AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu’nun 15 Temmuz darbe girişiminin 7. yıldönümünde Yeni Şafak Gazetesine verdiği röportajdır.
“O günkü SGK Başkanı Selim Bey aradı. ‘Ankara’nın üzerinde uçaklar uçuyor’ dedi. ‘Meclis’in üzerinde uçuyorlar mı?’ diye sordum. ‘Uçuyorlar’ cevabını verdi. O zaman darbe olduğunu anladım. Diğer bakanları arayarak Çankaya Köşkü’ne geçtim. Kapıda duran polislere ‘Bakan arkadaşlar haricinde içeriye kimseyi sokmayın. Bizim dışımızda kim gelirse gelsin vurun’ talimatı verdim.”
FETÖ ile mücadelede en kritik kurumlardan birisi hiç şüphesiz ki İçişleri Bakanlığı’ydı. 16 Temmuz darbe girişimi sonrasında önce kendi içindeki hainleri ayıklayan bakanlık, daha sonra da seri operasyonlarla örgütü çökertti. 15 Temmuz’dan 1,5 ay sonra 31 Ağustos 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na getirilen Süleyman Soylu, bu arınma sürecinin öncüsü oldu. Bu kritik görevi 7 yıl gibi uzun bir süre devam ettiren Soylu, hem darbe gecesi yaşadıklarını hem de FETÖ’yle mücadelede gelinen noktayı Yeni Şafak’a anlattı.
İşte Soylu’nun açıklamalarından satır başları:
‘MECLİS’İN ÜZERİNDE UÇUYORLARSA DARBEDİR’
Hatırlarsınız darbe girişiminin olduğu tarihlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yürütüyordum. Saat 20.00 civarında AK Parti Gençlik Kollarımız beni aradı, ’Hakkari Gençlik Kolları sizi ziyaret etmek istiyor, müsait misiniz?‘ dediler. Bizim aşağıda bir salon var, oraya bir araya geldik. Onlarla demokrasi, Hakkari ve Türkiye üzerine bir konuştuk. O esnada o günkü SGK Başkanı Selim Bey beni aradı. ‘Ankara’nın üzerinde uçaklar uçuyor’ dedi. ‘Anlamadım’ dedim. ‘İstanbul askerler Boğaziçi Köprüsü’nü kesmiş’ dedi. ‘Ankara’da uçaklar nereden uçuyor Selim. Meclis’in üzerinde uçuyorlar mı?’ diye sordum. ‘Uçuyorlar’ cevabını verdi. ‘O zaman darbe var Selim, eğer Meclis’in üzerinde uçuyorlarsa darbe var’ tespitinde bulundum.
BİZİM DIŞIMIZDA KİM GELİRSE VURUN
O dönem kabinede görev yapan diğer bakanlarını arayarak Çankaya Köşkü’ne geçtim. Köşk’e girerken kapıda bulunan polislere ‘Buraya bakan arkadaşlar gelecek, onların haricinde içeriye kimseyi sokmayın. Bizim dışımızda kim gelirse gelsin vurun’ talimatı verdim. Diğer bakanlarla birlikte Çankaya Köşkü’nde bir koordinasyon içerisinde olanları
takip ettik.
HAVALİMANININ ETRAFINDAKİ OTLARI YAKIN
İlk önce darbecilerin ele geçirdikleri yerlerin geri alınması gerektiğini düşündüm. O sırada Haluk İpek (AK Parti Milletvekili) aradı.
‘Kahramankazan’dan Mürted Hava Meydanı’ndan bir astsubay, benim tanıdığım birisi birtakım bilgiler veriyor. Bu Telefonu arar mısın?’ dedi. Numarayı aldım, aradım astsubayı. ‘Nedir durum, ne oluyor orada?’ diye sordum. ‘Buraya kafasına çuval geçirilmiş 4-5 kişi getirdiler. Burası şöyle bir yer, böyle bir yer’ ifadelerini kullanarak detaylı bilgiler verdi. Ben o adamla sabaha kadar konuştum. Komutanların Mürted Hava Üssü’ne götürüldüğü bilgisini ondan aldık. ‘Büyük ihtimalle Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanları buradalar’ dedi. Darbenin üssünün Mürted olduğunu anladık. Ve ben o zaman belediye başkanını aradım, insanları oraya yönlendirdik. Uçaklar kalkamasın diye havalimanının etrafındaki otların yakılmasını ben istedim. ‘Hatta bir tanker bulabilirseniz pistin üzerine getirip onu da yakın’ dedim. Orada çatışmalar çıktı, şehitler verdik.
