Operasyonlar uluslararası

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu “Operasyon medya ile eş zamanlı olarak yürütülmüştür.Neredeyse hukuk devleti operasyonun başından itibaren lime lime edilmiştir” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu, Keçiören Kalaba Seçim Koordinasyonu Merkezini ziyaret etti. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ile bir araya gelen Soylu, ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin “Bülent Arınç’ın 17 Aralık soruşturması kapsamında 5 kişinin tahliye edilmesi ile ilgili ‘vicdanları yaralamıştır’ dedi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Soylu, “Türkiye hedefiyle bugün koymuş olduğu yürüyüş ile de modern hukuk devletini hedeflemektedir. Sayın Arınç’ı ben de dinledim, yaptığı değerlendirmeleri de bir şekilde izleme fırsatını elde ettim. O operasyonun 17 Aralık’ta nasıl gerçekleştirdiğini çok açık ortadadır. Şunu çok net ifade etmek isterim ki, operasyon medya ile eş zamanlı olarak yürümüştür. Neredeyse hukuk devleti operasyonun başından itibaren lime lime edilmiştir. İnsanların temel hak ve hürriyetleri, masumiyetleri lime lime edilmiştir. Sadece 4-5 medya organının, Türkiye’de bir karışıklık getirmek isteyen paralel yapının elbetteki ortaya koyduğu tezler ile bir değerlendirme yaparsak hem hukuku yaralarız hem de benim şahsi kararım kanaatime göre hukukun ötesinde, insanların masumiyetlerini yaralarız” şeklinde konuştu.

Soylu, “Menderes idam edildiği gün ülkedeki hava ile bugünkü atmosfer arasında 180 derece fark var. Rahmetli Özal’ın iktidar olduğu ve karşı karşıya kaldığı hakaretlerin oluştuğu gün ile bugün arasında 180 derece fark var. Bazen toplumlar birtakım güçler tarafından dezenformasyonla karşı karşıya bırakılabilirler. Bizim vicdanımız şuna karar verecek, bu olay bütün çıplaklığıyla eğer görür, bu olayın çıplaklığı üzerinden her birimiz kendi adımıza bir değerlendirme fırsatı yapabilirsek tek vicdanımız o zaman karar verir. Ama birçok dezenformasyonun karşısında bir ülkenin Başbakanının, Cumhurbaşkanının dinlendiği ve hepsine ayrı ayrı oyunlar kurgulandığı bir sürecin ortasında şantajların, montaj kasetlerin, iftiraların havada uçuştuğu bir zaman dilimi içerisinde ben insanların masumiyetleri ile ilgili değerlendirme yapmamın kendi hukuka bakış açısından hem de insanların masumiyetlerine bakış açısından çok değerlendirmiyorum” diye konuştu. Soylu, şöyle devam etti:

