İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Burada Hakkari’de kimin haddi ve hakkı var ki ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni tükürüğümüzle boğarız demeye.’ Hadi boğun da görelim. Böyle bir şeyi söylemeye kimsenin hakkı yok. Su, kanalizasyon getir buraya. Sevgiye, nazlanmaya ihtiyacı olan evlatları annelerinden koparmak kadar büyük bir alçaklık ve namussuzluk hiçbir zaman yoktur.” dedi.
Yüksekova ilçesindeki Selahattin Eyyubi Havaalanına beraberinde eşi Hamdiye Soylu ile gelen İçişleri Bakanı Soylu, buradan helikopterle Hakkari’ye geçti.
Kentteki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri ve muhtarlarla bir araya gelen Soylu, siyasetin, yönetimin sadece makam odalarından yürümediğini, milletle sokakta buluşarak, esnafı ziyaret ederek, sıkıntılarını dinleyerek, doğru yolda yürüyerek, doğru adım atarak, muhabbetin büyümesiyle tesis edilerek yapıldığını söyledi.
Soylu, ziyaretler sırasında esnafın, vatandaşların dile getirdiği konuların siyasetçilere nasıl adım atacağını gösteren yol haritası olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“5 aydan bu yana özellikle bölge illerini kapsayan geziler gerçekleştirdik. Bu illerimizde atacağımız adımların ne olacağı konusunda vatandaşların söyledikleri kadar doğru raporları arkadaşlarımızla değerlendirmelerimizde ortaya koyduğumuz kadar gerçekleştiremedik. O nedenle bugün terörle mücadelede bu kadar başarılıyız, bu hainlerin kökünü kazımaya tarihte hiç olmadığı kadar yakınız. Birilerinin yaptığı gibi 4 yılda bir kez milletin ayağına giderek siyaset yapmadık. Bazen mesai arkadaşlarım bana önerilerde bulunuyorlar. Televizyonlara çıkmıyorsunuz, orası daha etkili diyorlar. Televizyon daha etkili olabilir ama orada kimse bana Yüksekova’da, Çukurca’da, Hakkari’de neler olduğunu, buradaki vatandaşların taleplerini, moralini, motivasyonunu kimse anlatmıyor. Bu nedenle sürekli sizlerle buluşmaya gayret ediyorum.”
“Önemli kırılma dönemine tanıklık ettik”
Dünyada bazı nesillerin tarihte önemli değişik kırılmalara denk geldiğini, Kurtuluş Savaşı’na denk gelen nesillerin böyle nesiller olduğunu belirten Soylu, 21. asrın başına tanıklık ederek kendilerinin de hem Türkiye’nin, hem Orta Doğu’nun ve dünyanın önemli kırılma dönemine tanıklık ettiklerini dile getirdi.
Eskiden askeri, ekonomik, siyasi tek güç olarak ABD’yi bildiklerini, bugün ABD’nin ekonomik liderliği başka ülkelerle paylaşmaya doğru kaydığını aktaran Soylu, siyasette ise ABD’nin Orta Doğu’da Avrupa ve diğer ülkelerin aldıkları kararların sebepleri olduklarını kaydetti.
“Bu ülkenin birliğine ve beraberliğine saldırmaya çalıştılar”
Soylu, terör örgütlerinin eliyle vekalet savaşlarının devam ettiği güney sınırında bu ülkelerin hangi dala tutunacaklarını şaşırdıklarını ve bir kararsızlık içinde devam ettiklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“Önemli bir zaman diliminden geçiyoruz. Karar verebileceğimiz çok ciddi, insanların yarın nasıl yaşayacağıyla ilgili önemli bir karar arifesindeyiz. Bu memleket, insanlar çok çekti. Bizi bir gün terörizmle, anarşizmle, enflasyonizmle, ekonomik krizle, millet tarafından sevilen başbakanını idam ederek, 1971 muhtırasıyla, çocuklarımızı sağcı solcu diye birbirlerine öldürterek, mezheplerimiz üzerinden, etnik kökenlerimiz üzerinden, kıyafetlerimiz üzerinden, 1980 darbesiyle, medya patronlarıyla sevdiğimiz liderleri itibarsızlaştırarak, ‘Mecliste Cumhurbaşkanını seçemezsiniz’ diyerek bizleri terbiye etmeye çalıştılar. Yetmedi, 28 Şubat’la, Gezi olaylarıyla, 17-25 yargı darbesiyle, 6-7 Ekim olaylarıyla, 15 Temmuz’da meczubun Pensilvanya’dan talimatıyla F-16’larla, tankla, topla, silahlarla milletin üzerine saldırarak bizi terbiye etmeye çalıştılar. Her adım attığımızda bin bir türlü vesayet odağını devreye soktular. Hepsini yaşadık. Yıllarca televizyon reklamlarında gördüğümüz bankaların bir gecede içinin boşaltılarak ve bütün maliyetini millete yükleyerek bizi terbiye etmeye çalıştılar. Bu senaryo Hakkari’de de Balıkesir’de de İzmir’de de Tekirdağ’da da böyledir. İstedikleri zaman istedikleri kartı, kimliği ortaya koyarak bu ülkenin birliğine ve beraberliğine saldırmaya çalıştılar.”
