“KANDİL’İ SİLİP SÜPÜRÜR, AY YILDIZLI BAYRAĞI DA TEPESİNE DİKERİZ”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, siyasete şiddet ve terörün korkusunun bulaştırılmaya çalışıldığını belirterek, “Allah’a yemin ederiz ki kim siyasete şiddet ve terör bulaştırırsa kafasını ezeriz. Kandil’i merek etmeyin. Eskiden Kandil bizim için uzaktı. Ağabeyleri vardı, muhafaza ediyorlardı. Ağabeyleri Afrin’i muhafaza edemediler, bizimkiler sildi süpürdü. Allah’ın izniyle șimdi Kandil’i silip süpürür, ay yıldızlı bayrağı da tepesine dikeriz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.” dedi.

Kırşehir’in Mucur ilçesinde düzenlene mitingde konuşan Soylu, siyasilerin “her seçim önemli ve kritik bir seçime giriyoruz” dediğini aktardı.

Bunda haklı olduklarını çünkü bu ülkede her seçimin kritik önemde olduğunu vurgulayan Soylu, her seçimde bu milletin 50 gramlık oy pusulası ile beraber bir adım attığını ve önüne konulan bir engeli ortadan kaldırdığını belirtti.  

Bundan 68 yıl evvel bu ülkede ezanın “Allahuekber” diye okunmadığını anımsatan Soylu, şunları söyledi:

“Bu millet çok sıkıntı çekti. Sadece bugün değil, on yıllardan beri hep sıkıntı çekerek geldi ve 50 gramlık oy pusulasıyla beraber 1950’de kendi dinini kendine yabancılaştırmak isteyen, ezanını kendine yabancılaştırmak isteyenlere 50 gramlık oy pusulasıyla cevap verdi. Ezan minarelerden ‘Allahuekber’ diye okundu. Sadece öyle mi? Her seçim bu ülkede kritik olmuştur. Bu ülkede 15 yaşından küçük çocukların Kuran kursuna gidip İslamın şartlarını, imanın şartlarını, annemizin babamızın dedemizin bize öğrettiklerini öğrenmesini istemediler. Biraz önce söylediğim 68 sene önceydi, bu da 20 yıl önce. Hiçbir şey değişmedi. 50 gramlık bir oy pusulasıyla 2002’de iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan bu baskıyı da ortadan kaldırdı ama bu, millettin iradesiyle kalktı.”

Bu ülkede başı açıklar, başı örtülüler her birisinin kardeş gibi yaşaması gerekirken, ülkede bambaşka bir şey olduğunu, “Sen üniversiteye gidebilirsin, sen devlet dairesine gidebilirsin” diye kadınların ülkeye vereceği gücü azaltmaya çalışan, insanı ikiye ayıran bir anlayışın var olduğunu anlatan Soylu, onun da 50 gramlık oy pusulasıyla gittiğini kaydetti.

Şimdi başı açığın da başı örtülüsünün de okula, üniversiteye ve meclise gidebildiğini söyleyen Soylu, Türkiye’nin büyük ve güçlü bir ülke olması gerektiğini vurguladı.

“Biz sadece 780 bin kilometrekarenin ülkesi değiliz” diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sorumluluğumuz sadece bu 780 bin kilometrekarede değil. Biz, istiklal mücadelesinde burada özgürlüğümüz için mücadele ederken yalnız kalmadık. Pakistan’daki kadınlar kollarındaki bilezikleri bozdurarak bu ülkeye gönderdiler. Bize gönderdiler. Ezan için, namus için ve bu Anadolu yurdunda özgürlük için ve İslam bayraktarlığını yüzyıllardır taşıyan bu ülkenin geleceği için. Şunu açıkça size ifade etmek istiyorum, çok zorluklar çektirdiler bize. Bizi ayırdılar Türk, Kürt diye, bizi ayırdılar Alevi, Sünni diye, bizi ayırdılar bir annenin iki evladını sağcı, solcu diye birbirine pusu kurdurdular, bizi ayırdılar başı açık, başı örtülü diye, kıyafetlerine göre, bizi ayırdılar laik, antilaik diye, bizi ayırdılar irticacı diye. Her birimizi ayırdılar. İstediler ki Türkiye güçlü olmasın. İstediler ki şu belimiz hep bükük olsun. İstediler ki biz hiç dünyanın büyük fotoğrafını görmeyelim, hep kendi işlerimizle karşı karşıya gelelim. Bir gece yattık, sabah kalktık, yüzde 80 fakirledik. Bu ülke 28 Şubat’ı geçirdi. Hep birlikte ve 28 Şubat geçirdikten sonra arkadan dolanıp bankaları hortumladılar. Milyarlarca doları aldılar ve götürdüler. Bu millet ödedi bunun bedelini.”

