Bakan Soylu: Sosyal medya afeti yaşandı! Bu ayıp değil mi?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş’ta açıklamalarda bulundu. Soylu, “Bir afeti deprem olarak dünyanın en büyük afetlerinden birisi olarak yaşadık. Bir afeti yaşadık, bir afeti de en üstten en alta kadar hafızasını insanlığını kaybetmiş, insanlara karşı nankör olanlar sebebiyle sosyal medyada yaşıyoruz” dedi.

İşte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarından satır başları:

Maalesef yer kürenin en büyük depremlerinden birisini hep birlikte yaşıyoruz. Devletimiz ayakta, milletimiz bütün unsurlarıyla birlikte yardım için, dayanışma için ve aziz milletimizin bütün karakterine uygun bir şekilde seferber. Dünya da bu konuda elinden geleni ortaya koymaya çalışıyor.

24 saat insanların gözüne uyku girmiyor. Kimisi enkaz başında, kimisi kimin derdine derman olabilirim çabası içinde, kimisi doktor acaba kimin hastalığı varsa onunla ilgilenebilirim, gecenin bir yarısında gördüğümüz elektrikçiler bir taraftan bir tarafa koşturuyorlar, arama kurtarmacıların gözleri kan çanağına dönmüş durumda ve kimle karşılaşırsak hangi yabancı buraya gelirse karşılaştıkları manzarayı anlatmakta bile zorluk çekiyorlar.

Ancak buna rağmen deprem öncesi yaşadığımız bir hadise aynı şekilde ülkemizde devam ediyor. Bu dezenformasyon, yalan ve bu ülke insanının birliğini beraberliğini engellemeye çalışan, bu ülke insanını kötülemeye çalışan ve sürekli olarak olmayanları varmış gibi gösteren bir hastalıkla hem de en zor dönemimizde karşı karşıyayız.

“BİRAZ ÖNCE BİR VİDEO SEYRETTİM”

Biraz önce bir video seyrettim, videoda okumuş yazmış büyükşehirlerde yaşadığı çok açık belli olan video çekiyor, insan gibi konuşuyor. Bir Afganlı çıkan cesetlerin elini kesti altınlarından dolayı diyor. Biraz önce Adıyaman’da gözaltına aldık. Veya Hatay’ın Samandağ ilçesine teröristler geldi ve orada eylem yapacak diye yalan söyleyenler… Yine bir çadır kamyonunun önünü kesen, şuraya getir diye söyleyen birisi ve ondan sonra da bana talimat verilen yere götüreceğim dedikten sonra; daha doğrusu kendi görevini tamamlamak üzere gittikten sonra bütün Türkiye’de hırsızlığın yağmanın güvensizliğin olduğuna dair bir anlayışı yaygınlaştırmaya çalışan zehirli ve bu ülkenin insanına yakışmayan bir dille sosyal medyada karşı karşıyayız.

Bir afeti deprem olarak dünyanın en büyük afetlerinden birisi olarak yaşadık. Bir afeti yaşadık, bir afeti de en üstten en alta kadar hafızasını insanlığını kaybetmiş, insanlara karşı nankör olanlar sebebiyle sosyal medyada yaşıyoruz.

Kimse devleti hafife almasın. Milletin duygularıyla oynayanlardan hesabını sorarız. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Her şeyin hesabını sorarız. Bu insanların duygularını istismar etmenin, zorluğa ayrı bir zorluk getirmenin ne anlamı var?

Hangi karakterimizde böyle bir şey söz konusu. İnsanlar mücadele ediyorlar, enkazların başında yakınlarını bekleyen insanlara herkes yardımcı olabilmek için uyumadan bu meseleyi atlatmak için büyük bir birlik ortaya koyuyor.

“BU MİLLETE BU KADAR İFTİRA ATILIR MI? AYIP DEĞİL Mİ?”

Neymiş Avusturya’nın arama kurtarma ekibi darp iddiasıyla görevi bırakmış… İlk günden itibaren 416 olay meydana geldi. deprem olmadan önceki 6 günde ise 586 olay meydana gelmiş. Bu millete bu kadar iftira atılır mı? Ayıp değil mi? Ülkemizin en zor zamanında, tüm dünyanın en büyük depremi olarak adlandırdığı bir zaman içinde elime bir fırsat geçirdim, acaba siyaseten bir şey çıkarabilir miyim diye, canı çıksın siyasetinizin.