Bu ülkenin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışanların geçmişte olduğu gibi son zamanlarda da aynı oyunu ortaya koymaya çalıştıklarını kaydeden Soylu, bir gün terör örgütünün mandalına basarak, bir gün dolar ve avronun, bir gün milleti birbirine düşürmenin, bir gün bu ülkede insanların fikirleri üzerinden ötekileştirmenin mandalına basarak ülkeye huzursuzluk getirilmeye çalışıldığını ifade etti.
İçişleri Bakanı Soylu, 21’nci asra iyi başladıklarını, köprüler, barajlar, bölünmüş yollar yaptıklarını, uzaya uydu fırlattıklarını anımsatarak, son olarak ülkenin evlatlarının insansız hava araçlarını kendilerinin ürettiğini ve bu ay bunların 6 tanesini alarak bakanlığın envanterine kaydettiklerini vurguladı.
Türkiye’de sessiz bir devrim gerçekleştirdiklerini, Kürtlerin, Alevilerin kendi kimliğini anlatabildiğini, başörtüsüyle Meclise giremeyenlerin artık her yerde kendini ifade edebilme kabiliyetine sahip olduğunu dile getiren Soylu, bütün bu çalışmaları ülkenin birlik ve beraberliği için yaptıklarını bildirdi.
“Musluklardan kan akıttılar. Hani sivil siyaset?”
Bu ülkede 7 Haziran seçimlerini yaşadıklarını, korkutarak, baskıyla bazılarının oy topladığını ifade eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Okullara gittiler, çocuklara ‘annelerinize babalarınıza söyleyin oy vermezseniz gereğini yerine getireceğiz’ dediler. Sandık kurulu üyelerimizi evlerinde ziyaret ederek, ‘yanlış yaparsanız çocuklarınıza haddini bildiririz’ dediler. Musluklardan kan akıttılar. Hani sivil siyaset. Partimizden hangisi, birilerini tehdit ederek böyle bir anlayış ortaya koydu. Bu ülkede kalleşlerin gölgesinde milleti seçime, tercihe zorladılar. Bir bölümüne de ‘biz bundan sonra silaha müracaat etmeyeceğiz. Siyaset yapacağız, bize destek verin’ dediler. Ama maskeleri erken düştü. Burada Hakkari’de kimin haddi ve hakkı var ki ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni tükürüğümüzle boğarız demeye.’ Hadi boğun da görelim. Böyle bir şeyi söylemeye kimsenin hakkı yok. Su, kanalizasyon getir buraya. Sevgiye, nazlanmaya ihtiyacı olan evlatları annelerinden koparmak kadar büyük bir alçaklık ve namussuzluk hiçbir zaman yoktur. Cumhurbaşkanımızın, başbakanımızın talimatıdır. Bu ülkede, Hakkari’de, Diyarbakır’da, Mardin’de, Nusaybin’de, Siirt’te, Batman’da bir anne çocuğunun dağa götürülmesini görüyorsa ve ben de İçişleri Bakanı olarak bunu görmezden geliyorsam bu İçişleri Bakanlığı bana haram olsun. Bu millete çektirilen eziyetler yeter artık. Bu milletin yoksullukla terbiye edilmesi yeter artık. Sadece teröristle mücadele etmiyoruz. Aynı zamanda terörizmle mücadele ediyoruz.”
Soylu, terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Türkiye’nin başka yerlerindeki baskılarını ortadan kaldırmak zorunda olduklarını söyledi.
Soylu, 100 gençten 90’ının iş istediğini, kimsenin “Dağa çıkalım, terör örgütüne katılalım” demediğini belirterek, terörü tasfiye ettikçe bölgede huzur, ekonomik büyüme, iş ve istihdamın yükseleceğini söyledi.
