“İŞİNE BAK, BİZ SENDEN TİCARET, İHRACAT, AR-GE, İNOVASYON BEKLİYORUZ”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu yaşadıklarımızın hiçbiri ama hiçbiri tesadüf değildir ve bize yapılanın aynısı, başka ülkelere de yapılmaktadır. Ancak Türkiye, bu yapılanlara karşı özellikle son 15 yılda önemli bir dirayet ortaya koymuştur. Siyasi istikrarına sahip çıkmıştır, ekonomik dengesine sahip çıkmıştır ve bundan sonuç almıştır. Ekonomisini güçlendirmiştir, üretimini, büyümesini artırmıştır, terörü tasfiye sürecine sokmayı Allah’a hamdolsun ki başarmıştır.” dedi.

İçișleri Bakanı Süleyman Soylu, Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde (PEKOM) düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Teftiș Kurulu Başkanlığı Müfettişlik Temel Eğitimi ve Güncelleme Semineri’nde yaptığı konuşmada, geçmiş dönemlerden getirilen bilgi, birikim, tecrübe ve anlayışın bu toplantıda çok iyi harmanlanacağına inandığını dile getirdi.

Türkiye’nin zor günlerden geçtiğini ifade eden Soylu, “Ama umudu da aydınlığı da geleceği de hep birlikte yakalayacağımıza inandığımız günlerden geçiyoruz.” dedi.

Teftiş Kurulu üyelerinin sadece bir meslek erbabı değil, aynı zamanda insan, anne, baba, amca, arkadaş, mahallenin bakkalının dostu olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu:

“Bizim vatan şuurumuz, millet şuurumuz tartışılmazdır. İnançlarımız ve değerlerimiz tartışılmazdır. Tüm bunları ve bu anlayışı, sarsmak istedikleri bir dönemden geçtik. Bütün değerlerimizi istismar etmek istedikleri bir dönemden geçtik. Bunu sadece bir terör örgütü eliyle yürütmediler, bunu uluslararası bir operasyon çerçevesinde yürüttüler. Bunu en iyi sizler anlarsınız. Bazen içinizden geçen, ama ‘Zamanı mıdır değil midir?’ diye tereddüt ettiğiniz, belki de tereddüt etmeden sözü alnının ortasına çaktığınız günler oldu. Bunların hepsini bu ülke ve sizler yaşadınız ama ortada bir gerçek var, geçmiş dönemde yaşadıklarımızı gelecek döneme aktarmamak da bu neslin sorumluluğudur. En önemli sorumluluğumuz budur. Çünkü bu ülkede geçmiş dönemde yaşananlar, bu ülkeye yaşatılmaya çalışılanlar, eğer dirayet olmasaydı, eğer kararlılık olmasaydı, eğer bu toprağa bağlılık ve sadakat olmasaydı, belki de hepimiz başka yerlerde savrulup duruyorduk.”

Soylu, şimdi ayakları üzerinde durduklarını, ülkenin yarınlarına yönelik anlayışı hep beraber kucaklamaya çalıştıklarını söyledi. Son günlerde çok kapsamlı seminer ve toplantılar düzenlediklerine de değinen Soylu, şöyle konuştu:

“Bütün bunlarla esas itibarıyla yapmak istediğimiz çok nettir. Yeni yol güzergahımız, yeni sürecimizi, yeni anlayışımızı birlikte tekrar hep beraber ortaya koyabilmek ve bir iddiayı, bir ideali ve bir hedefi tekrar kendi odağımıza oturtmaktır. Elbette ki şunu söylemem gerekir, kullandığımız küçücük cihazların bile ikide bir güncellenmeye ihtiyaç duyduğu bir dünyada yaşıyoruz ve dünyanın belki de en hızlı gündem değiştiren ülkesinde yaşıyoruz. Bu itibarla mesleki bilgilerimizi gözden geçirmek, güncellemek ve sorunları ve çözüm önerilerini istişare etmek için bu seminerin organize edilmiş olmasını çok önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Hepinizin huzurunda emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.”

