Ak Parti Türkiye’yi 21.Yüzyıla Hazırlıyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, ‘AK Parti, Türkiye’yi 21. yüzyıla hazırlamaya çalışmaktadır. Altyapısını oluşturmayaçalışmaktadır. Türkiye’yi ilerlemeye, özgürleşmeye, demokratikleşmeye, bir arada yaşamaya hazırlamaya çalışmaktadır. Çözüm süreci de budur’ dedi.
AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları’nın teşkilat içi eğitimler kapsamında düzenlediği ‘Türkiye’de Demokratikleşme Süreci’ konulu konferansta konuşan Soylu, 20 ve 21. yüzyıl arasında uluslararası konjonktürde ekonomik ve siyasal açıdan yaşanan değişim ve dönüşümleri anlattı. 
 
Hindistan ve Çin’in ekonomik ve teknolojik yükselişine değinen Soylu, 21. yüzyılda küresel güç eksenlerinin değiştiğini belirtti. 
 
Soylu, Barack Obama’nın ABD Başkanı olduğu sürece de işaret ederek, 21. yüzyılda küresel ekonomik paradigmaların değiştiğini, yepyeni bir dünyaya doğru adım atıldığını ve 21. yüzyılın her açıdan atıl değil verimlilik yüzyılı olduğunu vurguladı.  
 
Avrupa ve Amerika’da yaşanan ekonomik krizleri de değerlendiren Soylu, uluslararası sistemin değiştiğini, dünyanın, çok kutuplu ortaklık yaşanan yeni bir dünya olduğunu ifade etti. 
 
Soylu, Amerika ve Avrupa’nın 2008 krizinden sonra patinaj yaptığını ve bu krizi 20. yüzyılın marifetiyle çözmeye çalıştığı için tökezlediğini söyledi.  
 
Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere de değinen ve Tahrir Meydanı’nda demokrasi, özgürlük isyanının yaşandığını ifade eden Soylu, ’21. yüzyıl, her farklılığın çoğulculuk ve zihniyet açıcılığı getirdiği bir yüzyıldır. Tahrir Meydanı’nda yaşananlar Amerikan ve Avrupa senaryosu değildir. Bunlar emperyalist ülkelerin ortaya koyduğu senaryolar değildir. En küçük ülkenin bile dünyanın en etkin aktörü haline gelebileceği fırsatlar yüzyılıdır 21. yüzyıl’ dedi. 
 
21. yüzyılda Türkiye
 
 Türkiye’de yaşanan ekonomik, siyasal gelişmeler ve dış ilişkilere de dikkati çeken Soylu, Yunanistan ile Türkiye arasında yeni olumlu gelişmeler yaşandığını anlattı. 
 
Soylu, Türkiye’nin ciddi bir şekilde 21. yüzyıl başından itibaren dünyayla her açıdan makası kapatmaya çalıştığını belirterek, konuştu: 
 
 ‘AK Parti, Türkiye’yi 21. yüzyıla hazırlamaya çalışmaktadır. Altyapısını oluşturmaya çalışmaktadır. Türkiye’yi ilerlemeye, özgürleşmeye, demokratikleşmeye, bir arada yaşamaya hazırlamaya çalışmaktadır. Çözüm süreci de budur. Bilmenizi isterim ki çözüm sürecinin teknopark yapmaktan herhangi bir farkı yoktur. Yunanistan Başbakanı ile görüşmenin, AB ile mücadele etmenin, Güney Afrika’ya büyükelçilik açmanın çözüm sürecinden bir farkı yoktur. Demokratikleşme adımı veya tahribatlarımızı bir şekilde tamir etmeye yönelik adımlardır. Bu yüzleşmeyi sağlayamazsak, birbirimize zarar vermeden, birbirimizle ortak bir gelecek kurmakta zorlanacağız çünkü. Bu da böyle bir adımdır.’
 
Sorular
 
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Soylu, Türkiye’de yaşanan darbelerle yüzleşme sürecine ilişkin soruya karşılık şu yanıtı verdi: 
 
‘Son dönemlerdeki bu yüzleşmeyi, Türkiye’de bir hesaplaşmadan ziyade modern, demokratik ve hukuk devletine uzanan bir sürecin yapı taşları olarak görüyorum. Hukuk denilen meseleyle ve adalet denilen kavramlarla bunu gerçekleştirmezse toplumlar, gelecek inşasının zeminini kuvvetlendiremezler. Yani eğer 1960 darbesinde asılan insanlar yalnız kalırlarsa, toplumun geleceğine ait büyük bir soru işareti söz konusu olur. Onun için Yassı Ada bugün bir demokrasi müzesine dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bugün Türkiye’de 70-80 toplumsal olayları ve orada yaşananlar, orada oluşturulan provokasyonlar ve tahribatlar tamir edilmeye çalışılmaktadır. Kimsenin hangi yüzyılda olursa olsun topluma danışmadan, toplumun genel kurallarını göz ardı ederek, topluma, kendi ülkesine rol biçmeye hakkı yoktur. Türkiye’nin bugün darbelerle yüzleşmesinin en temel sebebi, bir kez daha toplumun böyle korkular üzerinden gelecek inşa etmesinin önüne geçmek ve engellemektir.’
 
Çözüm süreciyle ilgili basında çıkan haberlere de işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
 ‘Bugün Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birisinin gazeteleri, sabahtan akşama kadar darbe dönemlerinin ortaya koymuş olduğu o acımasız süreçlerin aslında insani süreçler olduğunun, onların da insan olduğunun tahkimatını yapmaya çalışmaktadır. Elbette biz insanlara insan olduğu için ehemmiyet veririz. Ama yapanın yanına kar kaldığı bir hadise, hukuksuzluk ve sistemsizlik oluşturur. Yapanın yanına kar kalmamalıdır. Hukukun üstünlüğünün dışında herhangi bir süreç söz konusu değildir. Bunu hiç kimse bir intikam duygusu olarak değerlendirmesin. Bütün dini kitaplar adalet duygusu üzerinden gelmişlerdir. Hala televizyonları ve gazeteleriyle bilinç altımızı zehirlemeye çalışıyorlar. Bu ülkenin en temel problemi olan, insanların birbirlerine olan kardeşliğini yaklaştırmak için, bir kardeşlik toplumu için bir uygunluk araştırırken, onlar hala bu süreci baltalamak için ‘İmralı süreci’ diye nitelendirmeye çalışıyorlar. Toplumu tahrik etmek ve sinir uçlarını harekete geçirmek için… Hala gazetelerin birinci sayfalarında darbe dönemi sözde kahramanlarının aslında ne kadar insancıl yapılarda olduklarını bize pazarlamaya çalışıyorlar. Bunu anlamadığımızı zannetmesinler. Onlar, kendi iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar. Bizim derdimiz, milletin hukuk normları içerisindeki iktidarını, millet iktidarını devam ettirmektir.’