini, ardından ekonomik anatomi içerisine sokmaya çalıştıklarını anlatarak, bütün bunlardan etkilenen ama bununla dövünmeyen, geleceğe bakabilen, ayağa kalkabilen Türkiye tablosunun net bir şekilde karşılarında olduğunu ifade etti.

“Bizden haz etmemelerinin temel nedenlerinden belki de bir tanesi budur.” diyen Soylu, şöyle konuştu:

“Türkiye özellikle büyüme rakamı yüzde 5 seviyesinde, hatta son çeyrek için inşallah yüzde 9’lar konuşuluyor. Çift hanelerin sürpriz olmayacağı söyleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da yıl sonu ortalaması için beklentilerinin yüzde 7 olduğunu ifade ettiler. Türkiye büyük, düzenli, tek gündeme mahkum olmayan ve hakikaten hem devlet geleneği hem de millet sahipliği büyük bir ülkedir. Türkiye aynı zamanda köklü bir devlet geleneği olan da bir ülkedir. İki gün önce kuruluş yıl dönümünü büyük bir heyecan ve mutlulukla kutladığımız güzel Cumhuriyetimiz bugün 94 yaşında. Bir alışkanlıkla genç Cumhuriyetimiz diyoruz ama yaklaşık bir asırlık bir süreçten bahsediyoruz. Bu önemli bir birikimdir. Bir de bunun öncesi var. Ciddi bir devlet anlayışı, uluslararası ilişkilerde atılan adımları, içeride ortaya konulan kanunları, bürokrasiyi, nüfus sayımlarını barındıran yüz yıllarımız mevcuttur. Bu yıllara ait arşivlerimiz var. Hala devam eden ve bu arşivlere dayanan tapu ve miras davalarımız var. Bunlar sadece elimizde kalan arşivlerdir. Yangınlarda ve başka sebeplerle kaybettiklerimizi de ayrıca düşünmemiz gerekmektedir. Bu sayede devlet geleneğimizin ne kadar geriye gittiğini daha somut bir şekilde anlaşılabilecektir.”

“Veri güvenliğini de hep birlikte test etmek zorundayız”

Kendilerini doğru tanımlamaları gerektiğine işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sadece ekonomik gelişmişlik seviyemize bakarak, hatta birilerinin yaptığı gibi onu bile doğru değerlendiremeyerek kendimizi sürekli bir noktada görmek, zayıf görmek her gün her şeyi yeni keşfediyormuşuz gibi davranmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu millet bu topraklar üzerinde bin yıldır devlet yönetmektedir. Bin yıldır bu topraklarda sahip olmak, kardeşlik ve beka mücadelesi veriyoruz ama aynı zamanda üniversiteler, okullar idare ediyoruz. Ders veren öğretmenlere, hocalara maaşlar veriyoruz. Bin yıldır kanun yapıyoruz. Bin yıldır sicil kaydı tutuyoruz, resmi yazışma yapıyoruz, bir devlet olmanın bütün gereklerini yerine getiriyoruz. Bu ülkenin gündemini, birikimini geriye götürecek ve günlük siyasi tartışmalardan ibaret görmek derya içinde olup deryayı bilmeyen mahfiller gibi davranmak demektir. İçişleri Bakanlığı anlattığım bütün bu sürecin tam ortasında yer almaktadır. Kılıç tarafından da baksanız, kalem tarafından da baksanız bu bakanlığı görürsünüz.”

Nüfus ve vatandaşlık işlerinin, bakanlığın görevleri açısından köklü ve ciddi ağırlığı olan işlerden birisi olduğuna dikkati çeken Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“Nüfusla ilgili kayıtlarımızı doğru tutmak, etkin ve erişebilir hale getirmek aslında vatandaşın devletle etkileşim içerisinde olduğu her işlemde fark oluşturmaktadır. Teknoloji gelişiyor. Geliştikçe de yeni ihtiyaçlar, kurumlar, talepler ortaya çıkıyor. Nüfus işleri noktasında hem yeni teknolojileri sisteme dahil etmek, hem işlemleri hızlandırmak hem de bütün bunların yasal altyapısını hazırlamak zorundayız. Veriye ulaşılabilirliği hızlandırırken veri güvenliğini de hep birlikte test etmek zorundayız. Yani bilgiyi etkin bir şekilde paylaşacaksınız hem de insanların kişisel verilerini istismara mahal bırakmayacak şekilde koruyacaksınız, muhafaza edeceksiniz. Bakanlığımız nüfus ve vatandaşlık hizmetleri genel müdürlüğü eliyle bugüne kadar ciddi ve çok iyi tahkim edilmiş teknolojik altyapı ve dönüşüm ortaya koymuştur. Süreç halen devam etmektedir. Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi, Adres Kayıt Sistemi, Kimlik Paylaşım Sistemi, Dijital Arşiv Projesi, Mekansal Adres Kayıt Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi, e-vatandaşlık hizmetleriyle yakında uygulamaya alacağımız pasaport ve sürücü belgesi hizmetleri, bütün bunların kimisi faaliyette kimisi de süreci devam eden uygulamalardır. Sürekli kendisini yenileyen, canlı bir organizma olarak sürekli üreten ve sürekli muhatabına memnuniyet ifade etmeye çalışan aynı zamanda geçmişi muhafaza eden, geleceği de hizmetleriyle bütünleştirebilen bir anlayışı başarılı bir şekilde uygulamaktadır.”