“Dengelerle oynuyorlar, çatışmalar yaratıyorlar”

Siyasetin, ekonominin, güvenliğin bir arada ve dengede tutulmak zorunda olunan, çok özel günler yaşandığını da vurgulayan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunu sadece biz yaşıyor değiliz. Dünyanın esas itibarıyla belirli bölgeleri, hatta belirli kıtaları doğrudan bu sorumlulukla yüz yüzedir. Bir kısmı bununla yüz yüzedir, bir kısmı da bunu yönetmekte ve hatta bunu dünyaya dayatmaktadır. Müdahaleler yapıyorlar, dengelerle oynuyorlar, çatışmalar yaratıyorlar ve oluşturdukları çatışma haliyle kendilerine ait avantajlı bir durum ortaya koymaya çalışıyorlar. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu ülkeler çatışmayı kendi yaşam alanlarının dışına taşıdılar. Çatışmadan ve istikrarsızlıktan arındırdıkları kendi alanlarında, ekonomik gelişmelerini tamamlamaya çalışıyorlar. İki büyük dünya savaşının yaralarını sardılar ve dünyanın geri kalan kısmını, ekonomilerini besleyecek, petrol verip silah alacak yerler olarak dizayn ettiler. Bahsettiğim bu istikrarsızlık alanının batı sınırında biz varız, Türkiye. Orta Asya’dan getirdiği köklü bir devlet ve millet geleneğinin üzerine bin yıllık Anadolu geleneğini bina etmiş, arkasında Osmanlı’dan gelen büyük bir sosyopolitik miras ve İslam devletinin manevi zenginliğinden ve köklü bir tarihten beslenen toplum yapısıyla dünyanın doğusundaki diğer ülkelerden ayrılan önemli bir ülke ve bu ülke, dünyanın bütün ekonomik kanallarının üzerinde durmaktadır. Enerji koridorları, ticaret yolları, deniz yolları, kritik hava sahaları, tarihi ipek yolu, modern ipek yolu ve daha bir sürü önemli özelliğin üzerinde duran bir ülkeden bahsediyoruz.”

“Türkiye, son 15 yılda önemli bir dirayet ortaya koymuştur”

Bakan Soylu, 12 bin yıllık insanlık tarihinin son 300 yılında ekonomik ve siyasi olarak küresel bir merkez olabilmeyi başarabilmiş Avrupa ve Amerika’nın, liderliği kaybetmemek için doğunun uyanışını engellemek zorunda olduğunu vurguladı.

Bunun için sürekli kontrollerinde tutmak zorunda oldukları ülkelerden birinin de Türkiye olduğuna işaret eden Soylu, “1950-60 arasındaki siyasi istikrar döneminde Türkiye’nin elde ettiği gelişim ve değişim, onlar için bir alarm ve sinyal olmuştur. Bu yüzdendir ki 1960 yılından itibaren siyasi istikrarsızlığı bu ülkeye kader olarak dayatmaya çalışan bir anlayışla mücadele ediyoruz. Bu milletinin gücünü, kalkınmadaki ve ekonomideki hamle üstünlüğünü ve etrafındaki coğrafya ile olan ilişkisini ve entegrasyonunu iyi anlayanlar ‘Acaba bu ülkenin önünü nasıl ve ne şekilde engelleyebiliriz?’ hikayelerini kendileri oluşturmaya çalışmışlardır.” dedi.

