İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU: HALİHAZIRDA FAİLİ MEÇHUL KADIN CİNAYETİ YOKTUR

İçişleri Bakanı Soylu, “Halihazırda faili meçhul kadın cinayeti yoktur. Suçluların yüzde 82,4’ü yakalanmış, yüzde 16,2’si olayı müteakip intihar etmiştir.” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan “Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri” başlıklı raporun 2016-2017-2018 verileri değerlendirme toplantısına katıldı.

Yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Soylu, böyle günlerde yapılan her konuşma, tartışma, mesaj, ana haber bültenlerindeki her haber ve sosyal medyadaki en küçük paylaşımın bile farkındalık oluşturduğuna inandığını söyledi.

Küresel terörden göçe kadar birçok trajedinin yaşandığını anlatan Soylu, bunun üstüne bir de kadına yönelik şiddeti tartışmanın ayrı bir üzüntü ve endişe kaynağı olduğunu ifade etti.

Sadece öldürme ve can kaybı olarak değil şiddet, tecavüz, taciz, cinsel suçlar, psikolojik baskı gibi kabul edilemeyecek diğer olaylarla ilgili de hoş olmayan bir tablonun söz konusu olduğunu aktaran Soylu, öte yandan bu olumsuzlukları bitirme konusunda da gerek devletler gerekse sivil toplum kuruluşları eliyle önemli bilinçlenme ve mücadele trendi yakalandığını dile getirdi.

“STK’ler ile devletin açıkladığı rakamlar arasında farklar göze çarpmaktadır”

Soylu, Türkiye’de kadın cinayetinden kasıtın “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kapsamına giren hadiseler olduğunu belirterek, buradaki kriterler ve genel çerçevenin, uluslararası standartlarla da uyumlu olduğunu söyledi.

“Hatta bizim kanunlarımızdaki tarifin kapsamının dünya örneklerinden daha geniş olduğunu söylemekte hiçbir beis söz konusu değildir.” diyen Soylu, şöyle devam etti:

“Bunu ifade etmemdeki maksat şudur; zaman zaman, kadına yönelik şiddeti önleme üzerine faaliyet gösteren ve esasen emeklerini de çok önemsediğimiz, meseleye önemli katkılar sunan bazı araştırmacıların ve bu konuda araştırma yapan sivil toplum kuruluşlarının açıkladığı kadın cinayeti rakamlarıyla devletin açıkladığı rakamlar arasında farklar göze çarpmaktadır. Bu fark, olayların kendi kategorilerinde değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Söz gelimi bir intihar vakası olabiliyor veya birden fazla kişinin karıştığı öldürme olayında bir kadın da hayatını kaybedebiliyor. Bunlar ölen kişinin cinsiyeti itibarıyla kadınla ilişkili olmakla beraber, cinayetin maksadı doğrudan kadına yönelik olmadığı için, kadın cinayeti kapsamında değerlendirilmemektedir. Burada kamu olarak kadın cinayeti başlığında ele aldığımız hadiseler, başta da belirttiğim hem uluslararası çerçevedeki belirlenen ilkeler aynı zamanda da kanunun kapsamına giren hadiselerdir.”

Soylu, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda dünyadaki rakamlara bakıldığında, aslında zaman zaman şaşırtan farklılıklara rastladıklarını söyledi.

Dünya Ekonomik Forumunun yayınladığı küresel cinsiyet eşitliği raporunda birinci sırada yer alan İzlanda ve Finlandiya’da 2016 yılında 1 milyon kişi başına düşen kadın cinayeti sayısının 6 olduğunu aktaran Soylu, Türkiye’de ise bu oranın aynı yıl 3,7 olarak gerçekleştiğini ifade etti.

