Bağımsızlığını, onurunu ve özgürlüğünü sadece kendi azim ve kararlılığının kurtaracağına inanan aziz milletimizin; Kıbrıs hususundaki son sözünü söylediği ve bu hususun bir daha açılmamak üzere kapandığını tüm dünyaya ilan ettiği Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünün idraki içindeyiz.
Aradan geçen 50 yıl sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve Kıbrıs Türkü’ne yönelik yine yanlış hesaplar içinde olanların, haklarını inkâr edenlerin, 1974 yılı öncesi yaşanan katliamlara sessiz kalanların ve Sevr benzeri anlaşmaları dayatma peşinde koşanların; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden sadece “fedakârlık” beklediğini görmekteyiz.
Ancak, karşımızda olanların oyunları ne olursa olsun, tehditleri hangi üst perdeden gelirse gelsin, Kıbrıs davasından vazgeçmemiz mümkün değildir. Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımızın tabiriyle “gönül memleketimiz” Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ebediyen yaşatılması, tüm dünyada tanınması ve daha da güçlenmesine katkıda bulunulması hepimizin en temel ödevi ve sorumluluğudur. Bilinmelidir ki; Türkiye, 50 yıl önce olduğu gibi, bugün de gelecekte de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin huzuru, esenliği, bağımsızlığı, dirliğinin teminatıdır.
Bu vesileyle, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünde, Kıbrıs davası ve Kıbrıs Türk halkının varoluş, istiklal ve istikbal mücadelesine hayatını adayan başta kurucu Cumhurbaşkanı Merhum Rauf Denktaş ve Doktor Fazıl Küçük olmak üzere bu uğurda şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum. Kıbrıslı kardeşlerime en derin selam ve muhabbetlerimi iletiyorum.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız kutlu olsun!
Tarihimizin ve ecdadımızın emaneti Kıbrıs’ta 50 yıldır dalgalanan “AYYILDIZ” ebediyen dalgalanacaktır!