İçişleri Bakanı Soylu: Mesele bir rejim meselesi değildir. Mesele Türkiye’ye darbe üreten, çift başlılık üreten bir sistemden milletimizi kurtarma meselesidir

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Mesele bir iktidar meselesi değildir. Mesele bir rejim meselesi de değildir. Mesele Türkiye’ye darbe üreten, Türkiye’ye zayıflık üreten, çift başlılık üreten bir sistemden milletimizi kurtarma meselesidir.” dedi.

Soylu, TPAO Kültür Merkezinde düzenlenen AK Parti İl Danışma Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, 21. yüzyılın bu şekilde geçeceğini hayal etmediklerini belirtti.

Evlerinden iş yerlerine uçarak gitmeyi hayal ettiklerini dile getiren Soylu, “Böyle hayal ediyorduk ancak bize terör ve şiddet gündemli bir hayat sunuyorlar. Hırsları bu dünyaya sığmayan karanlık bir zihniyetle mücadele ediyoruz.” dedi.

Türkiye’de PKK’yı besleyip büyüten zihniyet hangi zihniyetse bugün IŞİD’i besleyen, bombalar patlattıran ve kontrol edilemeyen zihniyetin de aynı zihniyet olduğunu belirten Soylu, şunları kaydetti:

“Türkiye’de yıllar boyunca ekonomik operasyonlar yaptıran, bizi IMF’ye boyunduruk altına aldırmaya çalışan, enflasyonla ezen zihniyet hangi zihniyetse bugün Ortadoğu’yu ve Afrika’yı açlığa, sefilliğe mahkum etmeye çalışan zihniyette aynı zihniyettir. Bu dünyada kafası sadece fesat çıkarmaya, huzursuzluk çıkarmaya, kan döktürmeye çalışan zihniyet yıllarca iş başındadır. Biz çocuklarımıza kaosu bırakamayız. Bu ülkenin sistemini de bu dünyanın sistemini de elbette düzeltmek zorundayız. İşte bizim 16 Nisan iddiamız ve inancımız budur. Birileri anlamıyor, ısrarla anlamak istemiyor olabilir. HDP ve CHP, getirilmek istenen anayasa değişikliğini bir iktidar meselesi haline indirgemek yerine oturup sandık karnesini, kendi yaptıklarını incelemelidir. Mesele bir iktidar meselesi değildir. Mesele bir rejim meselesi de değildir. Mesele Türkiye’ye darbe üreten, Türkiye’ye zayıflık üreten, çift başlılık üreten bir sistemden milletimizi kurtarma meselesidir.”

Soylu, terörle mücadelede önlerine engeller çıkarıldığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Terörle mücadele ettiğimiz günlerde İsrail’den aldığımız insansız hava uçakları vardı. Bozuldu, hem de zor günlerdi. ‘Tamir edin’ dedik, tamir edip bizlere vermediler. Oysa o kadar ihtiyacımız vardı ki evlatlarımız öyle mücadele ediyorlardı ki. Her biri aslan parçasıydı. Her biri ana kuzusuydu. Şimdi neye inanamıyorlar biliyor musunuz? Kendi insansız hava uçağımızı yapıyoruz. Onlara dayanamıyorlar. Artık onların uydularından bilgi almıyoruz. Kendi uydularımızdan aldığımız bilgilerle adım atıyoruz. Bu ülkenin yarınlarına ‘acaba ne olacak’ diye bakmamamız için önemli bir fırsatın eşiğindeyiz. Bunu hep beraber gerçekleştireceğiz.”

Türkiye’nin merhametli bir ülke olduğunu vurgulayan Soylu, “Türkiye büyük bir devletin mirasçısı üzerinden geçmişe bugüne ve yarına bakabilen bir ülkedir. Biz tam 600 yıl önce bu coğrafyada sadece bu coğrafyada değil bütün dünyada sözü kabul gören, iddiası olan, iradesi olan bir ülke olarak bu dünyaya ve insanlığa birşeyler anlatmaya çalıştık.” ifadesini kullandı.

“PKK adını literatürden sileceğiz”

Bakan Soylu, terör örgütlerinin bu ülkenin huzurunu bozamayacaklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Bir terör örgütü, beni kardeşimden, beni benden, beni özümden ayıramaz. Bir terör örgütü, bu ülkenin ilerlemesini bu ülkenin zenginleşmesini engelleyemez. Yine bir terör örgütü, aramıza nifak sokamaz. Bir terör örgütü bu ülkenin birliğine ve beraberliğine tehdit ortaya koyamaz. Bilinmelidir ki, nerede olursak olalım orada o terör örgütünü yok ederiz, yok ederiz.

Cumhurbaşkanımızın talimatı ve hükümetimizin politikası nettir. Terör örgütü tasfiye edilecektir. Politika açık ve nettir. PKK adını literatürden sileceğiz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu büyük ülkeyle, bu büyük milletle, asıl milletle bilek güreşine giremezler.”

“Gençleri sistemin içerisine dahil etmeliyiz”

Türkiye’nin, Avrupa ve dünyaya karşı en büyük üstünlüğünün genç nüfus olduğunu belirten Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Tam 10 yıl boyunca onlardan genciz, 10 yaş. Bugün neden anaokullarını yaptık. Derdimiz neydi? Ben 6 yaşında okula gittim, kaçak gittim. Bizim zamanlarımızda 7 yaşın altındakileri okula almıyorlardı. ‘İnsan 7’sinde neyse 70’inde de odur’ demez miyiz? Peki neden 7 yaşın öncesine kadar eğitime gitmezdik. Peki Avrupa, çocukların doğduğu andan itibaren çocukları neden okullara gönderirlerdi? İşte bu da bir oyundu, bir tezgahtı. Genç bir nüfus yetiştiriyoruz. Bizim için en önemli olan genç nüfusu, sistemin içerisinde dinamizmiyle, ortak aklıyla beraber tutmalıyız. Onları sistemim içerisine koyup, onların gücünü Türkiye’ye yansıtmalıyız. O genç ve dinamik nüfustan bir şekilde istifade edelim. Onları iyi yetiştirip, iyi özgüven verip, onları dünyaya salmalıyız ki onlar orada çalışmalı, hem de değerlerimizi anlatmalı. Dünyaya, Anadolu’daki bu insanlığın ne olduğunu, insanlığın çizgisinin nereye gittiğini ifade etmelidir.”