İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU, AA EDİTÖR MASASI’NA KONUK OLDU

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Türkiye’yi şimdi öngörülebilir bir hale getiriyoruz. Bize okyanus ötesinden, adam ABD’den parmak sallamasın istiyoruz.” dedi.

Soylu, konuk olduğu AA Editör Masası’nda soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde milletvekillerinin bakan olmayacağına yönelik açıklamalarla kabine üyelerinin büyük bölümünün milletvekili listesinde yer aldığı hatırlatılarak, Türkiye’de yeni dönemde siyasetin nasıl şekilleneceğinin sorulması üzerine Soylu, Türkiye’nin bugüne kadar parlamento yasama ve yürütme sistemiyle geldiğini anımsattı.
Söz konusu uygulamada çeşitli açıkların yaşandığını, bazen Meclisin hükümete, bazen de hükümetin parlamentoya karşı güçlü olduğunu bildiren Soylu, bu makas aralığından oligarşik bürokrasi ve uluslar arası sermayenin faydalandığını söyledi.

Sistemdeki çatışmaların istikrarsızlık ve risk meydana getirdiğini dile getiren Soylu, öngöremezliğin yatırımlara engel olduğunu, faizleri yükselttiğini, döviz kuru istikrarını bozduğunu, siyaseti itibarsızlaştığını bildirdi.
Bunların geçmiş dönemlerde yaşandığını, sistemin bunu ürettiğini ifade eden Bakan Soylu, yeni sistemle Cumhuriyet tarihinin en güçlü, en yalın parlamentosunun oluşturulacağını kaydetti. Soylu, yeni sistemde yasamanın da yürütmenin de kendi işini yapacağını belirterek, şöyle konuştu:

“Şöyle bir iddia meydana geldi, şöyle söylendi sanki, ‘Türkiye bir diktatörlüğe gidiyor’. Sanki ‘Bizim seçimlerimiz yüzde 90’a yüzde 10 bitiyormuş’ gibi. AK Parti yüzde 90, muhalefet yüzde 10 alıyormuş gibi başka ülkelerde olduğu gibi,  ‘Türkiye bir diktatörlüğe gidiyor, parlamento tamamen devreden çıkartılacak, Türkiye’yi seçilen kimse seçilmiş kral gibi yönetecek’… Böyle bir şey yok. Böyle bir şey olmadığını hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem AK Parti bütün Türkiye’ye bu parlamentonun ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Yürütmeye buradan transfer olur olmaz, bu takdiridir. Kimin takdiridir? Yürütmeyi kazananın takdiridir. Yürütmeyi kim kazanmışsa buradan istediğine, eğer sayısı yeterse, içeride kritik bir durum söz konusu değilse bunu takdir eder yapar veya yapmaz.”  

Soylu, yeni sistemle güçlü bir işleyiş modelinin hayata geçirileceğini, demokrasi kültürüne katkı sağlanacağını aktararak, şunları söyledi:
“Bu muhteşem bir dizayndır. Bundan güçlü bir Meclis çıkacak, bir işleyiş modeli çıkacak. Burada tabii birileri çok üzülecek, tek üzülecek CHP olacak. CHP hükümet odaklıdır. Hep hükümetin attığı adımlara yönelik Mecliste muhalefet ortaya koyar. Oradan sıkıştırmaya çalışır. Şimdi orada hükümet olmayacak. Orada ne olacak? Orada yasama tartışılacak, yani Türkiye’nin hangi kurallarla yeniden bezenmesi, değiştirilmesi lazım geldiği… Bu da CHP’yi, muhalefet partisini neye getirecek? Muhalefet partisini yönetmeye getirecek. Orada çok daha iyi bir yasayı çıkartmaya getirecek ve kendi siyasal düşüncelerine göre onu hazırlamaya getirecek. Muhteşem bir sistem. Millet, Türkiye çok rahatlayacak.”

“Türk siyasetinin makus talihiydi, bitti”

Cumhur İttifakı’nın karşısındaki partilerin yeniden parlamenter sistemi getireceklerine yönelik vaatleri hatırlatılarak, halkın yeni sistemi halkoylamasından bugüne oranla daha fazla benimseyip benimsemediğinin  sorulması üzerine Bakan Soylu, muhalefetin de yeni sistemi benimsediğini söyledi.

Muhalefetin çıkardığı cumhurbaşkanı adaylarını hatırlatan Soylu, “Ben onların yerinde olsam, madem bu sistemi benimsemiyorsunuz aday göstermem.” dedi.

Soylu, muhalefetin gerçekleştirdiği ittifaka dikkati çekerek, “Şimdi oyunun kurallarının tamamını oynuyorsunuz ve sonra da diyorsunuz ki (Biz bunu eski sisteme döndüreceğiz).”  ifadesini kullandı. 
Eski sistemdeki çatışmaların bedelini milletin terörizmle, anarşizmle, fukaralıkla, her şeyle ödediğini belirten Soylu, “Türkiye’yi şimdi öngörülebilir bir hale getiriyoruz. Bize okyanus ötesinden, adam ABD’den parmak sallamasın istiyoruz. Bu kadar basit. Bunu nasıl yapacaksınız? İçeride güçlü olacaksınız, hükümetiniz güçlü olacak. O gazete manşetleri hükümet düşürmeyecek. Tehditler, şantajlar olmadı mı bu ülkede? Oldu. Hangi demokraside böyle bir şey olabilir? Rahmetli Özal, Adnan Menderes tehdit edilmedi mi, rahmetli Erbakan’a aynı şeyi defalarca yapmadılar mı, Türkeş’i tehdit etmediler mi? Bu Türk siyasetinin bir makus talihiydi, bu bitti.” ifadelerini kullandı.
Eski sisteme dönüşü imkanlı görüp görmediği sorulması üzerine Soylu, “Halkın onayladığı bir şeyi tekrar halkın önüne ‘Ben bunu tekrar geri döndüreceğim’ diye getirmek demokrasiye, halka bir de kendine inançsızlık.” dedi.

“Biz bütün riski aldık”

Kayyum atanan belediyelerde yapılan hizmetleri fotoğraflarıyla göstererek anlatan Soylu, muhteşem hizmetlere imza atıldığını söyledi. 
 
Ağrı’nın Tutak ilçesi ve Siirt’in Eruh ilçesi gibi bir çok yerde sanat sokakları oluşturduklarına değinen Soylu, Diyarbakır ve Van’da İranlı turistlerin katbekat arttığını bildirdi. “Diyarbakır’ın caddeleri dünyanın hiçbir yerinde yok şu anda.” diyen Soylu, kentte devasa bulvarlar açıldığını dile getirdi. 

