Yüce milletimizin gurur günlerinden birini daha hepbirlikte idrak ediyoruz.
Anadolu toprakları üzerindeki varlığımızın sonsuza kadar tescil edildiği, Kurtuluş Savaşı’mızın nihai zaferi olan Büyük Taarruz’un 95. yıldönümünü yine aynı heyecan ve gururla kutluyoruz.
Aziz milletimizin dünya üzerindeki geçmişi; varoluş mücadeleleri ve zulme karşı insanlık onurunun müdafasıyla doludur. Dünyanın en kıymetli, en çok arzulanan toprakları üzerinde bin yıldır varlığını sürdürürken, insanlığa ve kendine ait değerleri savunabilmek, ellette ki kolay bir iş değildir.
Bizi zayıflatmak, hatta yok etmek isteyenler her daim teyakkuzda ve kapımızda olmuşlardır.
İşte 30 Ağustos bu fırsatçılığa verilen sert ve ebedi bir cevaptır.
Günümüzde dünyada yaşanan hadiselere bakınca anlaşılmaktadır ki insanlık, tarihteki bunca savaştan alması gereken dersi almamıştır. Barış içinde yaşamanın çok daha kolay olduğu bir dünyada, özellikle Batı Medeniyeti, maalesef “Vekalet Savaşları” gibi yeni yöntemler icat etmektedir. Barışı temin edecek yeni diplomatik yöntemler yerine yeni silahlar, yeni zarar verme biçimleri icat edilmektedir.
Oysa 30 Ağustos dünyaya millet iradesinin ve insanlık onurunun her zaman galip geleceğini açıkça göstermiştir.
Ne yıllardır uğraştığımız terör belası, ne de 15 Temmuzun hain zihniyeti bu Aziz Milleti
30 Ağustos 1922’de çıktığı bu yoldan döndüremeyecektir.
Bu vesileyle Aziz Milletimizin, Şanlı Ordumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere milletimizin var oluş mücadelesinde emeği geçen herkesi,
bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.