“Bunları kısıtlayan terör örgütünün baskılarıydı. Cudi’de, Gabar’da, Lice ve Mardin kırsalında, ülkemizin her yerinde evlatlarımız bu baskıyı ortadan kaldırmak için terör örgütüne gereken dersi veriyorlar. Kış yok dedik. Kışın evlatlarımız 800’ün üzerinde sığınağı tarumar ettiler.” diyen Soylu, “Belediyelerden söz ediyorlar. Derdimiz yolları nasıl daha iyi yapabiliriz. Bizim bu derdimizi gerçekleştirebilmek için terör örgütünü tamamen tasfiye etmek ve gençlerin yarına dair umutlarını tahkim etmektir.” ifadesini kullandı.
23 ilde başlatılan Cazibe Merkezleri Programı’na bugüne kadar 3 bin 340 başvurunun gerçekleştiğini bunun da 82 milyar liralık yatırıma karşılık geldiğini bildiren Soylu, terörle mücadelenin bu kararlılıkla devam etmesiyle yatırım miktarının 3’e katlanacağının altını çizdi.
“Ülkeye yatırımın gelmesini engellemeye çalışıyorlar”
Bazı yatırımcıların hala bölgede yatırım yapıp yapmama konusunda tereddüt yaşadığını belirten Bakan Soylu, görevlerinin yatırımcıyla kenti, gençleri buluşturmak ve istihdamı artırmak olduğunu aktardı.
Soylu, Hakkari’ye 47 yatırım müracaatının olduğunu, 20 milyon civarında yatırımın yapılacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkenin en temel sisteminde bugüne kadar sizi darbelerle, muhtıralarla, Gezi olaylarıyla karşı karşıya bırakan bir anlayışı değiştiremezseniz. Bu ülkenin talihini bir günde değiştirirler. 15 Temmuz akşamı Hakkari’de böyle bir darbe olabileceğini düşündünüz mü? Gezi olaylarından bir gün önce Türkiye’nin durumu nasıldı. Türkiye IMF ile borcunu kapatmıştı. Yetmedi 100 milyar dolarlık yatırım hamlesini gerçekleştiriyordu Türkiye. Bunun içinde Kanal İstanbul, 3. havalimanı, şehir hastaneleri vardı. Bütün bunların yapıldığı günün ertesinde Gezi olaylarıyla insanları birbirlerine düşürdüler. Bütün televizyonlar İstanbul’u göstererek yatırımın gelmesini engellemeye çalıştılar. Darbeyi, Gezi olaylarını, terörü yapanlarda ülkeye yatırımın gelmesini engellemeye çalışıyorlar.”
Yeni sistemde parlamentonun güçsüz olacağının söylendiğini, böyle bir durumun söz konusu olmadığını anlatan Soylu, “DYP’den 25 milletvekillinin bir gecede başka bir partiye transfer edildiği, Adalet Partisi’nden 12 milletvekilinin bir günde CHP’ye transfer edildiği, 367 ile Cumhurbaşkanı seçtirilmeyen parlamentolar mı güçlüydü?” sorusunu yöneltti.
Bakanlık çalışmalarından dolayı Meclise gidemediğini ifade eden Soylu, milletvekilliği görevini yerine getirse bakanlık yapamayacağına dikkati çekti.
“Seçim bölgeme gitsem bu sistemle memleketi ya FETÖ, ya basın, ya uluslararası sermaye veya PKK yönetir.” diyen Soylu, şu ifadeleri kullandı:
“Yürütme kendi işine bakacak. Hükümet kendi işine bakacak. Meclis kanun çıkaracak, milletle hükümet arasında köprü görevi yapacak. Yargı da kendi görevini yapacak. Yargı nasıl tek adama bağlanacak. 1971 muhtırasında ‘hayır mı demokratik değildir’ diyen hakimler, savcılar kime bağlıydılar. 28 Şubat’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde ardından milletle muhabbeti iyi o zaman bunun önünü keserek siyasi yasakları getiren ardından cezaevine gönderen hakim ve savcılar kime bağlıydılar. Bir gün Danıştayı, bir gün Yargıtayı, bir gün Anayasa Mahkemesini patron yaptınız. Biz de diyoruz ki patron siz değilsiniz, patron millettir. 17 Aralık sabahı bu ülkenin başbakanını, Adnan Menderes’in karşı karşıya kaldığı o faciayla karşı karşıya bırakmak istediler, bu yargı darbesi değil miydi? 15 Temmuz’da TRT’de yayınlanan bildirinin altında yeni bir anayasa yapılacak deniyordu. 1961 Anayasası’yla birinci golü, 82 Anayasası’yla ikinci gölü çaktılar. Şimdi üçüncü deli gömleğini üzerimize giydirmek için üçüncü gölü çakmak istiyorlardı.”