“Nüfus idaresinin süreci ne kadar iyi götürüyor” diye düşündüğünü belirten Soylu, nüfus idaresinde genele oranla yüksek gördüğü hanımefendilerin bu başarıda büyük payı bulunduğunu söyledi.

Jandarma ile polis arasındaki entegrasyonu başarılı bir şekilde sağladıklarını anlatan Soylu, şunları söyledi:

“İşin belli bir noktasındayız ama önemli bir entegrasyon sağladığımızı ifade etmek istiyorum. Mesele devletin bilgileri, verileri, işleyişi noktasında bu entegrasyonu en üst seviyeye çıkarabilmektir. Bu kamu verimliliğini, tasarrufu, vatandaş memnuniyetini arttırır. Devlet olma vasfını her gün adım atarak kuvvetlendirir ve güçlendirir. Millet olmanın nasıl bir vasfı varsa devlet olmanın da aynı şekilde vasfı vardır. Milletin gözündeki devlet anlayışını, devlet pratikliğini, kararını ve bu konudaki devletin hizmet bütünlüğünü hiçbir gün milletin gözünden düşürmemek bizim temel vazifemiz, ödevimizdir.”

Geçtiğimiz günlerde nüfus hizmetleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun Meclisten geçtiğini hatırlatan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda Resmi Gazete’de yayımlanma sürecinde. Ne yazık ki meseleyi bir tarafa odaklayıp, oradan ideolojik bir tartışma çıkartmak isteyenler ve attığımız adımları bunun gölgesinde bırakmaya çalışanların, bu değişiklikleri vatandaşın gündelik hayatına olumlu yönde etkileyecek ciddi yenilikler içerdiğini gözden ırak tutmaya çalışmaktadırlar. Temel amacımız vatandaşın zamanını, parasını boş yere harcamamaktır. Kurduğumuz sistemlerin altyapısını hazırlarken vatandaşımızı oradan buradan evrak getirmeye, şahsen başvuru ile kayıt yaptırmayla, küçücük bir isim tahsisi için mahkeme kapılarında çile çektirmeye son vermek temel amacımızdır. Altımızda arabamız varken vatandaşımızı yürütmenin bir anlamı yoktur. Bunu düzeltmek istedik.

Devletin bir cebindeki bilgiyi bir cebinden imtina ettirmenin, saklamanın doğru olduğu kanaatini taşımadığımızı ifade etmek isterim. Bu kanun ile doğum tescillerinden, isim, soy isim tahsislerine kadar bir çok işlemde vatandaşın bürokrasi yükünü hafiflettik. Elektronik ortam üzerinden yapılacak meseleler için vatandaşı nüfus dairesine yormanın çağımızın gerçekleri, teknoloji ve gelişmişlikle bir ilgisi yoktur.”

– “Devleti koştururuz”

Nüfus idaresine giren her vatandaşın oradan ayrılırken memnuniyet derecesinin yüksek olacağını vurgulayan Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

“Devletin elinde tek tuşa basarak ulaşabileceği kayıtları vatandaştan kağıt ortamında istemesi garabetine de yaptığımız bu değişiklik ile son verdik. Artık kağıtları eline tutuşturup da gelmenin bir anlamı olmayacak. Bu kanunu çıkartmadan önce de bu değişikliği yaptık ve uyguladık. Sebebi zaman, maliyet ve tasarruf açısından doğru adımları atabilmekti. Sebebi, adresi esas alan tüm hizmetlerden yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin etkin olarak kullanılmasını, güvenlik, kimlik doğrulama, araçları kullanılarak nüfus kayıt örneği ve yerleşim yeri belgesinin e- devlet üzerinden alınmasını, hastane, mahkeme, evlendirme memurlukları, dış temsilcilikleri, doğum, evlenme, boşanma ve ölüm olayları ile mahkeme kararlarını elektronik ortamda bildirme ve nüfus kütüğüne kayıt etme yetkisinin verilmesiyle birlikte vatandaşların nüfus müdürlüklerine gerek kalmadan işlem yapabilmesiydi.”

