Biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula göndermiyoruz

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmalarına ilişkin, “Bu kişiler devletin maaş verdiği insanlar. Biri öğretmenmiş biri de akademisyen. Kusura bakmasınlar, biz çocuklarımızı ‘terörist olarak eğitsinler’ diye okula göndermiyoruz. Çocuklarımızı, ‘eğitim alsınlar’ diye terör örgütü mensuplarının eline asla teslim edemeyiz.” dedi.

Soylu, Vilayetlerevinde düzenlenen Vilayetler Hizmet Birliğinin 44. Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin PKK, DEAŞ, ve FETÖ ile eş zamanlı mücadele ederek, ülke topraklarından tasfiyesi konusunda önemli mesafeler kat edildiğini bildirdi.

FETÖ’yle mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğünü vurgulayan Soylu, “FETÖ’nün tıpkı bir matruşka bebek gibi her geçen gün bir başka boyutu açığa çıkıyor. En acıklısı birileri hala ‘kontrollü darbe’ gibi kelime oyunlarıyla bu mücadeleyi sulandırmaya çalışıyor.” ifadesini kullandı.

“Siyaset terör örgütlerinin kuklası olmamalıdır”

Bakan Soylu, KHK kapsamında görevlerinden ihraç edilen Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmalarına ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu.

Soylu, şöyle devam etti:

“Kızılay’da Yüksel Caddesi’nde 9 Kasım 2016 tarihinden itibaren 2 kişi bir akademisyen bir öğretmen, 2 devlet memuru açlık grevi eylemine başlıyorlar. Her zaman ki gibi klasik, CHP’li vekiller geliyor, gidiyor, bazen de HDP’li vekiller gidip, geliyor ve destek veriyorlar. Basın açıklamaları, hatta bazı vekillerin yarım günlük, iki öğün arasında yapılan komik açlık grevleriyle verilen destekleri var.”

Kamuoyunda, bu kişilerin akademisyen ve öğretmen olduklarına özellikle vurgu yapıldığına dikkati çeken Soylu, “Ben İçişleri Bakanı olarak sormak istiyorum; kasım ayından beri bu kişiler eylem yapıyorlar. kasım ayından beri bu eyleme destek veren vekilller, basın kuruluşları, bu topluma, bu millete bu kişilerin DHKP-C terör örgütü üyesi olduğunu hiç söylediler mi? Dün TBMM’de de açıkladım, siyaset, terör örgütlerinin kuklası olmamalıdır. Milletvekilleri, siyasi partiler bu konuda çok dikkatli olmalılar.” ifadesini kullandı.

Soylu, Gülmen ve Özakça’nın ihraç edilmelerinin çok öncesinde birçok kez gözaltına alındığını belirterek, sadece katıldıkları eylemlerde 25 kez gözaltına alınıp, defalarca tutuklandığını vurguladı.

Soylu, “Bunlar devlet memurları, bu kişiler devletin maaş verdiği insanlar. Biri öğretmenmiş biri de akademisyen. Kusura bakmasınlar, biz çocuklarımızı ‘terörist olarak eğitsinler’ diye okula göndermiyoruz. Çocuklarımızı, ‘eğitim alsınlar’ diye terör örgütü mensuplarının eline asla teslim edemeyiz. Bir akademisyen gerçek bir akademisyense bombalı ve silahlı eylem yapan bir terör örgütü adına basın açıklaması yaparken tutuklanabilir mi?” sorusunu yöneltti.

“DHKP-C ile doğrudan organik bir bağı söz konusu”

Gülmen’in bazı yayın organlarında, bir zamanlar Fahriye Erdal’a yapıldığı gibi şirin ve güler yüzlü fotoğraflarının basıldığını aktaran Soylu, Gülmen’in işlediği suçlara ilişkin bilgi verdi.

Soylu, Gülmen hakkında, DHKP-C’ye ilişkin operasyonlar çerçevesinde, örgütün açık alan yapılanması içerisinde olduğu gerekçesiyle arama kararı çıktığını ve 9 Mayıs 2012’de tutuklandığını, 1 Nisan 2015’de hapisten çıktıktan sonra yine örgüte yönelik bir operasyonda tekrar göz altına alındığını anlattı.

Gülmen’in “Afiş asma, örgüt adına basın açıklaması yapma, DHKP-C mensubu kişilerle aynı evde örgüt adına çalışma” gibi daha birçok eylemi olduğunu aktaran Soylu, “Bu anlattıklarım hep OHAL çıkmadan evvel, yani bu kişinin DHKP-C ile doğrudan organik bir bağı söz konusu.” dedi.

