Türkiye başkanlık sistemini konuşuyor

Türkiye başkanlık sistemini konuşuyor sloganıyla Ar-Ge Başkanlığı’nca 17 ilde eş zamanlı olarak ‘Başkanlık Sistemi Toplantıları’ gerçekleştirildi.

17 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen ‘Başkanlık Sistemi Toplantıları’ Kocaeli’de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun katıldığı konferansla başlatıldı.

Kocaeli’deki Antikkapı Restorant’ta gerçekleştirilen açılış konferansında konuşan Soylu, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan başkanlık sisteminin bugün 17 ilde konuşulduğunu kaydetti.

Konuşmasında koalisyon hükümetlerinde bu hizmetlerin gerçekleştirilemediğini, siyasi istikrarın önemli olduğuna vurgu yapan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Bu sistemin tartışılması ihtiyaçtır. Bu, CHP’nin söylediği gibi diktatörlük getirmez. Bu, tam demokrasi getirir. Bu, CHP’nin veya MHP’nin söylediği gibi federalizm getirmez. Almanya, parlamenter sistemdir ama fedaraldir. Peru ve Şili gibi ülkelerde çok net bir şekilde başkanlık sistemi vardır. Ama onlar da üniterdir. Fransa’da yarı başkanlık sistemi vardır. Bu, bir devlet sistemidir. Milletimizin kafasını karıştırmak için, milletimizin en hassas duygularıyla milletimizi yönetmek için, yönlendirmek için her türlü yalanı, dolanı iftirayı bir şekilde ortaya koymak isteyen bir anlayışla Türkiye’ye karşı karşıyadır.”

Soylu, en önemli meselelerden bir tanesinin Türkiye’nin gelişim sürecinin devam ettirilmesi olduğunu belirterek, bu dönüşümü yarına yönelik bir anlayışa sevk etmeye çalışılması gerektiğini bildirdi.

Soylu, bunun sağlanabilmesi için yaklaşık 6 temel adım atıldığını vurgulayarak, bunların, büyükşehir yasası, kentsel dönüşüm, yeni anayasa çalışmaları, 4+4+4 eğitim sistemi, çözüm süreci ve başkanlık sistemi olduğunu söyledi.

Kütahya

Kütahya Belediyesi Kültür Sarayı’nda gerçekleştirilen etkinliğe AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop katıldı. Şentop yaptığı konuşmada, parlamenter sistemin Türkiye’de istikrarsız hükümetler çıkardığını savundu.

Şentop, konuşmasında şunları söyledi:

”Türkiye’nin anayasayla ilgili sorununu çözmesi için bu anayasanın ruhunu teslim etmesi lazım. Onun için bu anayasa, ruhunu teslim edecek. Yeni bir anayasa yapacağız. Türkiye’nin ekonomik siyasi ve sosyal barışının sağlandığı dönemler, 1950 ile 1960 arası, 1965 ile 1970 arası, yine 1983 ile 1990 yılı ve Türkiye’nin büyüdüğü 2002’den bu yana AK Parti’nin tek başına iktidarda olduğu dönemlerdir. Türkiye’de istikrarlı hükümet olduğu zaman Türkiye’nin ekonomisi büyüyor, siyasi ve sosyal barış sağlanıyor. Türkiye’de koalisyon ve zayıf hükümet olmaması gerekiyor. Onun için Türkiye’de istikrarı garantiye alacak sisteme ihtiyaç var. İşte o sistem, Başkanlık Sistemi’dir. Başkanlık Sistemi’nde parlamento ayrı seçiliyor, başkan da ayrı seçiliyor. Başkanlık Sistemi doğrudan millete dayanıyor. Bu sistemde, istersen milletvekili transferi yap. Hükümeti etkileyemiyorsun, başkan yerinde duruyor. Başkanlık Sistemi doğrudan millete dayandığı için bürokratik oligarşi başkanı kontrol edemiyor. Çünkü başkan güçlü, siyaset olarak da güçlü, doğrudan millete dayanıyor.”

İzmir

İzmir’de düzenlenen etkinliğe TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu katıldı.

