AYM’nin davayı önceleyip bu noktaya getirmesi, eşitliğe, hakkaniyete ve adalete sığmaz
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesinin (AYM), gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği karara ilişkin, “Anayasa Mahkemesinin bugün Türkiye’de açtığı yol, bir hak ihlalidir. Oraya binlerce dosya verip de yıllardır bireysel başvuruları bekleyenlere karşı bir hak ihlalidir. Bir yetki ihlalidir. Açıkladığı, o özet kararda belirttiği üzere, o alt mahkemenin basın özgürlüğüyle ilgili kararını vermeden, onun yerine karar verdiği için bir yetki ihlalidir” dedi.
Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneğince, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen, Of’un düşman işgalinden kurtuluşunun 98. yıl dönümü kutlamasına katılan Soylu, bundan yüz yıl önce verilen kurtuluş mücadelesinin takdire şayan olduğunu söyledi.
Bugün de mücadelenin bitmediğini, sadece şekil değiştirdiğini belirten Soylu, “Savaşlar, silahlar, yöntemler değişiyor. Eskiden bir ülkenin düşmanı, başka bir ülke olurdu, ordusuyla savaş yapardı. Artık devletler değil, taşeron örgütler savaşıyor. Savaşlar, ölümler artık ihaleyle veriliyor. İstihbarat örgütleri, kurdukları örgütler eliyle dünyaya yön vermeye, üstünlük sağlamaya çalışıyor. Terör başlı başına bir mücadele yöntemi olarak maalesef bu güç odakları tarafından benimseniyor ve meydanlarda zalimce uygulanıyor. Sivil, asker ayırt etmeden sadece öldürüyor, katliam yapıyor” diye konuştu.
Soylu, bu yeni stratejinin tam ortasında, hedefinde Türkiye’nin bulunduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“Bin yıldır bu topraklardaki hakimiyetimizi pasifize etmek, sınırlamak isteyen, aleni şekilde ülkemizde toprak koparmak isteyen kaotik bir strateji ile karşı karşıyayız. Bu strateji, kapımızın dibinde, sınırlarımızın hemen yanı başında uygulayıcıları olduğu gibi içimizde de uzantıları var. Sahada da masa başında da adamları var. Sahadakiler hendek kazanıyor, canlı bomba olup, kendini patlatıyor, binlerce yılı olan şehirleri yakıp, yıkmaya çalışıyor. Mahalleleri savaş alanına çevirip, insanları göçe zorluyor. Masa başındakiler ise bunları aklamaya çalışıyor. Meclise girip onların sözcülüğünü yapıyor. Sahada ölen teröristin yandaşlarına taziyeye gidiyor ve bu bir şekilde bu devlete yönelmiş bir mücadelenin basın ve propaganda ayağını yürütüyor. Sınırımızın yanı başındaki Suriye ve Irak’taki yaratılan kargaşa ortamından destek alarak, Türkiye’nin bir bölgesini ele geçirmek ve kendilerine ait boş hayalleri burada hayata geçirmeye çalışıyorlar.”
Bu grupların ay yıldızlı bayrağın ülkenin her yerinde dalgalanmasına tahammül edemediğini vurgulayan Soylu, bu kişilerin neye hizmet ettiklerini, kimlerle hareket ettiklerini iyi bildiklerini kaydetti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Türk milletinin tarihin her döneminde yapılan saldırılara karşı durduğunun altını çizerek, “Bundan tam 100 yıl önce bizi diz çöktürmeye çalıştınız. Biz çökmedik. Bu milletin çocukları canı pahasına bir mücadele ortaya koydular. Şimdi bilsinler ki şu salonda olanlar ve dışında olan herkes, bugün bu ülkenin birliği için dua ediyor. Yarına ait heyecanıyla umuduyla birlikte yürüyorlar” ifadelerini kullandı.
AYM’nin Dündar ve Gül hakkındaki kararı
AYM’nin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dündar ve Ankara Temsilcisi Gül hakkında verdiği kararı da değerlendiren Soylu, bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın asıl değerlendirmeyi yaptığını aktardı.
Soylu, kendisinin de bu konuda söyleyecekleri olduğunu dile getirerek, “Mahkemeye müracaat edip serbest kalan bir şahıs, kinle, husumetle, ‘Bunu Cumhurbaşkanı’na doğum günü hediyesi yapıyoruz. İnşallah onlar da bunların keyfini tadarlar’ diyor. Anayasa Mahkemesinin önünde binlerce dosya var. Acaba bu binlerce dosya orada beklerken, nasıl, ne şekilde, kimin baskısıyla, kimin etkisiyle mahkemenin gündemine gelmiş, genel kurul toplanıp karar vermiş? Anayasa Mahkemesinin bugün Türkiye’de açtığı yol, bir hak ihlalidir. Oraya binlerce dosya verip de yıllardır bireysel başvuruları bekleyenlere karşı bir hak ihlalidir. Bir yetki ihlalidir. Açıkladığı, o özet kararda belirttiği üzere, o alt mahkemenin basın özgürlüğüyle ilgili kararını vermeden, onun yerine karar verdiği için bir yetki ihlalidir” değerlendirmesinde bulundu.
AYM’yi siyasi karar vermekten kurtarmak için yıllardır mücadele ettiklerini anlatan Soylu, “Anayasa Mahkemesinin baskı karşısında karar vermesi kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi, anayasal kuralların ve bu milletin adaletinin ve hakkaniyetinin korunması için orada duran bir mahkemedir. Bazılarının müracaatlarına sessiz kalan bir mahkemenin, kalkıp bir davayı önceleyip bir noktaya getirmesi, eşitliğe, hakkaniyete ve adalete sığmaz” şeklinde konuştu.