“Halka Verdiğimiz Sözün Üzerine Su İçirtmeyiz”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, partisinin 2011 seçimleri öncesinde yeni anayasa vaadinde bulunduğunu belirterek, yeni anayasa çıkartma konusunda kararlı olduklarını söyledi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, partisinin 2011 seçimleri öncesinde yeni anayasa vaadinde bulunduğunu belirterek, yeni anayasa çıkartma konusunda kararlı olduklarını söyledi. Soylu, “Biz muhalefet partilerine bakıp da halka verdiğimiz sözün üzerine bir bardak su içirtmeyiz onlara. Halkla onların yüzünden de karşı karşıya, milletimizle de onların yüzünden karşı karşıya kalmayız. Buradaki kararlılığımız ve irademiz tamdır.” dedi.

Süleyman Soylu, partisinin Bursa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Sektörel Dönüşümler ve Bursa 2023 Kent Vizyonu’ tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yeni anayasa konusunda kararlılık mesajı verdi.

Toplantı öncesi bir gazetecinin “Partiniz, 2011 seçimleri öncesinde yeni anayasa vaadinde bulundu. Bu dönemde yeni anayasa çıkar veya çıkmazsa partinizin oy oranı nasıl etkilenir?” yönündeki sorusunu cevaplandıran Soylu, muhalefet partilerinin vesayetten yana tavır koyduklarını söyledi.

AK Parti’nin Türkiye’ye 2011 seçimlerine giderken, bir anayasa vaat ettiğini hatırlatan Soylu, şunları kaydetti: “Bunu sadece AK Parti vaat etmemiştir. Meselenin güzelliği ve demokrasi açısından da önemi ordadır ki Ak Parti’nin dışında ve Meclis’te bulunan bütün siyasi partiler anayasa vaat etmişlerdir. Bugün Meclis’in bir nevi kurucu Meclis unsuru olması ve onu taşıması hem anayasa vaadi açısından önemlidir. Hem de halkın, seçmenimizin, yüzde 95’inin Meclisimizde temsilini bulması açısından önemlidir. Bu ikisi bu Meclis’in anayasa yapma yeterliliği açısından en önemli ve temel şartlardır. Bunun üzerine AK Parti seçimin akabindeki Kasım ve Aralık aylarında oluşturulan ve atılan adımlarla birlikte bir taraftan uzlaşma komisyonu bir taraftan kendi anayasal çalışmaları konusundaki adımlarını samimiyetle ortaya atmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile ilgili oluşturulan komisyonda bütün siyasi partiler eşit temsil edilmektedir. Bu da bizim samimiyetimizi ve birlikte anayasa yapma yani CHP ile MHP ile ve Meclis’te grubu bulunan BDP ile birlikte anayasa yapma konusundaki hem kararlılığımızı hem samimiyetimizi hem de iyi niyetimizi deklere etmektedir. Ancak anayasa konusunda bütün siyasi partiler kendilerine ait bir değerlendirmeyi bu süreçte ortaya koymuşlar, her siyasi partiler kendine ait bir anayasal önerisi ortaya çıkmıştır. Bizim ortaklaşa yaptığımız maddelerle 105-106 maddelik bir anayasa önerisi, diğer siyasi partilerin 140-170 maddelik bir anayasa önerisi ve bunların hepsinin ortaya koyulduğu bir değerlendirme. Bunun ne faydası var? Bütün siyasi partiler birbirlerinin nasıl bir anayasa önerisi olduğunu bir şekilde öğrenmiş oldular.”

“Bütün siyasi partilerin önümüzdeki dönemde eğer kendileri çıkaracaklarsa nasıl bir anayasa önereceklerini hem birbirlerine anlatmış hem de birbirlerine hangi adımları atma konusunda inisiyatif alanları olduğunu bir şekilde değerlendirmiş oldular.” diyen Soylu, bu geçen süre içinde özellikle ana muhalefet ve muhalefet partisinin Türkiye’nin demokratikleşme, ekonomi, müzakereci demokrasi modern hukuk devleti olması konularında almış olduğu istikametin tersine, esas itibariyle o masanın etrafında uzlaşmaya değil de biraz daha uzlaşmamaya yönelik bir tavır sergilediklerini dile getirdi.

