“Bugün Siyasi Hayatımız İçin Devrim Niteliğinde Bir Gündür”

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, A Haber’de katıldığı canlı yayında Murat Yetkin’in Demokratikleşme Paketi ile ilgili sorularını yayınladı.

Demokratikleşme paketindeki seçim sistemi ve seçim barajı düzenlemelerine ilişkin muhalefetin eleştirilerinin sorulması üzerine Süleyman Soylu, şu ifadelere yer verdi:

“Paketin birçok önemli maddesi var. Bu, Türkiye’de siyasi hayatın en önemli devrimidir. Şu mantığı anlamakta zorlanıyorum: 25-30’luk bölgelerle, milletvekilini, halkı karşı karşıya getirip oradan bir sorumluluk çıkartmak ve ülkeyi sorumlu bir şekilde yönetebilme mantığını nasıl bugüne kadar sürdürülebilir kılan bir aklın bu saatten sonra da aynı şekilde bunu sürdürülebilir kılma konusundaki iradesini anlayabiliyor değilim. Birincisi; eğer seçim bölgeleriyle ilgili bir daraltma sözkonusuysa bu demokrasinin ta kendisidir. İkincisi; seçim barajıyla ilgili bir düşürme sözkonusu olacaksa, ondan beşe veya dar bölgeye geçilecekse, bunlar Türkiye’deki siyasi hayatın demokratikleşmesi açısından en önemli adımlardır, devrim niteliğinde bir adımdır. Küçük partilerin elimine olması değil, tamtersi küçük partilere hayat hakkı tanıyan bir adım sözkonusudur. %3’lük, onların hayatiyetini sağlayabilecek ve onların bir şekilde ekonomik olarak da güçlenmesini sağlayabilecek bambaşka bir yaklaşımı ortaya getirdi. Bugün siyasi hayatımız için devrim niteliğinde bir gündür. Sağlanan şey şudur. Siyasi partiler özgür, demokratik katılımcı çoğulcu bir hayatın içerisinde olabilme fırsatını yakalayabileceklerdir.”

Paketin içeriğine ilişkin BDP’nin eleştirilerinin sorulması üzerine Süleyman Soylu; “bu paket bireyin toplumsal hayat içerisindeki varlığını teminat altına alan, bireyi güçlendiren ve onu özgüven iklimi içerisine alan bir pakettir. Buradan kazancımız şudur: Türkiye demokrasi konusunda kararlı, iddialı ve şaşmaz bir adım atmaktadır, bu önemli birşeydir.

Sadece BDP değil, diğer siyasi partiler ve toplumun diğer kesimleri için de odak bir paket olarak değerlendirilirse pakete haksızlık edilir. Paket, bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor. Çok doğal olarak siyasi partiler kendi siyasi görüşlerine ve kararlarına göre birtakım eleştirilerde bulunabilirler, bunları saygıyla karşılamak lazım. Bu paket bütün beklentileri karşılayan, bu beklentilerin olabileceğini ortaya koyan, buna duyarsız kalmayan bir anlayışı gerçekleştirmiştir, bu açıdan çokönemlidir. Biz bu iklimin fırsatını bugün değerlendirmeliyiz. Ve elbette ki muhalefet partileri çok doğal olarak Türkiye’deki siyaset geleneğinin çok önemli bir alışkanlığı çerçevesinde buna hem sahip çıkmayacaklardır hem bunu reddedeceklerdir, küçümsemeye çalışacaklardır. Ama bizim şu ana kadar halktan aldığımız bütün geridönüşler, telefonlarımız, mesajlarımız, sosyal medya, diğer bütün araçların tamamından çok olumlu yüzlerin güldüğü, insanların daha fazla rahatladığı, yarına ait daha fazla ümit yüklendikleri ve Ak Parti’nin demokratikleşme serencamı içerisindeki çizgisiyle mütenasip bir tavır gördüklerini çok rahat bir şekilde anlayabiliyoruz. Yani bir yere dayandırmak yanlış olur.” İfadelerini kullandı.

Paketin beklentileri karşılaşıp karşılamadığı konusundaki bir soruya ise Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, şöyle cevap verdi:

“Bence karşılandı. Yaşam tarzı dahil olmak üzere, böyle bir müdahale yok ama böyle bir müdahaleyi aklından geçirenlere yönelik kısıtlamalar, ciddi şekilde cezalar arttırılarak getirilmiştir, bu önemlidir. Burada toplumun adalet duygusunu sarsacak, insanların eşitliğini sarsacak bütün uygulamalara, kişisel verilerin korunması dahil olmaküzere… Bunların herbiri önemli maddelerdir. Herbiri bireyin özgürlüğü için, varolması için, kendini ifade edebilmesi için en önemli süreçlerden, bugüne kadar Türkiye’de ıskalanmış, darbelerin oluşturduğu kurallar altında ezilmiş bir bireyden bahsederken bugün hem demokrasinin hem yönetimin merkezine yerleştiriliyor, devletin merkezine yerleştiriliyor. Bu başörtülüye veriliyor da başörtüsüze verilmiyor değil, tamamını kapsayan bir anlayışa sahip ve bu bence paketin en rahatlatıcı yanlarından bir tanesidir.”

