“Milletle Menderes arasında büyük bir sadakat vardı”

Demokrasi Şehitleri merhum Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen bir programla kabirleri başında anıldı. Merhum Adnan Menderes’in gelini olan sayın Ümran Menderes, Başbakan Yardımcısı sayın Bülent Arınç ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Kadir Topbaş’ın da katılım gösterdiği programda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı sayın Süleyman Soylu’da bir konuşma yaptı.

Konuşmanın tam metni, aşağıdaki gibidir.

Menderes…

Ümitsizdi millet..

Susuzdu…

Ümit oldu, su oldu, başak oldu.

*

Tahsildar mağduruydu millet.

Nazım Hikmet komünistlikten mahkûm…Necip Fazıl’a irticadan mahkemeler yol olmuş.

Adalet oldu, özgürlük oldu, demokrasi oldu.

*

Semalar hasretti ezan sesine.

Mümin Allahuekber’e muhtaç…

Minareler şenlendi.

Düğün bayram oldu gönüller.

Dua oldu.

*

Bereketli yağmurlar gibi yağdı milletin üzerine.

Güneş gibi doğdu.

Yeniden filiz verdik.

Yeniden zenginleştik.

Yeniden tarihe döndük.

Yeniden millet olduk.

Yeniden hür olduk.

*

Ama umudu çok gördüler millete.

Huzuru çok gördüler.

Refahı çok gördüler.

Özgürlük ve demokrasiyi çok gördüler.

Ve bir gün…

Karanlık ve uğursuz bir mayıs gecesi eşkiya millete baskın verdi.

Milletin adamını vurdular.

Zeybeğimizi vurdular.

Menderesimizi vurdular…

Milleti vurdular!…

Sayın Başbakan Yardımcım, kıymetli misafirler.

Bu destan bitmez, bu destanın öznesi olan Menderes’i anlatmaya, tahkiye (hikaye etmek) etmeye kelimeler yetmez.

Bu destanı millet 53 senedir zaten kutsal bir emanet gibi taşıyor ve nesilden nesile aktarıyor.

Ben bir siyasetçi olarak dolaştığım yerlerde görüyorum ki gencecik insanlar Menderes deyince heyecanlanıyorlar.

Mitinglerde , kongrelerde, toplantılarda “Menderes ve Demokrasi Şehitleri”nin ismi telaffuz edildiği zaman bir alkış tufanı kopuyor.

Bunun bir tek anlamı var: Menderes, yani bu milletin aziz şehidi, milletin adamı,

bütün encamıyla,

bütün manasıyla,

bütün hatırasıyla yaşıyor.

Daha önemli bir tespitte bulunmak istiyorum ve bu tespitin bir anma toplantısında günün mana ve önemi adına söylenmiş bir vefa cümlesi olmadığını hatırlatıyorum.

O tespitim şudur:

Menderes ölmediği gibi tam yarım asırdır kendinden sonraki siyasi hayatı belirlemiş, kendinden sonra millete hizmet edecek olanları, kendi siyasi mirasını taşıyacak olanları adeta endoktrene etmiş, siyasi yol haritasını belirlemiş, bu aziz millete emanet etmiştir.

Arkasında silinmez, pörsümez kodlar bırakmıştır.

O nedenle kendinden sonra gelen bütün siyasetçiler kendi meşruiyetlerini bir noktadan sonra Menderes ve onun siyasi çizgisi üzerinden genişlettiler.

***

Milletle Menderes arasında büyük bir sadakat ilişkisi vardı.

Menderes milletine aşıktı ve öldürülünceye kadar sadakatle bağlı oldu.

Millet Menderes’in mirasına hep sahip çıktı ve onun aziz hatırasını başka isimdeki partilerde ve başka bedenlerde, başka şahsiyetlerde yaşattı.

Tarihin bugün önümüze koyduğu gerçek şudur:

Menderes’i öldüren caniler -ki bu bir cinayettir- bugün tarihin lağım çukuruna yuvarlanmış, kubur fareleri kadar kıymeti olmayan kişilerdir.

Kimdir Milli Birlik Komitesi üyeleri…

Kimdir o yeniçeri artıkları…

Kim Altay Egesel

Kim Salim Başol…

Kim Tarık Güryay

Kim hatırlıyor bunları.

Hatırladığımız vakit de sadece lanetlemek için, hafızamıza eziyet ederek çağırıyoruz o isimleri.

Oysa Menderes koskoca mirasıyla bugün yaşıyor.

