Ara rejimi AK Parti kapattı

Türkiye’de 1960 darbesiyle bir ara rejimin başladığını hatırlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, bu ara rejimi AK Parti’nin 12 Eylül 2010 referandumu ve 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile kapattığını ifade etti.

Soylu, AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından Erzurum’da Milli Eğitim Bakanlığı Hizmetiçi Eğitim Merkezi’nde düzenlenen 5. Olağan Kongre Bilgilendirme ve Eğitim Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, toplantıya, Ağrı, Ardahan, Artvin, Bayburt, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Rize, Ordu, Kars, Iğdır, Erzincan ve Trabzon’dan koordinatör milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanlarının katıldığını söyledi.

Siyasi Partiler Kanunu’na göre siyasi partilerin en az iki, en fazla üç yıl içinde kendi kongrelerini yapmak zorunda olduklarını belirten Soylu, “Siyasi hayatın iki temel meşruiyeti vardır. Birincisi kongrelerdir. İkincisi de seçimlerdir” diye konuştu.

Soylu, AK Parti’nin siyasi hayata başladığı günden itibaren bu iki unsuru siyasi hayatın belirleyici unsuru ve Türkiye’de kararın, sözün anlamıyla belirleyici unsur haline getirilmesini benimsediğini vurgulayarak, 12 yıldır iktidarda verilen mücadelenin sonunda milletin belirleyici güç olduğunu dile getirdi.

Kongre sürecinin 15 Eylül’de başladığını hatırlatan Soylu, 11-30 Ekim arasında mahalle ve delege seçim sürecinin olacağını, 1-16 Kasım arasında belde kongresi yapacaklarını, 1 Kasım-31 Aralık arasında da ilçe kongreleri yapılacağını belirtti.

Soylu, 22 Kasım-22 Şubat arasında il kongrelerinin yapılacağını söyleyerek, “Bu kongre, ilkeler, prensipler, kriterler ve felsefemiz üzerine oturmaktadır. Bu kongre, diğer olağan kongrelerimizden aldığı enerjisini birikimini yansıtacaktır. AK Parti 21. asrın başından itibaren siyasi hayatı çok önemli bir noktaya taşımıştır. Bu kongremizin iki temel amacı vardır. İki temel siyasi amacı vardır. Elbetteki kongreler bir tazeleme alanıdır. Elbette ki kongreler bir yenilenme alanıdır. Elbette bir sorumluluk alanıdır” ifadelerini kullandı.

“1960 darbesiyle başlayan ara rejimi AK Parti kapattı”

Türkiye’de 1960 darbesiyle bir ara rejimin başladığını hatırlatan Soylu, bu ara rejimi AK Parti’nin 12 Eylül 2010 referandumu ve 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile kapattığını ifade etti.

Soylu, AK Parti’nin vesayeti, gerileme dönemlerini bitirdiğini, darbenin kurallarını yerle bir ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“1960 darbesi 1961 anayasasıyla kendine ait bir kurallar bütünü oluşturmuştur. Bu anayasa ile vesayet oluşturulmuştur. Anayasayı oluşturan, kurucu meclisi de oluşturan darbenin kendisidir. Bu büyük millet hiçbir gün kendi sivil meclisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oy iradesiyle onu bir kurucu meclis hüviyetine döndürüp bir anayasa gerçekleştiremedi maalesef. Ruhuyla lafsıyla ve milletin değerleriyle gerçekleştiremedi. 1980 darbesi ardından bir kurcu meclis tesis etmiş ve o kurucu meclisle yeni anayasa oluşmuştur. Yeni anayasa da yine darbe kurallarıyla oligarşik sermaye ve oligarşik bürokrasinin ortaya koymuş olduğu o tahakkümle gerçekleşmiştir.”

Türk siyasi tarihinde ilk kez AK Parti’nin ayağına altın bir fırsat geldiğini belirten Soylu, ilk kez 2015 seçimlerinde anayasayı ya halka götürebilecek ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde elde ettiği çoğunlukla yine milletle müzakere ederek, bir kurucu meclis hüviyetini sağlamak durumunda olduğunu söyledi.

Soylu, Türk halkının 2015 seçimlerinde AK Parti’ye kurucu meclis oluşturma gücünü de vereceğini ifade ederek, “Bu millet Gezi olaylarını yaşadı. AK Parti’den milim sapmadı. Bu millet 17 Aralık ve 25 Aralık darbeleriyle karşı karşıya kaldı. Bir ülkenin başbakanına en hunhar saldırılarla karşı karşıya kaldı. Bir ülkenin ilerlemesini, zenginleşmesini, büyümesini, kardeşliğini, beraberliğini ortaya koyan kadro olarak en acımasız saldırılarla karşı karşıya kaldı ama bu millet AK Parti’den ve onun ortaya koyduğu felsefeden vazgeçmedi. Bu belki de 2015 seçimlerine giderken yeni bir anayasa yapma fırsatı AK Parti’nin önünde altın bir fırsatsa belki de siyasi tarihimizin en ağır sorumluluğuyla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Türkiye’ye saldırıların çok ciddi bir şekilde devam ettiğini dile getiren Soylu, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik hayatının kırılgan hale getirilmesi için uluslararası sıkıştırma yapıldığını ifade etti.

Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yazdığı mektupta Türkiye’de devlet içinde paralel bir yapı oluşturmayı kendine temel amaç edinenlerin uşaklığını yaptığını savunarak, şöyle devam etti:

“O sayın başbakanımıza yazılan had bilmez mektup, siyasi hayatın en önemli kara lekelerinden bir tanesi olarak yerini alacaktır. Bugün bütün bu gelişmeler ortaya koyuyor ki bizim ayaklarımızın yere daha sağlam basacağı bir süreci göstermek bizim sorumluluğumuzdur. Biz toplulumuza büyük hedefler, sözler verdik. 24 saat sonrasını göremeyen Türkiye’ye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini söyledik. Biz bu büyük hedefleri gerçekleştirmek zorundayız. O bir taraftan 50 milyar dolarlık turizm hedeflerine bizi taşıyacak, o bir taraftan tarım hedeflerimize bizi taşıyacak, o kendi arabamızı, kendi uçağımızı, kendi istihbarat uydumuzu yapma hedefine bizi taşıyacak. Milletimiz bunu bizden beklemektedir.”

“Teyo pehlivan” kıyaslaması

Erzurum’un Teyo pehlivanının meşhur olduğunu anımsatan Soylu, şunları söyledi:

“Teyo pehlivan bile Kılıçdaroğlu’nun bu sallamalarına baksaydı manidar manidar gülerdi ama Teyo pehlivan ile Kılıçdaroğlu arasında bir fark var, Teyo pehlivan sevimliydi, Teyo pehlivan zekiydi, Teyo pehlivan, milliydi, Teyo pehlivan yerliydi. Maalesef Kılıçdaroğu’nda bu özelliklerin hiçbirini bulabilmek pek mümkün değildir.”

Soylu, AK Parti’nin 5. Olağan Kongre’ye 52 bin birimde seçime gittiğini, bunun demokrasinin en belirgin özelliği olduğunu vurguladı.

Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.