Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “Bu ülkede hükümet, devlet katliam yapmaz. Biz, bir katliam taraflısı falan değiliz. Bizi sürekli burada böyle göstermek, böyle sürekli birtakım ifadelerle güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak aslında beyhude bir çabanın kendisidir. Biz, hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.” dedi.
Soylu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Dün ülkemizin 83 meydanında çalışanlarımızın, emekçilerimizin, rızkını alın teriyle kazananların şenliğini, bayramını ve yarına ait umutlarını, bir taraftan taleplerini, bir taraftan arzularını, bir taraftan itirazlarını, bir taraftan da isteklerini hep beraber dinlediğimiz güzel bir 1 Mayıs’ı gerçekleştirdik.” ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, “Dün belki de birilerinin kaos beklediği, belki de birilerinin acaba nasıl bir çatışma diye bekledikleri bir gün iken, bir taraftan çalışma hayatındaki tespitleri ortaya koyan, diğer taraftan hükümetimizin yaptığı icraatları kah eleştiren kah olumlayan kah birtakım değerlendirmelerde bulunan bir günü hep beraber gerçekleştirdik.” diye konuştu.
1 Mayıs akla geldiğinde Taksim 1 Mayıs 1977’yi unutmanın mümkün olmadığını belirten Soylu, “Hepinizin huzurunda orada rahmete kavuşan ve hakikaten emek dünyamız için, çalışan dünyamız için büyük bir önem ortaya koyan, bugünden düne baktığımızda hepimiz için bir acı oluşturan o günde rahmet-i Rahman’a kavuşanları bir kez daha saygıyla yad ediyorum, saygıyla anıyorum.” dedi.
“Türkiye çalışma ve emek hayatı açısından sürekli gelişmektedir ve sürekli de önemli adımlar atılmaktadır.” diyen Soylu, şunları kaydetti:
“2002 tarihinde AK Parti iktidara geldiğinde, gerek enflasyon gerek hayat pahalılığı gerek faiz gerek ekonomik istikrarsızlık gerek siyasi istikrarsızlık altında ezilen çalışanımız 2002 ile 2016 yılında bambaşka bir tabloyla karşı karşıya kalmıştır. Emek, bizim kültürümüz için önemlidir, hak, bizim kültürümüz için önemlidir, alın teri, bizim kültürümüz için önemlidir, rızık dediğimiz kavram bizim kültürümüzün en önemli kavramlarından bir tanesidir. Bizim kültürümüzün ve değerler silsilemizin bize öğrettiği en önemli kavramlardan bir tanesi de alın teri kurumadan o alın terinin hakkını çalışana vermektir. Bu sadece, bir emeğin bedeli ve bir emeğin karşılığı değildir, karşılıklı helalleşmedir ve çalışanın kendi hakkını aldığı zaman işin bereketinin en iyi noktada oluşabileceği bir sürecin gerçekleşmesidir.
Dünyada, özellikle emek konusunda sınırların ortadan kalktığı bir tablodan sonra, özellikle evrensel emek normlarının oluşturduğu bir tablodan sonra Türkiye bunu ıskalayacak mıydı ıskalamayacak mıydı? Türkiye bunu ıskalamadı. Tam anlamıyla birlikte evrensel emek normlarıyla beraber hareket eden bir tabloyu Türkiye 21. yüzyılın başından itibaren ortaya koydu.”
AK Parti iktidarları döneminde çalışma hayatına ilişkin yapılanları anlatan Soylu, “Sadece çalışanlarla ilgili çıkan kanunlar değil, onların çalışma ortamları, onların sosyal güvenlik sistemleri ve onların çalışma hayatında karşılaştığı problemlerin çözümüne yönelik de 21. yüzyılın başından itibaren çok önemli adımlar atılmıştır ve bu adımlar aynı şekilde de devam etmektedir.” görüşünü dile getirdi.
Soylu, “Ama dün kutladığımız 1 Mayıs’la ilgili AK Parti hükümetleri çok anlamlı, çalışma hayatı için aslında 1977 travmasının ötesinde belki de ona en önemli cevabı verebilecek ve çalışma hayatının barışı, çalışma hayatının uyumu, çalışma hayatının ahengi içerisinde ona en önemli cevabı verebilecek Emek ve Dayanışma Günü’nü Nisan 2008’de ilan etmesi ve ardından da 22 Nisan 2009’da yine onu tatil ilan etmesi konusunda attığı adım, çalışma hayatımızdaki en önemli olumlu adımlardan, en önemli değişimlerden bir tanesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“İnsan çalışacak ama insan ilacını da alacak, insan çalışacak, hastaneye gittiği zaman kuyruklarda beklemeyecek, insan çalışacak, emeğinin karşılığını alabilme anlayışı içerisinde olacak.” diyen Soylu, taşeron meselesi dahil olmak üzere, birçok meseleye el attıklarını, ekonomik hayatın kendi içerisinde ürettiği problemleri çözmeye çalışan dinamik bir çalışma hayatı anlayışı içerisinde hareket ettiklerini söyledi.