Soylu, vatandaşın değil devletin takip etmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Bu bilgisayarlar, fiber optik kablolar niçin var. Vatandaşı koşturacağımıza devleti koştururuz, teknolojiyi, fiber optik kabloları koştururuz. İki iki daha dört. Hastanede doğacak çocuk, baba anne koştur koştur nüfus idaresine gidecek. Gerek yok. Hastaneden adı ve soyadıyla, eğer aile adını koyamamışsa, soyadıyla oradan bildirilecek. T.C. kimlik numarasını alacak daha sonra adı soyadı bildirilmişse nüfus kağıdı adresine gidecek. Normali 5 artı 2 günde gönderiyorsak, bunu biraz daha önce göndereceğiz. Yeni doğan bebeklerin nüfus kağıtlarını yetişmişlerden çok daha erken bir şekilde ailelerine teslim edebilme fırsatına sahip olabileceğiz.” dedi.

Soyadı Kanunu’na aykırı soyadları, yazım ve imla hatasından kaynaklanan anlam değişikliği bulunan isim ve soy isimlerin mahkemeye gitmeden il veya ilçe idare kurulu kararıyla değiştirilebilmesinin de önünün açıldığına işaret eden Soylu, şöyle devam etti:

“Bu çok doğal bir hak. Burada geçmiş dönemlerde yapılan bir yazım yanlışlığını düzeltebilmek için mahkeme kapılarında sürünmenin bir anlamı yok. Nüfus müdürlerimiz kendi iradeleriyle gelen kişilerin bu taleplerini yerine getirebilme kabiliyetine her daim sahip olmalı. Aslında biz bir yere gidiyoruz. Güven devletine. Vatandaş ile devlet arasındaki güvenin tamamen kurulduğu, arka planda da bu güvenin teknolojik aygıtlarla kontrol edildiği bir anlayışa doğru hep beraber adım atıyoruz.”

– “İsteyen istediği yerde nikah kıydırabilecek”

Vatandaşların evlenme işlerini kolaylaştırmak, resmi nikahı artırmak amacıyla il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisini verilmesini sağlayacak düzenlemelerin yeni kanunda yer aldığını anımsatan Soylu, “Müftüler de kıyabilecek ama nüfus müdürlükleri de bu konuda yetkinlikleri, evlendirmeyi yerine getirebilecek yetkinlikleri söz konusudur. Köy muhtarlarımız, belediye başkanlarımız zaten bu nikahları kıyabiliyor. İsteyen istediği yerde, çoğulculuğu esas alan bir unsurla beraber kıydırabilme ve aynı zamanda erişimi daha da yaygınlaştırabilme konusunda bir adımı ortaya attığımızı ama bütün bunların sorumluluğu İçişleri Bakanlığı’nda, bunları tutma açısından da kurallarını aynı şekilde muhafaza edilme açısından da nüfus müdürlüklerinde olduğunu ifade etmek isterim.” diye konuştu.

Nüfus hizmetleri konusunda yeni bir iletişim kanalı kurduklarını dile getiren Soylu, vatandaşlara hızlı ve etkin bir şekilde cevap verebilmek için “Alo 199” etkileşim merkezini hayata geçirdiklerini ifade etti.

– Yeni kimliklerde 13 milyona doğru

Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarında 12 milyon 700 bin sayısını aştıklarını bildiren Bakan Soylu, 13 milyon sayısına doğru gidildiğini belirterek, katkı sunan personele teşekkür etti.

