Yayın Organı: Yeni Şafak
Hazırlayan: Fazlı Şahan
Tarih: 26 Ekim 2012

AK Parti’nin yeni isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, bir siyaset üniversitesi olarak gördüğü partinin hayal ettiği mekanizmayı siyasetin merkezine taşıdığını söyledi. Soylu, ‘AK Parti, geçmişin tahribatlarını toplumsal farklılaşma ve kavgaya yol açmadan milletin değerleri ile çözmeye çalışıyor’ dedi.

AK Parti’nin 4. Olağan Büyük Kongresi’nde MKYK’ya, ardından da MYK’ya giren Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, partinin hem dışarıdan hem de içeriden birisi olarak nasıl gördüğünü Yeni Şafak’a anlattı.

Eski DP Genel Başkanı Soylu, bir siyaset üniversitesi gibi gördüğü AK Parti’nin, bir siyasetçi olarak hayal ettiği mekanizmayı hayata geçirdiğini söyledi. Soylu, AK Parti’nin geçmişin tahribatını da tamir ettiğini belirterek, ‘Geçmişte yapılan tahribatlar, Türkiye’de bugün iktidar partisinin sırtında bir yüktür. Ve bu yükü mümkün olduğunca toplumsal dejenerasyona, toplumsal farklılaşmalara, kavgalara yol açmadan evrensel normlarla ve milli benliğimizin, örfümüzün, adetimizin ve inancımızın değerleri ile çözmeye çalışıyor. Aslında büyük bir şey yapmaya çalışıyor’ dedi. Soylu şunları dile getirdi:

AK Parti kurulduğu günden itibaren yaptığı bir çok reformun ve değişikliğin yanı sıra geliştirdiği mekanizmalardan bir tanesi siyaset merkezinin kuvvetlendirilmesidir. En önemli mekanizma budur. Elbette biz de siyasetin çeşitli kademelerinde çeşitli alanlarında bulunduk. Benim de arzum hayalim hep siyaset merkezinin güçlenmesi olmuştur. Eğer millet odaklı, bireyin devletin odağına yerleştiği bir siyaset arzu ediyor isek siyaset Türkiye’de rekabet ettiği veya bulunduğu alanlardaki kurumlardan en önde olmalıydı. Hem dünyayı takip etme, demokratik rekabet, teknolojiyi kullanma, millete ulaşma, denetleme ve şeffaflık açısından en önemli konumda olmalıydı. Üzerinde bir çok vesayet olduğu için bu daha önce yapılamadı. AK Parti iktidarı ile birlikte hem siyasi istikrar beraberinde ekonomik istikrar ile siyaseti daha da bağımsız hale getirdi.

Ben TBMM’de grup toplantısına gittim. Bu kadar kadının ve gencin olduğu bir grup cumhuriyet tarihinde hiç olmamıştır. Bu, siyaset açısından büyük bir devrimdir. AK Parti rezervleri sürekli zenginleştiriyor. Dinamik bir parti haline geliyor

DEMOKRATİK BİR MEKANİZMA

İki MYK toplantısına girdim. Çok net söylüyorum. Türkiye’nin o günün şartları içerisinde en önemli meselelerinin tartışıldığı MYK’da Sayın Başbakan ile o toplantı masasının etrafında olmak benim açımdan büyük bir öğreticilik sağlıyor. Yıllardan beri getirdiği siyaset tecrübesini, devlet tecrübesini ve uluslararası tecrübesini bütün rahatlığı ile tamamen istişareye, ortak akla dayalı, herkesin kendi fikrini çok net bir şekilde ifade ettiği farklı fikirleri de ifade ettiği bir mekanizma kurulmuş. Elbette ki liderin kendi iradesi olacak. Tecrübesi olacak, düşüncesi olacak. Bu kabul edilebilir bir şey zaten. Ama bütün meseleyi faklı yönleriyle isteme arzusu benim AK Parti’de gördüğüm en baskın karakterden birisi.