Bu kişilerin sabah 9’dan akşam 7-8’e kadar açlık grevi yaptıklarını, daha sonra evlerine gidip yemek yediklerini belirten Soylu, herhangi bir tıbbi sıkıntılarının olmadığını hatta doktor kontrollerinde istedikleri raporu vermeyen doktoru hedef gösterip, linç etmeye çalıştıklarını ifade etti.

Bakan Soylu, Meclisteki iki siyasi partinin, bu kişilere sahip çıkmaya ve yapılan eylemi “mazlum” gibi göstermeye çalışan bir anlayış ortaya koyduğunu bildirdi.

Öğretmen Özakça’nın karıştığı suçlar ve eylemlerine ilişkin de bilgi veren Soylu, “Bu kişinin silahlı terör örgütüne üye olma, kamu malına zarar verme, kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama, terör örgütü propagandası yapma, görevi yaptırmamak için direnme suçlarından yürüyen ceza davaları olduğunu niçin kimse yazmıyor?” dedi.

Özakça’nın açlık grevine başladığı günden itibaren toplam 14 kez gözaltına alındığını vurgulayan Soylu, bu “suç kariyeri”nin bir öğretmen için normal olmadığına değindi.

Soylu, söz konusu milletvekillerinin bu kişiler için polisle karşı karşıya gelmesini ve güvenlik görevlilerine hakaret etmelerini eleştirerek, vatandaşlara da “Elinizi vicdanınıza koyun böyle davaları olduğunu bildiğiniz öğretmene evladınızı teslim eder misiniz?” diye sordu.

“Kadrolu militanlarla Türkiye aleyhine eylem gerçekleştiriyorlar”

Bakan Soylu, Gülmen ve Özakça’ya, DHKP-C ve aşırı sosyalist gruplarca yurt dışında da gösteri ve eylemlerle destekler verildiğini belirterek, bunun “masum” bir iş olmadığını söyledi.

Kanada’da parlamento önünde, ABD’de Beyaz Saray önünde, Paris’te, İsviçre’de, Brüksel’de etkinlikler ve stantlar açıldığına dikkati çeken Soylu, “Terör örgütleri el birliği ile Türkiye’nin dış dünyada büyümesini, zenginleşmesini, özgürleşmesini, yükselmesini, kardeşliğini engelleyebilmek için elinden gelen her şeyi ortaya koyuyorlar, kadrolu elemanlarla, kadrolu militanlarla Türkiye aleyhine eylem gerçekleştiriyorlar.” değerlendirmesini yaptı.

Batı’nın da bu terör örgütünün militanlarına kucak açtığına işaret eden Soylu, “Yapılmak ve yaratılmak istenen algı çok açık ve nettir. İhraçlar, masum insanlar üzerine yapılmış gibi gösterilmeye ve terörle mücadelemiz sulandırmaya çalışılmaktadır. Oysa olay nettir, doğrudan DHKP-C terör örgütü mensubu kişilere yönelik bir ihraç ve tutuklama söz konusudur. Yapılan her şey kanun ve hukuk çerçevesinde yapılmaktadır.” dedi.

Soylu, devletin, terörün bütün unsurlarını temizlemeye kararlı olduğunun altını çizerek, “Teröre değil destek, moral verene bile tahammülümüz yoktur. Mücadelemiz de bu minval üzerinde devam edecektir.” ifadesini kullandı.

İçişleri Bakanı Soylu, 16 Nisan halk oylamasıyla önemli bir gelişmenin kapısı aralanarak, yeni yönetim sistemine geçildiğini, bunun için 1,5 yılın hazırlık dönemi olacağını ve 2019 Kasım’da ise bu yeni döneme fiilen başlanacağını anımsattı.

KÖYDES Projesi

Soylu, köylerin alt yapısını geliştirmek ve yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla 2005 yılında uygulamaya konulan KÖYDES Projesi hakkında da bilgi verdi. 2005-2016 arasında toplam 9 milyar 832 milyon 580 bin lira kaynak ayrılan proje kapsamında bugüne kadar planlanan projelerin yüzde 98’inin tamamlandığını anlattı.

KÖYDES kapsamında köy yolu, içme suyu, küçük ölçekli sulama ve atık su projelerine ilişkin verileri paylaşan Soylu, 2017 ödeneğinin yüzde 435 oranında artırılarak 1 milyar 700 milyon lira seviyesine çıkarıldığını vurguladı.

İçişleri Bakanı Soylu, Mardin, Diyarbakır, Batman, Bitlis, Şırnak’ta turizm hareketlerinin yükselmeye başladığına değinerek bu bölgelerde oluşturulan 23 cazibe merkezindeki yatırımların 83,5 milyar liraya ulaştığını ve buralarda 360 bin kişiye istihdam sağlanacağını kaydetti.