“1960 ihtilalinden bir gün sonra hala İstanbul Üniversitesi’nde kürsüsü bulunan Sıddık Sami Onar denilen zat, dönüp Menderes hükümetinin o gün binlerce İstanbul Üniversitesi’nin gencini kıyma makinesinden geçirdiğini söylemiştir. Bunun üzerinden aylar geçmiş CHP Genel Sekreteri İsmet İnönü’ye bunun doğru olmadığını, bunun toplumla paylaşıla lazım geldiğini söylemiştir. İsmet İnönü’nün verdiği cevap manidardır; ‘Bırak millet böyle bilsin’ bu milletin doğruları bilmesine ihtiyacı var. Bizim görevimiz de hükümet olarak bu milletin doğruları ile bu milleti buluşturmak. Hassas olunması gerektiği kanaatini taşıyorum. Kimse için yargı kararı belli olmadan da bu konularda söz söylemem.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “17 Aralık ile ilgili daha yukarıdan bir üst gücün bunu Türkiye’de planlamış olabilir” sözlerini değerlendiren Soylu, “Yüzde 100 katılıyorum. Dünyada olanları görüyorsunuz, Libya’da olanları, Mısır’da olanları. Yani Mısır’da olanlar Mısır’ın kendi iç gücünün sonucu mu? Bunun eseri miydi yani? Veya Suriye’de bugün bir uluslar arası çatışmayı hep birlikte yaşamıyor muyuz? Yani Türkiye’nin blogları arasındaki neredeyse eski savaş dönemini andıran bloklar arası çatışmayı hep birlikte yaşamıyor muyuz? Ve oradaki insanların hangi ölçüde karşı karşıya ne türlü insanlık dışı olaylarla karşı karşıya kaldığını bugün yaşamıyor muyuz? Peki Bosna’da Selebreniza’da yaşananlar sadece Bosna ve Selebreniza ile mi ilgilendiriyordu. Yani orada Amerika ile Rusya’nın karşı karşıya kaldığı sürecin ızdırabını ve acısını oradaki insanlar çekmediler mi? Yani Türkiye’de birtakım aklı evveller ve kısa akıllılar var. Bunun hepsini uluslar arası güçlere ve dış güçlere bağlamayın. Ukrayna’yı nereye bağlayacağız? Bosna’yı nereye bağlayacağız? Mısır’ı nereye bağlayacağız? Hamburg’u nereye bağlayacağız? Yani burada kalıplaşmış bir takıp tezler ve sözler üzerinden hareket edecek bir dönem değildir. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı açıktır. Bir uluslar arası operasyondur ve Türkiye’nin gücünü azaltmaya çalışan ve 21. asıra iyi başlayan Türkiye’yi bir şekilde topal hale getirmeye çalışan ve Türkiye’ye büyük bir dinamizm sağlayan, demokrasiyi Türkiye’de sorgulanabilir hale getirmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Ve bunu Sayın Arınç’ın bu konudaki açıklamasını çok doğru bir değerlendirme olarak buluyorum. Bir öteye daha gidiyorum, maalesef Türkiye’de buna maşa olup buna alet olup hükümeti arkadan hançerlemeye çalışan bir anlayış bugün çok net bir şekilde görüyoruz. Yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’de terk parti döneminde neler yaptığını bilmiyor muyuz? Nasıl bir millet özgürlüğüne, millet hakkına, millet hukukuna, birey olarak insanların onurlu bir şekilde yaşamasına nasıl müdahale ettiğini bilmiyor muyuz? Ötekeleştirmenin en üst boyutuna geldiğini bilmiyor muyuz? Şimdi değerli dostlar bunu yaşayan dine, inançlara, insanların milli hasretlerine, milli geleneklerine, örflerine, adetlerine bu kadar hücum eden bir siyasi parti ile bugün ben dindarım diyen insanların veya ben milli hasretlerimle buluşuyorum diyen insanların ve bunu bütün dünyada anlatmaya çalışan insanların birlikteliğinden ben çok açık söylüyorum hicap duyuyorum. Yani tarih önünde bunun hesabını veremeyecekler. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde Mustafa Sarıgül, Ateş Ünal Erzen’i yumruklayacak, ondan sonra dönecek dün akşam Trabzonlularla ilgili gittiği bir etkinlikte Trabzonlu birisinin, ne olduğunu da bilmediğimiz bir meseleyle ilgili yumruk sallayacak. Bu da cemaate çok yakışır. Yani İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ü desteklemeleri cemaate çok yakışır. Alsınlar hayırlı ve uğurlu olsun, tarihe bir kara leke olarak geçeceklerdir. Bunu çok açık bir şekilde söylüyorum. Hiç lafın arkası, berisi gerisi önü yok. Biz yanlış yapıyorsak onlar da söyleyiversinler” diye konuştu. Soylu, açıklamalarına şöyle devam etti:


“Bugün Ekrem Dumanlı’nın nerede ise Zaman Gazetesi’nde, Sayın Başbakan’ı bir vesile ile hedef alarak, ahlaktan tamamen yoksun olan yazısını hep beraber okuduk. Cinnet halindeler şu anda cinnet. Buna gerek yok. Bu toplumun birliğini beraberliğini, bu toplumun kardeşliğini. Bir seçime gidiyoruz, halk kendi kararını verecek. Biz haklıysak bize yönelik bir karar verecek, eğer karşı taraf haklıysa yani onlar haklıysa iddialarında haklılarsa ona karşı karar verecek. Bu kadar cinnet haline girmenin, bu kadar saldırmanın, bu kadar bütün dünyanın hürmet gösterdiği bir başbakanı bu kadar hakaret etmenin ve sadece ve sadece dedikodular üzerinden bir gelecek bezemeye çalışmanın ne anlamı var? Türkiye’ye yazık ediyorlar, insanımıza yazık ediyorlar ve 12 yıllık Türkiye’nin büyük kalkınma periyoduna yazık ediyorlar. Genel düşüncem ve genel değerlendirmem budur. Onun için bir taraftan söylediğiniz gibi bu işin uluslar arası bir organizasyon şeması vardır. Ama bizi yaralayan, bizim vicdanımızı yaralayan, Türkiye’de buna ortak olanlardır, Türkiye’de buna maşa olanlardır.”