İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye karanlık bir irade tarafından engellendi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Türkiye’de siyaset 2002’den itibaren doğru yönetilmiş ve doğru uygulanmıştır. İş dünyamız da buna doğru cevap vermiştir. 1990 ile 2000’li yıllar arasında Türkiye’de maalesef siyaset bir pranganın içerisine mahkum edilmiştir.” dedi.

Bakan Soylu, Milas Ticaret ve Sanayi Odasında iş adamları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile bir araya geldi. Konuşmasında, siyasetle ticaret arasında çok gerekli ve çok basit bir ilişki bulunduğunu belirten Soylu, siyaset ve ticaretin huzur içinde işlemesi için kuralları sürekli değişmeyen, insan ve hammadde kaynaklarına ulaşımın mümkün olduğu, can ve emniyetinin olduğu bir ortam sağlamakla yükümlü olduğunu söyledi.

Ülkenin huzuru ve refahının bu sayede temin edileceğini anlatan Soylu, ticaretin kendi evrensel kurallarını taşıdığını, bunun gerçekleşmemesi durumunda ise ekonominin önce kendini kapatıp sonra da durup kaçacağını dile getirdi.

1994’te ülke ekonomisinin bir gecede alt üst edilmesinin tesadüfen olmadığına işaret eden Soylu, “1998’de halk diliyle söylersek ortada fol yok yumurta yokken Rusya krizini bahane ederek Türkiye’nin çarklarının durma noktasına gelmesi de elbette ki tesadüf değildir. Bunların hepsini hatırlıyoruz. 2000’lerin başında meşhur kasım ve şubat krizleri de tesadüf değildir. Ama 2008-2009’da küresel krizin Türkiye’yi teğet geçmesi de tesadüf değildir. Bunlar, kötü ve iyi siyasi yönetimlerin veya ortaya konulan birtakım süreçlerin en önemli örnekleridir.” dedi.

Soylu, olumsuz ilk 3 örneğin 6 yılda gerçekleştiğine dikkati çekerek yaklaşık 15 yıldır ise böyle bir şey yaşanmadığını hatta gerçek bir küresel krizin savuşturulduğunu vurguladı.

“Kişi başı milli geliri 3 bin dolardan 11 bin dolar seviyelerine taşımışız”

Türkiye’de siyasetin millet ile devlet arasında köprü olma vazifesinin bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ifade eden İçişleri Bakanı Soylu, şöyle devam etti:

“Türkiye’de siyaset 2002’den itibaren doğru yönetilmiş ve doğru uygulanmıştır. İş dünyamız da buna doğru cevap vermiştir. 1990 ile 2000’li yıllar arasında Türkiye’de maalesef siyaset bir pranganın içerisine mahkum edilmiştir. Terör, ekonomik kriz, 28 Şubat prangası ve ardından gelen ve maalesef ülkemizi yasa boğan, üzüntüye boğan deprem. Bütün bunların içerisinde hareket kabiliyetini kaybeden, buna karşı reaksiyon alamayan bir siyaset süreci o tarihte oluşturulmuş, siyasetin milletle ile devlet arasında köprü olma vazifesi bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. 2002’de 36 milyar dolar ihracat rakamını 146 milyar dolara taşımışız. Kişi başı milli geliri 3 bin dolardan 11 bin dolar seviyelerine taşımışız. Alt yapı yatırımlarını yapabilecek 76 üniversiteyi 193’e, 26 havalimanını 55’e, bölünmüş yolları 3 katına çıkararak büyük bir değişim sağlamışız. Bu örnekler ve rakamlar istediğiniz kadar çoğaltılabilir. Zaten gerek iş dünyası, esnafımız, ticaret erbabı ve vatandaşımız bunlara çoklukla aşinadır.”

“Türkiye karanlık irade tarafından engellenmiştir”

Bakan Soylu, siyasetle ticaret arasındaki ilişkinin son 15 yılda istikrar ve güven temelinde tesis edilerek güzel bir kalkınma ivmesi yakalandığını aktardı.

Görmezden gelinmeyecek bir sistem sorunu bulunduğunu dile getiren Soylu, anlattığı gelişmeleri bu sistemi zorlayarak cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken ancak elde edebildiklerini bildirdi.

Soylu, 1960’da darbe olmasaydı Türkiye’nin 1963’te birinci Boğaz Köprüsüne, 1967 veya 1968’de nükleer santraline kavuşacağını anlattı.

