İçişleri Bakanı Soylu: “Recep Tayyip Erdoğan milletten aldığı güçle beraber ülkemizin korkularını tek tek yendi”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Recep Tayyip Erdoğan milletten aldığı güçle beraber ülkemizin korkularını tek tek yendi. Dindar, ‘ben dindarım’, Kürt, ‘ben Kürdüm’, Alevi ‘ben Aleviyim’ diyebildi.” dedi.

DSİ Sosyal Tesislerinde kanaat önderleriyle basına kapalı toplantıda bir araya gelen Soylu, daha sonra Kulp ilçesini ziyaret ederek AK Parti ilçe binası önünde vatandaşlarla buluştu.

Soylu, ilçede bulunmaktan büyük bir onur duyduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selam ve sevgilerini iletti.

Türkiye’de koza üretiminin yüzde 60’ının ilçede yapıldığını, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde müracaatlara karşın yer kalmadığını, turizm sayesinde kentteki otellerde boş yer olmadığını anlatan Soylu, bereketli topraklarda çiftçilerin çalıştığını söyledi.

Soylu, “Bu memlekette dindar olan ‘ben dindarım’ diyemedi. Başörtülü olanı başı açık olanla beraber okulda beraber edemedik. Öğretmen yapamadık. Devlete memur olarak koyamadık. Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine zamanında sokamadık.” dedi.

“Çok uzun yıllardan beri kim bunlarla ilgili adım atmaya çalışsa, kim bu düzeni, ‘Ben biraz değiştireyim’ diye gayret göstermeye çalışsa iftira ettiler.” diyen Soylu, “Türkiye’de beni bağışlayın, biraz sert bir cümle söyleyeceğim. Bu meseleleri değişmek isteyen kim varsa, bunları dillendirmek isteyen kim varsa başını yediler. Bir tek Recep Tayyip Erdoğan’la uğraşamadılar. Uğraştılar, mağlup etmeye çalıştılar. Yenmeye çalıştılar, o dedi ki, ‘Ben bir milletin bir de Allah’ın önünde eğilirim, kimsenin önünde eğilmem.’ Bugün birçok iş yaptı. Milletin sayesinde.” ifadelerini kullandı.

Barajlara, enerji ve altyapı yatırımlarına değinen Soylu, şöyle devam etti:

“Recep Tayyip Erdoğan açığı kapattı. İçinde bulunduğumuz şu çeyrek asırdaki 25 yıldaki gereğini yerine getirdi. Önümüzdeki döneminde, bu çocukların yaşayacağı, Türkiye’yi yöneteceği dönemin de altyapısını hazırladı. Onun için ona da saldırdılar. Ama başaramadılar. Fiske vurdular, düşmedi, sağlamdı. Avrupa’nın, Amerika’nın burnu büyüktür. Gelip de Türkiye’ye diz çökmezler. Talimat verirler, derler ki ‘şunu şöyle yap, bunu böyle yap, şu şuradan gitsin bu buradan gitsin’. Gıda krizi çözülemeyince kendileri de tahılla buğdayla ilgili probleme düşünce Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’ye dediler ki; tıpış tıpış geldiler ‘ne olursun Ukrayna ile Rusya arasına gir de bu işi çöz’. Çözdü mü? Çözdü.”

Salgın döneminde Türkiye’nin performansından, hizmetlerinden bahseden Soylu, “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de birçok iş yaptı. Hızlı tren yaptı, savunma sanayini güçlendirdi, sanayi ve üretimi artırdı.” diye konuştu.

“Birçok iş yaptı. Eksik yok mu? Eksiksiz cenabı Allah’tır. Hepimiz insanız, eksiğiz.” diyen Süleyman Soylu, şunları kaydetti:

“Karşı karşıya kaldığımız, bizden kaynaklanan veya kaynaklanmayan sıkıntılar var mı? Dünyayı hep beraber görüyoruz. Var, ama Recep Tayyip Erdoğan bütün bunların içerisinde büyük bir devrim gerçekleştirdi. Her şeyi yapabilirsin. Asfalt, kaldırım, kültür merkezi, belediye binası hepsini yaparsınız. Ama zihniyeti değiştiremezsiniz. Kelepçeyi kaldıramazsınız. Bazen korkularımızın, travmalarımızın esiri oluruz. Recep Tayyip Erdoğan milletten aldığı güçle beraber ülkemizin korkularını tek tek yendi. Dindar, ‘ben dindarım’, Kürt, ‘ben Kürdüm’, Alevi ‘ben Aleviyim’ diyebildi. Biz bunların hepsini hayatımızın içinde yaşadık. Bu ülkede insanlar buradan başka bir yere giderken 21 plakalı araç taşımazdı. 06, 34, 35 plakalı araç taşırlardı. Çok net, biz o günlerden geçtik. Ben İstanbul’da yaşadım, doğdum büyüdüm. İhbar gelirdi arama tarama yapacaklar diye, indirirlerdi insanları minibüsten. Hep beraber inerdik. Bir kısmı böyle kalırdı, bir kısmı biner giderdi. İnsanlar kimliklerine göre değerlendirilirdi. Bunlar böyle kolay yenilebilecek, alt edebilecek, değiştirilebilecek işler değildi.”