“Sosyal diyaloğa önem veriyoruz”
Çalışma hayatına ilişkin olarak sosyal diyaloğa önem verdiklerini belirten Soylu, şöyle devam etti:
“Dün meydanlarda önemli sözler söylendi, çalışma hayatıyla ilgili önemli sözler söylendi. Bu söylenen sözlerde siyasi diyaloglar olabilir, birtakım ideolojik yaklaşımlar olabilir o meydanların içerisinde, belki de 1 Mayıs’ın, Emek ve Dayanışma Günü’nün içerisinde çok da söylenmemesi gereken sözler olabilir. Bunların her birisini bir tarafa bırakıyoruz ama biz, yıllardan beri o meydanlarda söylenen her söze, çalışma hayatı açısından kulak tıkamayan, onları duymaya çalışan ve onlara ait çözümler üretmeye çalışan bir zihniyeti burada çalışma hayatı açısından gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Bunun için, özellikle muhalefet partilerinden de beklentimiz her anlamıyla şudur: Meselelere sadece muhalefet etmekten ziyade çözüm ortaya koyabilmek. Çünkü çalışma hayatı her birimizin üzerinde önemle durması gereken, çalışma hayatı her birimizin kucaklaması gereken, her birimizin bir taraftan bakması gereken bir anlayışın adıdır. Bir taraftan, çalışma hayatını geliştireceğiz, bir taraftan, istihdam politikalarımızı geliştireceğiz, bir taraftan, sosyal güvenlik sürecimizi sürdürülebilir bir hale getireceğiz, gelir-gider dengesini, aktif-pasif dengesini en iyi noktaya taşımaya çalışacağız. Bu hepimizin sorunudur, çünkü sosyal güvenlik sistemi sadece oradan emeklilerin, oradan sağlık erişimini gerçekleştirmek isteyenlerin ulaşmak istediği bir alanın adı değildir. Bu bir sosyal dayanışma sandığıdır ve bunu en iyi noktaya getirebilecek bir anlayışı gerçekleştirmeliyiz ki çalışanlarımız, bakmakla yükümlü oldukları, çocukları, aileleri, hep birlikte bundan en üst düzeyde istifade edebilsinler. Bütün bunları gerçekleştirdiğimiz, sendikal hayat konusunda önemli adımlar attığımız bir süreci, inşallah önümüzdeki günlerde, aynen bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz gibi gerçekleştirmeye çalışacağız.”
Soylu, “1 Mayıs’ta işçilerimizin ve çalışanlarımızın ortaya koyduğu anlayışı bir demokratik platform olarak görüyoruz ve biz, AK Parti olarak bu demokratik platformların çok da önemli olduğunu ve bu demokratik platformların sürdürülebildiği kadarıyla, çalışma hayatı için, çalışanlarımız, işçilerimiz için, bir taraftan da geleceğimiz için çok önemli katkılar ortaya koyacağına inanıyoruz.” dedi.
“Bu ülkede hükümet, devlet katliam yapmaz”
Terörle mücadele konusuna da değinen Soylu, “Bu ülkede hükümet, devlet katliam yapmaz. Biz, bir katliam taraflısı falan değiliz. Bizi sürekli burada böyle göstermek, böyle sürekli birtakım ifadelerle güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak aslında beyhude bir çabanın kendisidir. Biz, hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.” diye konuştu.
Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
“Yani, Kürt halkı derken, bu Kürt halkının sorunlarıyla, Kürt kardeşlerimizin sorunlarıyla CHP’li kardeşlerimiz ilgilenmeyecekler mi MHP’li kardeşlerimiz ilgilenmeyecekler mi AK Parti’li kardeşlerimiz ilgilenmeyecekler mi onların yaşadığı problemlerle, sorunlarla, Türkiye’deki 79 milyondan bir kişiyi ayırt etmeyecek bir noktada bir irade ortaya koymayacaklar mı? Böyle bir ayrımcılığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına reddediyoruz. Böyle bir ayrımcılığı ortaya koymamanız gerekir. Ama ülkemizin birliğine ve beraberliğine ve bu topraklarda ve bu medeniyette oluşturduğumuz kardeşliğe bir halel gelirse bilmenizi ifade ediyorum ki buna bizim müsaade etmemiz mümkün değildir.
