Soylu: “Dünya bir akıl tutulması yaşıyor”

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Mısır’da bugün yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Soylu, A Haber’de canlı telefon bağlantısı kurularak yaptığı açıklamada dünyanın bir akıl tutulması yaşadığını ve olayların Tunus, Libya çizgisine sıçratılarak tek adam idaresinin devam ettirilmek istendiğini söyledi.

A Haber’deki canlı yayına telefon bağlantısı ile katılarak Mısır’da yaşanan katliama ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, şu ifadelere yer verdi:

“Öncelikle, hoş bir günde değiliz. Bütün dünyanın gözü önünde bir katliam sergileniyor ve maalesef Türkiye gibi bu katliamı yakın hisseden ülkelerin dışında çok büyük bir ses duymuyoruz dünyadan. ABD, buna darbe demekten bile  imtina gösterecek bir politika tarzı ortaya koyuyor. Buna darbe denilmeyecek de ne denilecek? Bunun bir tanımı olması gerekir. Özellikle oradaki cuntanın ve oradaki darbe idaresinin, verdiği 48 saatlik süre dolmadan -o süreyi vermesi de kendi adına bir değerlendirmedir. Adeviye Meydanı’ndaki insanlarla ortaklaşa verilen bir süre değildir- böyle bir katliama girişmesi ve yine dünyanın buna sessiz kalması elbette ki 21.yüzyılın en kara lekelerinden birisi olarak 21.yüzyıl tarihine kendisini nakşedecektir.

Bunu büyük bir utançla seyrediyoruz. Yani bir insanlık utancı olarak da seyrediyoruz. Dün Srebrenitsa’da Batı dünyası ne yapmışsa, nasıl çifte standartlı bir davranış ortaya koymuşsa,  Srebrenitsa’da veya Filistin’de veya Myanmar’da, veya nasıl bugün Suriye’de hala kendi çıkarsal dengeleri üzerinden bir hareket ortaya koymaya çalışıyorsa, maalesef Mısır’da aynı davranışı bir şekilde  sergilemektedir. Yani darbeciler, elbette ki kendi yaptıkları cuntanın devam edebilmesi için katliam yapacaklardır, insanları sindireceklerdir, haksız ve hukuksuz bir şekilde orada temel hak ve hürriyetlerini aramaya çalışan insanlara karşı bu tip insanlık dışı eylemlerde bulunacaklardır. Ama dünyanın, demokrasi adına kendisiyle ilgili kurmuş olduğu bir denge var ve Batı, uzun yıllardan beri bütün medeniyetleri, demokrasiyi insan hak ve hürriyetlerini, insan onuruna dayandıran Batı ve açık topluma dayandıran Batı’nın sessiz kalması, Ashton’ın, sadece “dostlar alışverişte görsün” misali bir açıklamada bulunması veya diğer Batı ülkelerinin bu konuya duyarsız kalması, hatta karartmaları ve hatta Mısır’da olan bu katliamlara sessiz kalmaları, sanki onaylıyormuş gibi görünmeleri demokrasi açısından da insanlık tarihi açısından da içler acısı bir durumdur.

EGEMEN GÜÇLER TEK ADAM İDARESİNİN DEVAMINI İSTİYOR

Buradaki tablo, belki şöyle değerlendirilebilir: Özellike Adeviye Meydanı’nda, İskenderiye’de, Mısır’ın birçok noktasında halk, kendi iradesini, yani bundan 2011 yılında Tahrir Meydanı’nda başlayan Mursi’nin seçilmesiyle devam eden bu süreçte kendi iradesine sahip çıkmaya çalışmaktadır. Ve hala kendi iradesine sahip çıkmaya çalışmaktadır. Burada 200’e yakın insanın katledilmesi, 4500 kişinin yaralanması, bundan önceki ölümler ve bundan önceki şiddet, Mısır’daki bir taraftan Mısır halkını, bir taraftan da iktidarda bulunan güçleri caydırmamıştır. Bana göre darbe yanlıların tereddütü buradan ortaya çıkmıştır. Bir taraftan onları tasfiye etmeye çalışmaktadırlar, diğer taraftan da açık bir şekilde eğer yakın bir süreçte seçim olursa o seçimde özellikle Mısır Halkı’nın dün 2011 yılında seçilen ve iktidarda olan İhvan-ı Müslimin’in aktörlerini etkisiz hale getirmeye çalışmaktadırlar. 1952’den beri Mısır’da 2011 yılına kadar tek adam idaresi, diktatör, aşırı otoriter bir idare sözkonusuydu. Ve yine anlaşılıyor ki dünyadaki egemen güçler, bu tek adam idaresinin, diktatoryel idarenin devamı konusunda ortaklaşa bir karara sahipler.  Bu sessizlik bunun tercümesidir. Ortaklaşa bir anlayışı sergiliyorlar. Burada yine özellikle şu söylenebilir: Bu son hamle, 48 saat sürecin sonucunda sokağa çıkma yasağının, insanların evlerine hapsedilmelerinin ve olağanüstü halin uzunca yıllar devam eden, olağanüstü halin devam etmesine yönelik ve özellikle anayasa deklarasyonunun 27. maddesinde bu olağanüstü hal ile ilgili 3 aylık bir dönem yapabilme hakkı veriyor, bugünkü yönetime. Ve o yönetim mümkün olduğu ölçüler içerisinde bunu her 3 ayda bir, güya anayasaya bağlı bir şekilde oluyormuş gibi devam ettirebilecektir. Ve maalesef bir taraftan şiddet bir taraftan katliam bir taraftan da darbecilerin kendi süreci olduğu gibi devam edecekmiş gibi görünüyor. ”