AK Parti’nin Türkiye’ye birçok yatırım yaptığını vurgulayan Soylu, Türkiye’nin 81 iline üniversitelerin yapıldığını ve çocukların üniversitede okuma fırsatı yakaladığını ifade etti. 

“Onları kapatsınlar ama bize bir tek iftira atmasınlar.” diyen Soylu, şunları kaydetti: 

“Bunu çok açık söylüyorum. Allah şahittir, Allah’a yemin olsun ki biz bu ülkede çok çalıştık. Hepsini yok edebilirler ama bize bir tek şey söyleyemezler. Biz bu ülkeyi hainlere teslim etmedik. İşlerimizi yarım bırakalım mı? Terörle mücadele yapıyoruz, yarım bırakalım mı? PKK ile mücadele ediyoruz, yarım bırakalım mı? Bakın Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti. Niye? Bütün Türkiye’ye diyor ki ‘hapisten çıkması lazım.’ Niye hapisten çıkacak? 53 kişinin ölmesinin tahrikini yapan, partisinden karar alan, ‘Sokakları boşaltmayacaksınız, eğer takati olan yoksa dua etsin, Türkiye Cumhuriyetine gerekli dersi verelim’ dedikten sonra tam 53 kişi katledildi. Peki biz yanlış mı yaptık? Terör örgütüne para sağlayan, adam gönderen, PKK’nın şubesi haline gelen belediyeleri görevden aldık tek tek. Biz yanlış mı yaptık?” 

“Kandil’i silip süpürür ay yıldızlı bayrağı da tepesine dikeriz” 

Bakan Soylu, terörle mücadele konusunda da önemli işler yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Ben arkamı PYD’ye YPG’ye dayadım’ diyen bir kadın vardı, hatırladınız mı? Ona terör örgütü ile ilişkili diye gereğini yerine getirdik. Kodese gönderdik mi? Arkasını PYD’ye YPG’ye yaslasın istediği kadar. Biz ona dört duvar verdik, seçsin beğensin istediğine yaslasın istediği kadar. Siyasete şimdi şiddet bulaştırmaya, terörün tekrar korkusunu bulaştırmaya çalışıyorlar. Allah’a yemin ederiz ki kim siyasete şiddet ve terör bulaştırırsa kafasını ezeriz kafasını. Kandil’i merak etmeyin. Eskiden Kandil bizim için uzaktı. Ağabeyleri vardı, muhafaza ediyorlardı. Ağabeyleri Afrin’i muhafaza edemediler, bizimkiler sildi süpürdü Allah’ın izniyle. Şimdi Kandil’i silip süpürür, ay yıldızlı bayrağı da tepesine dikeriz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.”

Mitingde konuşan Soylu, Türkiye’ye uyuşturucuların Danimarka, Belçika, Hollanda ve Avusturya’dan geldiğini söyledi.