Terörün bölgeye ve oradaki Kürtlere çok çektirdiğini işaret eden Soylu, orada terörden bıkan yatırımcıların İstanbul’a ve farklı illere gittiğini aktardı. PKK’nın arkasında tüm lojistik yapıları bildiklerini belirten Soylu, “Kimlerin eğittiğini biliyoruz. Okyanus ötesinden hangi talimatlarla PKK’nın bir şekilde orada eğitildiğini iyi biliyoruz.” dedi.

Soylu, bu kişilerin aktivist adı altında oraya geldiklerini bildirerek, şöyle konuştu:

“Eğitim veriyorlar. En teknolojik silahları nasıl kullanacaksınız, nereden satın alacaksınız, millete nasıl psikolojik yaklaşacaksınız? Bütün bunlar anlatılıyor. Yarın Allah korusun, 7 Haziran’la 1 Kasım makasına girersek ne olur Türkiye? Yani o zaman sermaye çevrelerine söylemeye çalışıyorum, herkese söylemeye çalışıyorum, ne olur Türkiye? Faiz ne olur? Üretim hattı ne olur? Güneydoğu’da PKK korkutuyordu, ‘ya bana haraç verirsin veyahut da bu madenleri işletmem.’ Şu anda hepsi çalışıyor. Biz yaylaları serbest bıraktık. Büyük bir risk aldık. PKK’nın en çok beslendiği alanlardan bir tanesi yaylalardaki hayvancılık yapanları tehdit ederek onlardan koyunlarını, keçilerini alarak kendi erzaklarını karşılıyorlardı. Biz bütün bu riski aldık, ‘Biz bu güvenliği sağlarız’ dedik. Bu riski aldıktan sonra döndük, bir iş daha yaptık. Döndük, bütün bu yaylacıların operasyon merkezleri hariç hayvancılığın burada olmasını sağladık. Bu bölge ekonomisinin gelişmesi açısından önemli bir şeydir.” 

“Haraca bağlamıştı PKK Tunceli’yi”

Terör buradan tasfiye edildikten sonra açılan yeni üniversitelere batıdan da gençlerin geleceğini belirten Soylu, ayrıca şehir ekonomilerinin güçleneceğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’den bahseden Soylu, “Gitsin, sorsun bakalım. ‘Siz bu kayyumdan memnun musunuz, değil misiniz?’ diye. PKK’ya esir olmuştu Tunceli. Haraca bağlamıştı PKK Tunceli’yi. İyi bilirim Tunceli esnafını. İsmen bildiğim esnaflar var. Şu anda hepsi rahatlar. Son 8 ayda 2 bin 500 istihdam artırıldı orada. Hepsi nereden geldi? İstanbul’dan, Ankara’dan. O baronlar, Güneydoğu’dan kalkıp da İstanbul’a giden baronlar oraya yatırım yapmıyorlar. Ama Allah razı olsun, rica ettiğimiz, peşinden koştuğumuz, ‘bu yatırım sizin için faydalı’ dediklerimiz bunu sağlıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Soylu, terör örgütü tarafından çok kesilen Tunceli- Elazığ yolunda fiber optik kablolarla görüntü ve ses sistemi kurulduğunu belirterek, bununla da yola patlayıcı döşemek isteyenleri önlediklerini aktardı. Bu yaptıklarının vatandaşa güven verdiğini vurgulayan Soylu, ayrıca Tunceli-Pülümür yoluna 19 tane kule kurduklarını dile getirdi. Soylu, “Şu anda huzur var Güneydoğu’da, Diyarbakır’da, Van’da, Eruh’ta… Gece yarısına kadar insanlar sokaklarda dolaşıyor. Biz bunu defalarca o insanlarla paylaştığımızda onlar, ‘Allah sizden razı olsun, ne olur burayı terk etmeyin’ diyorlar. Biz de diyoruz ki ‘siz de bize sahip çıkın.’ PKK’dan sizi kurtardık, siz de bize sahip çıkın’ diyoruz.”

ATAK helikopterlerinden emniyet teşkilatı envanterine de alım yapılacağını belirten Soylu, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bugün itibarıyla 12’si silahlı 25 İHA ve 6 insanlı keşif uçağının mevcut olduğunu bildirdi. Soylu, emniyet teşkilatına 3’ü silahlı 27 İHA, jandarmaya 30 İHA ve 2 insanlı keşif uçağı (İKU) alımının planlandığını, ayrıca Sahil Güvenlik Komutanlığına da insansız hava aracı alınacağını aktardı.

Mayıs sonu itibarıyla 6 silahlı insansız hava aracı aldıklarını, iki ay sonra 6, ondan iki ay sonra da 6 insansız hava aracı alacaklarını belirten Soylu, “Yandı gülüm keten helva, teröristlere hareket ettirmiyoruz” diye konuştu. 

İnsansız hava araçlarıyla yapılan operasyonlarda bugüne kadar hiç şehit verilmediğini vurgulayan Soylu, bu araçların istihbarat ve keşif, gözetleme kaynağı olduğunu anlattı. Bakanlığın hayata geçirdiği yeni projeler hakkında da bilgi veren Soylu, yazılımı tamamen milli olan bir kamera sisteminin hiçbir ışık kaynağına ihtiyaç duymadan ve siste önünü görebilme kabiliyetine sahip olduğu ifade etti.

Türkiye geneline 3 bin tane dağıtılan barkod okuyucu sistem ile yeni kimlik kartlarının bir saniye içerisinde okunabildiğine işaret eden Soylu, bir diğer önemli yeniliğin ise e-belediye sistemi olduğunu söyledi. Söz konusu sistemin devlete yılda 2 milyar liralık tasarruf sağlayacağını belirten Soylu, milli eğitim, sağlık ve tapu gibi birçok kuruma entegre sistem sayesinde vatandaşların yanında hiçbir evrak taşımadan işlemlerini 11 pilot belediyede gerçekleştirebildiğini bildirdi. Yazılımın aynı zamanda belediyelerin iş ve işlemlerinin tek bir merkezden görülmesine imkan tanıdığını vurgulayan Soylu, yatırımların, eksiklik ve aksaklıkların da anında tespit edilebileceğini anlattı.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen kimlik kartı, ehliyet ve pasaportlar hakkında da bilgi veren Soylu, 91 kurumdan alınan veriler sayesinde vatandaşların sadece fotoğraflarıyla gitmelerinin yeterli olduğunu dile getirdi.

