İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadelenin 16 Nisan’da yapılacak halk oylaması için büyük ve en önemli ölçü olduğunu belirterek, “21’inci asrın başından itibaren Türkiye’nin rahat hareket etmemesi için ellerinden gelen her şeyi ortaya koydular. Tek başına iktidarın bütün ama bütün getirilerinden Türkiye’nin yararlanmaması için her türlü bir taraftan organizasyonu yaptılar. Bir taraftan fitneyi, bir taraftan da çelmelemeyi gerçekleştirdiler.” dedi.
Soylu, AK Parti Trabzon İl Seçim Koordinasyon Merkezince kentte bir otelde düzenlenen “Anayasa Referandumu Trabzon Seçim Koordinasyon Merkezi Çalıştayı”nın açılışında, anayasa değişikliğini içeren halk oylamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bir milletvekili eksik çıkarılması halinde bunun sadece TBMM’deki sandalye sayısıyla maliyetlenebileceğini ancak referandumda bir oy eksik alınması durumunda Türkiye’nin bütün kaderinin ona ait bir değişim göstereceğini anlatan Soylu, “Dolayısıyla önümüzdeki referandumda Türkiye için Trabzon’da alınacak her oyun çok büyük bir önemi vardır.” diye konuştu.
Tarihin en önemli kararlarından birinin 16 Nisan’da ortaya çıkacağını vurgulayan Soylu, milletin “artık yeter” diyebileceği bir karar vereceğini ifade etti.
Soylu, milletin “Biz darbe istemiyoruz arkadaş, artık yeter. Biz bu ülkede sabah kalktığımızda enerjisini alt üst edecek, Türkiye’nin kazanımlarını bir anda sıfıra indirebilecek yeni bir tabloyla karşılaşmak istemiyoruz.” diyebileceği bir karar vereceğine dikkati çekti.
Türkiye’de 7 Haziran 2015 genel seçimleri sürecinde yaşananları anımsatan Soylu, şöyle devam etti:
“Vatandaşın oyunu istismara yöneltmelerinin sonucunu hep beraber gördük. Bunun Türkiye’ye ne kadar vakit kaybettirdiğini, vatandaşımızın büyük bölümünü endişeye sevk ettiğini gördük. ‘Acaba ne olacak?’ soruları hepimiz için geçerliydi. ‘Bundan sonra ne olacak, ülkemiz ne olacak, Türkiye nasıl bir karar verecek?’ Bütün bunlarla ilgili değerlendirmeleri hep beraber bu sistem içerisinde yaşadık.”
Darbe girişiminden halk oylamasına giden süreç
Bakan Soylu, 15 Temmuz’un da bu sistem içinde yaşandığına dikkati çekerek, Türkiye’de hain birilerinin çıkıp bir planla ülkenin istila edilmesine yönelik talimatı ortaya koyup koymayacağını, 21’inci asırda böyle bir şeyin yaşanacağını kimsenin aklına getirmediğini anlattı.
Soylu, 15 Temmuz darbe girişiminden 16 Nisan anayasa değişikliği halk oylamasına doğru gidilen sürece değinerek, “15 Temmuz, 16 Nisan için büyük ve en önemli ölçüdür. 21’inci asrın başından itibaren Türkiye’nin rahat hareket etmemesi için ellerinden gelen her şeyi ortaya koydular. Tek başına iktidarın bütün ama bütün getirilerinden Türkiye’nin yararlanmaması için her türlü bir taraftan organizasyonu yaptılar. Bir taraftan fitneyi, bir taraftan da çelmelemeyi gerçekleştirdiler.” değerlendirmesinde bulundu.
Büyük bir anlayışı ortaya koyan partinin, yeni bir süreci bu milletin önüne getirmesi gerektiğini belirten Soylu, “Bu yeni süreç 16 Nisan’da aziz milletimizin iradesiyle beraber yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin milletle buluşmasıdır. Bu da bizim üzerimizde bir vazifedir.” ifadelerini kullandı.
Soylu, CHP ile HDP’nin halk oylaması sürecinde “hayır” kampanyası yürüttüğünü hatırlattı. Bununla ilgili görüşlerini aktaran Soylu, şunları anlattı:
“CHP ile HDP’nin nasıl kol kola girdiğini, nasıl Türkiye’ye bir kaos senaryosu hazırladığını hepimiz görüyoruz. Her zaman böyle yaptılar zaten. Anayasa Mahkemesi üzerinden, Yargıtay üzerinden, ekonominin hafif bozulduğu dönemler üzerinden, işveren örgütleri tarafından, medya tarafından, kah uluslararası sistem tarafından Türkiye’nin dengesinin bozulması için her şeyi ortaya koydular.”