BELİMİZDE SİLAHLARLA TRT’YE GİTTİK
Çankaya Köşkü›nde koordinasyonun sağlanmasıyla birlikte önce Meclis’i açmaya karar verdik, açtık. Basın mensuplarını arayarak içeriye aldık. Basın mensuplarının yayınlarının ardından bize bir telefon geldi. Telefonda ‘TRT’yi ele geçirmek üzereyiz, siz gelirseniz, vatandaş moral bulur, büyük bir güç elde ederiz’ dediler. O arada yanımda Hüseyin Kocabıyık vardı. Ben ‘TRT’yi almamız lazım, TRT’ye gidiyorum’ dedim. Dışarı çıktık, AK Parti Milletvekili Abdulkadir Önen de 2-3 kişiyle dışarıdan geliyordu. Önen’e ‘Hanginizde silah var?’ diye sordum. Önen ‘Bende var’ cevabını verdi. ‘Atla arabaya’ dedim. Arkaya 3 kişi bindik.
‘ABİ ŞEHİT OLDU’
TRT’ye doğru ilerlerken Hüseyin Kocabıyık’a Erol Olçok’un vurulduğu, 1-2 dakika sonra da şehadet haberi geldi. Ben buz gibi bir sesle “Abi şehit oldu” dedim. Hüseyin Kocabıyık bana ‘Buz gibiydin’ dedi. Araçtayken benim yan cam açıktı; yol kenarında bayraklarıyla bekleyen kadınlar ‘Işıklarınızı söndürün, sizi görmesinler. Bakan Bey sizi yukarıdan vururlar’ diye sesleniyorlardı. Epey uzakta durduk, koşa koşa TRT’den içeri girdik. Hainleri derdest ettik, TRT’nin kurtarıldıktan sonra derdest edilen FETÖ’cü subayın elbisesi ve telsizi hâlâ bende.
Yola ilk çıktığımızda tablo çok vahimdi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı döneminde terör örgütü ile etkin bir mücadele başlattığını belirten Süleyman Soylu, burada önce SGK ile anlaşmalı olan FETÖ›ye ait yaklaşık 40’ın üzerinde hastane kapattıklarını söyledi. İçişleri Bakanlığı görevine geldiğinde tablonun çok vahim olduğunu belirten Soylu şunları kaydetti: “Devletin her tarafında sızıldığını ve bu konuda çok keskin ve kararlı adımlar atılması gerektiğini, ne kadar temizleyebilirsek o kadar başarılı olabileceğimizi gördüm. Ondan sonra da gece gündüz demeden çok büyük bir mücadelenin içerisine girdik. FETÖ’yle mücadeledeki en önemli mesele kararlılık meselesidir. Konunun sulandırılmak isteneceğini hep biliyorduk. O yüzden stratejimizi ilk baştan itibaren hem hukuka uygun bir şekilde hem de Türkiye’nin bir daha bu belayla bir daha karşılaşmamasını temin etmek üzere kurmuştuk. MİT’le iyi bir çalışma gerçekleştirildi. O esnada TSK’da gece gündüz iyi bir çalışma gerçekleştirildi. Türkiye’nin bütün kurumlarıyla iyi bir çalışma gerçekleştirildi. Ve hakikaten 360 derece diyebileceğimiz bir çalışma yaptık.”
FETÖ’nün yapılanmasını ABD organize etti
İçişleri Bakanlığı döneminde de FETÖ›yle kararlı bir şekilde mücadele ettiklerini belirten Soylu, FETÖ›nün hem terör örgütü hem de istihbarat örgütü olduğunu ifade etti. Soylu şunları söyledi: “FETÖ bir istihbarat örgütüdür. Kimse yanlış anlamasın, evet bir terör örgütüdür ama aynı zamanda istihbari bir yapıdır. Bu yapılanmayı bizatihi ABD gerçekleştirmiştir. Amerikan aklıyla profesyonelce yapılanma sağlanmış ve iyi hatlar kurulmuş. İstihbari yapılanmalarda kendi adlarına kodlar oluşturmuşlar. Ancak bizim arkadaşlarımız bu kodları iyi biliyor. TSK, emniyet ve kısmen yargıda, yani devletin netameli alanlarında herkes birbirini tanıyor. Yani herkesin kodu belli, çünkü bu mücadele yıllardan beri süren bir mücadele. Örgütle yıllarca mücadele edenler var. Buralar keskin mücadele alanlar olmuş. En keskini mücadele alanı ise emniyet. Çünkü okuldan, mümessillikten itibaren kimin kim olduğunu herkes biliyor. Mesela FETÖ’cü olmayan kişi mümessil olamaz. Mümessil olan herkes büyük oranda o çarktan geçmiştir, o çarkın tasvip ettiği kişidir. O kodlar hep bellidir.”