AK Parti olarak bunu da hoş görerek devam ettiklerini belirten Süleyman Soylu, “Ancak burada şunu açık yüreklilikle ifade etmek lazım. Bizim halka bir deklarasyonumuz var. Biz Anayasa oluşturmak zorundayız. ‘Biz size yeni bir anayasa öneriyoruz ve yeni anayasa oluşturacağız’ dedik. Diğer siyasal partilerin de önerisi var. Onların halka olan bu önerisi, onları ilgilendirir. Ama bizim önerimiz bizi ilgilendirir. Ve biz bu yeni anayasayı oluşturma konusunda halka verdiğimiz sözü tutmak, halka verdiğimiz deklareyi yerine getirmek konusunda, samimi çabamızı bir şekilde desteklemek zorundadır. Bunun için ortak bir anayasa yapma hususiyetinde bugüne kadar iyi niyetimizi gösterdik. Hem CHP hem MHP ile hem de grubu bulunan BDP ile ortak bir anayasa yapmak bizim en temel taleplerimizden biridir. Ama bunun şartı şudur: Türkiye’nin 20. yüzyılda, 1982 Anayasası’nın kendisine açmış olduğu bir takım problemleri taşıyan, bu problemleri yani ihtilaflarımızı derinleştiren ve aramızdaki sosyal mukaveleyi zayıflatan bir anayasa oluşturmak, 1982 Anayasası’ndan farklı bir şey oluşturmak anlamına gelmemeli. Biz bireyin devletin merkezine oturtan insan onurunu en yüksek bir şekilde ortaya koyan, modern hukuk ve modern demokratik devletin temellerini oluşturan bir anayasayı oluşturmakla, önermekle ve milletimizin önüne getirmekle mükellefiz. Buradaki şartlar açıktır. Çok fazla detaya girmeye de gerek yok. Biz eğer bu Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, zannediyorum ki bu meclisin kapanma sürecine kadar olan dönemde yine çabalarımız ve gayretlerimizi ortaya koyacağız. Ama bu güne kadar toplam 40 madde üzerinde o da zaten dünyada temel tez olarak kabul edilmiş temel hak ve hürriyetler maddesi üzerinde bir uzlaşı oldu.” diye konuştu.

“MUHALEFET, TÜRKİYE’Yİ GERİYE GÖTÜRMEK İSTİYOR”

Başkanlık sisteminin, anayasayı tıkadığının söylenmesini eleştiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, başkanlık sisteminin, AK Parti için de Türkiye için de demokrasi, özgürlükler ve özgürlük sistemi açısından da ilerici, ilerlemeci bir hamle olduğunu kaydetti. Hiç kimsenin dönüp de muhalefetin önerdiğine bakmadığını belirten Soylu şunları söyledi: “Muhalefet, Türkiye’yi 2007’nin de öncesine götürmeye çalışıyor. Hem CHP hem de MHP Cumhurbaşkanı’nın tekrar TBMM tarafından seçilmesini öneren, yani 2007 referandumunda halka verdiğimiz, halkın aldığı, halkın yeni bir hakkı olarak oluşturduğu Cumhurbaşkanı’nı kendisini seçme yetkisini tekrar Meclis’e devretme konusunda bir iradeyi ortaya koymaktadırlar. Bu doğru değildir. Biz halkın seçmesiyle birlikte halkın milli iradesinin, yürütmenin en üst mekanizması olan Cumhurbaşkanlığı makamda, etkin hale gelmesini ve özellikle 1960 darbesinden sonra her Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkenin ekonomi ve siyasal istikrarını kaosa sokacak bir anlayışı ortadan kaldırmasını ve milletin ve milli iradenin hâkim kılınması konusundaki arzumuzu bugün de devam ettiriyoruz. Bizde bu konuda herhangi bir geriye dönüş veya herhangi bir demokratik istikametimizden sapma söz konusu değildir. Ama CHP ve MHP özellikle vesayet sistemini, en temel yürütme mekanizması olan Cumhurbaşkanlığı üzerinden ve bazen de demokrasiyi kontrol üzerinden gerçekleştirmiş olduğu bu anlayışı, devam ettirmek istemektedir. Bu kabul edilebilir bir iş değildir. Özellikle eğer, bu sistemi anayasal uzlaşma sürecini bir şekilde baltalamaya çalışan bir anlayış varsa, bu muhalefetin uzlaşmaz, muhalefetin Türkiye’yi eski noktaya getirme anlayışından kaynaklanmaktadır.”

“SÖZÜMÜZÜN ÜZERİNE SU İÇİRTMEYİZ”

Bütün bu gelişmelere rağmen uzlaşma sürecini ortaya koymaya çalışacaklarının altını çizen Süleyman Soylu, “Ama eğer bu olmayacaksa şunu söylemek gerekir ki TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu bir ilanihai bir komisyon değildir. İkincisi burada AK Parti kendi anayasa metnini TBMM’ye eğer, aritmetik yetkinliği söz konusu olursa da halka referanduma getirmeyi kendine bir yol haritası olarak değerlendirmektedir. Bunların hepsi masadadır, konuşulabilir. Yani biz muhalefet partilerine bakıp da halka verdiğimiz sözün üzerine bir bardak su içirtmeyiz onlara. Halkla onların yüzünden de karşı karşıya, milletimizle de onların yüzünden karşı karşıya kalmayız. Buradaki kararlılığımız ve irademiz tamdır. Ve milletimize yeni bir anayasayı getirme kararlılığımız tamdır. İşin esası budur. Eğer bunlar olmazsa, bunları da gerçekleştiremezsek biz meclise anayasal yönetmelerimizi sunarız bunun da takipçisi oluruz.” şeklinde konuştu.