Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “Hainlik açık arttırmaya çıksa Selahattin Demirtaş’ın elinden hainliği kimse alamaz. Uluslararası toplantıda, hem terörle mücadelede ortaya konulan kararlılığı karalamaya çalıştı hem de üzerine vazifeymiş gibi Almanya Parlamentosunun aldığı kararın ne kadar doğru olduğunu anlatmaya çalıştı.” dedi.
Soylu, Cemil Meriç Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, AK Parti’nin geçmişteki siyasi çıkmazlardan büyük dersler çıkardığı için tüm baskılara karşı faaliyetlerini eksiksiz yürüttüğünü söyledi.
Uluslararası Çalışma Örgütü toplantısı dolayısıyla Cenevre’ye gittiğini dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
“Biz ay yıldızlı bayrağımızı, milletimizin bize vermiş olduğu emaneti büyük bir ciddiyet ve vakarla temsil etmeye çalışırken, aynı ülkede ve aynı şehirde ülkemizi iftiralarla karalamaya çalışan, göğsünde TBMM rozeti taşıyan birileri vardı. Bunlar, Türkiye’yi fikir ve hürriyet anlayışından yoksun olarak nitelendirmeye çalışıyor ve yine ifade etmek istiyorum ki bunlar, Türkiye’yi dünyaya şikayet etmekten mutlu oluyor ve haz alıyorlar.”
Soylu, Cenevre’deki tablonun yaşanan tüm mücadeleyi gözler önüne serdiğine işaret ederek bir tarafta ülkesinin kalkınmasına, büyümesine ve özgürleşmesine katkıda bulunmaya çalışanlar, diğer tarafta hendeklerden alamadığı gücü iftiralarla ve Türkiye’yi karalamayla almaya çalışanlar olduğunu belirtti.
Cenevre’deki tüm programlarda, yaşanan bu durumu anlatmaya çalıştığını ifade eden Soylu, “Hainlik açık arttırmaya çıksa Selahattin Demirtaş’ın elinden hainliği kimse alamaz. Uluslararası toplantıda, hem terörle mücadelede ortaya konulan kararlılığı karalamaya çalıştı hem de kendisine vazifeymiş gibi Almanya Parlamentosunun aldığı kararın ne kadar da doğru olduğunu ifade etmeye çalıştı.” diye konuştu.
“Siyasetin güçlü olması lazım”
Soylu, buradan çıkarılacak tablonun çok açık ve net olduğuna dikkati çekerek Türkiye’nin defalarca buna benzer şekilde kuşatmalarla karşılaştığını ve bu kuşatmalara karşı büyük bir mücadele ortaya koyduğunu anımsattı. Soylu, şunları söyledi:
“Bu kuşatmalarda bu toplum, siyasetin ve bu kuşatmalarda karşı karşıya kaldığımız ve büyütmek zorunda olduğumuz demokrasinin mağlubiyetini maalesef defalarca gördü. Aşmamız için bir şeyler lazım. Aşmamız için siyasetin güçlü olması lazım. Bugün inanmanızı isterim ki Almanya Parlamentosunun aldığı karar, diğer taraftan Suriye’de karşılaştığımız tablo, Libya’da, Yemen’de ve Mısır’daki tabloda bilmenizi istiyorum ki bu kuşatma hadisesinin serencamı ve bu kuşatma hadisesinin Türkiye’yi karşı karşıya bıraktığı bir tablodur.”
“Kuşatmalar, her zaman uluslararası boyutta olmuştur”
Soylu, Almanya Parlamentosunda alınan karar ve Avrupa’nın vize anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye dayattıklarının açık ve net olduğunu aktararak Batı’nın terörle mücadeleye yönelik kararlılıktan vazgeçilmesini istediğini dile getirdi.
Türkiye’nin büyük tecrübe, acı ve badirelerle bugünlere geldiğine dikkati çeken Soylu, “Bu kuşatmalar, her zaman uluslararası boyutta olmuştur ama bu kuşatmaların tamamı, hem ekonomimizi hem siyasi hayatımızı hem demokrasimizi hem de birlik ve beraberliğimizi hedef almıştır. Türkiye’de hendekleri kazanlarla Almanya Parlamentosunda bu kararları alanların fikirleri ve düşünceleri aynıdır.” dedi.
Soylu, AK Parti’nin geçmişte yaşanan darbelerin tekrar yaşanmaması için tedbirler aldığını belirterek 4 seçim sonrası hiçbir ekonomik krizle karşı karşıya kalınmadığı için AK Parti’nin kıymetli olduğunu vurguladı.
“Bizi anlatabilecek bir anayasa istiyoruz”
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların her gün çeşitli gazetelerin hakaretine maruz kaldığına işaret eden Soylu, Türkiye’de siyaseti dizayn etmeye çalışan güçlere prim verecek bir anlayışın artık olmadığını söyledi.
Soylu, yeni anayasanın Türkiye’nin vazgeçilmezi olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Kendi değerlerimizle bezenmiş bir anayasa, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilecek, bizi anlatabilecek, kendisini içinde hissedebileceğimiz bir anayasa istiyoruz. Kendi kurallarımızı oluşturmakla mükellefiz. Darbe kurallarından, darbenin bizi standardize ettiği bu kurallardan hep beraber kurtulmak zorundayız. Bunu siyaset yapar. Bunu değişikliği tüm milletimizle birlikte yapacağız. Başkanlık sistemiyle ilgili birçok darbe söylentileri yapıldı ama siz kararlı durdunuz, iddialı durdunuz, ‘Biz ne yapacağımızı biliyoruz’ dediniz ve bugün kamuoyu yoklamalarında da ‘Türkiye başkanlık sistemini hak etmektedir’ anlayışı toplumun her yanında oluştu.”