İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye istikrarsızlık üreten sistemle boş yere oyalanmıştır

İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye’nin sürekli siyasi istikrarsızlık üreten bir sistemle oyalandığını belirterek, “Arkama dönüp acaba bir 60 darbesi mi olacak, acaba bir 71 mi olacak, acaba sekizde otururken başımıza 15 Temmuz mu gelecek diye bakmak istemiyorum. Elbette ki biz Türkiye’yi taşımayan bu sistemden şikayetçiyiz.” dedi.

103. Dönem Kaymakamlık Kursu’nu bitirenlerin görev yerlerinin belirleneceği Gölbaşı’ndaki Vali Galip Demirel Vilayetler Evi’nde düzenlenen törene, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski bakanlardan Vecdi Gönül ve Abdülkadir Aksu, İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Muhterem İnce, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ve Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok’u yanı sıra kaymakamların aileleri katıldı.

Törenin açılışında 15 Temmuz darbe girişimi sinevizyonla anlatıldı.

Törende konuşan İçişleri Bakanı Soylu, kaymakamların kolay ve iş yükü az bir yer aramamaları gerektiğini belirterek, Türkiye’nin hiçbir köşesinde böyle ne bir ilçenin, ne de bir köy bulmanın mümkün olmadığını söyledi.

Yunus Emre’nin “İlim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır.” sözünü hatırlatan Soylu, “Öyleyse önce kendi gerçeğimizi doğru analiz etmek zorundayız. Türkiye bir yandan kendi adına ciddi fırsatları, diğer yandan da sorumlulukları olan bir ülkedir. Sadece kendi içimizden değil, bölgenin ürettiği sorunlarla da uğraşmak onları çözmek veya yönetmek durumunda olan bir ülkedir. Günümüzde yaşanan Ortadoğu’daki vekalet savaşları, ülkemizi ciddi bir göç dalgasının hedef ve geçiş ülkesi konumuna getirmiştir.” dedi.

Batı’nın Ortadoğu’yu operasyon alanı veya bir çatışma alanı gibi kullandığını kaydeden Soylu, şöyle konuştu:

“Filistin meselesi, İran devrimi, 1980’lerin başındaki İran-Irak savaşı, Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle yaşanan gelişmeler, 11 Eylül bahanesiyle Afganistan üzerinden Ortadoğu’ya yapılan müdahaleler, Arap baharı, Suriye’de çıkan iç savaş ve sanki gökten zembille inmiş gibi davranılan DEAŞ’ın ortaya çıkışı Batı dünyasının nasıl bir Ortadoğu tasviri olduğunun tasviridir. Küçük bir zaman dilimi ama nasıl bir tasvirin ve nasıl bir karmaşıklığın ortasında bırakılmak istenen bir coğrafya. Böyle bir Ortadoğu tasviri olan küresel egemen güçlerin, maalesef bir de Türkiye tasviri vardır. Bu bölgede güçlü, yöneten, kendi ayakları üzerinde duran, bölgede mazisinden gelen itibarını, kartvizitini kullanan ve bu sayede yüzyıllardır birlikte yaşadığı hatta büyük ölçekte yönettiği Ortadoğu’ya yardım eden, çözüm üreten, irade ortaya koyan, kendi ekonomisini büyüten, yatırım ve altyapı hamlelerini gerçekleştiren, nüfus gücünü kullanabilen, geleceğe ait büyük hedefler belirleyebilen güçlü bir Türkiye, Batı’nın pek de arzu ettiği bir şey değildir.

“Türkiye’yi taşımayan bu sistemden şikayetçiyiz”

Soylu, Türkiye’nin bir takım vesayet odaklarıyla mücadele etmek durumunda kaldığını ifade ederek, Türk demokrasisine ve milli iradeye darbe anayasalarıyla barikat kurulduğunu söyledi.

Türkiye’nin yaklaşık 70 yıldır sistematik olarak engellendiğini ve Ortadoğu ölçeğinde yönetilmeye çalışıldığını dile getiren Soylu, ülkenin hala sistemdeki vesayet açıklarının kapatılmasıyla uğraştığını anlattı.

Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Türkiye sürekli olarak siyasi istikrarsızlık üreten, darbe üreten ve en kötüsü de sürekli olarak kilitlenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir sistemle boş yere oyalanmıştır. Ben de bu ülkenin bir insanıyım. Arkama dönüp acaba bir 60 darbesi mi olacak, acaba bir 71 mi olacak, acaba sekizde otururken başımıza 15 Temmuz mu gelecek diye bakmak istemiyorum. Biz geleceğe bakmak istiyoruz, geleceği şekillendirmek istiyoruz. Elbette ki biz Türkiye’yi taşımayan bu sistemden şikayetçiyiz. Bugün şikayetçi değiliz, yıllardan beri şikayetçiyiz. Çünkü 26 Mayıs’ı yaşayanlar, 27 Mayıs’ı hissedemediler. 11 Mart’ı yaşayanlar, 12 Mart’ı hissedemediler. 11 Eylül günü yapılanların daha sonra darbe olgunlaşsın diye bekleyelim diyen insanlar tarafından getirildiğinde 11 Eylül’de bu ülkeyi yönetenler 12 Eylül’ün olacağını hesap edemediler. Böyle bir şey beklemediler. 15 Temmuz akşamı saat sekizde Çalışma Bakanlığında Hakkarili 200 gençle sohbet ederken, Türkiye’nin hep birlikte yarınlarının ümidini ortaya koymaya çalışıp, neler yapmamız gerektiğini bir bir konuşurken, hiçbirimizin aklına hain birilerinin bu ülkenin yarınlarını altüst edebilecek ve bu aziz millete, bu güzel insanlara ’sizi öldürmeye karar verdik’ diyebilecek girişimle karşı karşıya kalabileceğimizi hiçbirimiz düşünmedik.”