Bu rakamın Amerika’da 2015 yılı için 22 olduğuna değinen Soylu, şunları kaydetti:

“Öyle tahmin ediyorum, gelişmişlik seviyesi üzerinden düşününce, tahminlerimizle örtüşmeyen bir durum söz konusudur. Dünya Sağlık Örgütünün 2015 verilerine göre yayınladığı ülkeler sıralamasında İngiltere ve Japonya 1 milyon nüfus başına düşen 2 kadın cinayetiyle oranları en düşük ülke konumundadır. İsviçre, Yunanistan, İran, Gürcistan’da bu sayı milyon nüfus başına 4’tür. Almanya, Hollanda, Norveç, İsveç ve İspanya’da 5, İsrail, Ermenistan ve Hırvatistan’da 7, Belçika, Avusturalya ve Romanya’da 8 kişidir. Türkiye 2015 verilerine göre Almanya ile aynı bantta yer alıyor, yani 1 milyon nüfus başına 5 kadın cinayeti var. Ancak sonraki yıllarda Türkiye için bu rakam sırasıyla 2016’da 3,7, 2017’de 4,33 ve 2018 sonu itibarıyla da 3,4 olmuştur.”

“Kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke yüzde 52 ile Danimarka”

Soylu, “2015 verileriyle kadın cinayetlerinin yüksek olduğu ülkeler Rusya 32, Meksika 35, Brezilya 42 ve Guatemala 72 olarak karşımıza çıkmaktadır.” dedi.

Eurostat verilerinin bunlardan biraz farklılık gösterdiğini, ülkelerarası sıralamada bir iki basamaklık farklar olsa da ortalamaların bu şekilde olduğunu bildiren Soylu, Türkiye’nin sıralamasının ise her iki veri kaynağına göre ortalama olarak aynı olduğunu ifade etti.

Soylu, meseleye küresel bazda cinayet açısından değil de kadına yönelik şiddet açısından bakıldığı zaman gelişmişlik seviyesinden bağımsız bir dağılımla karşı kaşıya kalındığını anlattı.

Uluslararası kuruluşların raporlarına göre Avrupa’da her üç kadından birisinin 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığına dikkati çeken Soylu, uluslararası raporlara göre kadına şiddetin en yüksek olduğu ülkenin yüzde 52 ile Danimarka olduğunu, onu yüzde 47 ile Finlandiya’nın izlediğini kaydetti. Soylu, bu ülkenin “Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu”nda birinci sırada yer aldığını söyledi.

İsveç’in yüzde 46, Fransa ve İngiltere’nin yüzde 44, Almanya’nın ise yüzde 35 ile 5. sırada olduğunu dile getiren Soylu, bu verilere bakıldığında kadın cinayetleri noktasında ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin tek başına belirleyici olmadığını, sosyal yapıların, kültürlerin çok farklı sonuçlar doğurabileceğinin ortaya çıktığını vurguladı.

Kadına ve aileye yönelik şiddetle mücadele noktasında Türkiye’nin mevzuat alanında da çok önemli adımlar attığına değinen Soylu, gerek Türk Medeni Kanunu, gerekse Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikler, gerek 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kabulü, gerekse Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nın kabulü ve diğer kanun ve yönetmeliklerinde yapılan düzenlemelerin her birinin kendi adına önemli sonuçlar ürettiğini kaydetti.

“2018’de 281 kadın cinayeti gerçekleşmiştir”

Soylu, Polis Akademisi Başkanlığı tarafından hazırlanan rapor kapsamında yapılan veri analizleri ile ilginç bulgular ortaya koyulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de polis ve jandarma bölgesinde ‘6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ kapsamında işlenen kadın cinayeti sayıları 2016’da 301, 2017’de 350, 2018’de ise 281 olarak gerçekleşmiştir. Cinayetlerin en çok işlendiği mekan, yüzde 72,8’le kadının kendi evidir. Yüzde 15 ile sokak gelmektedir. Cinayetlerde kullanılan silahların yüzde 52,8’inin ateşli silahlar olup bunların yüzde 83,9’unun ruhsatsız olduğu görülmektedir. Failler açısından bakıldığında, halihazırda faili meçhul kadın cinayeti yoktur. Suçluların yüzde 82,4’ü yakalanmış, yüzde 16,2’si olayı müteakip intihar etmiştir. Faillerin sadece 1,3’lük kısmı firaridir, bunların da yakalama çalışmaları devam etmektedir.”

Soylu, faillerin yüzde 0,1’inin de kaçarken kaza sonucu öldüğünü söyledi.

Cinayeti işleyenlerin yüzde 69’unun ilkokul ve ortaokul, yüzde 18,9’unun lise ve dengi okullar, yüzde 5,5’lik kısmının da üniversite mezunu olduğunu aktaran Soylu, eğitim durumu yükseldikçe kadın cinayetine karışma oranının azaldığını, buna mukabil, her eğitim seviyesinden insanların bu suça bulaşma ihtimali olduğunun da görüldüğünü vurguladı.