Türkiye’de büyük işlerin olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Türkiye’yi daha iyi noktalara getirme görevleri olduğunu dile getiren Soylu, “Dünyadaki haksızlıklara karşı çıkmak, kim çıkacak, kim söyleyecek? Suriye’de olanları görüyoruz. Biz ordayız, insanlara yardım ediyoruz. Oradaki çocukların ne kusuru var, buradaki çocuktan ne farkı var? Babası yok, anası yok. Ninesinin yanında kalıyor. Parası yok, pulu yok. Bir çadırda kalıyor. Kış, yağmur yağıyor, o çadırın içerisinde su var. Recep Tayyip Erdoğan, ‘Benim buna gönlüm razı değil. Gidin oraya briket evler yapın.’ dedi. Şimdi 100 binini tamamlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Oraya huzur götürdüklerini , kimsenin toprağında gözleri olmadığını, o çocukların dedeleriyle beraber aynı milletin evlatları olduklarını dile getiren Soylu, şöyle konuştu:

“Arap, Kürt, aynı milletin evlatlarıydık. Aynı istikamete aynı kıbleye namaz kılıyorduk. Ne yapacağız? Hafif biraz zengin olduk diye, onlar biraz zora düştü diye sırtımızı mı dönecektik? Dönmedik, dönmeyiz, dönmeyeceğiz de… Biz Müslümanız. ‘İnananlar kardeştir.’ diyor. Bunu unuttuğumuz an her şeyi unutmuş oluruz. İyilikleri anlatacağız, kötülüklerden sakındıracağız.

Bir sürü laf söyleyecekler. İftira edecekler, şunu atacaklar, bunu atacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Herkese iftira ettiler. İslam tarihinde de herkese iftira ettiler. Kendi tarihimize de herkese iftira ettiler. Çünkü iyiler kadar kötüler var. Elbette ki onlar iftara etmeye devam edecekler. Ama bizim bir sorumluluğumuz var. Biz Mevlana, Veysel Karani’nin çocuklarıyız. Burası iki peygamberin, sahabelerin, büyük alimlerin yan yana yattığı bir şehir. Recep Tayyip Erdoğan bütün bunları yeniden düşünmemizi sağlayan, milletimizle beraber geçmişteki tecrübelerden de istifade ederek bir iklim oluşturdu. Bunu ileriye doğru götürmeliyiz. Biz İdrisi Bitlisi’nin, Hoca Ahmet Yesevi’nin, Selahattin Eyyubi’nin çocuklarıyız. Korkuyorlar, niye korktuklarını söyleyeyim mi? Bu çocuklardan yeni bir Selahattin Eyyubi, İdrisi Bitlisi, Cezeri çıkar. Yeni bir Veysel Karani çıkar da dünyaya söyleyecek sözü olur diye korkuyorlar.”

Soylu, “Şu Müslüman coğrafyanın halini bizden başka düzeltebilecek kim var? Libya öyle, Yemen öyle, Lübnan öyle, Suriye öyle, Irak öyle, Afganistan öyle, Pakistan öyle. Biz bütün bu zorlu coğrafyada ayakta duruyoruz, kendimizi geliştiriyoruz, ileri gidiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan bunu sağladı, bunu gerçekleştirdi. Ama hep birlikte yapacağımız çok işler var. Bu çocuklar artık çekmesin. Bu çocuklar güçlü bir şekilde yarınlara hep beraber adım atabilsin. Artık eski günleri hep beraber geride bırakalım. Bizim bir tek kırmızı çizgimiz var. O da terör. Onun dışında herkes istediği gibi yaşayabilme, herkes istediği gibi bu konuyu yarına taşıyabilme imkanına sahip. Şırnak’a normal tırın, kamyonun, otobüsün dışında kimse gitmiyor. Şimdi profesör gidecek, Şırnak’ta Hakkari’de üniversitede ders verecek.” değerlendirmesini yaptı.

Sadece Diyarbakır’ın değil tüm coğrafyanın huzuru için çalıştıklarını belirten Soylu, “Eğer biz bunu sağlayamazsak, gerçekleştiremezsek bizi yine oyuna ve tezgaha getirebilirler. Allah onlara fırsat vermesin.” dedi.

Bunun için çok çalışma, çok mücadele ve birlik içinde olunması gerektiğini vurgulayan Soylu, sözlerini, “Biz çalışacağız, gayret edeceğiz, inanıyoruz ki cenabı Allah bizi muhafaza edecek. Terörü bitiriyoruz evet, doğru ama yetmez.

Etrafımızdaki coğrafyada huzuru da sağlamalıyız. Buna ihtiyacımız var bizim. Biz birlikte güçlü olmalıyız. Onlarla birlikte güçlü olmalıyız. Dünyanın doğusundaki bütün ülkeler sıkıntı içerisinde olsunlar, onlar da orada rahat etsinler. Etsinler de şimdi görelim bakalım, edebiliyorlar mı? Onun için Türkiye önemli bir fırsat yakaladı. İlk kez Batı’yı böyle yakaladık. 300 yıldır Batı’yı böyle yakaladık. Altyapımızı tamamladık. Şimdi nasipse 29 Ekim’de yerli otomobilimizin de adımını atıyoruz. Kıskansınlar, çatlasınlar, patlasınlar. Huzur içerisinde, yarınlara hep birlikte gideceğiz. Böyle liderler 100 yılda bir gelir, Recep Tayyip Erdoğan gibi liderler 100 yılda bir gelir. Hedefimiz aydınlık, açıklık, güçlülük. Türkiye’yi, ekmeğimizi ve Diyarbakır’ı büyüteceğiz.” diye tamamladı.

Soylu’ya, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehdi Eker ve Ebubekir Bal da eşlik etti.