Ayağımıza çelme takmaya çalışıyorlar

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bir elimiz şefkat eli, bir elimiz de demokrasi ve hukuk dili olarak işimizi yapmaya çalışacak ve milletimizi güvende hissettireceğiz.” dedi.

Muş Polisevi’nde polis memurları ve partililerle bayramlaşan Bakan Soylu, Türkiye’nin zor bir coğrafyada yer aldığına işaret ederek, “Biz dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin sürekli saldırılara maruz kaldığını, hareket kabiliyetinin daraltılmaya çalışıldığını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
“Bütün bunların farkındayız. Dikkat edin 20. asrın başında ortaya koyduğumuz iradeye sekte vurmaya çalıştılar. Güzel Cumhuriyetimizi kurduk, değerlerimizle ve birliğimizle yürümeye çalıştık. Onu engellemeye çalıştılar. Şimdi 21. yüzyılda yeniden bu büyük süreci devam ettiriyoruz. Bir sözüm var ve her zamanda söylerim. Tam 300 yılı aşkın Karlofça’dan itibaren gerileme dönemindeydik. Gün oldu, ilerleme dönemine geçmeye çalıştık. Müsaade etmediler, izin vermediler. Bizi birbirimize düşürdüler.”

Ülkenin, son 14-15 yıldır, 21. yüzyılın başından itibaren, iyi mesafe aldığını, diğer ülkelerin Türkiye’yi hayranlıkla izlediğini dile getiren Soylu, dünyadaki ekonomik krizlere, savaşlara birçok olumsuz gelişmeye rağmen Türkiye’nin istikrarlı şekilde gelişmesini sürdürdüğünü söyledi.

Soylu, bu toprağın, bu arazinin kıymetini azaltmak için çalışanlara karşı bu değeri korumak yükseltmek için çalıştıklarını ve bundan büyük mutluluk duyduklarını vurguladı.

“Bu topraklar bize emanet”

Ülkenin bir yükselme dönemini yakalandığına ancak ayağına çelme takmaya çalışanların bulunduğuna işaret eden Soylu “Fitne sokmaya, hainlik yapmaya çalışacaklar. İşbirlikleri karşımızda gerçekleştirmeye çalışacaklar. Ama bilmenizi istiyorum ki biz hiç geri gitmiyoruz, ileri gidiyoruz. Belki de ümidimiz ve umudumuz budur. Bu topraklar bize emanet. Onun için bu topraklar etrafımızdaki birçok coğrafyadaki ülkelerin serinleme şemsiyesi, serinlik ağacı olmuştur. Eğer başı sıkıntıdaysa ev olarak bu toprakları, yine eğer başı sıkıntıdaysa güvende hissedebileceği noktayı bu topraklarda bulmuştur.” diye konuştu.

Soylu, 780 bin kilometrekarede özgür ve emin şekilde dalgalanan Türk bayrağı altında sadece Türkiye’nin değil insanlığın huzur bulduğunu ifade etti.

“Dünyanın her tarafında teröre karşı ortak mücadele tavrı geliştireceğiz” diye anons edenlerin, söz konusu Anadolu toprakları olunca terör örgütüne karşı mücadelenin gereğinin hukuk ve anayasal ölçülerde yapıldığı bir süreci bile endişeyle karşılandıklarını belirten Soylu, şunları kaydetti:
“Terörse ‘terör’ de. Demokrasi ve hukukun içerisinde iş yapan kime hangi müdahaleyi gerçekleştirdik. Türkiye’de bugün işleyen bir devlet sistemi var. İşleyen bir demokrasi var. İlerleyen bir hukuk sistemi var. Kime hangi müdahaleyi gerçekleştirdik.
Anamuhalefet partileri, muhalefet eden tüm gazeteler ve Türkiye’de mahkemeler. Bazen kararlara ‘Acaba bu nasıl oldu’ diye bakıyoruz. Kendimizin dışında gelişen, kendi kendine karar veren kendi karineleriyle karar oluşturan ve işleyen bir hukuk sistemi. Şimdi bütün bunların oluştuğu bir Türkiye’yi tam da çok önemli bir terörle mücadeleyi gerçekleştirirken, bir endişeyi ortaya koyarak değerlendirmeyi, müttefikliğimize, yıllarca dillerden düşmeyen dostluğumuza çok aykırı bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu doğru bir yaklaşım değil. Terörle bütün dünya ortak mücadele etmelidir. O terörün dili, rengi, ırkı ne olursa olsun, teröre karşı hep birlikte bu mücadeleyi başarmalıyız.”
Bu tür beyanatların teröre, teröriste cesaret vereceğine dikkati çeken Soylu, “Bu tip beyanatları verenler bunun mahcubiyeti içinde kalırlar. Sorumluluk makamında olanların dikkatli kelam etmeleri ve konuşmaları gerek.” dedi.

“O hava atanlara ne oldu”

Soylu, özellikle 15 Temmuz’dan sonra milletin ortaya koyduğu iradeyle bu Anadolu topraklarının gücünün artığını dile getirdi.

Milletin kendilerinden güvenliğinin sağlanmasını istediğini vurgulayan Soylu, “Kürt kardeşlerimiz biliyorsunuz, burada mahkemeye götürüyorlardı sözde, onları orada sorgulayıp, ifade etmek isterim ki cezalarını kesiyorlardı. Ne oldu? O hava atanlara ne oldu? Devletin gücünü, şu güvenlik güçlerimizin kararlılığını, mahkemelerimizin ortaya koyduğu kararlılığı, hafife alanlara ne olduğunu hep beraber bir soralım. Ama demokrasi ve hukukun içinde hareket edenler aynen yollarına devam ediyorlar. Hiçbir problem yok ve olmayacak da. Bunu hep beraber sağlayacağız. Bir elimiz şefkat eli, bir elimiz de demokrasi ve hukuk dili olarak işimizi yapmaya çalışacak ve milletimizi güvende hissettireceğiz.” ifadelerini kullandı.