Kuzu toplantıda, Türkiye’de anayasa tartışmalarının bitmediğini, anayasanın bir tarafında ”yetkiyi kullanan askeri, sivil bürokrasi ve yargının” bulunduğunu, diğer tarafında ise ”sorumluluğu üstlenen ve hesabı veren hükümetin” olduğunu dile getirdi.

Kuzu, ”Başkanlık modeli gelirse diktatörlük gelir” anlayışının doğru olmadığını belirterek, ”Benim Başbakanım, ABD Başkanı’ndan 10 kat yetkilidir. Tek kişinin yönetime meyili var ise parlamenter modelin unsurları çok müsait” diye konuştu.

Başkanlık sistemine sol kesim, medya ve küçük partilerin karşı çıktığını anlatan Burhan Kuzu, şöyle devam etti:

”Türkiye’de 61 parti var. Genel başkan olup ne yapacaksın, hanıma hava mı atacaksın- Nesli tükenen hayvanlar var, git onların neslini çoğalt. 100 formülle ülke kalkınmaz. Biz bu sistemi getirmek istiyoruz, ama sayımız yetmiyor. 2013 yılı Ekim ayına kadar bu iş olursa olur. Başkanlık modeli sistemi elimizde hazır. Nisan ayından itibaren partilere gitmeye başlarız. O sistemi getirmek için elimizden geleni yapacağız.”

Kuzu, başkanlık sisteminde seçim süresi olarak 4-5 yılı belirleyebileceklerini dile getirdi.

Parlamentodaki diğer 3 partinin anlaşması halinde parlamenter sisteme ilişkin bir anayasa değişikliği yapabileceklerini ifade eden Kuzu, ”Parlamenter sistem konusunda anlaşırlarsa biz onu da benimseriz, ama uzlaşamazlar. Hiçbir konuda uzlaşamıyorlar” dedi.

Kayseri

Kayseri’de düzenlenen etkinlik Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Yusuf Tekin’in katılımıyla gerçekleştirildi. Tekin, başkanlık sisteminin Türkiye’de tam anlamı ile tartışılmadığını, dünyadaki büyük devletlerin bu sistemle yöneltildiğini vurguladı.

Başkanlık sistemi ile Türkiye’de federal bir yapının hakim olacağı yönündeki kanaatlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Tekin, şunları kaydetti:

”Küresel bir devlet, dünyada söz sahibi bir ülke, bölgesel güç olmak istiyorsak üniter yapıdan vazgeçmeliyiz. Başkanlık sistemi ile yönetilen her ülkede federal sistem söz konusu değil. Halkımızın bu yönde endişesinin yersiz olduğunu düşünüyorum. ‘Başkanlık sistemi Türkiye’yi böler’ diyenler halka yalan söylüyor. Demokrasi ile yönetilen her ülkede yasamayı meclis yapar ama bu ülkelerin hepsinde yürütme, aynı kurum ya da kişi tarafından yapılmıyor. Ülkelerine en uygun şekil neyse onu seçiyorlar. Bizim asıl tartışmamız gereken şey budur. Yasamayı meclis yapsın ama yürütme konusunu tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Tek yapmamız gereken, hoşgörü çerçevesinde bu sistemi tartışmak.”

Bursa

Bursa’da düzenlenen Başkanlık Sistemi Toplantıları’na AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay katıldı.

Aktay, program öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, yeni bir anayasanın Türkiye’nin gündeminde olduğunu ve ”12 Eylül kalıntısı” bu anayasa ile daha fazla gidilmemesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.

Aktay, mevcut sistemin, siyaseti her zaman vesayet etmek isteyen kurumların istediği bir sistem olduğunu kaydederek, ”Başkanlık sistemi yalnız birinin, Sayın Başbakanın başkan olması gibi bir amaç taşımıyor. Olayı bundan ibaret görmek, mevcut sistemin önümüzdeki dönemde kesin olacak krizlerini görmezden gelmek anlamına geliyor. Bizim amacımız, bu sistemin yararlarını halka anlatmak ve bir uzlaşma zeminine ulaşmaktır” ifadelerini kullandı.