BİR SAVAŞI KAZANDI

Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldım. Yönetim organizasyonunun en üst tepesi il başkanları toplantısı. Hem bilgilenme hem istişare hem de meseleleri tartışmaya yönelik siyaset içerisinde çok alışık olmadığımız bu toplantılar aslında bir çeken balans oluşturmuş. Karşılıklı bir hukuk oluşturmuş. Orada millet var. Orada siyasi parti ve devlet var. Yani aslında Türkiye eğer kendine ait çok önemli bir sistem, güvenilir bir sistem kuracaksa bunu millet nezdinde kuracak. AK Parti, bunu, zor dönemlerden geçerek bütün tecrübesini birleştirmiş ve siyasetin kurumsallaşması şeklinde ortaya koymuş ve bir örnek oluşturmuş. Ben siyaseti yakından izleyen birisiyim. Dünya siyasetini de izliyorum. Dünyadaki siyasi partilerin yapılanmasını takip ediyorum. Ama AK Parti’nin oluşturduğu bu yapı ile ilgili bu değerlendirmemin özünde siyasete olan güvenim yatmaktadır. Bunu böyle sağlarsanız milleti meselenin içine koyabilme fırsatını bulursunuz.

AK Parti, sadece Türkiye’nin diğer değişim sürecindeki iddialarını ortaya koymaktan ve bunu yürütmekten ziyade siyaseti kısırlaştırmaya yönelik çalışanlara karşı da büyük bir savaşı, büyük bir mücadeleyi kazanmıştır. Başarı ve başarısızlığı ölçebiliyor. Bunu da değerlendirebiliyor. Burada hakkaniyetten de kimse şikayetçi değil. Zor bir dengedir bunu kurabilmek.

TOPLUMU İYİLEŞTİRME GÖREVİ

AK Parti’nin kurulduğu günden itibaren iki büyük problemle uğraştı. Geçmişin tahribatını tamirat etmek. Bu çok zor bir şeydir. Bunun tamamı Türkiye’de bugün iktidar partisinin sırtında bir yüktür. Ve bu yükü mümkün olduğunca toplumsal dejenerasyona, toplumsal farklılaşmalara, toplumsal kavgalara yol açmadan evrensel normlarla ve milli benliğimizin, örfümüzün, adetimizin ve inancımızın değerleri ile çözmeye çalışıyor. Sorunları, evrensel normlar dediğimiz hukuk, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramlarla ve kendi coğrafyamızın bize sağladığı tüm değerlerle çözmeye çalışıyor. Burada hepsini sayabilirsiniz. Dersim’den Kürt meselesine kadar, darbelerden 80 olaylarına kadar, Sivas hadisesinden, 28 Şubat’ta insanların fişlenmesine kadar, Gazi Mahallesi olaylarına kadar hangi konuyu düşünürseniz düşünün muhtıralar, faili meçhul cinayetler de dahil olmak üzere bütün bunların hepsinin tamir edilmesi ve bu tahribatın toplum nezdinde iyileştirme görevi AK Parti’dedir. Bunları birisinin sırtına basmadan, empati kurarak yapıyor.

ÖĞRENEN BİR KURUM

AK Parti’nin içine girdiğimde gördüğüm temel bir konuda öğrenen bir organizasyon olması. Yani parti hem içeriden beslenen hem de dışarıdan beslenen bir kurum haline gelmiş. Bütün gözenekleri açık. 15-16 kontrol noktası kuruyor. Araştırmalarla Türkiye’yi takip ediyor. Sürekli ölçülebilir bir siyaset var. Çok geride kaldığınız zaman otomatikman yer veriyor sistem. Geri kalma şansınız yok. Geri kalsanız sizi sistem dışına atmıyor. Belki dinleniyorsunuz, size bir fırsat daha sunuyor. Örneği var, çalışan kazanıyor.