Bakan Soylu, Açık Kapı Projesi’nin 81 ilde devam ettiğini ve gelen vatandaşlara yüzde 90 oranında geri dönüş sağlandığına dikkati çekerek, İkol sistemi sayesinde de araçlara takılacak bir alet sayesinde kaza yapan aracın konum bilgilerinin otomatik olarak 112 sağlık ekiplerine aktarılacağını vurguladı. Soylu söz konusu sistemi Avrupa’nın hayata geçiremediğini ancak Türkiye’nin bu sisteme yüzde 90 oranında hazır olduğunu bildirdi.

81 ilde kurulan Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezleri (GAMER) için yapılan yerli ve milli yazılımlar sayesinde iç iletişim ve bilgi fotoğraf paylaşımının güvenli bir şekilde yapılabildiğine değinen Soylu, 112 çağrı merkezlerinin 76’sının yıl sonu itibarıyla tamamlanacağını, 2019’un ilk yarısında bütün illerin çağrı merkezlerine tek bir numara ile ulaşabileceğini söyledi.

Türkiye’nin sınır güvenliği

Türkiye’nin sınırlarının coğrafi zorlukları olduğunu Hakkari ve Şırnak sınırının ciddi bir zafiyet içerdiğini söyleyen Soylu, yapılan sınır duvarlarının terör ve kaçakçılığın önlenmesinde önemli rol oynadığına işaret etti. Suriye ve İran sınırına söz konusu duvarların yapıldığına değinen Soylu, TOKİ ile yeni imzalanan anlaşma ile Hakkari Esendere sınır kapısından doğuya olan kısmın bir bölümüne de yeni duvar kurulduğunu ifade etti. 

Soylu, Türkiye’de sigara kaçakçılığı ile mücadelenin ciddi bir şekilde yapıldığını, bunu da kaçak sigara fiyatlarının artmasından anlayabildiklerini belirterek, bu sayede Maliye Bakanlığının tespitlerine göre yüzde 7,5 vergi gelirinde artış olduğunu vurguladı.

Kandil

İçişleri Bakanı Soylu, terörle mücadele kapsamında sınır ötesinde yapılan operasyonlar hakkında da bilgi verdi.

Soylu, şunları ifade etti:

“Kandil bizim için uzak bir hedef değil. Şu anda orada epey noktalar ele geçirildi. Özellikle Kuzey Irak bölgesinde. Hakurk hattından birçok noktaya kadar epey bir yer ele geçirildi. Şimdi 26 -27. kilometrelerdeyiz. Tabii çatışmalar çıkıyor, bilmediğimiz bir arazi. El yapımı patlayıcılar var. Adım attığınızda bunlarla da karşılaşabiliyoruz. Özellikle sınır ötesinde şehitler veriyoruz. Biz dışarı bastıkça onlar da içeri yönlenmeye çalışıyorlar.
Milletimiz şunu düşünsün. Kandil kafamızda bir problemdi, burası ne olacak? Burası ne olacak diye bir problem düşünmesinler. Bizim için şu anda zamanlama önemli. Bu bir operasyon meselesi değil zamanlama meselesidir. Kandil Türkiye için güvenli bir yer haline getirilecektir. Kimsenin endişesi olmasın.”

İçişleri personelinin özlük hakları

İçişleri Bakanlığına bağlı birimlerin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Soylu, polisin uzun zamandır ek göstergenin 3600’a yükseltilmesi yönündeki taleplerin karşılandığını dile getirdi.

Söz konusu değişiklikten emekli olan personelin de faydalanacağını belirten Soylu, “Bazen ufak tefek dengesizlikler var. Biz bu dengesizlikleri ancak geliştikçe, daha fazla zenginleştikçe, bunları gördükçe, bütçemiz arttıkça ve imkan sağlandıkça… Yani biz para görmeden bir artırıma gidemiyoruz. Çünkü bunun maliyetini o insanlara ödettiriyoruz. Burada bu duyguyu vatandaşımıza anlatmamız gerekir. Yani açığa işlem yapamayız.” diye konuştu.

Soylu, kamuda görev yapanların dengeli ve ölçütlü maaş aldığını aktararak, “Kaymakamlarımız biraz geride kaldı. Cumhurbaşkanımızın böyle bir sözü var zaten. Kaymakam ve mülki idare amirlerimizin sayısı bin 800. Buna ait sözü Cumhurbaşkanımız 10 Ocak İdareciler Günü’nde verdiler.” ifadesini kullandı.

“PKK yalan üzerine kurulu”

İçişleri Bakanı Soylu, terör örgütü ve müzahir çevrelerin “Kayyum atanan belediyelere gönderilen paranın Avrupa tarafından sağlandığı ve devletin bunu göndermek zorunda olduğu” şeklinde söylemlere ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kandil göndermiştir o paraları, Avrupa Birliği değil. Avrupa Birliği Kandil’e göndermiştir, Kandil Türkiye’ye göndermiştir. Bunu yıllardan beri söylüyorlar. PKK’nın apayrı bir iletişim kanalı var ve bunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine enjekte etmeye çalışıyor. PKK yalan üzerine kurulmuş bir örgüttür. Bunlar birbirlerine de yalan söylüyor. ’10 askeri şehit ettik’ diyor. Üstüne de yalan bilgi veriyor. Bunları izleyip görebilme kabiliyetine sahibiz. Böyle bir terör örgütü bu mantığıyla beraber Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu bu süreci ifade ediyor.”

Ajan gönderdiler

Suriye süreci dahil olmak üzere Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin organizasyonları ve Avrupa Birliği süreci üzerinden Avrupa’nın Türkiye’ye çok ajan gönderdiğini belirten Soylu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bu kişilerin terör örgütü ve yandaşlarına rehberlik yaptığını bildirdi. Her türlü tezviratı uluslararası mekanizmaya da aynı kişilerin aktardığını ve bu ajanlara yönelik ciddi operasyonların yapıldığını hatırlattı.

Mektup

Bakan Soylu, Biz Anadolu’yuz Projesi” kapsamında Siirt’te okuyan ve Çanakkale’ye 3 günlük gezi kapsamında gönderilen Meryem adındaki bir öğrencinin mektubunu okudu. Soylu’nun mektubu okurken gözyaşlarını tutamadığı görüldü.
 