Milyonlar onun için en samimi hislerle dua etmeye devam ediyor.

Ve bu millet, bu aziz millet o günden bu güne, eli Menderes’in kanına bulaşmış ne bir kişiye, ne bir  zümreye, ne bir partiye iktidarı vermiştir.

Yönetme, yürütme ve yasama vekaletini onlara haram etmiştir.

Bu kişiler, bu zümreler ve bu partiler tam yarım asırdır iktidarın kıyısına bile yaklaşamamıştır.

Bir diğer söyleyişle, bu millet yarım asırdır Menderes’e ve onun mirasına sadakatle sahip çıkmış, onun yolundan gidenlere,

Onun davasını güdenlere iktidarı ve vekaleti teslim etmiştir.

Tarihin bir sözü ve bir tokadı varsa eğer, işte o budur!

***

Değerli misafirler,

Menderes milletin adamıydı.

Menderes’i öldürdüklerini sandılar.

Ama ben iddia ediyorum ki, hayır Menderes’i öldüremediler.

Çünkü Menderes bir felsefeydi, bir siyasi hedefler manzumesiydi.

Milletin değerler dünyasının bir taşıyıcısıydı.

Onun fani bedenini ortadan kaldıranlar, darbeden sonra Menderes’in mirasına sahip çıkan Genel Başkanı Demirel olan Adalet Partisi kadrolarına engel olamadılar.

Oysa ihtilal asıl Menderes’in siyasi felsefesini öldürmek ve ortadan kaldırmak için yapılmıştı.

Adalet parti kadrolarını defalarca darbeyle indirdiler.

Vesayet düzeni yarım yamalak bir Menderesçilik’e bile tahammül edemiyordu.

Millet kendi adamını, yeni Menderes’ini bulup çıkarıyordu.

Özal’ı çıkardı tarih sahnesine. Rahmetli Özal’ın bu anıt mezarı yaptırması, naaşları taşıması ve kendinin de Menderes’in yanına gömülmesini vasiyet etmesi ne kadar anlamlı değil mi?

Menderes çizgisinin bu değerli evladını da  rahmetle anıyoruz.

Ve rahmetli Erbakan.. Ona yapılan muamele, itibarsızlaştırma 1960’taki linç girişimlerinin benzeri değil midir?

Ve 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan…

Bütün davasıyla…bütün mücadelesiyle…bütün eserleriyle…

Ve bütün ruh ve mana köküyle milletin adamı değil midir?

Menderes’in siyasi çizgisinin sadık bir emanetçisi değil midir?

Ak Parti 21.yüzyılın Demokrat Partisi değil midir?

Şek ve şüphe yoktur ki öyledir.

***

Değerli misafirler,

Menderes mirasının 3. Kuşak siyasetçilerinin kendinden öncekilerden bir farkı vardır ve o farkı da burada ifade etmeyi bir görev biliyorum:

Bugün ak parti de temsil edilen 2. Ve 3. Kuşak 27 mayıs’ı, o lanetli olayın remz (işaret) ve tedailerini  (çağrışımlarını) ebediyyen tarihe gömmeye muaffak olmuştur.

O lanetli darbenin kurduğu vesayet düzeni bütün kurum ve alışkanlıklarıyla yerle bir edilmiştir.

AK Parti bunu milletimizin kendi adamlarına verdiği destekle başarmıştır.

Bu büyük millete şükranlarımızı sunuyoruz.

Ey merhum başvekilimiz, ey merhum bakanlarımız, ey milletin yetimi Aydın Bey, ey eşi katledilen Berrin Hanım, ortaya koyduğunuz bu büyük mücadele bugün bayrağı en yüksek göndere çekilerek devam etmektedir.

Menderes’in siyasi mirasını her zaman vakar ve bilgelikle taşıyan, değerli devlet adamı, hepimizin büyüğü, Bülent Arınç beyefendiye hepiniz adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Menderes adının geçtiği her yerde gözlerinin bir kere bile yaşarmadığına şahit olmadım.

O davanın mücadelesini de her zaman yiğitçe vermiş ve bugün başımız dik dolaşmamızı sağlayan insanlardan birisi olarak gönlümüzde müstesna bir yerin sahibi olmuştur.

Sözlerimi şehidimiz Menderes’in  ve onun dostları ve bu milletin kıymetli evlatları Fatin Rüştü Zorlu’nun, Hasan Polatkan’ın aziz hatırasına saygılarımı ve bağlılık duygularımı bir kez daha ifade ederek bitiriyorum.

Saygılar sunuyorum.