İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “İdlib’de 3 gün önce hepimizin kanını donduran kimyasal silah vahşetini bütün dünya yaşadı ve Batı medeniyetinin iki satırlık kınayan mesajları haricinde bir şey yapabilecek ne hali ne de niyeti olduğu ortaya çıktı.” dedi.
Soylu, Artvin Çoruh Üniversitesi Ali Nihat Gökyiğit Kongre ve Kültür Merkezi’nde, muhtar ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, terörle arasına mesafe koyması beklenen Avrupa’nın terör örgütlerine özellikle de PKK’ya doğrudan destek olduğunun, para gönderdiğinin, silah yolladığının ortaya çıktığını söyledi.
Batı dünyasının terör, iç savaş ve göç hareketlerine aldığı tutumun, medeniyet değerlerinin aslında samimi olmadığını, göstermelik bir politika maske olduğunu gösterdiğini belirten Soylu, terörü araç olarak kullanabilen, insanları dinlerine ve ırklarına göre ayrıma tabi tutabilen, siyasi menfaat gördüğü konularda herhangi bir demokrasi kıstası uygulamayan bir medeniyetle karşı karşıya kalındığını dile getirdi.
Soylu, “Bu medeniyetin barış ve refah getireceğini iddia ettiği dünyanın fakirlik ve kaosa sürüklenmesine hep beraber şahit olduk. İşte Suriye ve Irak’ın hali ortada. İdlib’de 3 gün önce hepimizin kanını donduran kimyasal silah vahşetini bütün dünya yaşadı ve Batı medeniyetinin iki satırlık kınayan mesajları haricinde bir şey yapabilecek ne hali ne de niyeti olduğu ortaya çıktı. Her türlü ırk, her türlü din ayrımcılığına karşı olması gereken AB, liderler düzeyinde toplanıp gidip Papa’dan icazet alıyor ve neredeyse bir Haçlı kulübü görüntüsü veriyor.”
Bütün bu plan ve proje içinde Türkiye’nin hem jeopolitik konumu hem de medeniyet birikimi olarak en önemli oyuncu olduğunu vurgulayan Soylu, “Bu coğrafyada Türkiye’yi es geçerek bir oyun kurmak asla mümkün değildir.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin güçlü olmasını, ayakları üzerinde durmasını istemeyenlerin uzun yıllar boyunca ülkeyi etkisiz yönetime sevk ettiğini belirten Soylu, böylece Türkiye’nin büyümesinin, kalkınmasının önüne geçilmesinin amaçlandığını söyledi.
“Biz bu sistemle bugün buraya kadar gelebildik”
Soylu, ülkede yaşanan darbeler ve sonrasındaki gelişmeleri de katılımcılara anlatarak, “Biz bu sistemle bugün buraya kadar gelebildik. Bu sistem darbe, ekonomik kriz, siyasal kaos üretti, bu ülkede kardeşi birbirine koydu ve bu sistem Türkiye’nin her bir sevincini maalesef kursağında bıraktı.” diye konuştu.
“Biz kumaşı büyük kesilmiş bir milletiz.” diyen Soylu, “Bugün 780 bin kilometrekaredeyiz ama bizim gönlümüzde 22 milyon kilometrekare daha var, bizim gönlümüzde dünya var. Biz sadece 780 bin kilometrekareden sorumlu değiliz.” ifadelerini kullandı.
Soylu, “tek adam geliyor” iddialarına ilişkin ise şunları kaydetti:
“Hangi tek adam geliyor? Kimin tek adamı geliyor? Onların tek adam dediği millettir. Onların ‘tek adam’ dediği değerlerinden, reyinden korktuklarıdır. 1960’da darbe yaptılar 1965’de Adalet Partisi birinci oldu. 1980’de darbe yaptılar rahmetli Özal’ı istemediler, Özal iktidar oldu, 28 Şubat’ta darbe yaptılar 3 Kasım 2002’de Recep Tayyip Erdoğan geldi tek başına iktidar oldu hem de yasaklıyken iktidar oldu. Onlar tek adamdan değil onlar milletten korkuyorlar. Milletin değerlerinden, anlayışından iradesinden korkuyorlar. Sabahtan akşama kadar ‘Bir çobanla bir profesörün oyu bir değil’ diyen bunlar değil mi, bu zihniyet değil mi? İşte aynı anlayış.”