Bakan Soylu’ya, eski HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın DEAŞ bahanesiyle 6-7 Ekim 2014’te düzenlenen ve 53 kişinin hayatını kaybettiği izinsiz gösterilere destek vermedikleri yönündeki açıklaması hatırlatılarak Demirtaş’ın bu eylemlere yönelik bir destek talimatı olup olmadığı ve olaylarla ilgili sorumluların tespit edilip edilmediği soruldu.
Daha önce “Güneydoğu’da 16 yaşındaki kız çocukları artık dağa çıkamıyorlar, bundan rahatsız mı oldunuz, huzur mu battı?” şeklinde bir açıklaması olduğunu hatırlatan Soylu, çukur olaylarının yaşandığı dönemde AK Parti Teşkilat Başkanı olarak Güneydoğu’da bulunduğunu ve bu sırada oradaki gerginliği ve tedirginliği hissettiğini dile getirdi. Soylu, “Bazen kendi mesleğinizle ilgili bir koku alırsınız ya burnuma bir şey geliyor. Orada Selahattin Demirtaş’ın hangi pozisyona oynadığı apaçık bellidir. Yalan söylüyor. Kırmızı Başlıklı Kız’daki kurt hikayesine dönmüş Selahattin Demirtaş, onun ahbapları da var.” diye konuştu. 

“Ahlak yoksunluğudur bu”

Demirtaş’ın hendek ve barikatlara destek verdiği açıklamalarını aktaran Soylu, “Cezaevinde mağduriyet edebiyatı yapıyor, yaptıktan sonra da dönüp ‘Ben böyle bir şey söylemedim’ diyor. Yalancı.” ifadesini kullandı. 

O dönemde, sokaklara çıkma çağrısını yineleyen Demirtaş’ın, çocukları PKK tarafından kaçırılan ailelerin oturma eylemine yönelik, “Para için eylem yapıyorlar.” açıklaması yaptığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:

“Ahlak yoksunluğudur bu. Şimdi Muharrem İnce o annelere babalara hesap versin. Temel Karamollaoğlu o annelere babalara hesap versin. Milliyetçilik afralık tafrası yapanlar, Akşener  o annelere babalara hesap versin. ‘Selahattin Demirtaş’ın yerini türbeye çevirdiler.’ diyor Cumhurbaşkanımız, doğru söylüyor. Dertleri  Avrupa’ya şirin görünmek. Temel Karamollaoğlu’nun derdi ne? Çok basit, kompleks… Bir; geçmişte yaşadıklarının kompleksi, Sivas olayları dahil olmak üzere yaranmaya çalışıyor, ona Stockholm Sendromu deniyor. İkincisi; ‘Tayyip Erdoğan içimizden çıktı, milletimizi kucakladı, dünya lideri oldu, biz hala durduğumuz yerde duruyoruz.’ kompleksi. Demiyor ki ‘Bu ülkeyi geliştirdiler’. Koskoca adam oldun, yaşını başını almışsın, bir bölen oluyorsun, bölmeye çalışıyorsun. Bir şeyi böldüğün de yok ama yapmış olduğu bu. Gidiyor Demirtaş’ı destekliyor. ”

Tedavisi süren gazilerden “Bize bir görev var mı?” sorusu

Süleyman Soylu, Bilkent’teki Rehabilitasyon Merkezi’ne gittiğinde tedavisi süren gazilerin “Bize bir görev var mı?” diye sorduğunu aktararak, “Biz gazilere nasıl hesap vereceğiz? Yasin Börü’ye nasıl hesap veririz? Siyaset bu mudur? Siyaset üç kuruş oya bütün değerlerini alt üst edip satmak mıdır?” diye konuştu. 

“Demirtaş’ı HDP tabanı mı belirledi? PKK belirledi”

Demirtaş’ın o dönemde yaptığı açıklamalarını aktaran ve “halklara acil çağrı” ifadesiyle de açıklamalar yaptığını dile getiren Soylu, bunların tamamının suç olduğunu ifade etti. 

Terör örgütü PKK’nın kurduğu bir iletişim sisteminin bulunduğunu ve bu sistem ile orada yaşayan vatandaşları yalan üzerinden etkilemeye çalıştığını belirten Soylu, “İdeolojisi de bu. Sapkınlık üzerinden etkilemeye çalışıyor. PKK dinsiz bir örgüttür, dinsizleştirmeye çalışan bir örgüttür. Bunu herkes bilir. Geleneklerimizi, medeniyetimizi ortadan kaldırmaya çalışan bir örgüttür.” diye konuştu. 

Selahattin Demirtaş’ın bu belediyeler teröre yardım ederken genel başkan olduğunu ifade eden Soylu, “Bu suçları işlerken genel başkan değil miydi? Şunu ifade etmek istiyorum; İçişleri Bakanlığımda yaptığım işlerimizden, tavırlarımızdan ve tutumlarımızdan dolayı bir tek HDP milletvekili benden şikayetçi olsun. Bu kadar ısrarla söylüyorum. Meşru siyaset yaptıkları zaman her şey sonuna kadar demokratik ölçüler içinde açıktır. Ama işin içine PKK girerse terör örgütünün sözcülüğünü yaparsan… Adayı Selahattin Demirtaş’ı ben mi belirledim, HDP tabanı mı belirledi? PKK belirledi. Bunu herkes biliyor. Bizim meselemiz kişisel bir mesele değildir. Bu memleket meselesidir, devletin meselesidir.” ifadelerini kullandı. 

“Muharrem İnce’nin kim olduğunu iyi biliyoruz”

Soylu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel’le ilgili sözlerini anımsatan Soylu, şöyle konuştu:
“Biz Muharrem İnce’nin kim olduğunu iyi biliyoruz. Ben siyasetten geliyorum, çatışmalarımız da oldu. Bana niçin avukatını gönderdiğini, avukatıma, sonra ‘Aman bu işlerden vazgeçelim. Ne olursunuz üzerime gelinmesin’. Teşkilat başkanıydım, yine böyle abuk subuk saldırılar yaptığı zaman. Ne dediğimi o da anlıyor. Bu çok açık. Ne demek istiyorlar? ‘Ey PKK senin intikamını alıyoruz. Afrin’i Türkiye aldı ama biz onu oradan alan komutanın şu apoletlerini sökeceğiz. Sen merak etme’. Ben de diyorum ki onun karşılığında, aferin iyi yapıyorsun sen, senin şerefine yakışan gidip Selahattin Demirtaş’ı hapisten çıkarıp o apoletleri takmaktır. Verdiği  mesaj, milletimize değil, verdiği mesaj PKK’yadır. ‘Sen hiç merak etme Afrin’i aldı, bunun intikamını 24 Haziran’dan sonra ben alacağım.’ diyor. Bu millet de sana o intikamı aldırmaz, sen merak etme. Bu kadar çirkin bir siyaset hadisesi ortaya konulmaz.”

“İmzanın otomatik olarak suçu sildiği bir sistem dünyada nerede bir hukuk sistemidir?”