Süleyman Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“T.C. kimlik kartını gördüğümde rengi gri ve solgundu. Bunu hemen çok iyi noktaya taşınması gerektiğini söyledim. Yetkili arkadaşlarımız bu konuda çalıştılar. Yeni bir yazılımla hiçbir maliyete girmeden daha kaliteli, daha renkleri ayırt edici çok daha iyi noktaya ulaşan kimlik kartını oluşturdular. Şimdi vatandaşlarımıza giden kimlik kartı bu. Kendi iç yeteneklerimizle kaliteyi çok daha iyi noktaya getirebiliyoruz. Bizim hükümet politikamız vatandaşımıza, ehliyet, pasaport ve kimliklerinin belirli süre içinde gitmesini sağlayabilmektir. Devlet vatandaşına öngörülebilirlik ortaya koymalıdır. Hizmet, huzur için bunu koymalıdır. Bir belirsizlik değildir devletin vatandaşına verebileceği. Ben nüfus kağıdına başvurduğumda kaç günde alırım. 5 6, 7 gün mü? Ben bunu 2- 3 ayda alacağım ne zaman geleceği belli olmaz beklentisi içinde olmamalıdır. Bu konuda önemli adımlar daha atılacak. Bir günlük daha bir tasarruf sağlayacak adım gerçekleştiriyorlar. Aynı zamanda bu pasaport, ehliyet içinde geçerlidir. Bir kurumun en üst profesyonelliği noktasında gerçekleştirmek temel görevimizdir.”

İkinci nesil pasaportla ilgili de açıklama yapan Soylu, bunun hem Avrupa Birliği nezdinde attıkları önem bir adım olarak anlaşılması hem de önemli bir süreç olarak değerlendirmesi gerektiğini söyledi.

İllerdeki ödenek ve personel ihtiyacının bilgileri dahilinde olduğuna dikkati çeken Soylu, “2018 yılı için cari ödenek miktarını bir önceki yıla göre yüzde 6, yatırım ödeneği miktarını ise yüzde 53,21 oranında arttırdığımızı ifade etmek istiyorum. Personel noktasında sözleşmeli ve normal memur alımı yollarından kısa zamanda gidermek üzere çalışmalarımız devam etmektedir. Bin 200 civarında personelin bir kısmı başlamış, bir kısmı bu hafta sonuna kadar başlayacak. İş yükünün artmasıyla personel açısından da bir artışa gittik. Çok az daha bir personel ihtiyacımız karşılanması söz konusu olabilir ama bu bize 4 binin üzerinde polis tasarrufu sağlayacak. Gerek pasaporttan, gerek ehliyetten gerekse polisin elinde bulunan trafik tescilinin noterlere devrinden dolayı ciddi şekilde hem tasarruf hem de herkes kendi hizmetlerini yapabilecek kabiliyette olabilecek bir odaklaşmayı gerçekleştirecek.” açıklamasını yaptı.

– “Yalınlaştırmama Projesi”

“Strateji Geliştirme ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı eliyle yürüttüğümüz ve ‘Yalınlaştırma Projesi’ olarak tabir ettiğimiz bu çalışma ile hizmet süreçlerinin vatandaş odaklı olarak yeniden tasarlandığı, kurumlar arası veri paylaşımını ve veri mahremiyetini en üst düzeyde sağlamaya imkan veren bir takım düzenlemeleri gerçekleştiriyoruz.” diyen İçişleri Bakanı Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu dönüşüm için bakanlık ve taşra birimlerimizde değişik kademelerden 253 kişilik bir ekip oluşturduk. Öncelik olarak bakanlığımızca yapılan tanımlayabildiğimiz 684 hizmetin tamamı hizmet envanteri yönetim sisteminde tamamlandı. Yaptığımız incelemeler sonunda anlaşıldı ki başvuruya dayalı hizmetlerin sunulduğu kişi ve kurumlardan bakanlık olarak 2 bin 186 belge talep ediyoruz. Yapacağımız bu yalınlaşma çalışması ile bunların 664 tanesinden kurtuluyoruz. Bu sayede yüzde 30 oranında kırtasiye yani bürokratik bir tasarruf sağlıyoruz. Ayrıca 4 birim kapatılacak ve 96 işlem sürecinde de iyileştirme sağlanacaktır. Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma arasında tespit ettiğimiz 29 ortak hizmette istenilen belgelerde süreçler birebir eşleştirilmiştir. Örneğin özel güvenlik eğitim kurumu faaliyeti izin belgesi, maddi hasarlı trafik kazalarında trafik kazası tespit tutanağının taraflara verilmesi veya otoparklara çekilen araçların teslimi gibi hizmetlerde bu eşleştirmeler sağlanmıştır.”

Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünde 18 yaşını tamamlayıncaya kadar nüfus kütüklerini tescil edilmemiş kişilerin tescil işlerinde istenen belge sayısının 6 olduğunu anlatan Soylu, yalınlaştırma sonucunda bunu 4’e düşürdüklerini aktardı.

Bakan Soylu, il özel idare ve belediyelere genel bütçeden ayrılan payların belirlenmesiyle ilgili kanunda dağıtımın esas olması için il nüfuslarının her yılın ocak ayında İçişleri Bakanlığı tarafından Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınıp İller Bankası ve Maliye Bakanlığı’na bildirilmesi hükmü bulunduğuna işaret etti.