Seçimleri kaybetseydik örgüt 24 saatte ayağa kalkardı
FETÖ’nün ağır darbeler aldığını ifade eden Süleyman Soylu, kritik bir uyarı yapmayı da ihmal etmedi: “FETÖ bu darbeleri yedikten sonra, bu siyasi iklim devam ettiği müddetçe ayağa kalkamaz. Ama FETÖ yurt dışında da darbe yedi ancak bu yurt içindeki kadar etkili olmadı. Özellikle Amerika ve Avrupa’da bir şekilde varlıkları devam ediyor. Ancak Türkiye’de siyasi iklim değişirse FETÖ 24 saatte ayağa kalkar, 24 saatte her şey yeniden başlar. Bunu kendileri de herkes de biliyor.“
15 TEMMUZ RUHU ÖNE ÇIKTI
“15 Temmuz ruhu Türkiye Yüzyılı’nın en önemli şifresidir. Türkiye’de 15 Temmuz ile birlikte yeni bir ruh oluştu. İnsanların sokağa çıkması işgale karşı direnişti, bu bir milli mücadele ruhuydu. Türkiye Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni milli mücadele ruhunu 15 Temmuz’da yaşadı. Ben bu seçimde bambaşka tablo gördüm.
15 Temmuz’da sabahlara kadar meydanları bekleyen o insanların ruh hali bu seçime yansımıştı. Birinci tur seçimde yüzde 50’yi aşıp aşamayacağımız konusunda tereddüdüm vardı ama 2. turu her halükarda alabileceğimizi çok önceden gördüm. Çünkü millet 15 Temmuz ruhunu öne almış, geri kalan her şeyi arkada bırakmıştı.“
TAM TEMİZLİK YAPILMALIYDI
“15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirenler hakkında tam temizlik yapılmalıydı. Devletlerin böyle bir meşru hakları vardır. Tam temizlik Bir daha kimse Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine hareket edememeliydi. Bu hukukun verdiği bir meşruiyettir. Kim ne söylerse söylesin. Türkiye, bu süreci çok yumuşak geçirmiştir. Dünyada hiçbir ülke bu süreci bu kadar yumuşak geçiremez”
PKK’ya alan açtılar
15 Temmuz sonrasında çıkartılan OHAL kararnameleri ve yasaların FETÖ’yle mücadelede yapılan en kritik adımlar olduğunu belirten Süleyman Soylu, devletin bütün birikimini burada ortaya koyduğunu söyledi. FETÖ ile mücadelede elde edilen başarını diğer örgütlerle mücadelede yüksek başarı getirdiğini dile getiren Soylu şöyle devam etti: “OHAL döneminde biz sadece FETÖ’yle mücadelede sonuç almadık. Terörün tamamıyla ilgili sonuç aldık. FETÖ ile mücadele ettikten sonra terörle mücadelede daha yüksek başarılar elde ettik. FETÖ, PKK’ya alan açtı, hayatiyetini ve devamını sağladı. Bunu bilerek yaptı, çünkü ipleri aynı yerdeydi. Ne zaman devlet FETÖ’yle karşı operasyonel gücünü ortaya koydu; hem PKK’yı hem DHKP-C’yi hem de diğer terör örgütlerini enterne etmeye başladı. Bunu iyi okumak lazım. Bu büyük bir fırsat sağladı. FETÖ devreden çıktığı andan itibaren PKK’da etkili darbeler yemeye başladı.”
Avrupa FETÖ’cüleri hâlâ koruyor
Süleyman Soylu, Avrupa ülke ve kurumlarının FETÖ konusundaki tutumunu da eleştirdi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’cüleri Interpol’e bildirilerek yaptırım uygulanmasını istediklerini vurgulayan Soylu, kurumun darbe girişimini siyasal bir durum olarak değerlendirerek hiçbir şeyi kayda almadıklarını söyledi. Soylu şu ifadeleri kullandı: “15 Temmuz’da Interpol’e bildirdiğimiz hiçbir şeyi kayda almadılar. Onlara uluslararası bir arama kararı çıkarmadılar. Ve bu mücadelemiz bizim hala devam ediyor. Onlar ancak başka bir suç olursa bunu yapabileceklerini ifade ettiler. Oysa bu bir darbe, darbe girişimini siyasal bir girişim olarak değerlendiriyorlar. Ve darbe girişimiyle ilgili bunu terör olarak görmüyorlar. Esas bizim uluslararası sistemle temel mücadelemiz burasıdır. O meselede belki biz başka şekilde müracaat etseydik bu kez konuyu sulandıracaklardı”