Türkiye’nin bir taraftar terörle bir taraftan ekonomik bir baskıyla bir taraftan da uyuşturucuyla baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkati çeken Soylu, “Hani bir söz söyledim, hatırlıyor musunuz? Dedim ki, okulun etrafında uyuşturucu satanları görürse polis, bacaklarını kırsın. Yanlış mı söyledim? Şimdi biz gereğini yerine getirdik, güvenlik kuvvetlerimiz, polisimiz, jandarmamız tam 9 bin 500 uyuşturucu satıcısını yılbaşından bugüne kadar kodese tıktı. Cumhuriyet tarihinin en büyük rakamı, hala devam ediyoruz bitmiş değil. Bilesiniz, sileceğiz ve süpüreceğiz, bir tanesini bırakmayacağız, bize itimat edin.” diye konuştu. 

Türkiye’nin geçen sene yüzde 7,4, bu senenin ilk üç ayında da yüzde 7,4 büyüdüğünü aktaran Soylu, sanayi üretiminin arttığını ve yüzde 9,2 büyüdüğünü ifade etti. 

“Türkiye’ye 40 milyon turist gelecek” 

Van’da, Diyarbakır’da, Mardin’de, Batman’da, Ege’de, Akdeniz’de ve Karadeniz’de otellerin dolduğunu dile getiren Soylu, şunları kaydetti:

“Gerçi Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye güvenilmez bir ülkedir, sakın ne yatırımcı, ne de turist gelsin’ dedi. 2016’da 26 milyon geldi, 2017’de 33 milyon geldi, şimdi de inşallah 40 milyon turist gelecek Türkiye’ye. Bu Kılıçdaroğlu da garip bir adam, ne millet takıyor, ne de turist takıyor. Şunu ifade edeyim, peki büyük projelerimizi yarım bırakalım mı? 2021 yılının sonuna kadar 28 tane devlet hastanesi, 28 tane şehir hastanesi yapıyoruz, yarım bırakalım mı? Gerçi Muharrem İnce şehir hastanelerini yıkıverecekmiş. Çünkü efendileri öyle söylüyor, patronları diyor ki, ‘ancak 5 yıldızlı otelde, o tip hastanelerde biz kalırız’ diyor. Bu eciş bücüş millet kalamaz. Tayyip Erdoğan’a niye kızıyorlar biliyor musunuz? Haklılar kızmakta, her 100 liranın 86 lirasını vergi gelirlerinden alıp faize veriyordu. Tayyip Erdoğan iktidara geldi 2002’de, bugün her 100 liranın 75 lirası bu ülkede yatırıma gidiyor, milletimize gidiyor, sağlığa, eğitime gidiyor. Tayyip Erdoğan’a kızarlar tabii, faiz niye ceplerine girmiyor diye, bu millet yarınına ait bir umudu Tayyip Erdoğan sayesinde ve bu ülkenin iktidarı sayesinde yarına taşıyor diye.”

Üçüncü havalimanının yapıldığını ve muhalefetin bunu istemediğini belirten Soylu, “Biz sadece bir üçüncü havalimanı yapmıyoruz, Orta Doğu’dan Çin’e kadar, Balkanlar’dan Avrupa’ya kadar, onların gözüne baka baka, bizi 300 yıl gerilemeye mahkum edenlerin gözüne baka baka Türkiye’yi dünyanın merkezi haline getiriyoruz. Türkiye’ye 150 milyon yolcu gelecek.” diye konuştu. 

“Teröristler adım atamıyor”

Çanakkale 18 Mart Köprüsü’nün, millet bahçelerinin, nükleer santrallerin, otoyolların yapıldığını anlatan Soylu, şöyle devam etti:

“Allah’ıma şükürler olsun, kendi arabamızı yapıyoruz, onu yarım bırakalım mı? Kendi uçağımızı yapıyoruz, onu yarım bırakalım mı? İnsansız hava araçlarımız, Allah’ımıza çok şükürler olsun, nasıl terörle mücadele ediyoruz zannediyorsunuz. Bir taraftan beşeri unsurlarımız, insan unsurlarımız yükseldi. Bir taraftan araç gereçlerimiz o kadar yükseldi ki Allah’ımıza şükürler olsun. Bizimkiler bu sabah Cudi’de istihbarat aldı, insansız hava aracı kalktı sonra takip etti, 8 tane teröristi 06.55’de gördü. Hemen 08.00’de silahlı insansız hava aracını kaldırdık, uçakları kaldırdık, 8 tane terörist etkisiz hale getirildi. Şimdi nasıl hareket edemiyorlar, çünkü biz insansız hava aracını İsrail’den alıyorduk. Bozuldu, tamire gönderdik geri göndermediler. Terör örgütünün belini kırmamızdaki en büyük etkenlerden bir tanesi insansız hava araçlarımızdır. Çünkü Cudi’de, Gabar’da, Bestler Deresi’nde, Şenyayla’da, Tendürek’te, Ağrı Dağı’nda, Doğu ve Güney Doğu’da ne kadar yer varsa havada duruyorlar, teröristler adım atamıyor.”

“Huzuru yakaladık”

Büyük projeleri devam ettirmek istediklerini ifade eden Soylu, “Doğu ve Güney Doğu’da huzuru yakaladık, gecenin saat ikisinde, üçünde anneler, babalar, çocuklarıyla beraber sokaklarda geziyor. Terör örgütünden belediyeleri aldık, 10 bin kilometre asfalt, 37 bin kilometre içme suyu hattı, 7 bin kilometre kanalizasyon, kadın kültür merkezleri, gençlik kültür merkezleri, binin üzerinde spor kompleksi… Paralar dağa gitmeyince, paralar teröre gitmeyince biz şunu yaptık, oradaki hizmetleri getirdik.” dedi.

Artık annelerin “çocuklarım dağa gitmeyecek, zorla götürmeyecek, okula gidecekler” diye sevindiğini dile getiren Bakan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“O kadar seviniyorlar ki, huzur içerisinde bakıyorlar. Okullarda öğretmenlerimiz var, hastanelerde de doktorlarımız var. Ama bu huzurdan endişeli olanlar var. Hani bir yaşlı adam vardı, cumhurbaşkanı adayı, adam işi gücü bitirmiş, ‘Demirtaş hapisten çıksın, propaganda yapsın’ diyor. Yazıklar olsun. Muharrem İnce, ayağına kadar gidiyor, fotoğraf veriyor diyor ki, ‘ben senin dışarı çıkmanı istiyorum’ diyor. Öbür taraftan güya milliyetçi, çakma milliyetçi… Allah Devlet Bahçeli’den razı olsun, onun ne mal olduğunu anladı. Size huzur mu battı diye sorduğum zaman bana kızıyorlar. Güya milliyetçi, ‘Selahattin Demirtaş dışarı çıksın, beraber kampanya yürütelim’ diyor, yazıklar olsun. Peki o zaman terörle mücadeleyi biz niye yaptık? Niye Kırşehir’e gelen bir cenazenin arkasında binlerce insan hep beraber tekbir getirerek, ‘Allah’ım şehidimize layık olalım’ dedik. 53 tane insan katledildi, Yasin Börü’yü apartmanın en üstünden attılar, kanı hala yerde. Peki biz onlara ne cevap vereceğiz?”

Hainlerin attığı bomba sonucu ayağı, omuzu kopmuş, gözü görmeyen 24-25 yaşındaki civanların “bizi niye göreve çağırmıyorsun?” dediğini aktaran Soylu, şöyle devam etti:

“Allah sizin siyasetinizi kahretsin, üç tane oy alacağız diye, üç tane oyun peşinde koşacağız diye bu Demirtaş’a, bu ülkeyi kana boğan bir adama yol vermeye çalışıyorsunuz, yazıklar olsun size. Selahattin Demirtaş’a özgürlük vereceksin, ardından Afrin’i silen, süpüren, PYD’den, PKK’dan temizleyen Metin Temel Paşa’nın apoletlerini sökeceksin. Muharrem İnce, sen ömründe tahtadan bir çivi mi söktün? Hadi çakmayı boş ver, çakmak adamlık ister, çakmak kolay bir iş değildir. Onun derdi ‘siz Amerika’dan, Avrupa’dan izinsiz nasıl Afrin’e girersiniz? Başkalarının sözcülüğünü yapıyor, PKK’ya da bir demet gül atmaya çalışıyor. Bilesiniz ki bu millet bunların hepsini görmektedir, bunun hesabını size sandıkta da öteki dünyada da soracaktır.”Kırşehir’in Mucur ilçesinde düzenlenen mitingde konuşan Soylu, CHP’lilerin, “barajı geçmesi için HDP’ye oy vereceklerini” belirterek bunu eleştirdi.

Soylu, “İstanbul’da birtakım tuzu kurular, ‘Biz CHP’liyiz ama bu seçim HDP’yi destekleyeceğiz.’ diyor. Eğer gücün yetiyorsa git Doğu’daki Güneydoğu’daki kardeşine de anlat bakalım. PKK’nın onlara verdiği zulmü, onlardan kurtulmanın sevincini, İstanbul’da paranın göbeğinde yaşayıp da Doğu’da, Güneydoğu’daki kardeşlerimin hayatını zindan etmeye kimsenin hakkı yoktur.” diye konuştu. 

HDP’nin, bu ülkede 7 Haziran 2015’teki genel seçimden sonra neler yaptığını soran Soylu, “Yaktılar camileri, okulları, yolları, binaları perişan ettiler. Onlar yaktı, biz yaptık; Allah’ın izniyle yaptık. Biz bu coğrafyayı bilesiniz ki bu milletin birliğini, beraberliğini istemeyenlere bu coğrafyanın kaderini mahkum ettirmeyiz. Şunu açık yüreklilikle söylemek isterim, terörle mücadelemiz aynı ölçüde devam edecektir, Türkiye’nin kalkınma mücadelesi aynı ölçüde devam edecektir. Mucurlular, daha siz terörle mücadelenin fragmanını izlediniz. Hele bizi 24 Haziran’dan sonra bir görün, yeni sistemle görün bizi.” ifadelerini kullandı. 

Halkın, yıllardan beri “hükümet güçlü, Meclis güçsüz; Meclis güçlü, hükümet güçsüz” anlayışına mahkum edildiğini vurgulayan Soylu, böyle bir tabloda yaşanacak kavgadan oligarşik bürokrasinin kazançlı çıkacağını söyledi.

Soylu, yeni sistemde böyle bir şeyin olmayacağını, bürokrasinin de hükümetle gelip hükümetle gideceğini, bu yüzden vatandaşa hizmet için seferber olacaklarını vurguladı.

Yeni sistemle ilgili bilgi veren Soylu, 10 yıllık işi Allah’ın izniyle 3-3,5 yılda bitirip Türkiye’yi büyük, güçlü özgür bir ülke haline getireceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir devrimci olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin bir tek mimarı var. Tayyip Erdoğan bir devrimcidir, bunu net ve açık bir şekilde söylüyorum. Öyle sol elini kaldırıp da molotofkokteylini hazırlayıp sadece söz söyleyen devrimcilerden değil, Tayyip Erdoğan zihniyet devrimcisidir. Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi büyüten bir devrimcidir. Kimsenin cesaret edemediklerini yapan bir devrimcidir. Bu ülkede 2002 yılında, ‘Ben dindarım.’ demeye insanlar çekiniyorlardı. 28 Şubat’ta camiye gidemiyorlardı, ben yanlış mı söylüyorum? Şimdi Allah’ımıza şükürler olsun, herkes rahatlıkla kendini ifade edebiliyor, ‘Ben dindarım.’ diyebiliyor. Bu ülkede insanlar 2002’de ‘Alevi’yim’ diyemiyorlardı. Bugün herkes kendisini ifade ediyor, ‘Ben Alevi’yim.’ diyebiliyor. 2002’de insanlar ‘Ben Kürt’üm.’ diyemiyorlardı. Bugün herkes ‘Ben Kürt’üm.’ diyebiliyor. Tayyip Erdoğan büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdi. Bu ülkeyi Türk-Kürt, Sünni-Alevi meselesi üzerinden yıllarca birbirine karıştırmaya çalışanların elinden fırsatı, bu ülkenin birliğiyle, beraberliğiyle kardeşliğiyle beraber aldı.”

