”Türkiye Başkanlık Sistemini Konuşuyor” Start Kocaeli’nden verildi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, başkanlık sisteminin tartışılmasının ihtiyaç olduğunu belirterek, ”Bu, CHP’nin söylediği gibi diktatörlük getirmez” dedi.

AK Parti Ar-Ge Başkanlığı’nca 17 ilde eş zamanlı düzenlenen, ”Başkanlık Sistemi Konferansları” kapsamındaki toplantının açılış töreni, Kocaeli’deki Antikkapı Restorant’ta gerçekleştirildi.


Burada toplantının açılış konuşmasını yapan Soylu, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan başkanlık sisteminin bugün 17 ilde konuşulduğunu kaydetti.

Büyüklerin ”Cumhuriyet Halk Partisi ne derse onun tersini yapmak doğrudur” dediğini aktaran Soylu, ”Bugün Cumhuriyet Halk Partisi, eğer başkanlık sistemiyle ilgili, hükümet sistemiyle ilgili bir değerlendirmeyi ortaya koyuyorsa ve söylediklerini ortaya koymaya çalışıyorsa, elbette bilin ki bunun muhakkak karşılığı doğrudur” şeklinde konuştu.

Soylu, 3 Kasım 2002’de AK Parti’nin yüzde 34 oy aldığını ve her seçimde oylarını yükselttiğini dile getirerek, ”Bu milletin, ‘sen hizmet ettikçe ben sana oy veririm, seni el üstünde taşırım’ anlayışını görmeyen, hala kafasını kuma gömen bir anlayışla birlikte Türkiye’ye yol vermeye çalışanlara bu salon dersini her zaman vermiştir, her zaman da verecektir” ifadesini kullandı.

”Bu sistemin tartışılması ihtiyaçtır”

AK Parti’nin 10 yılda hayata geçirdiği projeleri, çalışmaları ve ekonomik gelişmeleri rakamlarla anlatan Soylu, AK Parti’nin bütün engelleme çalışmalarına rağmen halka hizmet etmeye devam ettiğini kaydetti.

Koalisyon hükümetlerinde bu hizmetlerin gerçekleştirilemediğini, siyasi istikrarın önemli olduğuna vurgu yapan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Bu sistemin tartışılması ihtiyaçtır. Bu, CHP’nin söylediği gibi diktatörlük getirmez. Bu, tam demokrasi getirir. Bu, CHP’nin veya MHP’nin söylediği gibi federalizm getirmez. Almanya, parlamenter sistemdir ama fedaraldir. Peru ve Şili gibi ülkelerde çok net bir şekilde başkanlık sistemi vardır. Ama onlar da üniterdir. Fransa’da yarı başkanlık sistemi vardır. Bu, bir devlet sistemidir. Milletimizin kafasını karıştırmak için, milletimizin en hassas duygularıyla milletimizi yönetmek için, yönlendirmek için her türlü yalanı, dolanı iftirayı bir şekilde ortaya koymak isteyen bir anlayışla Türkiye’ye karşı karşıyadır.”

Soylu, en önemli meselelerden bir tanesinin Türkiye’nin gelişim sürecinin devam ettirilmesi olduğunu belirterek, bu dönüşümü yarına yönelik bir anlayışa sevk etmeye çalışılması gerektiğini bildirdi.

Soylu, bunun sağlanabilmesi için yaklaşık 6 temel adım atıldığını vurgulayarak, bunların, büyükşehir yasası, kentsel dönüşüm, yeni anayasa çalışmaları, 4+4+4 eğitim sistemi, çözüm süreci ve başkanlık sistemi olduğunu söyledi.