Türkiye’de iyi gelişmeler olduğu ve ülkenin ayağa kalkacağı zamanlarda birilerinin bunu istemediğini belirten Soylu, “Türkiye ekonomik kalkınma enerjisini ne zaman sahaya yansıtsa, bir istikrar verse, ticaretin ve sanayinin önünü açmaya kalksa, fırsatlarını değerlendirmeye kalksa, sistemin açıklarını kullanan bizzat sistemi yazan bir karanlık irade tarafından engellenmiştir. Türkiye oyalandı ve yoruldu.” diye konuştu.

Birilerinin her dönemde ülkenin önünü kesmek, büyümesini önlemek için gayret içerisinde olduğuna vurgu yapan Soylu, şunları söyledi:

“El alem uzayda koloni kurmanın hesaplarını yaparken biz hala insanların kıyafetlerinin özgürce seçebilmesinin kavgasını verdik. Biz hala gazete manşetlerinde darbe geliyor, ihtilal geliyor ve bu ülkede hala birilerini tahrik etmenin, birilerine fitne vermenin hesabı içerisinde olanlarla karşı karşıya kaldık.”

Soylu, Türkiye’nin satın alma gücü paritesi bakımından dünyanın 17’nci ülkesi olarak görüldüğünü hatırlatarak buna rağmen hala 15 Temmuz’da darbe girişimlerine maruz kalındığını söyledi.

Bu durumun, kişiler, partiler ve onların tercih ettikleriyle izah edilemeyeceğinin altını çizen Soylu, şunları kaydetti:

“Bu, net bir şekilde sistemin kendisinin aksaklığıyla, yanlışlığıyla daha doğrusu sistemin engelleyici ve sınırlayıcısı olmasıyla ilgili bir haldir. Türkiye artık bu çemberden kurtulmak zorundadır. Türkiye coğrafyasının getirdiği fırsatları yönetmek ve yine bu coğrafyanın getirdiği tehlikeleri savuşturmaya odaklanmak zorundadır. Bizi içimizdeki meselelerle meşgul ederlerse biz bunu nasıl sağlayacağız. Biz kendi içimizde artık yürütmeyle ilgili tartışmaları bitirmek zorundayız.”

21. asrın 17. yılında bu iki temel ilkeye en yakın oldukları zaman dilimi içerisinde olduklarını vurgulayan Soylu, “16 Nisan tam bağımsızlık senedimizin en önemli icra edileceği gündür. Biz 1699 yılından itibaren şu anda en güçlü olduğumuz konumdayız. Bu fırsatı hep birlikte kaçırmayalım, bu fırsatı hep birlikte geleceğe taşıyalım.” dedi.

Soylu, artık ülkenin 15 Temmuz’a, 15 Temmuz gibi müdahalelere en iyi cevabı verecek istikrarlı bir yönetim ortaya koyması gerektiğini belirterek bir daha yürütmenin, millet iradesinin verdiği emanetin kimse tarafından tartışılmayacağı bir sistemin ortaya konulması gerektiğini ifade etti.

Ticaret yapanın işinin daha iyi üretmek ve daha iyi ürün hazırlayabilmek olduğunu anlatan Soylu, “Ticaret erbabının işi, siyasi dengenin üzerinde orada kaynak sağlayamaya çalışan bir anlayışın adı değildir ama Türkiye’de bu da yapıldı. Bunu hepimiz biliyoruz. 28 Şubat sürecinde nelerin ortaya konulduğunu hep birlikte, hem de en güzel şekilde biliyoruz. Artık arkamıza dönüp bakmak zorunda olmayalım. Artık bu sistemin açıklarından istifade etmeye çalışanlara fırsat vermeyelim.” dedi.

“Türkiye artık arkadan kurşun yemekten bıkmıştır”

Soylu, Türkiye’nin artık geleceğini şekillendirmek istediğini dile getirerek şöyle devam etti:

“Ticaretin en önemli meselelerinden biri öngörülebilirliktir. Neye yaptırım yapacağız? Uluslararası doğrudan yatırım bu ülkede 20, 22, 23 milyar dolarlara kadar çıktı. Ne zaman Gezi başladı, ne zaman 17-25 Aralık darbesi başladı, ne zaman 6-7 Ekim olayları oldu ve ne zaman 15 Temmuz oldu, uluslararası doğrudan yatırımcı hemen bir durun dedi.”