“Türkiye şimdi çok önemli bir zaman diliminde”
Türkiye’nin şimdi çok önemli bir zaman diliminde olduğunu vurgulayan Soylu, bu fırsatın açık ve net bir tablo gibi ülkenin önünde durduğunu ifade etti.
Avrupa’nın şu anda karar alma yeteneğinden çok uzakta olduğunu belirten Soylu, “Ortak para birimini, ortak anayasasını yapamadı. İngiltere, Avrupa’yı bıraktı. Kendi iç tartışmaları çok büyük noktalara doğru gidiyor, ekonomik krizler yaşanıyor, göçle ilgili büyük bir korkuları var. Yukarıdan aşağıya belki de 20, 30 madde sayılabilir. Sayılabilir de bunların hiçbirisine çözüm üretilmiyor. En temel problemleri bu.” değerlendirmesini yaptı.
ABD’nin kendine ait yeni bir yol ve yöntem seçip seçmeme durumunda karar aşamasında olduğuna işaret eden Soylu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ise ciddi sorunlar yaşandığını vurguladı.
Bakan Soylu, şöyle konuştu:
“Libya’nın, Irak’ın, Suriye’nin, Fas’ın tam bunların ortasında bir Türkiye var ve demokrasiyle irade ediliyor. Millet demokrasiye tam anlamıyla inanmış. Ne kadar darbe yaparsa yapsın, ülkenin tek başına iktidarı için ona güç kuvvet vermeyi ve sistemini devam ettirmeyi sağlayabilen bir anlayışa mensup ama sürekli mevcut sistemini rüzgardan nem kapar şekilde tam anlamıyla sekteye uğratma konusunda gücü olmaya çalışanlar, maalesef her seçimin sonucunda elde edilecek bu büyük kuvveti ve gücü birtakım oyunlarla, planlarla engelliyorlar. Hep bunlarla karşı karşıya kaldık.”
Yaşanan sürecin sadece 16 Nisan tarihi meselesi olmadığını anlatan Soylu, “Bu konu 2100’lerin, 2200’lerin meselesidir. Biz 2100’ler, 2200’ler, 2300’lerde eğer hızlı bir şekilde bütün dünyaya söyleyeceği sözü kabul ettirebilecek bir Türkiye, söyleyecek sözünün karşılığı olacak bir Türkiye ortaya koyacaksak, 16 Nisan bunun için en önemli bir tarihtir.” diye konuştu.
Soylu, 16 Nisan’ın sadece kendi gününün tarihi olmadığını ifade etti.
“14 yılda 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktığımız gibi, 25 bin doları aşan bir gelir seviyesine gelmek istiyorsak biz biliyoruz ki bunu ancak Recep Tayyip Erdoğan’la beraber yapabiliriz.” diyen Soylu, CHP ve HDP seçmeninin de bunu bildiğini anlattı.
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün siyasi partilerin, sadece siyasi hesapla, fırsatçılık hesabıyla hareket edebileceği bir dönem değildir. Bugün Türkiye’ye milli bakma dönemidir. Bu açık ve nettir. Benim ülkem ne olacak, nereye gidecek? Yarın, öbür gün tekrar zayıflayacak, PKK’nın prangasına mı düşecek? Yarın kritik bir oyla PKK’nın prangasına düşen bir Türkiye sürekli olarak onun manipülasyonlarıyla zora mı düşecek, yoksa sürekli bugünkü CHP yöneticilerinin, seçmeninin de sürekli reddettiği bir ‘istemezük’ tavırla karşı karşıya mı kalacak? Biz CHP seçmeniyle karşı karşıya kalıyoruz. Marmaray’dan memnun olmadıklarını mı söylüyorlar; hayır memnunlar. Üçüncü boğaz köprüsünden memnun olmadıklarını mı söylüyorlar; bal gibi memnunlar. Memnun olmayan kim? Siyasi ihtiraslarını gemleyemeyen onların yöneticileri, bu kadar basit ve bir tarafından başka yerlere bağlı olanlar, tabanlarından kopuk olanlardır.
CHP Genel Başkanı’nın, CHP seçmeni üzerinde bir etkisi söz konusu değildir. Bu çok net ve açıktır. CHP seçmenine bugün sorsanız, deseniz ki ‘Siz Kılıçdaroğlu’ndan memnun musunuz?’ Alacağınız cevap yüzde 20, yüzde 25’lerdedir. Bu kadar açık ve nettir.”