“Muhalefet partisini ‘Selahattin Demirtaş için bir aday hapiste olmamalı, özgürce dışarıda yarışmalı’ dediği için mi eleştiriyorsunuz yoksa suçları belli olduğu halde aday olarak gösterilmesinden de rahatsızsınız?” sorusu üzerine Soylu, şunları kaydetti:

“Hayır. Aday olarak gösterilir, o partinin tıyniyetidir, PKK’nın tıyniyetidir. Ona benim bir itirazım olmaz. Onlar, kanlı bir terör örgütü mensubunu da kanlı bir terör örgütü mensubunun koordinatörünü de aday olarak gösterebilirler. O, onların bileceği iş. Kurallar buna imkan veriyorsa gösterir. Ben onu sorgulayacak halde değilim ama benim sorguladığım şudur. ‘İçeriden çıkarılsın, hapisten serbest bırakılsın’… O zaman iyi bir tane kişi içeri girsin, milleti haraca bağlayan bir kişi olsun, korkuyla da 100 bin imza alsın, onu da içeriden çıkaralım. İmzanın otomatik olarak suçu sildiği bir sistem dünyada nerede bir hukuk sistemidir? Böyle bir saçmalık var mı? Bunu Edirne’de söylüyor ilk. Edirne’de hem ziyaret ediyor hem de Edirne meydanından ‘Demirtaş özgür kalsın.’ diyor. Ben oradaki CHP’li kardeşlerimize de şunu sormak istiyorum. Bu sözlerini alkışlarken mutlu muydunuz?”

“Biz bu güvenliği almak zorundayız”

İçişleri Bakanı Soylu, İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in Gaziantep miting alanına giderken yolunun çöp kamyonları ile kapatıldığı yönündeki iddianın anımsatılması üzerine, diğer partilerin kongrelerinde de çöp kamyonları ile yolların kapatıldığını anlattı. 
Türkiye’de, İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da bir DEAŞ tehdidinin bulunduğuna işaret eden Soylu, “Adamlar her şeyi yok edilmesi gereken görüyorlar. Seçimi de böyle görüyorlar. ‘Demokrasi yanlış.’ diyorlar. Mantıkları bu. Sürekli olarak tehdit üretiyorlar. Bunun için biz tedbir almak durumundayız.” dedi. 

DEAŞ’la ilgili bazı tehditlerin de bertaraf edildiğini dile getiren Soylu, “6-7 ay İçişleri Bakanlığı yaptı Akşener. Temel bir huyu vardır. Bir şeyi 6-7 aydan fazla sürdüremez. Ben geçmişten iyi tanıyorum.

Öyle bir özelliği vardır. Yakınları da iyi bilirler. Bu meselelerin böyle olduğunu bilmesi lazım. Bilmesi için de işin içine girmesi lazım. İşin içine girmesi için de kendini buna adaması lazım.” diye konuştu.
DEAŞ’ın en yüksek eylemlerinin Gaziantep’te olduğunu ifade eden Soylu, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Biz bu güvenliği almak zorundayız. Biz bu güvenliği Tayyip Erdoğan için de alıyoruz. Bütün cumhurbaşkanı adayları açıklandığı gün Emniyet Genel Müdürümü aradım ve ‘Hepsine seçim bitene kadar özel koruma vereceksiniz.’ dedim. ‘Ne istiyorlarsa yapacağız.’ dedim. Biz seçimde vatandaşın özgür ve hür iradesini sandığa yansıtmakla mükellefiz. O orada mağduriyet edebiyatı yapıyor. Aynı yapılan uygulamaları orada yaptılar. Burada siyasal partiler bazen kendilerinin gündemde olabilmesi için bu tip işleri yaparlar, önemsememek lazım. Biz güvenliğimizi almak zorundayız. Oradaki hangi partiyse o partiye giden vatandaş da bizim vatandaşımız. Ben onun vergisiyle görev yapıyorum, onun vergisiyle polis, jandarma görev yapıyor. Biz o vatandaşı korumakla mükellefiz. Onun oraya gitmek hakkı, benim de onu korumak hakkım. O bizden bunu bekler. Akşener’in ne diyeceği beni ilgilendiriyor değil. Biz onu korumak zorundayız ama burada bir çifte standart yok. Bütün siyasi partilerle bu aynıdır. Burada AK Parti’nin de CHP’nin de MHP’nin de uygulamalarında hepsi aynı şekilde olagelmiştir.” 
 
Soylu, seçim güvenliği tedbirlerine ilişkin bir soru üzerine, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da zaruri haller nedeniyle sandık taşımaları ve birleştirmelerinin olacağını dile getirdi. 

Burada güvenlik kaygılarının bulunduğunu anlatan Soylu, “Şehrin içinde PKK’nın yandaşları var. Gidiyor, vatandaşa sandığın başında ‘Bu sandıkta kaç oy çıkacağını biliyorum.’ diyor veya akşam evini ziyaret ediyor. O algıdan onu kurtarabilmek için güya çay içmeye gidiyor ama PKK tehdidini ona ulaştırmaya çalışıyor. Geçmiş seçimlerde bu oldu. Biz tamamen sahayı PKK’dan steril hale getirene kadar bu uygulamayı yapmak durumundayız. Seçimin güvenliğine ait bir ciddiyet söz konusudur.” ifadelerini kullandı.
Ağrı’da mart yerel seçimlerinden sonra 1 Haziran’da seçimlerin tekrarının yapıldığını aktaran Soylu, teşkilat başkanı olarak en çok tehdit ve baskının olduğu okula gideceğini söylediğini belirterek, “Okula indim, bizi silahla karşıladılar.” dedi.

Soylu, PKK’nın 40 yıllık bir terör örgütü olduğunu, 40 yıllık bir hadisenin 1 yılda 1,5 yılda silinip atılacağını kimsenin düşünmemesi gerektiğini söyledi.

PKK’nın arkasında koskoca Batı’nın olduğunu ifade eden Soylu, “Bazen bizle beraber çıkar çatışmasına düştüğünü düşünen ülkeler var. Bunlar net bir şekilde varlar.” diye konuştu.
Soylu, “Biz, Afrin’e mi gidelim, Kandil’e mi gidelim? diye bir tercih yaptık, Afrin’e gittik.” ifadelerini kullandı. Soylu, şunları kaydetti:

“Eskiden bağırıyorduk, Kandil’i alacağız. Ben de söylüyordum. Şimdi bağırmıyorum. Çünkü istediğimiz zaman oraya oturabilme hakkına sahibiz. Zamanlamasını bekliyoruz. Bu bizim için Türkiye için büyük ve önemli bir güçtür. Türkiye’nin geldiği noktadır. Teknolojimiz, insansız hava araçlarımız, istihbaratımız, donanımımız, beşeri unsurlarımız ve etrafımızda kurduğumuz coğrafyadaki ilişkilerimiz de buna müsait. Çok rahatız.”