17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar birçok saldırıya hep birlikte şahit olduklarını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu saldırıdan öncesi de var. Hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Bu devlet önemli ve büyük bir devlettir. Bu millet asil bir millettir. Bu devletin ve bu milletin karakterlerini yoksunlaştırmaya çalıştırdıkları bir süreçten geçtik. İçini boşaltmaya çalıştıkları, ayakta durma unsurlarını ortadan kaldırmaya çalıştıkları bir süreçten hep birlikte geçtik. Sadece FETÖ’sü değil, bir taraftan PKK’sı var, bir taraftan DEAŞ’ı var, bir taraftan DHKP-C’si var. Ve bundan önce ‘anarşi dönemi’ diye adlandırılan bir dönemi yaşadık. Çorum olaylarını, Kahramanmaraş olaylarını yaşadık. Bugün hala aynı senaryoların canlandırılmak istendiğini hep beraber görüyoruz. Siyasette bir, iki aylık hükümetleri hep birlikte gördük, ekonomik ve siyasi krizleri hep birlikte gördük. Dışarıdan tezgahlanmış darbeleri hep birlikte gördük. Anlatmak istediğim odur ki bu yaşadıklarımızın hiçbiri ama hiçbiri tesadüf değildir ve bize yapılanın aynısı, başka ülkelere de yapılmaktadır. Ancak Türkiye, bu yapılanlara karşı özellikle son 15 yılda önemli bir dirayet ortaya koymuştur. Siyasi istikrarına sahip çıkmıştır, ekonomik dengesine sahip çıkmıştır ve bundan sonuç almıştır. Ekonomisini güçlendirmiştir, üretimini, büyümesini artırmıştır, terörü tasfiye sürecine sokmayı Allah’a hamdolsun ki başarmıştır.”

“Vesayet odakları tasfiye oldu”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, IMF’nin geçmişte günlük hayatın bir parçası ve vesayet olduğunu, tasfiye edildiğini hatırlattı. Ülkede inançlar ve değerler üzerinde de vesayet olduğuna işaret eden Soylu, “Kimimizin başörtüsüyle kimimizin inanç ve değerleriyle kimimizin kimliğiyle sürekli ama sürekli oynanan ve sabahtan akşama kadar 50 yıl sonrasının, 100 yıl sonrasının, 150 yıl sonrasının, 200 yıl sonrasının Türkiyesi’ni düşündüğümüz ve hayal ettiğimiz bir anlayışı bizim içimizden söküp atmaya çalışan, sadece günlük meselelerin içerisinde yorulan, akşam artık hiçbir şey düşünemez hale gelen fertlerden oluşan bir millet ve toplum oluşturmak için ellerinden gelen her şeyi ortaya koydukları bir vesayet vardı. Bunlar da tasfiye oldu.” diye konuştu.

Türkiye’de daha önce yargı vesayeti de olduğunu ifade eden Soylu, şunları söyledi:

“Haklının değil, güçlünün egemen olduğu bir yargı vesayeti vardı. Bugün bu da tasfiye oldu. Yargının siyasallaştığı, yargının içerisine her türlü ayrımcılığın konulduğu bir süreci hep birlikte Türkiye’de yaşadık. Bu da tasfiye oldu. Türkiye’de terör örgütleri ve terör üzerinden, ‘Artık bu bitmez.’ diye insanların dillerine pelesenk olan, kafalarına ve zihinlerine hakim olan bir terör vesayetiyle karşı karşıyaydık. Allah’a şükür bundan da kurtuluyoruz. Karşı karşıya kalmış olduğumuz süreçlerin tamamı, bu vesayetlerin tasfiyesiyle alakalıdır. Biliniz ki küresel güçlerin hiçbirisi özgür ve hür bir Türkiye istemiyor. Biliniz ki kendi kabiliyetlerimizle ayakta durmamızı istememektedirler. Biliniz ki elimizi bir mazluma uzatmamızı, kendi medeniyetimizin bize değerlerini, kendi inancımızın, ahlakımızın değerlerini komşularımıza yansıtmamızı istememektedirler. Dünyada yapılan haksızlığa ‘Durun, ne oluyor?’ diye haykırmamızı istememektedirler. Biliniz ki 600 yıl bu coğrafya ve dünyada ortaya koyduğumuz ilkeleri, prensipleri ve düsturları yeniden hayata geçirebilecek bir Anadolu tablosu istememektedirler. Alevisiyle Sünnisiyle Türküyle Kürdüyle hep birlikte birbiriyle kucaklaşmış ve yarına güçlü bir şekilde adım atabilecek bir millet istememektedirler. Bütün tabloların hepsini, bu anlattıklarımın hepsini hayatınızın her alanında görerek, bizzat yaşayarak, bizzat acısını çekerek şahit olanlarsınız sizler. Artık bunu yarına taşımak istemiyoruz.”

