Başkanlık Sistemi Otoriter Sistem Değil

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, ”Başkanlık sisteminin otoriter bir sistem olmadığını mümkün olduğunca topluma anlatacağız” dedi.

AK Parti AR-GE Başkanlığı’nca, genel merkezde ”Hükümet ve Başkanlık Sistemleri” konulu toplantı düzenlendi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu, AK Parti Ar-Ge Başkanlığı olarak, 2013 yılında Türkiye’nin temel beklentileriyle ilgili ve yarına ait AK Parti’den, hükümetten ve devletten beklenen bir çok meseleyi masaya yatıran ve bunlarla ilgili değerlendirmeleri ortaya koyan bir çalışma düzeni içerisinde olacaklarını söyledi.

Toplantının ana gündeminin hükümet ve başkanlık sistemleri çerçevesinde yapılan tartışmalar olduğunu belirten Soylu, ”21. yüzyılın hem ekonomik hem de siyasi olarak şekillendiği yıllardayız. Aslında bu büyük dönüşüme hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türkiye hem bu büyük dönüşümü takip ediyor hem de 21. yüzyılının başından itibaren Türkiye bu büyük dönüşüme bir kaç ayakla birlikte hazırlanmaya çalışıyor” diye konuştu.

Türkiye’nin dönüşüme hazırlandığı ayaklardan birinin ekonomi olduğunu ve Türkiye’nin 21. yüzyılın başından itibaren ekonomik sistemini doğru yerde ilerletiğini anlatan Soylu, şunları kaydetti:

”Bunu söyleyen sadece biz değiliz. Bunu hem dünyada hem Türkiye’de ekonomiyi takip edenler, bunun yanısıra dünyanın gelişmiş ülkeleri olan ve Türkiye’nin ekonomisini sırası geldiğinde hep olumlu olarak ortaya koyan değerlendirmeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye bana göre bu konuda ilk sutünü iyi oluşturmuş biçimde.

İkinci sütun Türkiye’de ekonomik hayattan sonra belki de bizim gibi gelişmekte olan en temel sorunlarından biri olan şehircilik sorunu. Yani insanların bir arada yaşamasını bir şekilde bir araya getirecek ve oradaki eko sistemi oluşturabilecek şehir hayatıyla ilgili de Türkiye 21. yüzyılın başından itibaren şöyle bir adım attı, özellikle bu sön dönemlerde. ‘Büyükşehir Yasası’ gibi daha fazla yerelleştirme daha fazla merkezi görevleri devretmeye yönelik 21. yüzyılı koordine edebilecek, önemli bir yasayı meydana getirdi.

İkinci bir gelişme ise kentlerde hızlı gelişmeden kaynaklanan bir takım çarpık kentleşmeleri ortadan kaldıracak, kentsel dönüşümü de Türkiye’nin 21. yüzyıl projeksiyonu olarak ortaya koydu.

Üçüncüsü şehir hayatında; elbette ki bir ülke büyürken eğitime uzmanlaşmaya çok büyük ölçüde ağırlık vermeli ve bu konuda kendisinin en temel sermayesi olan beşeri sermayesini 21. yüzyıla iyi hazırlamalıdır. Bu konuda AK Parti başından beri çok önemli bir şekilde bunu Türkiye’nin en önemli meselesi olarak değerlendirdi. Bu konuda eğitime uzanamayan ve eğitimden toplum olarak, ortalama nasibini alamayan toplumun çok çeşitli kesimlerine sosyal olarak ta ekonomik olarak da ve bu konuda topluma uzanmaya ve burada eğitimde eşitliği belki de adaleti sağlamada çok önemli politikalar uyguladı. Ama bu yeterli değil.

Türkiye’nin en önemli değişimlerinden dönüşümlerinden belki de eğitim devrimlerinden 4+4+4 veya diğer bir deyimle 444 çıkarılarak, Türkiye’de eğitimin esnekliğini, yönlendirilebilirliğini ve Türkiye’de belkide uzun zamandır ihmal ettiğimiz bir uzmanlaşmayı sağlayacak. Bir eğitim anlayışıyla Türkiye ile birleştirdi.”

Yeni Anayasa

Türkiye’de daha adaletli, daha anlayışlı ve çeşitliliği Türkiye’nin en önemli, ana pozitif meselesi sayan yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Soylu, ”Yeni Anayasayı Türkiye 21. yüzyılın en önemli sütunu olarak nitelendirmektedir. Bu konuda toplumun her çevresinden hatta Avrupa’dan çok ciddi katkılar sunulmaktadır. Yeni Anayasa içerisinde iki temel mesele var, bunlardan bir tanesi hükümet sistemleri meselesi yani biz anayasayı oluştururken bu yeni anayasa hangi hükümet sistemi içerisinde kendisini bütünleştirecek. Yani mevcut parlamenter sistemle mi yoksa yarı başkanlık sistemiyle mi yoksa başkanlık sistemiyle mi yoksa bunların hepsinden elde edilen tecrübelerle bambaşka bir yapı mı ortaya konacak-” dedi.