Türkiye’de 2002-2012 yılları arasında çok büyük yapısal reformların gerçekleştirildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

”Yüksek Askeri Şura’da, milletin namusunu, emanetini, milli iradenin anlamlı bir şekilde temsilini gerçekleştiren hükümetin başkanı, toplam geçmiş 60 yılda, 70 yılda neredeyse Yüksek Askeri Şura’da bir ala geyik gibi, askeri bürokratın yanında, komutanlarımızın yanında bir ala geyik gibi orada, sıradan bir insan gibi dururken, bugün sizin iradenizle sizin kararlığınızla milletin namusunu, iradesini, milletin yönetme gücünü tam anlamıyla orada yansıtan, ‘Yüksek Askeri Şura’nın patronu benim’ diyen bir anlayışı gerçekleştirebilme gücünü ortaya koymuştur. Bu önemli bir süreçtir. Bütün bunlar geçmiş dönemin problemleriydi.”

”Parlamenter sistem, vesayeti içinde barındırmaktadır”

Türkiye’nin geçmişte yaşadığı sıkıntıların unutulmadığını, bu sorunların hepsinin Türkiye’deki hükümet sisteminden kaynaklandığını anlatan Soylu, ”Çünkü parlamenter sistem, sizlerin de bizlerin de kurduğu bir sistem değildir. 1960 darbesiyle 1961 darbesiyle Türkiye’de ikinci defa kurulan parlamenter sistem, esas itibariyle vesayeti kendi içinde barındırmaktadır” diye konuştu.

Soylu, Türkiye’deki gelişmelerin sürdürülebilir kılınması gerektiğini dile getirerek, ”Kişiye bağlı bir sistem değildir bu. Sayın Başbakanımız da bunu söylüyor. Hepimiz faniyiz. Ama geleceğimize doğru yönetilen, yöneten demokrasiyi oluşturabilecek bir sistemi ortaya koymakla mükellefiz hep birlikte. Bunu sağlamak zorundayız, bunu gerçekleştirmek zorundayız” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin 28 Şubat sürecinde yaşadığı olaylara değinen Soylu, ”Tekrar bunlarla karşı karşıya kalmamak için, 6 temel maddenin içerisinde olan başkanlık sistemi de Türkiye’nin dönüşüm, yapısal reformlarından birisi olarak en temel ihtiyaçlarından bir tanesidir” şeklinde konuştu.

”Yeni bir hükümet sistemi kurmak zorundayız”

Soylu, Başbakan Erdoğan’ın kudretli bir Başbakan olduğunu, Türkiye’nin dünyada sözü dinlenen bir ülke haline geldiğine dikkati çekerek, parlamenter sistemin, gelişme ve yerelleşmeyi sağlayamadığını söyledi.

Milletin kendi iktidarını ancak başkanlık sistemiyle alabilme fırsatını yakalayabildiğini belirten Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Sayın Erdoğan, 10 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, Amerika’daki Obama’dan daha çok kuvvetlidir. Amerika’da, Başkan bütçeyi çıkartmak için Cumhuriyetçilerle beraber ortak hareket etmek zorunda kaldı. Oysa biz bütçeyi çıkardık. Ne kadar etkisi oldu muhalefetin- Hiç. Peki kanunda etkisi yok, bütçe de etkisi yok. Yasamanın nerede etkisi var- Yasamanın bu parlamenter sistemde, bu kurulan vesayet sisteminde hiçbir etkisi yok. Çünkü sistemi kuranlar, yasamayı etkisiz kılmak, yürütmeyi de kontrol altında tutmak için bu sistemi kurdular.”

Soylu, yeni bir sistem kurmak zorunda olduklarını dile getirerek, ”Yeni bir hükümet sistemi kurmak zorundayız. Daha fazla zenginleşmek için, 2023’de 2 trilyon dolarlık gayri safi milli hasılaya ulaşmak için, 81 üniversite içerisinde, araştırma, tekno parklar, araştırma merkezleriyle birlikte yeni İbn-i Sina’lar için, yeni Mimar Sinan’lar, Akşemsettin’ler, Yeni Farabi’ler için ve benim ülkemin insanlarını yarına taşıyabilecek, bütün dünyaya anlatabilecek bir anlayışı ortaya koyabilmek için bir sistem kurmalıyız” diye konuştu

Toplantıda, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Özcan da ”başkanlık sistemini” anlattı.