Toplam 10 vilayette 70 bini aşkın polis memurumuz var, 60 bini aşkın jandarma görevlimiz var. Bin de sahil güvenlik ekibimiz var. Normali bunun yarısından daha az. Köylere kadar giden bir mücadele ortaya konuluyor, maalesef körükleyen aziz milletimizin en çok desteğe ihtiyacı olduğu zamanlarda köstek olanları görüyoruz ve yaşıyoruz.

“MÜNFERİT OLAYLAR SÖZ KONUSU”

230 kişi şu ana kadar gözaltına alındı, 20’nin üzerinde tutuklama söz konusu. Arkadaşlarımız lojistik depolarının güvenliğini alıyor, enkaz alanlarının güvenliğini alıyor, çadır alanlarının güvenliğini alıyor.

Münferit olaylar söz konusu ama rakamı söyledim. 586 önceki altı gün, şu anda rakam 416.

Bir ayakkabı mağazası 5 gün camı kırık durdu, kimse ayakkabı almadı oradan. Elbette ki birtakım insanlar dezenformasyon yapmış olabilir bunlara karşı hep birlikte karşı çıkmamız lazım. Hala Suriyelilerden, Afganlardan nasıl yalan yanlış çıkarabilirim gibi bir anlayış söz konusu. Bu tahammül edilebilir bir şey değil.

“YÜREĞİ KARA, ZİHNİ KARA İNSANLAR VAR”

Bir siyasi genel başkan Hataylılara mesaj veriyor, Hataylılar beni anlar diyor. Neymiş Hatay’da yabancılara konut ve mülk satışına dikkat edilsin. 1980’de Hatay’da mülk satışı yasaklanmıştır yabancılara. Bu tip mülk satışları tamamen yasaklanmıştır. Türkiye’nin kendine ait politikaları söz konusudur. Acaba buradan bir istismar yaratabilir miyim endişesinde olan ucuz insanlar var. Bunlar maalesef siyasetçi olmuşlar, bir dönem biz de bunlarla siyaset yaptık. Yüreği kara, zihni kara insanlar var.

Hatay’daki mülk satışıyla depremin şu andaki alakası nedir? Hatay’ın bir bölümü yıkıldı. Ama dert tek. Maalesef bizim coğrafyamızın böyle bir kaderi var. Maalesef en zor zamanımızda da bu iftiralara uğruyoruz.

Başka bir değerlendirme, yine milletim beni bağışlasın. Neymiş ölü sayıları daha fazlaymış, biz saklıyormuşuz! Ayıptır, yazıktır, günahtır ya! Neyi saklayacağız, insanların hangi gün öldüğü belli değil mi? Tek tek takip ediyoruz. Ha arada belki köyünde kendisi almış gömmüş, o da muhtarın tutanağıyla şu anda elimizde. Neyi saklayacağız?

Bir diğeri devletinize karşı isyan edin diye sözler ortaya koyuyor. Bırakın bizi işimize bakalım. Biz de OHAL’in tüm kurallarını yerine getiririz. Bu yalancılara karşı… Bunu çok net söylemek istiyoruz.

Bütün bunlarla birlikte milletimiz seferber oldu. Elinde ne varsa bölgeye yönlendirdi. Bir taraftan depoları yöneten insanlar, bu büyük bir organizasyon. 1000 TIR geldi, 800’ü dağıtıldı. Bir kısmını depolara, bir kısmını köylere dağıttık.

Kendi kendine gelenler, sağda solda sergi açanlar oluyor mu oluyor. İyi niyetle geliyorlar ama 5 gün içinde bizim gelen bütün malları aynı anda sevk etmek için uyguladığımız yöntem var. Bir taraftan soğuk, bir taraftan evleri yıkılmış insanlar… İstanbul’un en lüks semtlerinde alışverişe gidiyor değil bu insanlar. Aziz vatandaşlarımızın bu konuda vaktini aldım, bizi bağışlasınlar. Biz işimize devam edeceğiz.

Büyük bir sınavdayız, bunun da farkındayız. Bu sınavı ancak insanlığa teslim olanlar kazanacaktır, ruhlarında kötülük olanlar değil.