Bakan Soylu, tecrübeler ve birikimle artık bir daha tuzağa düşmeyecek şekilde en iyi çalışmanın, en büyük sorumlulukları olduğunu ifade etti.

Memleketin, ülke içindeki birliğini ve kardeşliğini tahkim ettiğini, bölgesindeki coğrafyada önemli bir oyuncu haline geldiğini ifade eden Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Teftiş Kurulu’nun ve polis başmüfettişlerinin birinci öncelikli görevi, FETÖ ile mücadele etmektir. Bunun tam anlamıyla bittiğini söyleyenler yanılmaktadırlar. Bir matruşka gibi açıyorsunuz içinden çıkıyor. 15 Temmuz gecesi olanlar ve bu hadiseyi Türkiye’nin başına getirmeye çalışanlar yargılanıyorlar. Türkiye içinde olanlar gerekli cezayı alıyorlar. Sizin kendi mesleğiniz içinde tanıdıklarınız ve yıllarca FETÖ’nün bayraktarlığını yapanları tanıyorsunuz, teşkilat tanıyor ve gereği yerine getiriliyor. Nam almış, nam salmış ve bu işte bayraktarlık yapanlar kamuoyunda biliniyorlar ve bunlarla ilgili de gereği yapılıyor. Ya sonrası? Bu örgüt, diğer örgütler gibi değildir. Devleti bir hastalık gibi sarmaya çalışmış bir örgüttür. Devletin kendi varlığına saldırmıştır. Bu hastalıklı yapıdan tek bir hücre kalmayana ve temizlendiğinden emin olana kadar bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız.

Bakan Soylu, 15 Temmuz darbe girişiminden bakanlığıyla ilgili çalışmalara değinerek, şunları kaydetti:

“15 Temmuz hain darbe girişiminden bugüne kadar darbe teşebbüsü ve FETÖ ile iltisaklı olduğu düşünülen toplam 55 bin 665 tutuklama gerçekleşmiştir. Örgütün şifreli haberleşme programı olan ByLock’un 102 bin 596 kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir. Bunların 23 bin 171’ine adli işlem uygulanmıştır. İçişleri Bakanlığı bünyesinde, 14 bin 754 kişi görevden uzaklaştırılmış, 29 bin 261 kişi de ihraç edilmiş, toplam 44 bin kişiye bu konuda gerekli araştırmalar, soruşturmalar ve değerlendirmeler sonucunda gerekli işlemler gerçekleştirilmiştir. Titiz bir çalışma yürütülmektedir, bunun neticesinde göreve iade edilenler de olmaktadır. Bu kapsamda bakanlığımız bünyesinde hakkında işlem yapılan 7 bin 602 kişi de görevine iade edilmiştir. FETÖ soruşturması kapsamında iptal edilen pasaport sayısı 234 bin 419’dur.”

“Adamlar akıllarını bir meczuba kiraya vermişler”

FETÖ yapılanmasında her kademeden insanın olduğunu ifade eden Soylu, “Öyle karmaşık bir yapı gibi bir generali, bir emniyet müdürünü bir çaycının, bir temizlik, bir teşeron elemanının emrine vermiş bir yapıdan bahsediyorum. Adamlar akıllarını bir meczuba kiraya vermişler.”dedi.

Bunun hayali bir yapı olmadığını, meselenin bir siyaset meselesi de olmadığını belirten Soylu, karşıda çok ciddi şekilde örgütlenmiş, birden fazla stratejisi olan, önemli bir stratejik akıldan destek alan, başlı başına bir istihbarat ağı olan, silahlı ayağı olan, gelen emir ne kadar vahşice olursa olsun itaat eden geniş bir yapının söz konusu olduğunu vurguladı.

