İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Üç ilde müfettişlerimiz var; Diyarbakır, Van ve Mardin. Diğer büyükşehirlerde de var. Ama buraların özelliği; yerinde denetim yapıyorlar. Ve bu konuda Türkiye’nin 81 ilinde hangi kuralları uygulanıyorsa, aynı kurallar uygulanacak” dedi.
Soylu, 26. Dönem 2. Yasama Yılı’nın başlaması nedeniyle Meclis Tören Salonu’nda düzenlenen resepsiyonda, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hakkari-Çukurca karayolu Doğanlı köyü yakınlarında kaçırılan güvenlik görevlilerinin terör örgütünün elinden kurtarılmasına yönelik çalışmaların sorulduğu Soylu, bu konuda az konuşmanın daha doğru olduğunu söyledi.
Soylu, “Hem ailelerin hem de çocuklarımızın mağduriyeti söz konusu. Biz az konuşursak çocuklarımızın lehine olur. Doğrusu da öyledir. Ailelerin bu konuda beklentileri söz konusu. Arkadaşlarımız, güvenlik kuvvetlerimiz, istihbarat birimlerimiz gerekli çalışmaları ortaya koyuyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
İçişleri Bakanlığı görevine gelmesinin ardından bakanlık bünyesinde pek çok değişikliğin yaşandığının ifade edilmesi ve “Yakın zamanda yeni kararnameler bekleyelim mi?” denilmesi üzerine Soylu, “Bu sorunun tek bir cevabı var; devlet kendi rutininde devam eder, işlerini aksatmaz yapar.” karşılığını verdi.
“Bizim davetimiz demokrasi ve hukuk devletinin içerisinedir”
Bakan Soylu, “Yeni görevlendirmeler bekleyelim mi kayyum olarak?” şeklindeki soruyu yanıtlarken de demokrasi ve hukuk devleti kuralları içindeki her türlü sürecin başları üzerinde yeri olduğunu vurguladı.
Ama milletin demokrasi ve hukuk devleti çerçevesinde emanet ettiklerini farklı bir şekilde değerlendirme olursa, bunun da yine kanunlar çerçevesinde ele alınacağını belirten Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim davetimiz demokrasi ve hukuk devletinin içerisinedir. Doğrusu da odur. Yerel yönetimler ve belediyeler halka hizmet etmek için vardır. Terör örgütlerine dayanak teşkil etmek için yokturlar. Kim demokrasi ve hukuk devleti içinde hareket ederse, biz onun yardımcısı ve destekçisiyiz. Ama kim demokrasi ve hukuk devletinin dışına çıkar, belediyelerin kaynaklarını terör örgütlerine veya kanunun öngörmediği gayri meşru yöntemlere aktarmaya kalkarlarsa bize milletin verdiği görev, bunu engellemektir, kanunun gereğini yerine getirmektir. Üç ilde müfettişlerimiz var; Diyarbakır, Van ve Mardin. Büyükşehirler. Diğer büyükşehirlerde de var. Ama buraların özelliği şu; yerinde denetim yapıyorlar ve bu konuda Türkiye’nin 81 ilinde hangi kuralları uygulanıyorsa, aynı kurallar uygulanacak. Milletin her bir kör kuruşunun hesabı, devlette nasıl soruluyorsa yerel yönetimlerde de aynı şekilde bu denetim hem Meclis denetimine tabidir hem de devletin kendi kuralları içinde oluşmalıdır.”
“Özel olarak mercek altında demiyorum”
Soylu, “Diyarbakır, Mardin ve Van özel olarak mercek altında mı?” şeklindeki soruya ise “Özel olarak mercek altında demiyorum. 81 vilayette nasıl teftiş yapıyorsak, rutin, oralarda da yapıyoruz. Eğer demokrasi ve hukuk devletinin dışında bir şey görürsek, hangi belediye olursa olsun, darbe, FETÖ, terör örgütüne dayanak gibi bu konudaki kararlarımızı almakta elbette millet tarafından görevliyiz. Biz milletin bize ne görev verdiğini biliyoruz ve o çerçevede hareket ediyoruz.” yanıtını verdi.
“Tokmağı kafasına indiririz”
İkinci bir kalkışma iddiasının gündeme geldiği ifade edilerek, değerlendirmesinin sorulması ve bakanlığına bu yönde ulaşan bir istihbarat olup olmadığının sorulması üzerine de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şunları kaydetti:
“15 Temmuz toplumumuzda bir etki meydana getirdi. Bunun üzerinden sörf yapmak isteyenler olacaktır ama Türkiye’de bizim görevimiz demokrasi ve milli iradeyi egemen kılmaktır. Kim bu konuda kafasından bir şey geçiriyorsa, Anadolu’nun güzel bir deyimi var; tokmağı kafasına indiririz. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Biz tedbirlerimizi almakla mükellefiz. Tedbirlerimizi alırız, bizim görevimiz odur. Milletimizin güvenliğini, demokratik kuralların işleyişini sağlamakla sorumluyuz. Bunu da sağlarız. TBMM’nin almış olduğu kararların bize vermiş olduğu yetkiyi kullanmaktan da hiçbir zaman çekinmeyiz. Ama bu konuda biz milli iradeyi namusumuz biliriz ve buna uzanan elin gereğini yapmaktan da çekinmeyiz. Bunu ezberden söylüyor değilim; 15 Temmuz’da millet bu dersi çok açık bir şekilde verdi. Benim söylediklerimi icra etti. Şimdi de tüm güvenlik birimlerimiz, bu konularda hem terör hem huzur hem asayiş, hem de demokrasinin güvenliği kavramı çerçevesinde, kendini hazır hissetmektedir. Elbette ki birtakım değerlendirmeler, birtakım manipülasyonlar yapılmaya çalışılacaktır, 15 Temmuz üzerinden istifade etmeye çalışanlar olacaktır, ama milletin de devletin de yolu bellidir.”