“DARBECİLERİN SİPARİŞİYLE ANAYASA YAZAN SÖZDE BİLİM ADAMLARI GÖRDÜK”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,”Bu ülkede 28 Şubat süreçlerinde her akşam ana haber bültenlerinden sonra yorum adı altında millete ayar veren yazarlar vardı. Hemen her askeri darbeden sonra kalemlerine sarılıp, darbecileri göklere çıkaran, ülkeyi kurtardıklarını iddia eden kalemşörler gördük. Darbecilerin verdiği siparişle anayasa yazan, tırnak içerisinde söylüyorum, isimleri hala bazı hukuk fakültelerinin duvarlarında asılı olan sözde bilim adamları gördük. Uzağa gitmeyelim eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı yine hep birlikte görecektik.” dedi.

Gebze Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yazarlık Atölyesi Sertifika Töreni’nde konuşan Soylu, son bin yıldır parçası ve temsilcisi oldukları Anadolu medeniyetinin, esas itibarıyla bir kılıç ama aynı zamanda da bir kalem medeniyeti olduğunu söyledi.

“Biz bu topraklarda sadece kılıç sallamadık, sadece savaşmadık. Biz bu topraklarda Mesnevi’yi yazdık, biz bu topraklarda Süleymaniye’yi, Selimiye’yi yazdık; Mevlid-i Şerif’i yazdık ve biz bu topraklarla Yunus Emre olduk, Baki olduk, Erzurumlu İbrahim Hakkı olduk, Itri olduk, Dede Efendi olduk, Evliya Çelebi olduk.” diyen Soylu, bu topraklarda kılıç ne kadar önemli olduysa, kalem ve kelamın da en az o kadar önemli olduğunu vurguladı.

Bakan Soylu, kalem ve kelam sahasının, hem sahip oldukları medeniyetin geçmişten getirdiği önemli bir parçası hem de şu anda yetişmiş elemana çokça ihtiyaç duydukları, ciddi bir potansiyeli olan bir saha olduğunu vurgulayarak, “Düşünceleriniz dünyanın en doğru düşünceleri olsa dahi, siz dünyanın en zeki, en dürüst, en düzgün insanı ve milleti olsanız dahi, eğer kendinizi doğru şekilde ifade edemezseniz; anlatacaklarınızı etkili biçimde karşı tarafa ulaştıramazsanız, içinizdeki potansiyelin hiçbir anlamı yoktur çünkü o içeride kalmıştır ve kimsenin ondan haberi olmamıştır.” diye konuştu.

Bu milletin, yazarların, şairlerin, sanatçıların, düşünen ve üreten insanların ifadelerinin güçlü olduğu dönemlerde yükseldiğine işaret eden Soylu, “Baki’nin, Mimar Sinan’ın, Kanuni’ye denk gelmesi tesadüf değildir. Birisi söyleyecek sözü kalemle, diğeri ise bir çeşmeyle, bir camiyle, bir köprüyle söylemiştir.” ifadelerini kullandı.

“Darbecilerin siparişiyle anayasa yazan sözde bilim adamları gördük”

Bu milletin silahtan daha fazla kalemle saldırıya uğramış bir millet olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:

“Bu ülkede 28 Şubat süreçlerinde her akşam ana haber bültenlerinden sonra yorum adı altında millete ayar veren yazarlar vardı. Hemen her askeri darbeden sonra kalemlerine sarılıp, darbecileri göklere çıkaran, ülkeyi kurtardıklarını iddia eden kalemşörler gördük. Darbecilerin verdiği siparişle anayasa yazan, tırnak içerisinde söylüyorum, isimleri hala bazı hukuk fakültelerinin duvarlarında asılı olan sözde bilim adamları gördük. Uzağa gitmeyelim eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı yine hep birlikte görecektik. Söylemek istediğim şudur; eğer kalem kılıçtan keskinse önünüzde iki seçenek vardır, ya onu onursuz bir ninja gibi kullanırsınız ya da onurlu bir samuray. Biz, kalemini, düşüncesini, inancını onurlu kullanmak zorunda olan bir medeniyetin evlatlarıyız çünkü bizi çerçeveleyen bir inancımız var. Biz herkes gibi rahat hareket edemiyoruz. Bize doğruları öğreten annelerimiz, babalarımız ve ailelerimiz var.”

Bakan Soylu, mazrufa bakmayıp zarfa bakanlardan, profesyonel karakter katillerinden çok çektiklerini, bu milletin gönlüne girmiş kim varsa hepsine saldırıldığını vurgulayarak, “Kim milletin değerlerini bayraklaştırmışsa o bayrağı alaşağı etmek için ilk önce o değerleri taşıyanları alaşağı etmeye çalışıyorlar. Gebze Belediye Başkanlığının ortaya koyduğu bu güzel atölye çalışması yaptığımız birçok şeyden çok önemlidir. Ben de yıllarda beri bu işe merak sarmış, bu işi takip etmiş, meselelerin toplumla nasıl buluşabileceğine kafa yormuş bir kardeşiniz olarak bu işin önemini biliyorum.” ifadelerini kullandı.