“Biz senden ticaret, ihracat, Ar-Ge, inovasyon bekliyoruz”

Bakan Soylu, darbe girişiminin ardından devletin kurumsal yapısının ve ülkenin güvenlik güçlerinin zaafiyet göstermediğini söyledi.

Oturdukları yerden, yazdıkları yerden paralar cebine girerken birilerine işlerin çok kolay geldiğini ifade eden Soylu, “Türkiye yüzde 11,1 büyüdü. OHAL’de büyüdü. Bir önceki çeyrekte 5, bir önceki çeyrekte yüzde 5,1 büyüdü. Ben anlamıyorum yıllardan beri. Herkes her işi biliyor ve her işe karışıyor. İş adamı siyaset yapıyor, teoriler üretiyor. İşine bak, biz senden ticaret, ihracat, Ar-Ge, inovasyon bekliyoruz. Türkiye’nin yarınlarında daha büyük adımlar atılmasını, istihdamın artmasını bekliyoruz.” dedi.

Soylu, FETÖ’nün tek başına hareket etmediğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Biz bu kadar ahmağız sadece bununla uğraşıyoruz öyle mi? FETÖ sadece FETÖ… Arkasında koskoca Amerika yok değil mi? 15 Temmuz’u bir meczup yaptı öyle mi? Bizim de buna inanmamızı istiyorlar. 15 Temmuz’un sabahı eğer bu darbe başarılı olmuş olsaydı, ilk alkışlayanlar ve kabul edenler bugün bize müttefik diye geçinen ülkeler olacaktı.

1960, 1980 darbelerinde Türkiye aynısı ile karşılaştı. 28 Şubat’ta bu ülkeyi lime lime doğrarken, bütün değerlerimizi parça pincik ederken seslerini çıkarmayanlar ve buna seyirci kalanlar aynı ülkeler. Yıllardan beri aynı köteği yemekten yorulmadık mı? Hala Avrupa’ya yaranacaksın. Neyin Avrupası’na yaranacaksın? Yaran da görelim bakalım. Elinle kuş tutsan, her tarafı altınla donatsan bu Avrupa’ya yaranabilmek mümkün değildir. İdeolojik ve siyasi bakıyorlar. Seni güçlü görürse seninle masada oturup doğru konuşabilme kabiliyetine sahip olur. Bu anlaşılamadı hala.”

Almanya’da bir tek haberin, Alman devletinin bilgisi dışında yayınlanamadığını ifade eden Soylu, “Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz?” dedi.

“Terörle mücadele bugün tarihindeki en güçlü noktasındadır”

FETÖ’nün polis, yargı, doktor dahil olmak üzere sözde ve mahrem imamlarının bulunduğunu, bunlar sorgulandıkça yeni bilgilerin elde edildiğini, yeni süreçlere ulaşıldığını anlatan Soylu, “Bugüne kadar çok süratli ve hızlı geldik. Ama bundan sonra bu FETÖ mücadelesini tamamlayabilmek ve sonuna erebilmek için iğne ile kuyu kazmak gibi aynı şekilde bu soruşturmaların üzerinden birinden birine, bir olaydan bir olaya sonuca ulaşmak durumundayız.” diye konuştu.

Başmüfettişlerin çok önemli olayları değerlendirdiğini, analiz ettiğini ve sonuç ortaya koyduğunu ifade eden Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

“Her ortaya koyduğunuz olayda elbette büyük bir ders çıkarılıyor. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmamalı. Bunu öyle oluşturmalıyız ki teşkilatımızda bu tür olaylarla bir daha karşı karşıya kalmayalım. Bizde bir kural var, işkenceye sıfır tolerans. Bu çok net ve açıktır. Hukuk devletinden kesinlikle ayrılmamalıyız. İhtiyacımız da yok. Büyük bir teşkilatız. İçişleri Bakanlığı bünyesinde silahlı 500 bin kişilik bir teşkilatız. Bu bir ülke için önemli bir kabiliyettir ve önemli bir süreçtir.