Buna müsaade etmeyiz, istediğiniz kadar söz söyleyebilirsiniz. Halkımız orada, 79 milyon vatandaşımız orada gerçeklerin ne olduğunu görmektedir. Bir taraftan hendek kazılacak, bir taraftan güvenlik kuvvetlerimize, her birimizin burada çıkardığı kanunlarla beraber bizi korumakla görevli olan güvenlik kuvvetlerimize oradaki teröristler tarafından kurşun sıkılacak. Ne yapacaklar? Ne yapıyor? Peki, bugün Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olsaydı o hendeklere evet mi diyecekti? Elbette ki ‘hayır’ diyecekti. Biz orada olsaydık biz de Cumhuriyet Halk Partisini destekleyecektik, Milliyetçi Hareket Partisini destekleyecektik.”
Soylu, “Sizden beklentimiz şudur; terörle siyaseti ayıralım ve bu, bir taraftan çalışma hayatımızı ilgilendirir, bir taraftan barışımızı ilgilendirir, bir taraftan kardeşliğimizi ilgilendirir. Eğer burada sürekli birbirimizi tahrik edecek, birbirimiz tahkir edecek, birbirimizi aşağılayacak cümleler ortaya koyar ve bunu gerçekleştirirsek; bilmenizi istiyorum ki bizi izleyen millet bunun karşılığını seçimlerde çok net bir şekilde ortaya koymaktadır ve buradan biz hepimiz ders almalıyız.” ifadesini kullandı.
Dün yine şehit haberleriyle sarsıldıklarını dile getiren Soylu, “Ne güzel, insanlar 1 Mayıs’ta meydanlara çıktılar. Ama Adana’da, Gaziantep’te, Nusaybin’de, o televizyon haberlerinde ortaya çıkan gerçeklerle birlikte, belki de o meydanlara giden işçi kardeşlerimiz, çalışan kardeşlerimiz ‘Acaba ne olacak?’ diye bir tedirginlik içerisinde oradaki kutlamalarını, hem de şu yürekleri pırpır eder bir şekilde ortaya koydular. Buna ne gerek var, niye böyle bir tabloyu oluşturuyor, niye siz Mecliste bunu destekleyebilecek bir anlayışı ortaya koyuyorsunuz? Koymayın lütfen, yapmayın.” dedi.
Soylu, “Ben Yüksekova’yı iyi biliyorum. Ben Şemdinli’yi iyi biliyorum, ben Derecik’i iyi biliyorum, ben Hakkari’yi iyi biliyorum, ben Mardin’i, Nusaybin’i iyi biliyorum, ben Diyarbakır’ı iyi biliyorum. Diyarbakır’dan Mardin’e kadar, Batman’a kadar ben bu memleketin evladıyım ve o Dicle’ye nasıl konuşulduğunu ve o Dicle’nin neler anlattığını iyi bilen insanlardan bir tanesiyim. Orası sadece bir kısım insanların memleketi değildir, 79 milyonun hür ve özgür yaşadığı bir ülkenin adıdır.” görüşünü dile getirdi.
Soylu, “Burayı karıştırmayın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde kardeşliğin, barışın ve birbirine olan muhabbetin her gün bu semalardan bütün ülkenin 780 bin kilometrekaresine yayıldığı bir anlayışı gerçekleştirmekle mükellefiz.” diye konuştu.
HDP Grubu’na seslenen Soylu, “Siz böyle yaptıkça, siz terörist örgütlere burada bir destek ortaya koymaya çalıştıkça Türkiye’nin risk primi yükseliyor. Bugün turizmde, insanlarımız, gençlerimiz, evlatlarımız ‘Acaba Antalya’da geçen yıl bulduğum işi bulabilecek miyim?’ diyorlar bunu sağladığınız ve bunu gerçekleştirdiğiniz için.” açıklamasında bulundu.
Soylu, şunları kaydetti:
“Bu güvenlik kuvvetlerinin parasını kim veriyor, bunların maaşlarını kim ödüyor? Bu evlatlar oraya giderken, aileleri, anneleri, çocukları ne düşünüyorlar? Bir şeyi ifade etmek istiyorum ve çok net şuram sancı ve sızı duyduğu için söylüyorum. O çocuklar orada ülkemizin varlığı ve ay yıldızlı bayrağın nazlı ve şanlı dalgalanabilmesi ve sizin ifade ettiğiniz bütün kardeşlerimizle Abaza’sı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Bulgaristan’dan geleni, Roman’ı, hepsiyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle bir kardeşliğin bu ülkede yaşanabilmesini temin edebilmek için, bu ülkede çocuklarımızın okullara rahat gidebilmesi için, sabahleyin ‘Bismillahirrahmanirrahim’ diyebilmesi için bizim adımıza orada kendi canlarını ortaya atıyorlar, kurşunun üzerine yürüyorlar. Bizim onlara minnettarlığımız ve şükranlığımız vardır ve ahirete irtihal edenlere de hepinizin huzurunda burada tekrar rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.”