“Herkesin özgür iradesiyle oyunu kullanabileceği bir noktaya geldik”

Türkiye’yi seçimlerde herkesin özgür iradesiyle oyunu kullanabileceği bir noktaya getirebileceklerini düşündüklerini aktaran Soylu, “Yine de bir iklim oluşturmaya çalışacaklardır. Bu tabi sosyolojik bir şeydir. Fiziki değil, fiziki kimseye böyle bir şeyi müsaade etmeyiz. Türkiye’nin hiçbir tarafında müsaade etmeyiz. Sosyolojik bir şeydir. O sosyolojik şeyin de yansımalarını bu seçimde göreceğiz.” ifadelerini kullandı.
“PKK’nın tarzanlarından” birkaçının bazı maden ocaklarını tehdit etmeye çalıştıklarını dile getiren Soylu, o kişileri hemen yakaladıklarını söyledi.
Soylu, devletin şu anda Doğu ve Güneydoğu’da her şeye hakim olduğunu, psikolojik ve saha üstünlüğünün üzerinde olduğunu anlattı.

Ankara veya Batı’dan ahkam kesmenin yanlış bir yöntem olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“Bence muhalefet partilerinin de düştüğü hadise budur. Bir, kendi adamları üzerinden sürekli olarak bir dinleme ortaya koyuyorlar. İki, şunu bilmek lazım, Doğu ve Güneydoğu 40 yıl mahalle baskısı üzerinden gitti. Oradaki hangi siyasi parti mensubu olursa olsun muhakkakki bir can kaygısı taşıdı. Teşkilat mensuplarımızı şehit verdik. Şehit etmelerinin sebebi, ötekilerine mesaj verdiler. Buna itiraz edeceklerine ellerine saz veriyorlar. Sevgi kelebekleri oluyorlar. Sanki her şey ağaç, böcek ve çiçek.”

“Ortaya çıkan huzur ortamını unutturmaya çalışıyorlar”

“Sandık güvenliğiyle ilgili eleştiriler ve Selahattin Demirtaş’a destek çıkmak, muhalefetin AK Partiyle bir mücadele stratejisinin bir unsuru olarak kullanılıyor olabilir mi?” sorusuna Soylu, hem AK Partiyle mücadele stratejisi hem de Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili mücadele stratejisi olduğunu söyledi.

“Dünya şehirleri terör tehdidi içerisinde”

Soylu, bütün dünya şehirlerinin şu anda terör tehdidi içerisinde olduğunu söyledi. Bu tehdidi oluşturanın batı ülkeleri olduğunu belirten Soylu, ülkeler arasındaki gelir eşitsizliği, göçe olan duyarsızlıklar, ülkelerin gittikleri yerlerde yaptıkları haksızlıklar, Afganistan gibi 40 yıldır çözülmemiş problemler ve vekalet savaşlarıyla yürüyen durumun Batı’nın kucağına oturduğunu ifade etti.
Londra, Paris, Berlin, Hamburg ve batının bütün şehirleri ile metroları ve alışveriş merkezlerinin tehdit altında olduğuna işaret eden Soylu, bu duruma karşı tedbir alınması gerektiğini anlattı.
Şehirleri, standardı yüksek, güvenilir yaşanan şehirler haline gelmesi gerektiğini vurgulayan Soylu, şu ifadelere yer verdi:

“AK Parti geldiği günden itibaren hakikaten çok önemli işler yaptı. Güneydoğu’da kalekollarından birçok güvenlik yollarına kadar adımlar attı. En önemli birimlerimiz polis ve jandarma iç güvenliğinin tesisi güvenlik korucusu ve sahil güvenlik, biz buradan epeyi adamı FETÖ’den ihraç ettik. Aslında sayı açısından sıkıştık. FETÖ’yle mücadele edeceksiniz, en iyi adamlarınızı oraya koyacaksınız, PKK ile mücadele edeceksiniz, en iyi adamlarınızı oraya koyacaksınız. İstihbaratınız, Kaçakçılık ve Organize Şubelerinizin bir bölümü, bu işlerle uğraşan bölümlerin bir bölümü FETÖ’cü çıkmış, buraya yerleştireceksiniz.

Bu arada trafiği ve asayişi bunun hepsini yapacaksınız. Süratle toparlanıldı. Özellikle 2015 Temmuz’dan sonra süratle toparlanıldı. Rakamlarda falan görünüyor. Bir metruk binalar var. Yılbaşı itibariyle 60 bin tespit ettik. 20 binini yıktık. 2 binin de yıkım işlemi devam ediyor. Metruk binalar, uyuşturucu, asayişsizlik, çete ve serkeşlik üretiyor. 20 bin tanesini yıktık. Yıl sonuna kadar inşallah hepsini bitirmiş ve milletimizi bu işten kurtarmış olacağız.”

Belediyelere “yıkın” talimatı verdiğini dile getiren Soylu, “Ben açık söyledim, bana yine kızabilirler. Dedim ki, belediyelere, CHP’li belediyelere de söyledim, hepsine… ‘Metruk binaları yıkın kardeşim, kimse bir şey derse İçişleri Bakanı talimat verdi diyin’ dedim. Bu binaların sahipleri de olmuyor. Yıkılabilmesi için birtakım kanuni meseleler var. ‘Yıkın gidin, gece yarısı kim vurduya gitsin dedim’ Ne yapayım. Eğer orası bir şey üretecekse yıkın bunu.” şeklinde konuştu.

“2016’dan itibaren bin 958 PTS’miz var”

Soylu, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve GAMER diye iki sistem oluşturduklarını ifade etti.
İkisinin de birbiriyle entegre olduğunu belirten Soylu, bu sisteme Plaka Takip Sistemini (PTS) entegre ettiklerini dile getirdi.

PTS hakkında bilgi veren Soylu, şunları söyledi:

“Bir aracın plakası sahte mi değil mi, ikiz mi değil mi? Bir araç bombalı bir araç mı, değil mi? Daha önce bir kaydı var mı, yok mu? Trafiğe çıkması sakıncalı mı, değil mi? Türkiye’de özellikle 2016’dan itibaren bin 958 PTS’miz var. Türkiye’nin her yerinde ve sürekli artırıyoruz. Aynı zamanda şehrin içerisinde geziyorlar ve gezerken de bunu görebilme fırsatına sahipler.

Benzin istasyonuna gidiyorsunuz, benzin alıyorsunuz o bizim sistemimize düşüyor. ‘Bu araç buradan benzin aldı’ diye. Sistemimiz, aracın plakası ikiz plakaysa hemen alarm veriyor. Jandarmayla polisi de birbirine entegre ettik. 125 tane yazılım yaptık. Yüzlerce, binlerce kişi yakalandı. Birçok eylem böyle engelleniyor zaten. Kaçakçılık ve Organize, bir program yazdı. Motorize ekiplerimizi yüzde 82 artırdık. En kaliteli motosikletleri aldık. Bütün Türkiye’ye yaydık, yaymaya devam ediyoruz.”