Bütün bunları iyi bir şekilde koordine etmek hepimizin temel görevi, buradan elde ettiğimiz çıktıları yansıtmak ve iyi uygulama örnekleriyle buluşturmak da temel sorumluluğumuzdur. Elbetteki bu cerahatler temizlendikten sonra kurumlarımız ve toplumumuz birbirine çok daha fazla kenetlenmiş, yaptığımız operasyonlarda başarımız artmıştır. Terörle mücadele bugün tarihindeki en güçlü noktasındadır. FETÖ, PKK, PYD, DHKP/C, DEAŞ ile aynı anda mücadele edilmekte ve etkili sonuçlar alınmaktadır.”

“Hain terör örgütlerinin her biri biriyle ilişkilidir”

Hava kararınca bir vampir gibi ortaya çıkan ve sabah ışıklarıyla defteri dürülen bu hain terör örgütünün tekrar ayaklanmaması için görevin polis başmüfettişlerinde olduğunu dile getiren Soylu, “Bugün yaklaşık 200’ün üzerinde evlatlarımız operasyon yapıyor. Bu hain terör örgütlerinin her biri biriyle ilişkilidir. Dosyaların arasıda PKK-FETÖ, PKK-PYD-DEAŞ ilişkileriyle karşılaşmıyor muyuz? Müttefikimiz Amerika, Rakka’da PKK, PYD ile DEAŞ’ı nasıl bir araya getirdi? Nasıl el sıkıştırdı? Nasıl oradan ayırdı hep beraber gördük. ” diye konuştu.

Türkiye’nin 15 yıldır, birileri gibi kendi ülkesini, bu toprakları güçsüz değil, kendi ülkesini, milletini, topraklarını güçlü gören bir lideri olduğunu ifade eden Soylu, “Bizim yapmamız gereken bu anlayışın altını tahkim etmek ve doldurmaktır. Bizim 2 bin 200 kilometre Elbab’ta, Azez’de, Cerablus’ta ne işimiz var diye söylenebilir. Ama bir lider varsa ‘ben ülkeme yönelecek tehditleri, kendi topraklarımda değil tehtidin geldiği yerde engellemek zorundayım’ diyorsa biz orda oluruz.” dedi.

“Polise olan güvenin artışı yüzde 30’un üzerinde”

İçişleri Bakanlığı olarak yenilenme dönemi içinde olduklarını anlatan Soylu, özellikle birbirinden farklı birimlerin, alt yapıların, sistemlerin birbiriyle entegrasyonu konusunda ciddi adımlar atıklarını, 5 temel noktada bakanlığı yeniden ele aldıklarını söyledi.

Bakan Soylu, terör sebebiyle 93 belediyeye belediye başkanvekili atadıklarını ve geçen sene kasım ayında “Devletin valisi, kaymakamını, polisini, askerini nasıl görüyorsunuz?” , “Terörle mücadeleyi destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?” diye bir araştırma yaptıklarını anlattı.

Bu 93 belediye içinde sadece polise olan güvenin artışının yüzde 30’un üzerinde olduğunu aktaran Soylu, bunun önemli bir mesafe alındığının göstergesi olduğunu vurguladı. Soylu, terörle mücadeleyi desteklemeye artışın oranının da yüzde 28’in üzerinde olduğunu anlattı.

“Görevimiz dua almak”

Soylu, samimiyet, hakkaniyet ve hasbilikle bir meselenin üzerine gidilmesi halinde bunu en iyi vatandaşın kendisinin anlayacağının da altını çizdi.

Siirt’in ilçesi Eruh’u örnek gösteren Soylu, bu ilçeye birkaç kez gittiğini belirterek, ilçenin genç kaymakamının bölgede çok önemli çalışmalar yaptığını anlattı. Kaymakamın Eruh’taki çocukların hayatlarını değiştirdiğini vurgulayan Soylu, aynı durumun Ağrı’nın Tutak ilçesinde de yaşandığını dile getirdi.