Bunların kurguladığı sistemin maliyetini milletin ödediğini dile getiren Soylu, son 4 yıldır uğraşılan olayları sıralayarak, bunların yaşanmaması durumunda kişi başına düşen gelirin 15-16 bin doları bulabileceğini aktardı.
“Biz adımlarını güçlü, büyük ve iyi atmak zorundayız”
Soylu, milletin, adımlarını ürkek atan bir millet olmadığını belirterek, “Biz adımlarını güçlü, büyük ve iyi atmak zorundayız. Bunlar bütün her şeyi ile ‘hayır’ diyerek millete güvenmediklerini ifade etmek istiyorlar. Biz de milletimize güvendiğimizi ifade etmek istiyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin terörle mücadelede yaptıklarını anlatan Soylu, şöyle devam etti:
“7 Haziran’da o sistem devam etmiş olsaydı Türkiye terörle mücadele etme kabiliyetine sahip olabilir miydi? Her bir operasyonda çarşamba pazarına döndürürlerdi Meclisi. ‘Şu operasyonu yapamazsınız, bu operasyonu yapamazsınız…’ Hükümetin, Türkiye’nin zayıf olması, Meclisin karar alma yeteneklerinin ortadan kalkması, millet iradesini temsil edememesidir bunların arzu ettiği. Biz insansız hava uçağını İsrail’den alırken dost, müttefiktik ama kendi evlatlarımız ay yıldızlı amblemi onun göbeğine bastırıp yerli ve milli bir şekilde yaptığı zaman Türkiye dost ve müttefik değil. Belki bugün 11 bin dolar kişi başına gelir seviyemizle bu coğrafyada kendi başımıza sadece oyun kurmakta zorlanabiliriz ama bizim dışımızda bu coğrafyada kimsenin oyun kurmasına da müsaade etmeyiz, bu kadar basit.”
Soylu, bazı ülkelerin Türkiye’de yaşananlar karşısındaki tutumlarına da değinerek, “Hollanda, Almanya, İsviçre bu işe neden karışıyor. 27 Nisan’da, 28 Şubat’ta ‘Bu sizin iç işiniz’ dediler. 15 Temmuz’da sesleri çıkmadı ama bugün topyekün Türkiye’ye bu anayasa değişikliği için çullanıyorlar. CHP onlarla birlikte kol kola bu adımları atıyor.”
değerlendirmesinde bulundu.
Terörle mücadelede dün 52 operasyon yapıldığını, aynı operasyonların bugün de devam ettiğini aktaran Soylu, “Arkadaşlarım aradılar 3 teröristi daha etkisiz hale getirdik.” dedi.
“PKK ile Avrupa anlaşmıştır uyuşturucuda”
Soylu, uyuşturucu ile mücadeleyi de en yüksek seviyede sürdürdüklerini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Çünkü uyuşturucu da bizim en büyük belalarımızdan bir tanesidir. Neden? Çünkü uyuşturucuda ana rol PKK’dadır. PKK ile Avrupa anlaşmıştır uyuşturucuda. Buradan uyuşturucu trafiği yapıyorlar Avrupa’ya, Avrupa’dan da sentetik ve kimyasal uyuşturucuları Türkiye’ye getiriyorlar. Türkiye’yi hedef ülke yaptılar, bonzai, captagon, ectacy denilen bütün illetleri bizim insanlarımıza… Her birinin haritasını yaptık, hangi mahallelerde uyuşturucu var, nerelere uyuşturucu var? Tek tek operasyon yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugüne kadar ülkeye yanlış yol göstermediğini, millete aykırı iş yapmadığını ifade eden Soylu, “Bizim çektiklerimizi bizden sonraki nesillerin çekmemesi için milletimizin önüne güçlü bir hükümet, güçlü bir meclis, tarafsız ve bağımsız yargı ve Türkiye’yi zenginliğe, kudrete, büyüklüğe, yarınların büyük adımlarına götürebilecek bir Türkiye öneriyoruz. Güçlü Türkiye için güçlü bir evet diyoruz.” şeklinde konuştu.