Hayal ötesi bir durum

Soylu, AK Parti’ye katılmasının ardından çok olumlu tepkiler almış. Sabahları erken kalkıp parklarda yürüyorum. AK Parti’ye girdiğim günden itibaren insanların çok önemli bir şekilde takdiri ile karşılaştım. 10 yıllık büyük bir siyasi partinin her iki kişiden birinin oyunu alan bir partinin dönüp bizim gibi dışardan insanlara AK Parti’nin dışından insanlara kucak açıp onu en önemli kurullarına alması hayal ötesi bir şeydir. AK Parti’nin almış olduğu sonuç tesadüf bir sonuç değil. Bu sonuç hakkın sonucudur. Toplumsal kutuplaşma diyorlar ya tam tersi oldu. Bu dönem toplumsal buluşma yıllarıdır. Türkiye toplumsal bütünleşme üzerinden kendi hedeflerine yürüyecektir.

18 yaş adımı normalleşme

18 yaşında seçme hakkını verdiğiniz insana kendisini yönetmeye aday olanı ayrıştırma, onaylama hakkı veriyorsunuz ama yönetme hakkına sahip değilsiniz diyorsunuz. Bir kere bu temel haklar açısından da bana göre kabul edilebilir değildir. Bir çok ülkede seçme ve seçilme konusunda 18 yaş kriteri mevcuttur. Bizim iki tane şansımız var. Birincisi bize çok yakın doğu komşularımızdan daha eğitimliyiz, batımızdan da daha genciz. Bu millet dipçik altında oy kullanırken Demokrat Parti iktidardaydı. Tutuklular oy kullanabiliyor. Seçme ve seçilme hakkı en temel haktır. En temel insani haktır. Vatandaşa sen bu hakkı ver, onu kullanıp kullanmama hakkı onda kalsın. Sen bunu ona ver. Elbette biz hepsinin kullanmasını istiyoruz. Önemli bir normalleşme adımıdır.

Devleti halkın rızası ve isteğiyle yönetiyor

AK Parti, 10 yıldan beri devleti de idare ediyor ama devleti milletin rengi ile idare ediyor. Milletten hiç kopmuyor. Yani devletin yıllardan beri almış olduğu o kalıtımsal rengi kendi bünyesine zerkeden bir anlayış yok. Tam tersi devleti milletin rızası ve isteklerine göre ve dünyanın gelişen şartlarına göre sürekli dönüştürmeye, değiştirmeye çalışan bir anlayışın sahibi. Bunu da çok doğal yönletmelerle, suni yöntemlerle değil, akut yöntemlerle değil, tamamen halkın rızasına dayalı yöntemlerle gerçekleştiriyor.

21. Yüzyıl ile Türkiye’nin iki temel politikasının olduğunu belirten Soylu, konuşmasına şöyle devam ediyor: ‘Birincisi yenileşme. İçeride yenileşme. Kurumlarıyla, kurallarıyla bütün zihni yapısıyla rekabet ettiği dünya ile aynı noktaya gelebilmek için yenileşme. İkincisi ise etki alanını geliştirme. Bunu da yapabilmek için bütün dinamiklerinizi devreye sokmanız lazım. AK Parti 10 yıldan itibaren gerçekleştiği en önemli temel meselelerden bir tanesi bu. Türkiye’nin bugüne kadar ötekileştirilmiş bütün dinamiklerini Türkiye’nin büyümesi ve zenginleştirilmesi için özgürleştirmesi ve demokratikleşmesi için etki coğrafyasını geliştirmesi için meselenin içine sokuyor.’

AK Parti’nin siyaset modeli Batı dünyası için önemli bir süreç ifade etmektedir. Hem de Arap Baharı ile etrafımızdaki coğrafyadaki gelişmiş ve derinleşecek demokrasiyi ve o demokrasiyi oluşturacak siyaset kurumları içerisinde önemli bir örnek. Bütün bunlar bu konuda ortaya konulan ölçeğin ne derece kapsamlı olduğunu ifade etmektedir.