Pakette Alevilere yönelik gereken adımların atılmadığına dair eleştirilerin sorulması üzerine Süleyman Soylu: “İki tür değerlendirme yapalım. Birincisi; Ak Parti döneminde -bunu ben defalarca tekrarladım- Alevi toplumuyla ilgili atılan adımlardan ziyade, başka bir şey daha gelişmiştir. Aleviler kendi kimliğini, kendi kültürünü, kendi anlayışlarını, kendilerini ifade edebilme yeteneklerini; bana göre kendilerini o asimilasyondan tutun onların bir şekilde ötekileştirilmesine kadar oluşan resmi tezden kaynaklanan, kişiyi belki de devletin kendi iç düşmanı olarak nitelendiren bir akıldan kaynaklanan duruştan, bugün herkesi kendi kimliğiyle kabul eden, herkesi eşit vatandaş kabul eden, herkesin inancıyla kabul eden -ki böyle bir madde de var burada-  herkesin inancına , bütün ritüellerine yönelik herhangi bir ayrımcılık sözkonusu olursa bunda da ciddi bir şekilde ceza arttırılması gerçekleşecek. Yani toplumda hangi kesim olursa olsun, bütün bu kesimlere yönelik. Alevilerin tam anlamıyla kendilerini anlatılabildiği iki dönem vardır. Birisi 1950-60 Demokrat Parti dönemidir, ikincisi de 2002-2013 Ak Parti dönemidir. Önemli olan o iklimi oluşturabilmektir. Ak parti bu iklimi oluşturmuştur. Alevilerle ilgili Madımak’tan tutun, üniversitelerdeki bu konudaki çalışmalara kadar birçok anlayış bugün gerçekleştirilmektedir. Yarın bunların  tamamı da gerçekleştirilmeye devam edecektir. Bu konuda çalışmalar var ve hükümetimiz tarafından, daha önce de Alevi çalıştayları yapıldı. Türkiye’de bu konuyu tartışan, bu konuda çalışan parti Ak Parti’dir. Onun için sayın Başbakanımız da konuşmasında defalarca “bu paket ne ilktir, ne de sondur, yürüyen bir sürecin devamında güçlü bir sestir” şeklinde ifade etti.”

Başörtü düzenlemeleri ile ilgili olarak da başörtülü adayların olup olmayacağına ilişkin birs soru üzerine Süleyman Soylu:

“Türkiye de bu konunun bugüne kadar halledilmemesi, bir şekilde ayrımcılıığa tabi tutularak kadınlarımızın bir bölümünün ötekileştirilmesi bir insanlık suçudur. Bu çok nettir. Demokrat Parti genel başkanıyken bizim başörtülü adaylarımız vardı, kazanan adaylarımız da vardı, çok normaldir. Bunun bir sorun haline getirilmesi ve bu sorun üzerinden problemlerin sürekli büyütülmesi çok yanlıştır. Biz herkesin düşüncesinden, herkesin fikrinden, yaratıcılık kabiliyetinden, bu ülke adına zenginleşmesi adına istifade etmek zorundayız. Onu çalıştırıyoruz, yaşatıyoruz ama ona temsil yetkisi vermiyoruz, bu son derece yanlıştır. Bir kişi sadece başı örtülüyor diye aday olmaz, bir kişi sadece başı örtülü diye aday olmaması gibi..Sadece bizden olmayacağını da düşünmenizi isterim. Diğer siyasi partilere de bu imkân açılmıştır. Bu, siyasi hayatın açılmasıdır. Bu doğru birşeydir.” İfadelerini kullandı.

Eş başkanlığın Ak Parti bünyesinde uygulanıp uygulanmayacağı hakkındaki bir soru üzerine Süleyman Soylu, şunları söyledi: “Bu madde bence bu konuya ilişkin ortaya konulmuş değil. Türkiye’de eşbaşkanlı partiler var. Yani fiiliyat, hukuki durumu sarmalamış durumda. Avrupa’da da eşbaşkanlı partiler var.Türkiye bu adımı atarak fiiliyatta  Siyasi Partiler Kanunu’nun izinvermediği bir sürecin önünü açmak istemektedir. Ben çok mantıklı ve doğru görüyorum.”

İlkokullarda andımızın kaldırılması üzerine gelen eleştirilerin hatırlatılması üzerine Soylu: “Dün ‘Kürtçe kaset olmaz’ diyenler haklı mı çıktılar, yoksa ‘bu özgürlüklerin önünü açalım’ diyenler mi haklı çıktılar? TRT Şeş açıldığı zaman kıyamet koparanlar mı haklı çıktılar yoksa buugün bu normalleşmeye alışanlar mı haklı çıktılar? Dün kendilerini anadilde bir mahkemede ifade etme konusunda sıkıntı çekenler, ‘biz bunu ne olursunuz bu şekilde ifade edelim’ diyenler ve onlara bunun önünü açanlar mı haklı çıktılar, yoksa ‘eğer böyle yaparsanız devletimize zeval getirirsiniz’ diyenler mi haklı çıktılar? İnsanların özgürlükleri ve yaratılışlarından gelen, bu kendilerinin doğumuna ait, insan haklarına ait herşeyin önünü açmak gerekir. Bugün Ak Parti bu güvenceyi Türkiye’ye veriyor. Yarına ait Ak Parti’nin ortaya koymuş olduğu bu güvence Türkiye’de ekonomik hayatın da siyasi hayatın da sosyal hayatın da daha fazla gelişmesinin önünü açacak. Dün Denizli’nin Acıpayam’daki hastaneyi görünce demokrasinin ne büyük erdem olduğunu bir kere daha anladım.” dedi.