Bakan Soylu: “Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’de gerçekleştirilemeyenleri gerçekleştiren bir devrimcidir”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye bunlar ömrü billah gelmezlerdi. Gıda krizinin çözülebilmesi için nasıl tıpış tıpış geldiler? Eğer biz bir fiskeyle beraber yıkılsaydık, bu problemleri eğer göğüsleyemeseydik, bugün bizden rica etmezlerdi, bize talimat verirlerdi. Bugün talimat alan bir ülke değiliz.” dedi.

Bakan Soylu, Diyarbakır’daki temasları kapsamında Çınar ilçesini ziyaret etti.

AK Parti Çınar İlçe Başkanlığında partililerle bir araya gelen Soylu, burada bina önünde vatandaşlara hitap ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta Diyarbakır’a yapacağı ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlama nedeniyle ertelenen ziyaretinin 23 Ekim Pazar günü yapılacağını belirten Soylu, patlamada hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diledi.

Geçmişte ülkede insanların “Ben dindarım.” diyemediğini, çocukların ancak 15 yaşından sonra Kur’an-ı Kerim, dini eğitim ve öğretim kabiliyetine sahip olabildiğini aktaran Soylu, “Şu pantolonlara bakarlardı, ‘Acaba bu adam namaz kılıyor mu, kılmıyor mu, şurasında iz var mı, yok mu?’ İnsanları fişlemeler ve insanların evlerinde karşı karşıya kalmış olduğu süreçte nasıl yaşadıklarını kayıt altına almaları. Bunların her birini birlikte yaşadık.” diye konuştu.

Bir dönem insanların kıyafetlerinden dolayı sorgulandığını anlatan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Memur olamazsın başörtülü olunca. Çocuğun asker olur, orduevinde düğüne gidemezsin. Neden? Anne başörtülü giremez buraya. Öğretmen olamazsın, subay olamazsın. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmeyi kimse aklından geçiremez. Bütün bunların hepsi bu ülkedeki insanların kendilerini, kendi anlayışlarını ifade etmesini engelleyebilmek için yıllarca üzerimize bir anlayış olarak çöreklendirdiler. Mahallemizde, etrafımızda Kürt arkadaşlarımız, dostlarımız vardı. Ama öyle bir zaman dilimi geldi ki arkadaşla konuşuyorsun, ‘Nerelisin?’ diyorsun. ‘Ben Kürt’üm ama.’ diye başlıyor. Aması ne arkadaş. Yani size, ‘Zararlı bir adam değilim, merak etme.’ demek istiyor. Ticaret yaptım yıllarca. Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldikten sonra bir kısmının Alevi olduğunu öğrendim. Çünkü söyleyemiyorlardı. İfade edemiyorlardı. Korkuyor, çekiniyor, acaba beni başka şekilde yaftalarlar mı, acaba beni başka türlü anlarlar mı diyorlardı. Çok uzun yıllardan beri bütün bunlar yaşandı.”

“Kimse ötekileştirilmiyor, itilmiyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece bu ülkede duble yolları, otobanları, şehir hastanelerini, dünyanın en büyük barajlarını, havalimanlarını yapmadığını, sanayide, üretimde ihracatı 50 milyar dolarlardan 150 milyar dolarlara şimdi 250 milyar dolarlara çıkarmadığını, mazlum ve mağdur ne varsa onlara el uzatmadığını, büyük bir zihniyet dönüşümünü gerçekleştirdiğini aktaran Soylu, artık insanların kendilerini istedikleri gibi ifade edebildiğini anlattı.