Antalya

Antalya’daki toplantı Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Yönetim Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bekir Parlak’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Türkiye’nin tarihinde yönetimden kaynaklanan çeşitli zorluklar yaşadığını, darbeler atlattığını, istikrarsız, koalisyon hükümetler gördüğünü dile getiren Parlak, ancak son yıllarda kutup yıldızı haline geldiğini belirtti. Türkiye’nin geleceğine yön vermesi gerektiğini, bunun için yönetimin yeniden irdelenmesi gerektiğini vurgulayan Parlak, bu doğrultuda başkanlık sisteminin konuşulmaya başlandığını kaydetti.

Türkiye’nin bugünkü yönetiminde başbakanın cumhurbaşkanından üstün yetkilere, cumhurbaşkanının da başbakandan üstün yetkilere sahip olduğunu ifade eden Parlak, bu durumun Türkiye’de istikrarsız hükümetlerin oluşmasına, ekonomik bunalımlara ve çok yönlü handikaplara neden olduğunu söyledi. Bu handikapların aşılması için yönetim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret eden Parlak, ”Bu mesele AK Parti meselesi değil, Türkiye’nin, geleceğimizin meselesidir. Geçmişte yaşadığımız olumsuzlukları bir daha görmek istemiyorsak, istikrar istiyorsak güçlü yürütmeyi sağlamamız gerekir” dedi.

Erzurum

Başkanlık Sistemi Toplantıları’ kapsamında Erzurum’da gerçekleştirilen toplantıya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Bilir katıldı.

Bilir yaptığı konuşmada, ”Türkiye’de parlamenter sistem, istikrarsız hükümetlere yol açmış, ekonomik krizlere, 1970’ten itibaren terör ve anarşinin artmasına sebep olmuştur. Türkiye darbelere maruz kalmıştır, dış politikada itibar kaybına uğramıştır” dedi.

Başkanlık sisteminin parlamenter sistem gibi tarihi süreç içerisinde kendiliğinden oluşmuş bir sistem olmadığını anlatan Bilir, ”Bu sistem insan aklının bir eseri olarak ortaya konmuştur. Başkanlık sistemi, sert bir kuvvetler ayrılığı sistemi olmasının yanı sıra kuvvetlerin birbirini kontrol etmesine ve dengelemesine dayanan hükümet sistemidir” diye konuştu.

Samsun

Samsun’da gerçekleştirilen Başkanlık Sistemi Toplantısı’na ise Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez katıldı.

Hakyemez, ”Osmanlı ve Cumhuriyet tarihine baktığımızda halkın oyuyla göreve gelenler, ilk kez kendi inisiyatifiyle bir anayasa yapım süreci içindeler” dedi.

Parlamenter rejim dışında kalan rejimlerin bize uygun olmadığı yönünde değerlendirmelere tabi tutulduğunu ifade eden Hakyemez, şunları söyledi:

”Yasama, yürütme ve yargı her devlette karşımıza çıkar. Günümüzün devletlerinde yargı bağımsız ve tarafsız olmak zorundadır. Dolayısıyla hükümet sistemi nasıl olursa olsun yargının işleyişinden ödün verme söz konusu değil. Günümüzde kuvvetler ayrılığının olduğu üç hükümet sistemi var. Parlamenter rejim, başkanlık rejimi ve yarı başkanlık rejimi. Bunların hiç birisi bizim ülkemizde doğmuş değildir. Parlamenter rejim İngiltere’de doğmuştur ve pek çok ülke bunu taklit etmiştir. Bu devletler içinde Türkiye Cumhuriyeti de vardır. Başkanlık rejimi Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuştur. Bir de bu ikisinin karışımı olan bir sistem var. O da kısmen parlamenter, kısmen de başkanlık sisteminin özelliğini alan yarı başkanlık sisteminin tipik örneği Fransa’dır.”

Türkiye’nin son 10 yılda çok ciddi bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğunu vurgulayan Hakyemez, ”Osmanlı ve Cumhuriyet tarihine baktığımızda halkın oyuyla göreve gelenler, ilk kez kendi inisiyatifiyle birlikte bir anayasa yapım süreci içindeler. Bu süreçte vesayet aktörlerinin ciddi bir engelleme çabası ve gücü mevcut değildir. Halkın yoğun talebiyle anayasa yapım süreci dillendirilmiştir. Bu aşamada gündeme gelen önemli bir konu da Türkiye’nin hükümet sistemidir” diye konuştu.