İyi bir yazarda olması gereken özelliklere değinen Soylu, “İyi tarih bilmelisiniz, sosyolojiyi iyi anlamalısınız ama en önemlisi halka, millete eğer bir şeyi anlatmak istiyorsanız tanımanız gereken birinci asli unsur millettir. Bilmelisiniz ki millet haktan anlar, doğrudan, samimiyetten anlar…” şeklinde konuştu.

“İhtisaslaşmanın bizim en önemli hedeflerimizden birisi olması gerekir”

İçişleri Bakanı Soylu, milleti anlamak milletin içinde olmak, özünü keşfetmek ve ayağına gitmenin esas olduğunun altını çizerek, “Eğer bu konuyu iyi bir şekilde tarif etmek istiyorsanız yazdığınız metnin okuyacak kişiler tarafından bütünleşmesini düşünmelisiniz ve onun bir inancı, bir yüreği olmalı ama bir metnin en önemli özelliklerinden birisi de okuyana kazandırabileceği bir şey olmalı. Hayatı için, insanlık idealleri için ve aslen hak ve hakikat için.” dedi.

Metinlerin uzun yazılabildiğini dile getiren Soylu, “10 sayfada anlatılanları bir maharetle 1 sayfaya indiren çok nadir insan var. Belki en önemli eksiklerden biri. Bizler bu ülkenin insanları olarak şunu yapmamız lazım; bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bunu da yapmaya çalışıyoruz. İhtisaslaşmanın bizim en önemli hedeflerimizden birisi olması gerekir. Buna çok ihtiyacımız var, uluslararası rekabet açısından ihtiyacımız var, geleceğe bırakacağımız miras açısından ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.

Bu işi sadece sosyal medyada yazı yazmak olarak algılamadıklarını belirten Soylu, şunları kaydetti:

“Yazılanları okumak, kitap okumak, üzerine düşünebilmek ve eleştirebilmek… İyi bir yazar iyi tiyatro seyretmeli, iyi bir yazar dünyadaki trendleri iyi takip edebilmeli, iyi bir yazar haksızlığa isyan edebilmeli, iyi bir yazar sevgilerin en güzeliyle karşısındakini kuşatabilmeli ve iyi bir yazar yaratılmışların en şereflisinin insan olduğunu aklından hiç çıkarmamalı. İyi bir yazar cesur olmalı ama cesaretiyle karşısındakini ürkütmemeli tam tersine ona cesaret, öz güven denilen bir kavram olduğunu hatırlatabilmeli.”

Bazen uyumaya fırsat bulamadıkları günlerin içerisinden geçtiklerine dikkati çeken Soylu, “Neden biliyor musunuz? Geçmiş nesillerin ve şu neslin yaşadıklarını gelecek nesiller yaşamasın istiyoruz. Bir daha darbe görmesin, bir daha bu ülkede insanlarımızı mezhep üzerinden, etnik kimlik üzerinden ayırıp, cinayetler işlenmesin diye, bu ülkede insanları sadece kıyafetleriyle yargılanmasın diye, bir gecede ülke ekonomimizin yüzde 50’si çarçur olmasın diye. Peşinde koştuğumuz, itibar ettiğimiz, bir insanın en değerli varlıklarından birisi olan oyunu onun için sandığa attığı liderleri itibar suikastçilerine kurban edilmesin diye…” değerlendirmesinde bulundu.

Süleyman Soylu, “Çok çalışmamız ve herkesin tedbirli olması lazım gelen bir dönemin içerisindeyiz. Güçlü ülkelerin geçiş dönemleri hep böyledir. Biz 3 bin dolarlık bir ülke değiliz, bugün 11 bin dolarlık bir ülkeyiz. Hatta satın alma paritesi açısından bunun iki katından da fazlayız. Bu sıçramayı 25 bin dolara taşıdığımız anda her şeyimiz ona uygun olmalı. Onun için belediyelerimiz özellikle el becerileri, yeteneklerin geliştirilmesi açısından çok önemli işlerin altına imza atıyorlar. Burada ihtiyaç var ama bu yani yazarlık atölyesi belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz meselelerden biridir. Metin yazarı bulmak kadar zor bir şey yoktur.” dedi.

Bakan Soylu, konuşmasının ardından yazarlık atölyesini başarıyla tamamlayan katılımcılara sertifikalarını takdim etti.