Tutak’ın genç kaymakamının da bölgede önemli çalışmalara imza attığını belirten Soylu, “Genç bir kaymakam, 60 yıldır hanelerin içerisinde bulunduğu su deposunu belediye başkanlığı vekilliği döneminde değiştiriyor. Çocuklara parklar, spor alanları yapıyor, güzel caddeler oluşturuyor, kadınlara meslekleşme konusunda adım atıyor. Orayı yaşanabilir hale getiriyor. Birçoğunda böyle, bu yapılabilir bir şeydir ve bunu bu teşkilatlar başarıyor.” dedi.

Kamu verimliliğini önemsediklerini vurgulayan Soylu, “Bizim görevimiz sadece işimizi yapmak değil, dua almaktır aynı zamanda. ‘Allah razı olsun.’ ile karşı karşıya kalabilmektir.” ifadelerini kullandı.

Ortak politika belgeleri oluşturarak gelecekte görev yapacak yöneticilere de bir yol haritası bırakmayı hedeflediklerini dile getiren Süleyman Soylu, dün Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın kendisine getirdiği, Ankara’nın ilçelerinin emniyet performanslarını da incelediğini anlattı.

“Bizi tezgaha getirmeye çalışıyorlar”

Tabloyu görmenin, sadece “kusur bulmak” amacı taşımadığını, bu şekilde neredin takviye ve tahkim edileceğinin de görüleceğini vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

“Eksiklikleri, aksaklıkları, tolere edilebilecekleri, edilemeyecekleri, acil bir şekilde değiştirilebilecekleri… Hepiniz bu tuşlara basmalısınız. Kimi zaman alarm tuşuna, kimi zaman takdir tuşuna, kimi zaman uygulamanın ilgili tuşuna basmalısınız. Burada sinyal var aman buraya dikkatli olun. Bakın buradan başka bir problem çıkarıyor. Şu gözlerden daha fazla gözler bizi izliyor ve bizi tezgaha getirmeye çalışıyor. Enteresan işler bunlar. Bizim bilgimizin dışında başka ülkeler, bizim ülkemizde at oynatamamalıdır. Bu kadar açık ve nettir. Bu kadar insanın, bu kadar büyük tecrübeyle bu kadar büyük bilgiyle… Neredeyse yaşamadığımız iş kalmamıştır bu ülkede. Çok daha önemli ve güçlü bir geleceği hep beraber oluşturmalıyız.”

Teknolojinin de “Olmazsa olmazları” olduğunun altını çizen Soylu, “Server’ları başka ülkede olan teknolojileri kullanırsak, petrole, enerjiye bağımlılığımızı yarın Allah’ın izniyle ortadan kaldıracağız, bu sefer teknolojik bağımlılık olarak onlara bağımlı kalmış olacağız. Onun için kendi milli yazılımlarımızla ve kendi arkadaşlarımızla beraber bunu sağlayabilecek ve bunu sürekli üst düzeye getirebilecek, her yerde kendimizin olmayacağı, kendimizin koşmayacağı, teknolojiyi koşturacağımız bir sistemi sizler önermelisiniz.” ifadelerini kullandı.

Özellikle koordinasyon ve entegrasyon noktasında attıkları adımlarla asayiş ve terörle mücadelede önemli veriler elde ettiklerine de değinen Soylu, Türkiye’nin önemli bir yol ayrımında olduğunu bildirdi. Soylu, “Türkiye’yi biraz önce bahsettiğim meselelerle karşı karşıya bırakmak isteyenlere karşı bütün tecrübemizi, bilgimizi, anlayışımızı ortaya koymamız gerektiğini ifade ediyorum.” dedi.

Soylu, konuşmasının sonunda şehitleri, gazileri ve uzun süre hizmet verdikten sonra emekli olan teşkilat mensuplarını minnetle andı.