Soylu, Türkiye’nin kaybedecek hiçbir vaktinin bulunmadığının altını çizerek, dünya siyasetinde paradigmaların değiştiği, güç merkezlerinin ve dengelerin yer değiştirdiği bir dönemin yaşandığını dile getirdi.

İlerleyen dönemde dünya için güçlü liderlik, etkili karar alma ve güçlü parlamento döneminin olacağını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“Bir derdimi paylaşmak istiyorum. Ben, 21 gündür TBMM’ye gidemiyorum. Çok sevdiğim ve milletvekili olmaktan da onur duyduğum şehrim Trabzon’a da gidemiyorum. Sahaya gittiğimde eksikleri görüyoruz, bunların toparlanması lazım. Bir taraftan parlamentoya gideceksiniz, bir taraftan seçim bölgesine gideceksiniz, bir taraftan bakanlık görevini yerine getireceksiniz. Benim aklım şuna eriyor, bunu bir insan yapamaz. Bu çok net ve açıktır, yapar, yaparsa bu ülkeyi bir gün FETÖ yönetir, bir gün PKK idare eder, bir gün terörizmin esiri olur, bir gün anarşizmin esiri olur. Bu sistemi kuranlar da tam bunun için kurdular bu sistemi.”

Bakan Soylu, “Bürokrasinin siyasi irade kararlılığı beklediği, siyasi iradenin de başka meselelerle meşgul olmak zorunda kaldığı bir tabloyu oluşturdular ki ‘bu ülkeyi istediğimiz gibi idare edelim ve yönetelim’, dertleri budur.” diyerek, bu değişimi ülkeye sunmaya ve Türkiye’yi, dünyanın gelecek sezonuna hazırlamaya çalıştıklarını anlattı.

“Bilesiniz ki sizin patronunuz millettir”

Kaymakamlık mesleğini istiklal madalyasına benzeten Soylu, pirinçten yapılan istiklal madalyasının bu devletin en büyük ve şerefli madalyası olduğunu söyledi.

Soylu, kaymakamlık mesleğinin değerinin kadro, ek gösterge, maaş ve harcıraha göre değil, milletin ona verdiği kıymete göre belirlendiğine işaret ederek, salonda bulunan kaymakamlara “Sizin bir yanınız devlettir, bir yanınız millettir. Ama bilesiniz ki sizin patronunuz millettir.” şeklinde seslendi.

Türkiye’deki en büyük problemlerden birisinin Ankara’da alınan kararın, taşrada uygulanamaması olduğunu vurgulayan Soylu, alınan kararın en önemli temsilcisi ve gücünün de kaymakamlar olduğunu belirtti.

Soylu, kaymakamlara hukuktan asla ayrılmamaları uyarısında bulunarak, gayri meşru iş ve ilişkilere asla prim vermemeleri gerektiğinin altını çizdi.

Kaymakamların ailelerine, “Devletin yetiştirdiği ve devletin en üst tabakadaki evlatlarınızla gurur duyabilirsiniz” şeklinde seslenen Soylu, ailelere emeklerinden dolayı teşekkürlerini iletti.

İçişleri Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanı Ahmet Avşar da ilk kaymakamlık kursunun 1942’de düzenlendiğini hatırlatarak, şu ana kadar mülki idare amiri kurslarını bitiren kaymakam sayısının 3 bin 950 olduğunu bildirdi.

Avşar, 1 Şubat’ta başlayan 103. Dönem Kaymakamlık Kursuna katılan 57 kaymakam adayının kursu başarıyla tamamlayarak kaymakam olmaya hak kazandığını söyledi.

İhtiyaç olduğundan dolayı kursun süresinin kısa tutulduğuna değinen Avşar, salonda bulunanlara kaymakam adaylarının aldıkları eğitimleri aktardı.

Kursu birincilikle bitiren Mehmet Naim Akgül, mülki idare amirliği mesleğine nasıl başlanıldığını, vilayet, kaymakam refikliği ve teftiş stajlarının ne şekilde yapıldığını anlattı.

Akgül, kursta aldıkları eğitimlerden de bahsederek, “Aldığımız kısa ama özlü eğitim ve deneyimlerimiz bizlere şunu göstermiştir. Özellikle yakın coğrafyamızda ve dünya üzerinde eziyet gören tüm mazlum insanların ümidi sadece Türkiye’dir. Bizler de ecdadımızı örnek alarak ilçelerimizde görev ifa ederken, en büyük çabamız hizmetinde olduğumuz milletimizin hayır dualarında yer almak olacaktır.” diye konuştu.

Konuşmaların ardından İçişleri Bakanı Soylu, dereceye giren kaymakamlara sertifika ve hediyelerini verdi.

Dereceye girdikleri için görev yapacakları ilçeyi seçebilme imkanına sahip 3 kaymakamın dışındaki 54 kaymakam da sahneye sırayla çıkarak, kuralarını çekti.