– “Hedef kamu verimliliği”

Bu verilerin aslında var olduğunu, Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından daha sağlıklı bir şekilde tutulduğunu vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

“Bu verilerin TÜİK’ten alınmasına gerek olmadığını belirtiyoruz. Mevzuatı burada değiştiriyoruz. Sürücü belgesi için Emniyet Genel Müdürlüğü’nden istenen belge sayısı 5’tir. Bu belgeyi 2’ye düşürüyoruz. Jandarma Genel Komutanlığı tarafından özel güvenlik görevlisi çalışmaları için 7 izin belgesi isteniyordu, yapılacak düzenleme ile bunu 3’e düşürüyoruz. Bunun gibi bir çok örnek mevcut. Bunu niye tek tek anlatmaya çalışıyorum. Kamu verimliliği bizim temel hedefimizdir. Biz bunu sağlamalıyız. Özellikle hizmetler noktasında. Zamanımızı en verimli şekilde kullanalım. Bir kişiyle bir kere karşılaşıp işini görelim. O çıkarken ‘Allah devlete, millete zarar vermesin’ desin. Biz de aldığımız maaşların karşılığı, devlete olan sadakatımız karşılığı hizmet yapmaktan büyük bir memnuniyet duyalım. Kuralsızlık ve ilkesizlik tartışma ve sürtüşmeyi getirir. Bunu en aza indiği noktaları ortaya koymak durumundayız.”

İçişleri Bakanlığı olarak devletin millete en çok dokunduğu noktanın nüfus idareleri olduğunu belirten Soylu, şöyle devam etti:

“Bizim yumuşak noktamız burasıdır. Bu konuda her türlü teknolojiyi, insan kaynağını, verimliliği en üst seviyede kullanıp, vatandaş odaklı hizmet anlayışını en iyi noktada değerlendirmek ve sonuca eriştirmek durumundayız. Bu projeler tamamlandığında vatandaş memnuniyeti, bürokrasisi yükünün hafiflemesi, zaman ve para israfına yol açan işlemler noktasında da çok olumlu neticeler almış olacağız. Dünyadaki gelişim bizleri sürekli olarak üretmeye, yaşamı kolaylaştırmaya, verimi arttırmaya ve vatandaş memnuniyetini yükseltmeye zorlamaktadır. Hiçbir gelişmeden geri kalamayacağımız bir coğrafyada yaşıyoruz. 2019’da yeni bir yola çıkma arefesindeyiz. Devlet bürokrasisi olarak buna her anlamda hazır olmak durumundayız. 2019’da çıkacağımız yolculuk bugüne kadar yaptığımız yolculukları taçlandıracak ve bizim dünyadaki rekabetimizi daha rahat bir şekilde yapabilmeyi bize temin edecek.”

Türkiye’de nüfus üzerinden ciddi tartışmalar olduğuna işaret eden Soylu, “Türkiye’de ciddi bir nüfus daraltması yapabilmek için bir takım tedbirler alındı. ‘Mc Namara’ diye bir dünya bankası başkanı vardı. Onun dünyaya bela ettiği işlerden bir tanesidir bu. Bu ülkelerin nüfuslarını istedikleri şekilde yönetebilmeyi temin edebilmek için ortaya koyduğu süreçlerden bir tanesi. Oysa nüfusa bugün ne kadar ihtiyacımız olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Biz yaklaşık 11 yaş daha genciz Avrupa’dan. 2050 yılına kadar da bu iş böyle devam edecek. Onlar yaşlanacak ama bizlerin de yaşı artacak. Onun için sayın Cumhurbaşkanımız 3 çocuktan bahsetmektedir. Bu bir ülke politikasıdır. Bu bizim, milletimizin politikasıdır. Nüfus sayımızı artıracağız, eğitim niteliğimizi, meslekleşmemizi, devletin hizmet sunumunu ortaya çıkaracağız. Bunu sağlamak durumundayız.” diye konuştu.

Önlerinde ikinci nesil pasaport ve ehliyet sürücü belgesi devri süreci olduklarını da ifade eden Soylu, bu süreci en iyi şekilde yönetileceğine inandığını kaydetti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 13 milyon kimlik kartı verdiklerini ve yanlış miktarının 10 olduğunu, bu durumun da nüfus müdürlüklerinin dikkatli çalışmasına borçlu olduklarını vurguladı.