Ülkenin 40 yıl uğraştığı bir terör örgütü ile mücadele ederken işi gücü bırakıp tekrar eden seçimler, koalisyon pazarlıkları ve gensorularla uğraşmak istemediğini anlatan Soylu, şunları söyledi:

“Gerçi gensoru benim işime geliyor. Milletvekillerimiz biliyor. Bize gensoru verdiler. Allah razı olsun parti olarak bizler hep beraber haddini bildirdik. Veren parti de HDP’ydi. Aman Allah’ım, ya Rabb’im. ‘Niçin belediyeleri görevden aldık?’ Niçin almayacakmışız? Orada ne yapıyorlar? Bu milletin kardeşliğine sıkılan bütün kurşunun mühimmatını onlar sağlıyorlar. Belediyenin kepçeleri ile çukur kazıyorlar. Arabaları ile cephane taşıyorlar. Her belediyede çalışanından 200 lirayı, bir dernek üzerinden terör örgütüne aktarmaya bugüne kadar ses çıkarmadılar. Kusura bakmasınlar. Vatandaş çalışacak, asgari ücret alacak veya biraz onun üzerinde alacak ama hiç kendisine sormadan 200 lirasını terör örgütüne kesecekler, Kandil’e, PKK’ya dağa bunu gönderecekler. Bazen doğruları görmemek için hep farklı yönlere bakıyorlar. Bugün bunun hesabının sorulduğu gündür. Ve bu millet rahattır. Geldiğimiz gün o derneğin faaliyetine hemen son verildi. Sivil toplum örgütü filan değil bunlar. Avrupa’ya böyle anlatmaya çalışıyorlar.”

Ticaretin gelişmesini istediklerini ve bunun için bütün imkanı ortaya koymaya çalıştıklarını aktaran Soylu, özel sektör gelişirse özel teşebbüsün gelişeceğini ve Türkiye’nin yarınlarına ait ayakta durma kabiliyetinin çok daha güçlü olacağını bildirdi.

Terörle mücadele kararlılığının ortaya konulduğunu vurgulayan Soylu, ülkenin terörle mücadele edebilecek kudreti ve iradesinin bulunduğuna işaret etti.

Soylu, Türk milletinin yüce bir millet olduğunu, 3 milyon Suriyeliye sahip çıktığını hatırlatarak şöyle konuştu:

“Tarihe altın harflerle işlenecek bu kadirşinaslığı yapmamış olsaydık acaba 15 Temmuz’da bu kadar büyük bir destek görebilir miydik Cenab-ı Allah’tan? Çok net söylüyorum o tecavüz edilen kadınlara el uzatmasaydık, o çocuklara sadece insanlık için sahip çıkmasaydık olmazdı. Biz onlarla 400 yıl birlikte yaşadık. Biliniz ki biz insanlık sınavdan iyi geçtik. Dünya hala hesabını yapıyor. Üç kişi mi alsam, beş kişi mi alsam, 6 lira mı harcasam 10 lira mı harcasam? Bu millet 26 milyar dolar harcadı.”

“Türkiye enerjisini boşa akıtmamalıdır”

Bu sistemde artık esnaf, muhtar, üniversite öğrencisinin bir karar vermek durumunda olduğuna dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:

“Yürütme yürütmesini, yasama yasamayı gerçekleştirmesi gerekiyor. Yargı tam anlamıyla tarafsız ve bağımsız bir şekilde yargıyı gerçekleştirmesi gerekir. Bu ülkede bugün cumhurbaşkanımızın seçime girmesini engelleyen bir yargı sistemi ile karşı karşıya kaldığınızı hiç kimse unutmasın. Bunun yeniden tekrarlanmayacağını bize kimse tarif edemez. Bu ülke kalkınmasın, gelişmesin diye devam ettiği bir sistemle Türkiye’yi 2023’e, 2053’e ve 2071’e taşıyamayız. Türkiye enerjisini boşa akıtmamalıdır. Oysa dünya bize yeni fırsatlar sunmaktadır. Dünyanın küresel ekonomik merkezi Batı’dan Uzak Doğu’ya doğru kaymaktadır. Bu yaklaşık 400 yıllık Batı hakimiyetinin Uzak Doğu’ya kayması ve kendi hakimiyetini kaptırması anlamına gelmektedir. Avrupa Birliği ciddi bir moral bozukluğu ve başıbozukluk içerisindedir. Ciddi bir lider sıkıntısı yaşamaktadır. Ortak anayasa ve ortak bir para birimi hayalleri tamamen suya düşmüş durumdadır.”

Programa Muğla Valisi Amir Çiçek, AK Parti Muğla milletvekilleri Nihat Öztürk ve Hasan Özyer, AK Parti İl Başkanı Kadem Mete ile iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.