Eldeki bulgularda sadece lisansüstü eğitim almış kişiler arasında kadın cinayeti faili bulunmadığının anlaşıldığını aktaran Soylu, faillerin yüzde 57’sinin işsiz veya nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan kişiler olduğuna dikkati çekti. Soylu, faillerin yüzde 63’ünün maktullerle eş veya duygusal partner ilişkisi bulunduğunu, yüzde 32’sinin akraba, yüzde 1,7’sinin de komşu olduğunun görüldüğünü ifade etti.

Faillerin yüzde 63,7’sinin evli, yüzde 21,2’sinin bekar olduğunu belirten Soylu, “Failler açısından dikkat çeken bulgulardan birisi, kadın cinayeti işleyenlerin yüzde 86,5’inin daha önce hiçbir sabıkasının olmadığıdır. Bunun altını çizmek gerekir. Bu vakaların önemli bir kısmında hadisenin aniden geliştiği, hadisenin öncesinde kadının herhangi bir şiddet şikayeti başvurusu olmadığı durumlar azımsanmayacak sayıdadır. Elbette ki başvuru olmaması şiddet görmediği anlamına da gelmemektedir. Bazen şiddet vuku bulsa bile aile içerisinde kalması tercih edilebiliyor.” diye konuştu.

Kadının, eşinin, ailesinde yer alan bireylerin, akrabalarının veya duygusal yakınlık içinde olduğu erkek arkadaşının kendisine bir zarar verebileceğini tahmin etmediğini, dolayısıyla bir tedbir de öngörmediğini dile getiren Soylu, maktuller açısından dağılım incelendiğinde, yüzde 58,5’inin evli, yüzde 16,1’inin boşanmış, yüzde 16,3’ünün ise bekar kadınlar olduğunu ifade etti.

Soylu, 18-45 yaş arası ağırlıklı olmakla beraber hemen hemen her yaş grubundan kadının bu cinayetlere maruz kaldığını, 0-17 yaş grubundaki oranın yüzde 8,6, 66 ve üzeri yaş grubunda ise yüzde 7,1 olduğunu belirterek, yüksek yaşlardaki cinayet sebebinin yüzde 17 oranında ekonomik nedenler, yüzde 46,7 psiko-sosyal motifler ve yüzde 38,3 oranında da failin ruhsal ve bedensel sağlığı ile madde kullanımı şeklinde kendini gösterdiğini anlattı.

“2018 yılında 418 bin 995 önleyici veya koruyucu tedbir kararı alındı”

Bakan Soylu, kadın cinayetlerinin yüzde 42,6’sının psiko-sosyal sebepler, yüzde 36,6’sının cinsel amaçlar, yüzde 13’ünün ise ruhsal-bedensel sağlık sorunları ve madde kullanımı nedeniyle işlendiğinin anlaşıldığını söyledi.

Bakanlık bünyesinde geliştirilen Kadın Destek (KADES) yazılımını hatırlatan Soylu, akıllı telefonlara indirilen bu yazılımın sadece kadınların kullanımına açık olduğu bilgisini verdi.

Şu ana kadar yazılımı indiren kadın sayısının 60 bin 699, aktif kullanıcının 29 bin 81, gelen ihbar sayısının ise 7 bin 991 olduğu bilgisini veren Soylu, yaklaşık 4 bin çağrının gerçekten bir tehlike içeren durumlara ilişkin olduğunu ifade etti.

Şikayet üzerine alınan tedbir kararlarına bakıldığında, 2018 yılında 418 bin 995 önleyici veya koruyucu tedbir kararı alındığının görüldüğünü belirten Soylu, bu sayının 2017’de 359 bin 165, 2016’da ise 337 bin 608 olduğunu kaydetti.

Soylu, “Kamuoyundan ricamız, bu yazılımın indirilip kullanılması yönünde konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları ve kadın derneklerinin, medyanın biraz daha duyarlı olmasıdır. Özellikle kadın derneklerinin internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden bu projeye desteklerini beklediğimi çağrı olarak yenilemek isterim.” ifadesini kullandı.