Soylu, Neşet Ertaş’ın, Ahi Evran’ın diyarında, Hacı Bektaş Veli’nin komşusu olan diyarda konuştuğunu belirterek, bu ülkede Mevlana’nın boşuna anlatılmadığını vurguladı.

Bu ülkenin bütün halini bir araya getirmekle sorumlu olduklarına söyleyen Süleyman Soylu, “Demokrasiden bahsediyorlar, ‘Türkiye’nin demokrasisi şöyle, demokrasisi böyle’. Bunu bahsedenlerin hepsi bu ülke insanına adım atmadılar, vatandaşların hepsini tehdit altında gördüler. Tehdit ettiler ve ‘Hiçbirinizden bir şey olmaz.’ dediler, kimini köylü gördüler, kimini irticacı gördüler, kimini etnik kimliğinden sorumlu tuttular ve bugüne kadar da insanların her birine öcü muamelesi yaptılar. Ama Tayyip Erdoğan, Allah’a şükürler olusun öyle bir noktaya getirdi ki zihniyet devrimini gerçekleştirdi. Sadece o mu? O olmasaydı aziz milletimiz onun arkasında topyekun durmasaydı bugün bizim insansız hava aracımız olmazdı. Amerika, Almanya sağlıkta geri düştü. Türkiye de sağlıkta dünyanın en büyük devrimini gerçekleştirdi.” ifadelerini kullandı.

Sağlıkta yapılan çalışmaları anlatan Soylu, şöyle devam etti:

“Bir umreye giden vatandaşımız orada ağır hasta oldu. Ben de Trabzon milletvekiliyim ya. Oradan telefon açtılar, dediler ki, ‘Bunu getirebilecek gücümüz yok, annemiz orada kalsın, istemiyoruz’. Eskiden Almancı gurbetçilerimize özenirdik, ‘Bize burada bir şey olursa Almanya’nın uçağı gelir bizi buradan alır götürür’. Şaşırırdık; ‘Aman Allah’ım, bunlar bunların vatandaşı değil de nasıl götürüyorlar? Ne zengin memleket’. Almanya bugün bu konuda darlandı. Biz Mekke’ye, Cidde’ye ambulans uçağımızı gönderdik. Oradan vatandaşımızı aldık, geldi. Allah’ımıza hamdolsun. Bunların hepsi büyük devrimlerdir.”

 AK Parti iktidarı döneminde yapılan çalışmaları anlatan Soylu, “Türkiye, kendi otomobilini yapacak ha. Türkiye’yi perişan ederlerdi, bugün doludizgin gidiyor. Bugün Türkiye kendi otomobilini yapıyor. 81 ilde üniversitesi var. Türkler nükleer enerjiye adım atıyor. Türkiye bir taraftan köprülerini yapıyor, bir taraftan yollarını yapıyor. Türkiye bir taraftan geleceğe ait güçlü adımlar atıyor. Bu büyük devrimdir ama en büyük devrimi biraz önce anlattığım sistem devrimidir. Çünkü oligarşik bürokrasiden Türkiye’yi kurtardı.” diye konuştu. 

Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimdi bir şey daha gerçekleştirdiğini vurgulayarak şunları kaydetti:

“Bu çatışmalardan menfaat uman kimlerdi, biliyor musunuz? Uluslararası faiz lobileri, ‘Burada kavga var, burada gürültü var, borcu daha fazla veririz.’ diye sürekli Türkiye’yi sömürüyorlardı. Şimdi o da bitti. Yatırımın asıl cenneti olacak Türkiye? Çocuklar daha rahat iş bulacak. Bütün dünyada 21. yüzyılın parlayan yıldızı haline gelecek. Görün, işlerimiz daha çabuk nasıl bitecek. 8,5 yılda bitiyordu atılan temeller, bugün 2 – 2,5 yılda bitiriliyor. Bunu daha çabuk bitirebilecek yeni bir sisteme adım atıyoruz. Artık gerileyen bir Türkiye yok. Bacakları titreyen bir Türkiye yok. Özgür bir Türkiye, ilerleyen bir Türkiye, zengin bir Türkiye, kudretli bir Türkiye ve zengin bir millet var. Bunu hep beraber sağlayacağız. 10 milyon istihdam sağlamışız son 16 yılda. Siz görün, önümüzdeki 5 yılda milyonlarca evladımıza iş sağlanacak. Hiç kimse endişe etmesin, Tayyip Erdoğan sizi aldatmadı, sizi yanıltmadı, Tayyip Erdoğan sizi kandırmadı. AK Parti sizi aldatmadı ve hep milletimize hizmetkarız dedi.”  

Bakan Soylu, bu seçime Cumhur İttifakı adı altında Milliyetçi Hareket Partisi ile beraber girdiklerini, bu gücün 21. yüzyılda Türkiye’yi iyi bir noktaya taşıyacağını belirtti. 

“Kafası karışıklara Türkiye’yi teslim etmeyelim”

Kendilerinin Cumhur İttifakı, karşı taraftakilerin de “millet” dediklerini ama onların “nefret ittifakı” olduklarını öne süren Soylu, şöyle konuştu:

“Onlar nefret ediyorlar çünkü yapılanlardan nefret ediyorlar. Çünkü Tükiye’nin büyümesinden nefret ediyorlar, Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyorlar. Tayyip Erdoğan’dan PKK da nefret ediyor, Amerikalılar da nefret ediyor, FETÖ de nefret ediyor. Ama Tayyip Erdoğan’dan kim nefret etmiyor biliyor musunuz? Mazlumlar, mağdurlar nefret etmiyor. Şu anda Kabe’nin etrafında tavaf edip, ‘Allah’ım, bu Müslüman yurduna yardım et.’ diyen, dilimizden, rengimizden olmayanlar, o dinimizden olanlar, onlar dua ediyorlar. Biz doğru taraftayız ve inşallah buradan ayrılmayacağız.”

“Bizler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile beraber siyaset yapmıyor olsaydık, Gezi olaylarında, 6-7 Ekim’de,17-25 Aralık’ta onunla beraber olmasaydık ve 15 Temmuz’da şu adi darbede, hain darbede onunla olmasaydık anamın emdirdiği süt bana helal olmazdı.” diyen Bakan Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Şimdi 24 Haziran’da güçlü bir seçime gidiyoruz. Sadece kendimiz için değil, sizin bu çektiklerinizi, darbeler, ekonomik krizler, siyasi krizler, ne olursunuz şu ön sırada duran çocuklar çekmesin diyoruz. Bunları görmesini istiyoruz. Büyük Türkiye, güçlü Türkiye, bugün dünyaya nasıl yardım eden bir Türkiye varsa aynısını hep beraber yaşayalım istiyoruz. Onun için 24 Haziran’a hep birlikte kuvvetli ve güçlü girmek istiyoruz. Kafası karışıklara Türkiye’yi teslim etmeyelim. Bir taraftan gücü PKK’da, bir tarafta Avrupa Parlamentosu’nda arayanlara Türkiye’yi teslim etmeyelim. Bir taraftan güya milliyetçilik yapan, bir taraftan güya ulusalcılık yapan ama HDP ile kol kola girenlere Türkiye’yi teslim etmeyelim. Demirtaş’a şefkatle davranan, Afrin kahramanının da apoletlerini sökenlere Türkiye’yi teslim etmeyelim.” 

Öte yandan, Soylu miting öncesi Mucur Belediye Başkanı MHP’li Ali Şahin’i ziyaret etti.