Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “İş yerine giden bir babanın veya bir evladın, sadece ekmek parası kazanabilmek için çaba sarf eden bir kişinin evine dönememe tehlikesi, sosyal hukuk devletinin birinci uğraşı olmalıdır” dedi.
Soylu, İstanbul’da 8-11 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek “8. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı”na ilişkin bir otelde tanıtım toplantısı düzenledi. Konferansın bilim kurulu üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan Soylu, iş sağlığı ve güvenliği alanında gerçekleştirilecek çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Yaklaşık 4 aydır Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak birçok konuyla karşı karşıya kaldıklarını belirten Soylu, “İş sağlığı ve güvenliği konusu ülkeler büyüdükçe, ekonomileri geliştikçe, kişi başına gelir seviyesi arttıkça, sektörler farklılaştıkça hepimiz açısından çok daha önem arz eden bir konu olarak durmaktadır. Bunun eğitimle, dikkatle, süreklilikle, takiple, mevzuat, kanun ve bunların uygulanabilirliğiyle ilgisi vardır” diye konuştu.
Kendisini en çok etkileyen ve günlük çalışmaları içerisinde gelmesinden en çok ürktüğü durumun kaza bilgileri ve kaza notları olduğunu ifade eden Soylu, “Genellikle gece yarısı günlük kaza notları mailimize düştüğü andan itibaren bir telaşın içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim. Çünkü iş yerine giden bir babanın veya bir evladın, sadece ekmek parası kazanabilmek için çaba sarf eden bir kişinin evine dönememe tehlikesi, sosyal hukuk devletinin birinci uğraşı olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, şöyle devam etti:
“Her şey korkular üzerinden de olmaz, korkutularak da olmaz, daha ziyade önleyici tedbirlerin alınması, öğretici tedbirlerin alınması ve bunun toplumsal bir mesele olduğunun hissedilmesi ve toplumla paylaşılması sadece hükümetlerin, sadece siyasilerin görevi değil toplumun bütün paydaşlarının, bu konuda farkındalık üretmek isteyen herkesin bir meselesidir.Tabii bizler bu konuda özellikle öncülük rolümüzü ortaya koymakla sorumluyuz ve olan her türlü olaydan da sorumluyuz. Yaşadığımız maden kazalarından iş kazalarına kadar karşı karşıya kaldığımız her şey hem toplumumuzu üzmektedir hem de bu perspektife bir kere daha bakmamıza sebebiyet vermektedir.”
“Tedbir almak bizim en doğal gereklerimizden birisi olmalı”
Bugüne iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalık üretmeye çalışıldığını anlatan Soylu, “Ülke ekonomilerinin büyümesinde bazen hızlı davranmak, hızlı büyüme kaygısı, bazen hepimizin günlük işlerin, uğraşların çabuk bitirilmesi konusunda ortaya koyduğumuz acelecilik istenmeyen durumlarla bizi karşı karşıya bırakabiliyor. Bu konuda tedbir almak bizim en doğal gereklerimizden birisi olmalıdır. Özellikle 2016-2020’de Türkiye’de hemen hemen herkesin bu konuda farkındalık üretmek için çaba göstermesi gereken yıllar olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 4 aydır bu konuda birçok toplantı yaptıklarını dile getiren Soylu, şöyle konuştu:
“Bizim yapmamız gereken sistemde ‘kesik’ olan tarafların olduğunu arkadaşlarımızla tespit ettik. Öncelikle bu konularda önümüzdeki günlerde çok önemli adımlar atacağımızı ifade etmek istiyorum. Gerek İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü mevzuat açısından, gerek iş teftiş başkanlığı onlarda eylemsel açıdan birçok hazırlık yapıyorlar. Bir inşaatı durdurmak, bir iş yerini durdurmak sorunu çözmüyor veya tehlikeli bir iş konusunda uyarıcılıkta bulunmak da sorunu çözmüyor. Eğer sistemde en ufak bir kesiklik veya eksiklik olursa çok doğaldır ki bu bazen bilerek istismar, bazen bilmeyerek atılan adımlarla hepimizi üzen sonuçlarla karşı karşıya kalıyor.”
Soylu, 8-11 Mayıs’ta Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nı düzenleyeceklerini belirterek, “Kendi uygulamalarımızla dünyadaki uygulamaları kıyaslamak, hem kendi adımlarımızın ne noktaya gelebileceğini iyice planlamak, bu konularda yapabileceklerimizi kamuoyuyla daha iyi paylaşmak konusunda bir fırsat olarak ortada durmaktadır” dedi.