Bütün dünya mağdur ve mazlumlara sessiz kalırken, elini uzatan bir millet, büyük bir medeniyetin bu güne kalan bir bakiyesi olduklarına işaret eden Soylu, yeni anayasada gençlerin yer almasını istemeyenlere tepki göstererek, bu ülkede herkesi ayrıştırarak büyümeyi sağlayamayacaklarını dile getirdi.
“Önemli bir zamanın arifesindeyiz. Bir karar vereceğiz.”
Soylu, Kurtuluş Savaşı’nda bu ülkenin özgürlüğü için kimsenin nüfus kağıdına, yaşına bakılmadığını, herkesin birlikte ülke için mücadele ettiğini anlatarak, nüfusu yaşlanan bugün karşılaştığı sıkıntılardan dolayı iflas bayrağı çekmek istemeyen Avrupa ülkelerinin yüzde 73’ünün 18 ile 21 yaş arasını milletvekili yaptığını söyledi.
Gelişmiş ülkelerde yargıyı ya Meclis ya da hükümetin belirlediğini aktaran Soylu, şöyle devam etti:
“Bir ülkede adalet olmazsa kimse gidip yatırım yapmaz, kardeşlik, huzur, barış ve demokrasi olmaz. Yarınlar gri olur. Adalet bir grubun elinde olursa hakim olmaya çalışır. Ne yapmış dünyanın gelişmiş ülkeleri, adaletin denetimini millete vermiş. 17 Aralık’ta adalet bir grubun eline geçti, Türkiye’de darbe yapmaya çalıştılar. Şimdi adalet milletin denetiminde olacak ki milletin yargısı olacak. Bir taraftan gençlerle, bir taraftan bağımsız tarafsız yargıyla, güçlü parlamentoyla yarınlara adım atacağız. Önemli bir zamanın arifesindeyiz. Bir karar vereceğiz. Bu kararı verirken bir taraftan karşı karşıya kaldığımız günleri ve geleceğimizin nasıl olabileceğini müzakere edeceksiniz. Terör örgütüyle başlattığımız mücadele kararlılıkla devam edecektir. Zaman zaman ‘acaba bundan devlet cayar mı? Tekrar terör örgütüyle karşı karşıya kalır mıyız?’ diye sorular duyuyoruz. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Başbakanımız, hükümetimizin bütün üyeleri hem teröristle hem terörizmle mücadele edecek hem de bölgemizde illerin kalkınmasını, insanlarımızın bollukla buluşmasını sağlayacaklardır. Teröristlerin ini neredeyse bulup gereğini yerine getireceğiz. Nasıl yaptığımızı onlar iyi biliyor. Telsizlerde neler konuştuklarını çok net biliyoruz.”
İçişleri Bakanı Soylu, Kürt kardeşleriyle aralarına nifak sokmak isteyenlere asla müsaade etmeyeceklerini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Biz bu meseleyi ancak bir kişiyle aşabiliriz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile aşabiliriz. Biz başka türlü bu meseleyi aşamayız. Gelin bu meselede hep birlikte Hakkari’de güçlü bir ses çıkaralım. Kararımız kesin ve katidir. Buraların her birinin ismi huzur şehri olacaktır. Buralarda iş, bolluk, kardeşlik bütün dünyaya örnek olacaktır. Bunları sağladığımız anda Ortadoğu da huzur bulacaktır. Hakkari’den güçlü bir ses bekliyoruz. İnşallah referandumdan sonra da inşallah geleceğiz ve bu kez hem gelecek planlarımızı daha iyi yapacağız hem de buradaki caddelerin nasıl yapıldığını göstereceğiz. Bugün bir gelişme oldu, İzmir’den bir firma metal fabrikası için Kalkınma Bakanlığı’na müracaat etti. 390 milyon değerinde yatırımla 4 bin 500 kişilik istihdam yaratacak bir projenin başvurusunu yaptı. Niyet halis olunca akıbette iyi olacaktır. Şimdi soruyorum, 16 Nisan’da bu topraklarda oynanan oyunları bozmaya, tarih yazmaya, birliğimize kardeşliğimize beraberliğimize adım atmaya, Hakkari’de tarihin görülmemiş oy rekoruna ulaşmaya hazır mısınız?”
Soylu, daha sonra Yüksekova ilçesine hareket etti.