”Siyasal hayata yönelik değişiklerde hem yeni Anayasanın hemde 21. yüzyılda bizim hem temsili daha demokratikleştirmek hem yönetimi daha adaletli bir hale getirebilmek hem çok daha belkide ademi merkeziyeti sağlayabilecek olan bir yapı oluşa bilir” diyen Soylu, şöyle konuştu:

”Bugünkü konumuz Türkiye’de sayın Başbakanımızın da AK Parti’nin de ısrarla üzerinde durduğu ve belkide Türkiye’de yeni Anayasanın AK Parti’nin teklif ettiği bu anayasal metinlerin içerisinde kendisine yer bulan Başkanlık sistemi ve diğer hükümet sistemleri arasındaki kıyası bugün burada bu masanın etrafında yapacağız.

Toplumun çeşitli kesimlerinin ve çeşitli disiplinlerin hem Türkiye’nin hükümet sistemleri meselesindeki tartışmalara nasıl baktıklarını ve bunu nasıl değerlendirdiklerini hemde kendi algıların kendi bildiklerinin ve toplumla kurmuş oldukları bu ilişkinin bu masaya nasıl yansıyabileceğinin merakı içerisinde olduk. Ve masadan da kendimize sonuçlar, raporlar oluşturmayı düşündük ama amacımız şudur; bir taraftan bunu gerçekleştireceğiz bir taraftan da ortaya çıkan değerlendirmeler ışığında Türkiye’de ”Başkanlık Sistemi Konferansları” adı altında bu meseleyi topluma çok daha iyi anlatabilecek, parti teşkilatlarımıza iyi anlatabilecek. Ve parti teşkilatlarımızında toplumla paylaşabileceği yepyeni bir süreci başlatacağız. Bunu internet siteleriyle destekleyeceğiz. Yanı sosyal medyayla da bu çalışmanın tamamını desteklemeye ve bu konuda Başkanlık sistemi konusunda esas itibariyle başkanlık sisteminin otoriter bir sistem olmadığını mümkün olduğunca topluma anlatacağız.”

”Sistemde parlamento olmayacakmış gibi komik söylemler oluyor”

Toplantıda Türkiye’de Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin bir sunum yapan Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Yusuf Tekin ise Başkanlık sisteminin sağlıklı bir şekilde tartışıldığını düşünmediğini ve yaşanan tartışmalarda bilinçli olarak sistemlerin bir birine karıştırıldığını savundu.

”Devlet sistemleri ile hükümet sistemleri karıştırılıyor. Tartışmalarda sanki Cumhuriyet ya da üniter yapı tartışılıyormuş gibi veriliyor. Biz neyi tartışıyoruz-” diyen Tekin şunları kaydetti:

”Hükümet sistemini tartışıyoruz. Biz yasama ile yürütme ilişkilerinin katı bir biçimde ayrıştığı modeli tartışıyoruz. Yürütme parlamentonun içinden seçilmeyecek. Bu arada bizim tartıştığımız sistemde parlamento olmayacakmış gibi komik söylemler oluyor. Farklı bir tartışma ise şimdiye kadar böyle bir tartışma yoktu da neden şimdi var? Böyle bir tartışma sanılanın aksine bugüne has bir konu değil. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu tartışma olmuştur.

Neden tartışıyoruz? İstikrarsız hükümetler oluyor. 1908-1922 yılları arasında 19 hükümet değişmiş. 1961-1980 yılları arasında 18 hükümet değişikliği olmuş. Dünya örnekleri ile uyumsuz, hukuk devleti ilkesine aykırı bir model. Türk siyasal geleneği ile uyumsuz bir model. Sonuç olarak, bilinçli bir şekilde tartışmalar manipülasyon ediliyor. Devlet sistemi ile hükümet sistemi karıştırılıyor. Yine federal yapı tartışması yaratılıyor. Parlamenter sistemin 150 yıldır sorunları var. Denemeler gösteriyor ki parlamenter sistemde iyileştirme yapılsa da sorun tamamen çözülmeyecek.”

Tekin’in sunumunun ardından toplantı basına kapalı devam etti.

Toplantıya, Soylu ve Tekin’in dışında bazı AK Parti milletvekilleri ve AK Parti MKYK üyeleri ile akademisyenler katıldı.