Bakanlık olarak 2020 yılına kadar sosyal paydaşlarla çok ciddi ve sürdürülebilir eğitim programlarını sektöre, eğitim gören öğrencilere ve işçilere yönelik hazırlama konusunda çalışma içerisinde olduklarını açıklayan Bakan Soylu, “81 ilimizde, 970 ilçemizde özellikle iş sağlığı ve güvenliği konusunda filmlerle, animasyonlarla, broşürlerle, el kitapçıklarıyla, afişlerle bu konuda önemli bir farkındalığı ve yapmamız gerekenleri hep birlikte oluşturma konusunda ciddi bir çalışmayı gerçekleştiriyoruz.
Korkutucu, ürkütücü davranıştan ziyade daha çok önleyici ve bu konularda hatırlatıcı ve tedbire yönelik adımların atılacağını ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
Bakan Soylu, “Her olayın kendine ait bir tecrübesi söz konusudur biz bunu uluslararası ölçeklerin bize sunduğu marjların içine taşımakla sorumluyuz. En az olması gereken tabloya getirme sorumluluğu da elbette ki vardır. İşte bu Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı bu açıdan hem dünyada neler olduğunu hem Türkiye’de neler olduğunu, bunların karşılaştırılmasını ve bundan sonra yapılabileceklerin neler olduğunun öngörüldüğü ülkemize de çok önemli bilgi, tecrübe kazandıracak. Bizim uygulamalarımızın da diğer ülkeler tarafından görülebileceği iyi adımların orada herkes tarafından örnek alınabilecek bir konferans olacağı kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
Çocuklara iş güvenliğini “Güven Usta” öğretecek
Soylu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalık oluşturması amacıyla İş sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından “Güven Usta” adını verdikleri bir çizgi karakter oluşturduklarını söyledi.
Slayt gösterisiyle Güven Usta’yı tanıtan Soylu, “Şimdi bununla ilgili çizgi filmler hazırlanıyor. Özellikle çocuklarımıza dergiler ve çizgi kahraman olarak, böyle ürkütücü, korkutucu, kaygılandırıcı değil, olaylar olmadan, olayları bir şekilde önlemeye çalışan bir ifadeyi ortaya koyacak. Hayatımızın birçok noktasında Güven Usta hep bizi telkin edecek, tedbir almamızı sağlayacak, çocuklarımıza öğretecek. ‘Benim adamım’ diyorum Güven Usta’ya” şeklinde konuştu.
“Bir taraftan televizyon dizileri, reklamlar, bir köşe yazısı, bunların hepsine ihtiyacımız var” diyen Bakan Soylu, konferansın minilerini illerde yapmayı planladıklarını da söyledi.
Alacakları tedbirlerle birçok insanın sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürmelerinin temel görevleri olduğunu vurgulayan Soylu, bu anlayışla da devam edeceklerini bildirdi. Bu konuyu ifade etmeye çalışan her bir bireye ihtiyaçları olduğunu anlatan Soylu, “Artık şunları duymak istemiyoruz, yapılan bir kazının etrafına konulmayan bir takım koruma anlayışıyla arabaların oraya uçtuğu, çocuklarımızın okula giderken düştüğü, insanların geri kalan ömrünü sakat geçirdikleri, engelli yaşadıkları ve o günü hatırlamak istemedikleri bir Türkiye tablosuyla karşılaşmak istemiyoruz. Bunun için sürekli anlatmalıyız, ifade etmeliyiz. Bu konuda çalışıyoruz daha fazla da gayret göstereceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer de konferansa ilişkin bilgi vererek, “Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği” ana başlığı ve 36 ayrı alt başlıkla oturumların yapılacağını söyledi.
Konferans kapsamında bu yıl iş sağlığı ve güvenliği alanında kısa film yarışması gerçekleştireceklerini açıklayan Özer, konferansla aynı anda fuar düzenleneceğini de ifade etti.
8. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı Bilim Danışma Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Rüçhan Işık, Prof. Dr. Nazmi Bilir, Prof. Dr. Yasin Dursun Sarı, Prof. Dr. Haluk Hadi Sümer, Prof. Dr. Mehmet Orhan, Prof. Dr. Nezih Orhon ile “Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği Temalı Kısa Film Yarışması”nın seçici kurul üyelerinden Prof. Dr. Aytekin Can, Oğuz Peri, İpek Tuzcuoğlu, Ebru Çakırkaya Sarıcan, Mazlum Demirbağ da toplantıda kısa kısa görüşlerini dile getirdi.
Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhon ise Bakan Soylu’ya “Bir rüyam var” diyerek, konferans alanına inşaat iskelesi kurarak, baret takıp işçi kıyafetiyle konferansın açılması talebini iletti.