Artık insanların rahat bir şekilde, “Dindarım, Kürt’üm, Alevi’yim” diyebildiğini aktaran Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kimse kılık kıyafetinden dolayı yargılanmıyor. Kimse ötekileştirilmiyor, itilmiyor. Dün Meclis’e kanun verildi. Yakında kurumu da kuruluyor. Herkesin kendini ifade edebildiği bir anlayış. Bunu yapabilmek kolay bir iş değildir. Bunu yapabilmek çok zor bir iştir. Geçmiş yıllarda defalarca bu ülkenin siyasetçilerine bedel ödetildi. Bunu sağlayabilmek, bunu gerçekleştirebilmek durduğu yerde olamaz. Milletimiz sahip çıktı. Dedi ki, sen yolunda, istikametinde devam et, bir sürü dedikoduya, bir sürü yanlışa, bir sürü söylenen sözlerin çarpıtılmasına rağmen.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli temaslarda bulunduğunu ve ilişki geliştirdiğini, bundan bu ülkenin her insanının yararlandığını ifade eden Soylu, “Kürt iş adamı çantasını alıp etrafımızdaki coğrafyaya ve dünyaya gitmiyor mu? Herkes gidiyor. Eline çantasını alan istediği yere gidebilme kabiliyetine sahip. Yani ekmeğimizi büyütmeye çalışıyoruz. 2 bin dolarlık bir ülkeydi bu ülke, bu 10 bin doları aşan bir ülke oldu. Ve bunu hep beraber sağlıyoruz.” diye konuştu.

Sadece bu ülkeye ait sorumluluklarının olmadığını, Afganistan’da on binlerce, yüz binlerce insanın heder olduğunu, 1 milyona yakın insanın Suriye’de hayatını kaybettiğini belirten Soylu, şunları kaydetti:

“Arap’ı, Kürt’üydü hepsi, hiç rengine, diline, etnik kökenine bakmadan. Batı, Amerika bütün sorunlarını üzerimize yıkıyorlar. Sebebi bunlar düşünmesinler, çalışmasınlar, önlerine bakmasınlar, problemleri çözmesinler. Sürekli onları dindarlıkla, Kürtlükle, Alevilikle sabahtan akşama kadar uğraştıralım, etrafındaki sorunlarla uğraştıralım. Gelişmesinler, kalkınmasınlar. Neden eğer gelişip kalkınırlarsa ne olur biliyor musunuz, Türkiye’ye mahkum olurlar. Ne yaptılar gıda krizi çıktı mı, Ukrayna-Rusya Savaşı’nda. Hadi Amerika büyük ülke Biden konuştuğunda mangalda kül bırakmıyor, Avrupa Birliği dünyada öyle laflar ortaya koyuyor ki, söylediği sözlerinin rüzgarından neredeyse yanından geçemiyoruz. Yüz yıllık, iki yüz yıllık planlar yapıyorlar, 50 yıllık planlar yapıyorlar. Hadi yapsınlar, 50 yıllık, 100 yıllık planlarını. Ya sen önünü göremiyorsun ya. Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye bunlar ömrü billah gelmezlerdi. Gıda krizinin çözülebilmesi için nasıl tıpış tıpış geldiler? Eğer biz bir fiskeyle beraber yıkılsaydık, bu problemleri eğer göğüsleyemeseydik, bugün bizden rica etmezlerdi, bize talimat verirlerdi. Bugün talimat alan bir ülke değiliz. Bizim yapacaklarımız belli. Ne söylerlerse söylesinler, ne ortaya koyarlarsa koysunlar onların bir gücü varsa bizim de Allah’ımız var. Bu kadar açık ve nettir.”

“Dünyanın en zorlu coğrafyasının tam göbeğindeyiz”

İnsanların huzur içerisinde üretmesi ve yaşamasını istediklerini dile getiren Soylu, şu görüşleri paylaştı:

“Bir hafta önce Kültür Festivali oldu, binlerce, on binlerce çocuk, genç, Diyarbakırlı insan hepsi o festivalde oldular. Birileri dedi ki, ‘Gitmeyin, şöyledir, böyledir.’ Ya bırakın insanları huzur içerisinde üretsinler, yaşasınlar, otursunlar. Diyarbakır’da gecenin ikisine, üçüne, dördüne kadar dolaşarak değil biz ne zaman tam huzurlu oluruz biliyor musunuz? Erbil, Bağdat, Şam, Afganistan, Pakistan etrafımızdaki coğrafya huzurlu olduğu zaman. Allah bunu Recep Tayyip Erdoğan’a nasip edecek, bunu bilmenizi istiyorum. İnşallah Türkiye’ye nasip edecek. Bunu hep beraber sağlamalıyız.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sağın solun dedikodusunu, lafı çarpıtmalarını, bir tarafa çekmelerini elinizin tersiyle itiniz. Kürtlüğünüzle gurur duyun. Dininizle, Müslümanlığınızla, bu ülkenin vatandaşlarıyla gurur duyun. Bu ülkede 5 vakit Ezan-ı Muhammedi’nin çocuklarımız yetişirken kulaklarımızda çınlamasından, ay-yıldızlı bayrağımızla gurur duyun. Hep beraber gurur duyalım. Hep birlikle yapacağımız çok iş var. Gerçekleştireceğimiz çok iş var. Pazar günü Cumhurbaşkanımız gelecek ve Sayın Cumhurbaşkanımız sadece bir lider değil. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’de gerçekleştirilemeyenleri gerçekleştiren bir devrimcidir. Bu kadar açık ve net. Herkesi ürküttüler ve korkuttular. Herkesi itibarsızlaştırmaya çalıştılar. 20-21 yıldır Türkiye’nin kaderini değiştirebilmek, her 10 yılda bir darbe olmamasını temin edebilmek, demokrasinin daha fazla gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Birileri maval okuyordu, işte başkanlık sistemi şöyledir, Cumhurbaşkanlığı sistemi şöyle. Bakıyorsunuz İngiltere’ye. Ne güzel ya voleybol oyuncusunu değiştirir gibi başbakan değiştiriyorlar. Türkiye’de bugünleri hepimiz hatırlıyoruz. Sorunların karşısında eğer dirayetli hükümetler olmazsa yerle yeksan ederler bizi. Biz dünyanın en zorlu coğrafyasının tam göbeğindeyiz. Etrafımızda fırtınalar esiyor, ama biz fırtınalardan Türkiye’yi korumak, muhafaza edebilmek ve yükselmek için çalışıyoruz.”

Daha fazla yükselerek ülkenin huzurunu, birliğini, beraberliğini ve zenginliğini artırmaya çalıştıklarını belirten Soylu, çocukların geleceğine ait bir anlayışı ortaya koymaya çalıştıklarını bildirdi.

Soylu, katılımcılara şöyle seslendi:

“Diyarbakır’ı sadece Diyarbakır olarak görmeyin ne olursunuz. Diyarbakır’dan yükselen her ses Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır’a geldiği her dönem söylediği her söz sadece Diyarbakır’ı değil, Şam’dan Bağdat’a, Erbil’den Kabil’e, Yemen’den Filistin’e, Balkanlar’a, Avrupa’ya kadar her yerde makes bulan bir anlayıştır. Hep diyorum, acaba Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır’da ne söyleyecek diye. İnşallah o anlayışıyla birlikte hep beraber orada Allah nasip ederse kucaklaşmayı sağlayalım. Pazar günü huzurumuzun, birliğimizin, beraberliğimizin, yükselmemizin ve Türkiye’yi yarınlara daha güçlü getirmemizin ve coğrafyamızı karıştırmak isteyenlere ‘Artık siz karıştıramayacaksınız.’ mesajını verme günüdür.”

“Bizim bir tek kırmızı çizgimiz var, o da terördür”

Daha sonra Bismil ilçesine geçen Bakan Soylu, burada da partisinin ilçe binası önünde vatandaşlarla bir araya geldi.

Soylu, burada yaptığı konuşmada, ekmeği büyüteceklerini, Türkiye’yi güçlü hale getireceklerini söyledi.

Bugün dünyanın birçok ülkesine üretim ve ihracat yaptıklarını dile getiren Soylu, “Özbekistan ile aramız iyi. Türk iş adamı da Kürt iş adamı da gidiyor, herkes gidiyor, Antalyalısı da Trabzonlusu da Diyarbakırlısı da gidiyor. Dünyada en itibarlı memleket haline gelmeye devam ediyoruz. Sizden bir tek şey istiyoruz, bize itimat edin, Recep Tayyip Erdoğan’a güvenin, sağın solun iftirasına ve dedikodusuna bakmayın. Bizim bir tek kırmızı çizgimiz var, o da terördür, başka hiçbir şey değil. Çünkü çok çekti bu insanlar.” diye konuştu.

Bakan Soylu’ya, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker de eşlik etti