Normalde motosiklet almaları için bu kadar bütçeleri olmadığını dile getiren Soylu, “Maliye Bakanımızdan Allah razı olsun.” değerlendirmesini yaptı.

“Aydınlatma oranları bu yıl yüzde 11 yükseldi”
Soylu yeni bir sisteme daha geçtiklerini vurgulayarak, şunları aktardı:

“Semt Mahalle Esaslı Güvenlik Yönetimi. Ondan bir ara çıkılmıştı. Böylece uyuşturucu mahallelere tam sirayet etti. Şimdi semt-mahalle merkezli ekiplerin sayılarını artırdık. Personel aldıkça onlara veriyoruz. Karakolları güçlendiriyoruz. Polis merkezlerini ciddi şekilde güçlendiriyoruz. Örneğin Ankara’da günde yapılan 60 hırsızlık 10’a düştü. Bu büyük rakam 6 ayda. Bu modeli şehirlerimize uyguluyoruz.

Bir de bir yarışmaya tabi tuttuk arkadaşlarımızı. Geçen ayın birincisi Erzincan’dı. Biz aydınlatma oranlarına bakıyoruz. Geçen seneye oranla bu yıl yüzde 11 yükseldi. Avrupa ülkelerinde yüzde 1 veya 2’lik yükselmeleri İçişleri Bakanları çıkar böbürlenerek anlatırlar. Ayrıca bir kriter daha getirdik. Olay oranının düşmesi. Olay oranından da geçen seneye oranla yüzde 20 düştü. Bütün bu iki kriterde şehirlerdeki asayişi sağlamaya çalışıyoruz.”
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da üzerinde durduğu, “çarşı-mahalle bekçileri” uygulamasının bulunduğunu aktaran Soylu, bu kapsamda bin kişiyi Ankara’da göreve başlatacaklarını kaydetti. 

Bazı bekçilere özel harekat eğitimi dahi verildiğini anlatan Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın polislere verdiği iftar yemeğinde bir bekçiye İstanbul’da durumun nasıl olduğunu sorması üzerine, “Bize üç ay daha müsaade edin, üç ayda iflahlarını keseriz. Acayip hırsız yakalıyoruz.” dediğini ifade etti. 

Soylu, çarşı-mahalle bekçilerinin vatandaşın evinde huzurla uyuması, asayişin sağlanması, hırsızlıkla mücadele açısından çok önemli olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu uygulamayı çok önemsediğini vurguladı. 
Uyuşturucuyla mücadele çalışmalarının şu an ne aşamada olduğuna yönelik soru üzerine Soylu, bu konuda işin hem kriminal, önleyici-engelliyici boyutuna hem de rehabilitasyon, tedavi boyutuna baktıklarını söyledi. 

“Uyuşturucudan tutuklu sayısı 9 bin 484 kişi” 

Bakanlığın görev alanında daha ziyade önleyici çalışmaların bulunduğunu aktaran Soylu, “2016’da uyuşturucudan tutuklu sayısı 7 bin 601. 3 Haziran 2018 itibarıyla uyuşturucudan tutuklu sayısı 9 bin 484 kişi. Yani yılbaşından itibaren biz 9 bin 484 uyuşturucu satıcısını kodese tıkmışız. Bu kadar basit.” açıklamasında bulundu. 

Bakan Soylu, Adalet Bakanlığıyla gerçekten iyi çalıştıklarını ve bu konuda müteşekkir olduklarını vurgulayarak, yapılan kanunsal değişikliklerin de uyuşturucuyla mücadele çalışmalarına çok fayda sağladığını dile getirdi. 

“Gizli soruşturmacı” şeklindeki yöntemlerin uyuşturucu baronlarını, çetelerini çözdüğünü anlatan Soylu, “2016’dan 2017’ye eroinde yüzde 167 yakalama yaptık. Yakalanan eroin miktarını artırdık yani. 2016’da toplam yakalanan eroin miktarı 5 bin 599 kilogramdı. Oysa 3 Haziran 2018 tarihi itibarıyla 7 bin 373 kilogram. Yani yılın yarısını tamamlamamıza rağmen 2016 rakamlarını geçmişiz. Tutuklu, gözaltı rakamlarını, captagon ve ecstasy rakamlarını hepsini aşmışız.” dedi. 
Uyuşturucuyla mücadelenin çok ciddi şekilde devam ettiğinin altını çizen Soylu, 81 ilde narkotik şubelerinin ayrı bir şube olarak kurulduğunu ve bu şubelerin de uzmanlaşıp ihtisaslaşacağını ifade etti. 

Bakan Soylu, esrarın ekimini engellemeye yönelik özellikle Güneydoğu’da ciddi bir atak yaptıklarını ve şu anda esrar tarlalarında buğday ekildiğini belirterek, terör örgütü PKK’nın uyuşturucudan yılda 1,5 milyar dolar para kazandığına dikkati çekti. 

İnternet üzerinden işlenen uyuşturucu suçlarına yönelik yürütülen çalışmaların bakan olarak en çok içine sinen işlerden biri olduğunu, siber alanında muhteşem işler yapıldığını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda bölücü faaliyet gösteren, haraket eden bilmem ne varsa Allah selamet versin, bizimkiler beş dakikada buluyorlar. BTK ile de iyi bir uyum içindeler. Bu dönemin en büyük başarısı bütün kurumlar iyi uyum içindeler. Herkes kendi işini yapıyor, yapmak için gayret sarf ediyor, yapamadığı zaman üzülüyor, yapmak için birbirine destek veriyor. Yani kurumlar arasında bir muhafazakarlık söz konusu değil.” 

Kurumların birbirine gereken yardımı ve desteği gösterdiğini belirten Soylu, pasaportlarla ilgili olarak da, “Şu anda bir müjdemiz var, İstanbul’da bugün müracaat ediyorsunuz, yarın randevunuzu veriyorlar, dört gün sonra da pasaportunuz geliyor. Acil bir işiniz var, iki günde pasaport almak isteyene iki günde, bir günde almak isteyene bir günde pasaport veriyoruz. Bu altı ay sonra çok daha rahat bir hale gelecek çünkü çok başarılı bir sistem kurmuş olduk.” diye konuştu. 