OLAYLAR LİBYA’YA, TUNUS’A DOĞRU SIÇRATILMAK İSTENİYOR

Bundan sonra olayların durulup durulmayacağının sorulması üzerine Süleyman Soylu şunları söyledi:

“-Yani tabi bütün duamız o yönde. Talebimiz, isteğimiz, arzumuz. Ama Batının sessizliğine bakarsak, yani olayların Tunus’a doğru naklolmasına bakarsak, bir taraftan olayların Libya’ya doğru sıçratılmak istenmesine bakarsak, bir hat çizilmeye çalışılıyor. Ve o hat içerisinde bütün dünyanın gözü önünde naklen, canlı yayında bir darbe nasıl gerçekleştirilir, demokrasi nasıl tasfiye edilir, bir sandık nasıl imha edilebilir, bunun hepsini görüyoruz. Ve bugüne  kadar, Türkiye hariç, dünyanın hemen hemen her noktasından bu darbeyi tel’in edici, buradaki insan hakkı ihlalini bir şekilde durdurmaya yönelik bir girişim ortaya konulmuş değil. Tam tersi “buna devam edin” deniliyor.

İÇ SAVAŞ DENİLMESİ YANLIŞ BİR TERMİNOLOJİDİR

Şimdi, orada sadece ve sadece halkın direnmesi ve halkın kendi hakkını savunmaya yönelik ortaya koymuş olduğu silahsız, şiddete dayalı olmayan, -ki Mursi de başta aynısını söyledi, şimdi ihvan sözcüsü de aynısın söylemektedir- yalnızlaştırılmaktadır, yalnız olarak ortada kalmaktadır. Elbette ki temennimiz sağduyunun hakim olması. Allah korusun içeride buna “bir iç savaş” denilmektedir. Bana göre yanlış bir terminoloji, hukuken de siyaseten yanlış bir terminoloji kullanılmaktadır. Tarafların bir savaşı sözkonusu değildir. Bir taraf, yani dün hakkı olan entrikasız, hilesiz bir seçimle işbaşına gelmiş olan bir taraf hakkını şiddetsiz, şiddetten arınmış, tamamen bütün dünyanın kabul edebileceği evrensel ilkeler çerçevesinde önemli ölçüde aramaya çalışmaktadır. Ve bu hak aramaya karşılık da silahlarla gerçek mermilerle,insanlar katledilmektedir.

DÜNYA BİR AKIL TUTULMASI YAŞIYOR

Dünyanın dili tutulmuş, zannediyorum bir akıl tutulması yaşıyor dünya. Ve bu akıl tutulmasıyla birlikte, insanların öldürülmesini… Şurada İngiltere’de bir çocuk doğuyor, elbette ki bu da bir olay olarak nitelendirilebilir ama burada onlarca yüzlerce binlerce hayat kararıyor, hiçkimsenin sesi çıkmıyor. Aynen Suriye’de olduğu gibi. Ben bunu, özellikle Batının bir akıl tutulması olarak görüyorum. Ama  sağduyuyu kime telkin edebiliriz. İhvan-ı Müslimin’e mi telkin edeceğiz, Müslüman Kardeşler’e mi. Onlar zaten sağduyu ile kendi değerlendirmelerini ortaya koymaya çalışıyorlar. İnşallah, Allah, bir taraftan bu mübarek günlerin hatırına, özellikle bu darbeyi yapanlara, özellikle Batıya, bir akıl ihsan eder de hiç olmazsa bu katliam, bir şekilde durmuş olur.”