“Bunu kendi tabanlarına nasıl anlatacaklar?”
Bakan Soylu, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”ne CHP yöneticilerinin kendi menfaatleri için “hayır” dediğini dile getirdi.
Yarın öbür gün bu sistem uygulanmaya başlandığında, seçime gidildiği zaman CHP’nin genel başkanının mecburen cumhurbaşkanı adayı olacağını anlatan Soylu, “Olmazsa ‘Sen niye genel başkansın’ diyecekler. Kaybettiği zaman mebus da olamayacak ve siyasi hayatları sona erecek çünkü 50 puan almak lazım. 50 puan almak için de her eve gitmek lazım. Birileriyle ittifak yapmanız lazım, bu kolay mı? Bence bu da kolay değil. İşte ittifak yaptıkları HDP, Türkiye’de terörün ağzıyla konuşan bir siyasi anlayış. Peki bunu kendi tabanlarına nasıl anlatacaklar?” ifadelerini kullandı.
“Bu sistemle parlamento güçlenecek”
Soylu, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile parlamentonun güçleneceğini ve milletvekillerinin daha etkin bir hale geleceğini vurguladı.
Bu sistemle milli iradenin yasamayı çok daha iyi bir şekilde ortaya koyacağını söyleyen Soylu, “Siyaset özgür olursa, milli iradeyi yansıtırsa, milletle devlet arasında köprü olabilme kabiliyetini, başka engeller ortaya konulduğu zaman aşabilme gücünü milletten alabilirse o ülke refaha ulaşır. Aksi takdirde siyaset engellenirse bunu yapabilme kabiliyeti olmaz.” yorumunu aktardı.
Soylu, geçmişte sistemi değiştirme düşüncesini dile getiren siyasilerin iftiralara uğradığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, belediye başkanlığı yaparken bir dönem siyasi yasaklı olduğunu da hatırlatan Soylu, şunları kaydetti:
“Bu ülkenin cumhurbaşkanı hapishanede bulunmadı mı? Siyasete yasaklamayla gelmedi mi? Peki şu soru bu Türkiye’de sorulmayacak mı; ‘Eğer siyasi yasaklılığı devam etmiş olsaydı sonuç ne olacaktı bugün Türkiye’de?’ Biz bir irade ortaya koyup 11 bin dolar kişi başına gelir seviyesini oluşturabilecek miydik, yoksa bilmem kaçıncı darbenin etkisi altında, ‘Acaba bu ülke bu işlerden ne zaman kurtulur’ diye bir soru işaretiyle karşı karşıya mı kalacaktık? Bu kadar basittir ve bu sorumluluklar üzerimizdedir.”
“Gün, hepimiz için bugündür”
Kimsenin ne dediğine bakmayacaklarını belirten Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Eğer çocuklarımız rahat iş bulsun istiyorsak, eğer tarlalarımızın daha bereketli, güzel hale gelmesini istiyorsak, eğer bu ülkede fabrikaların tıkır tıkır çalışmasını istiyorsak, eğer bu ülkede bütün dünyaya ait hedeflerimiz ve iddialarımızı devam ettiren genç, iyi eğitim almış, ilim ve bilimle buluşmuş ama geleneklerinden, göreneklerinden, inancından hiçbir şekilde sapmamış yeni bir nesil oluşturmak istiyorsak, eğer biz 2023, 2053, 2071’in hesabını yapmak istiyorsak, bu yeni sistemi Türkiye’de geçerli hale getirmek durumundayız. Gün, hepimiz için bugündür.”
Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adıyaman’a gittiğini ve orada hayatında görmediği bir tablo ile karşılaştığını anlattı.
Binlerce, on binlerce insanın ay yıldızlı bayraklarıyla sokaklara çıktığını, bindikleri otobüsün geçtiği güzergahın sevgi seli dolayısıyla neredeyse geçilemez bir hale geldiğini bildiren Soylu, “Başbakanımızın Tokat’ta, Amasya’da karşı karşıya kaldığı tablo da aynıdır. Bu milletin kararlılığının net ve açık olduğunu gösteren tablolardan biridir.” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Soylu, referandum sürecinde aynı anlayışı AK Parti teşkilatları olarak sokaklara çıkıp ortaya koymaları gerektiğini sözlerine ekledi.
AK Parti Trabzon Milletvekilleri Muhammet Balta, Adnan Günnar, Ayşe Sula Köseoğlu ve Salih Cora, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, AK Parti İl Başkanı Haydar Revi ile diğer ilgililerin katıldığı toplantı, daha sonra basına kapalı devam etti.