“Türkiye’deki uyuşturucu meselesini bitireceğiz” 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şehir güvenliği açısından organize suç çeteleriyle mücadelenin de çok önemli olduğunu söyleyerek, “2016’da organize suç çetelerine yönelik tutuklu sayısı 543, 2017’de bin 196. Sadece bu yıl, 1 Haziran 2018 itibarıyla 861.” dedi. 

Operasyon sayısının ise 129’dan 249’a çıktığına işaret eden Soylu, “Şu anda İçişleri Bakanı olarak şunu söyleyebilirim; Türkiye’de öyle bilindik organize çeteleri, çok ufak tefeklerin dışında organize suç örgütü hakim olan saha yok. Bu büyük bir temizliktir.” değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye’deki bütün özel güvenliklerini de polisle, eğer jandarma bölgesiyse entegrasyonu sağlayabilmeleri amacıyla eğittiklerini anımsatan Soylu, şunları kaydetti: 

“Huzur uygulamaları yapıyoruz. Uyuşturucuları okulların etrafından aldık, bunlar akıllı tabii parklara gittiler bu sefer, randevuyu parklarda veriyorlar. Onu takip ettik, bunu da vatandaş söyledi. Parklara gece 22.00-24.00 veya 22.00-02.00 saatleri arasında sürekli operasyonlar yapıyoruz, projeli operasyonlar. Oradan bu sefer toplamaya çalışıyoruz. Şimdi mahalle aralarına kaçıyorlar, oralardan da bunları alacağız ve Türkiye’deki uyuşturucu meselesini bitireceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.” 
İçişleri Bakanı Soylu, diğer taraftan “günübirlik kiralık evler” ile ilgili olarak da Maliye Bakanlığı ile çalışma yaptıklarını, bir taraftan kaçak varsa kaçağa müdahale edip ceza kestiklerini, diğer taraftan da buraların “hücre evi” olarak kullanılmasını engellediklerini söyledi. 
 Daha önce terör örgütü DHKP-C üyelerinin bu evlerde hücrelendiğini, PKK’nın şehirde bir eylem yapacağı zaman üç gün bu tip evlerde kalabildiğini ve kimin nerede kaldığının tespit edilemediğini ifade eden Soylu, buralara artık ciddi bir müdahelenin söz konusu olduğunu vurguladı. 

Soylu, şehirlerin bütünleşik bir güvenlik yöntemiyle korunduğunu, Hakkari’den Edirne’ye kadar yolların, yol kontrol noktalarıyla kontrol altında tutulmaya çalışıldığını ve bunu vatandaşın özgürlüğüne, hayatın olağan akışına müdahale etmeden sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

10 bin yeni mahalle-çarşı bekçisi alınacak 

Bakan Soylu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele kapsamında bugüne kadar düzenlenen operasyon, gözaltı ve tutuklu sayılarının ne olduğu, örgüt ile mücadelenin ne zaman tamamlanacağı ve FETÖ’nün ilk girişimleri arasında yer alan 17-25 Aralık’tan sonra emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarına ne kadar eleman alımı yapıldığına ilişkin soruya karşılık, şunları söyledi:

“2016’dan bu yana 47 bin 650 polis aldık. Şimdi 10 bin alımımız, 13 bin de eğitimimiz devam ediyor. Geçen gün 2 bin 500’e yakın polisimizi görevlendirdik, 13 bin polisimizi de temmuz başında inşallah kendi görev alanlarına dağıtacağız. Burada bir şey daha yaptık, son 2 bin 500 polisten 750’sini trafiğe verdik çünkü trafiği de önemsiyoruz. Şimdi bir 2 bin 250 daha buradan trafiğe vereceğiz.” 

Şehirler arası yollarda, otobüs kazalarını engellemek için yürüttükleri çalışmalara işaret eden Soylu, “Yıl sonuna kadar 16 bin 500 polis daha alacağız. 2021’e kadar jandarmamızı profesyonel hale getiriyoruz, 2016’dan bugüne kadar 42 bin 174 uzman jandarma aldık, toplam sayımız 195 bine ulaştı. Her yıl 25 bin jandarma alacağız ve profesyonelliği tamamlayacağız. Sahil güvenlikte de geçen yıl yaklaşık 647 personel alımı yaptık. Çarşı mahalle bekçisi, toplam sayı 2016’da eskiden kalanlarla 3 bin 520 idi. 2018’de alım işlemleri devam edenlerle 18 bin 500’e çıkardık. Şimdi 7 bin ilana çıktık, 10 bin yeni kadro daha alacağız.” dedi. 

“Güvenlik korucusu eğer sistemini iyi korursa albay da general de olacak” 

Bakan Soylu, güvenlik korucularıyla ilgili yürütülen çalışmalara yönelik de şu bilgileri paylaştı:
“Şu anda 5 bin güvenlik korucusu daha alıyoruz. Biliyorsunuz, 21 bin güvenlik korucusunu emekli etmiştik, yerlerine kendi akrabalarını, çocuklarını, yeğenlerini almıştık. Şimdi 5 bin. Bir müjde daha vereyim; şu ana kadar bin 750 korucuyu uzman çavuş yaptık, bu sayıyı 5 bine çıkaracağız. Bunlar Doğu ve Güneydoğu’da kendi bulundukları bölgelerde çakılı görev yapacaklar. Aynı zamanda da 5 bin güvenlik korucumuz sınavları kazanırlarsa da subay olacaklar.” 

Güvenlik korucularına çok önemli imkanların getirildiğini ve onların da gerçekten iyi işler yaptığını söyleyen Soylu, “5 bin güvenlik korucumuzun, uzman çavuş olduktan sonra subay olma hakkı olacak. Yani bir güvenlik korucusu eğer sistemini iyi korursa albay da olacak general de olacak.” diye konuştu. 

“15 Temmuz’dan bugüne kadar 34 bin 127 kişi tutuklu” 

Bakan Soylu, FETÖ ile mücadeleye yönelik de şunları kaydetti:

“15 Temmuz’dan bugüne kadar 34 bin 127 kişi tutuklu hala. İçişleri Bakanlığında görevden uzaklaştırılanlar, açıkta olanlar 14 bin 975 kişi. İhraç edilenler 31 bin 429 kişi. Göreve iade edilenler de 9 bin 360 kişi. Yani aslen bizim açığa aldığımız, bazen ihraç ettiklerimizi de durumlarını tespit ettikten sonra, eğer FETÖ ile ilişkileri olmadığını tespit ediyorsak bunları da göreve dahil ettik. 

Ülke genelinde kamu personeli açıkta 27 bin 923, ihraç edilenler 114 bin 396, göreve iade edilenler ise 40 bin. Yani neredeyse 40 bin kişi de aynı şekilde görevlerine iade edilmiş durumda.”