İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 16 Nisan tarihinin sadece 18 maddelik bir referandum oylaması olmadığını belirterek, “16 Nisan tarihi bu milletin on yıllardan beri çektiği sıkıntılara karşı, ‘Bu ülkenin sahibi millettir, bu ülkenin patronu millettir, bu vatanın sahibi millettir’ diye bir haykırışın adıdır.” dedi.
Soylu, Zongudak’ın Çaycuma ilçesinde partisince düzenlenen mitingde, 15 gün sonra Türkiye’nin gelecek kararının hep birlikte verileceği tarihin içerisinde olunacağını söyledi.
“Bu ülkede yıllardan beri bizi terbiye etmeye çalışıyorlar.” diyen Soylu, şöyle devam etti:
“Bize diyorlar ki, ‘Evet siz bu ülkeyi yönetemezsiniz. Efendi olan bizler yönetiriz. Bu ülkede patron siz ve millet olamaz.’ diyorlar. ‘Bu ülkede ancak yıllardan beri kuralları koyan efendiler olabilir.’ Bize diyorlar ki, ‘Akıllanmadınız mı? 1960 darbesini yaptık. Bir Başbakanınızı astık. Bu ülkede akıllanmadınız mı? 1971 muhtırasını yaptık. Akıllanmadınız mı? Bir annenin iki evladını sağcı ve solcu diye birbirine düşürdük, onlara pusu kurdurduk, birbirlerini öldürtmeye çalıştık akıllanmadınız mı?’ dediler. Bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Bazen terörizmle bazen anarşizmle bizi enflasyonla ekonomik krizlerle 28 Şubat’larla 27 Nisan’la ‘Sizin cumhurbaşkanı seçme hakkınız yok, kuralları biz koyduk’ diye terbiye etmeye çalışıyorlar. Bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Gezi olaylarıyla milleti birbirine düşürerek, 17-25 Aralık darbesiyle rahmetli Adnan Menderes’ten 53 yıl sonra kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı tasfiye etmek suretiyle yeni bir acıyı bu milletle paylaşmak üzere terbiye etmeye çalışıyorlar. 6-7 Ekim olaylarıyla o hainin Pensilvanya’dan verdiği talimatlarla helikopterlerle F-16’larla ve tanklarla birlikte masum insanların üzerine kurşun yağdırarak, ‘Biz size demedik mi bu ülke sizin değildir.’ diye bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. 16 Nisan tarihi sadece 18 maddelik bir referandum oylaması değildir. 16 Nisantarihi bu milletin on yıllardan beri çektiği sıkıntılara karşı, ‘Bu ülkenin sahibi millettir, bu ülkenin patronu millettir, bu vatanın sahibi millettir.’ diye bir haykırışın adıdır.”
“Türkiye eski Türkiye değil”
Soylu, Gezi olaylarından sonra yatırımların durdurulmaya çalışıldığını anımsatarak, “Gezi olaylarıyla durmadılar. 17-25 Aralık darbesiyle ardından 6-7 Ekim olaylarıyla ardından 15 Temmuzile birlikte bu milleti hareket edemez, kıpırdayamaz hale getirmek istediler. Allah’a şükürler olsun Türkiye eski Türkiye değil. 2-2 bin 500 ve 3 bin dolarlık bir Türkiye değil. Buradan haykırıyoruz. İster PKK, FETÖ, DEAŞ, Almanya ve Hollanda gelsin bize Çaycuma yeter.” diye konuştu.
“Doğu’nun ve Güneydoğu’nun egemeni biziz. Bundan sonra burada bizim borumuz öter.” diyenlerin olduğunu söyleyen Soylu, şöyle devam etti:
“Tehdit ederek, ürküterek, korkutarak oy aldılar. Birisi de ‘TC’yi tükürüğümüzle boğarız.’ dedi. Hatırlıyor musunuz? Şimdi o yerinde duruyor. Nerede o? Kodeste. Bu milletin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine, büyümesine ve yükselmesine kim kastederse… Bu milletin sabrıyla kimse oynamasın. Bu milletin birliğiyle ve beraberliğiyle kimse oynamasın. Bu medeniyetin bize bıraktığı emanetlerle kimse oynamasın. Bilinsin ki haddini bildiririz. Özerklik ilan edeceğini söylemişlerdi. Ben geçen gün Silvan’da, Siirt Eruh’ta, Diyarbakır Kulp ve Hani’deydim. Şırnak İdil’deydim, Mardin Kızıltepe, Nusaybin’deydim. Adım adım geziyorum. Şurada nasıl ay yıldızlı bayrak varsa orada da milletimiz ay yıldızlı bayraklarla Çaycuma’ya selam söylüyorlar.”
“Bu terörü bitirme konusunda daha yeni başladık”
İçişleri Bakanı Soylu, birilerinin geçmişte özerklik ilan edeceklerini iddia ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Hani özerklik ilan edeceklerdi. Kızıltepe’de, Nusaybin’de, Muş Varto’da, Cizre’de özerklik ilan edeceklerdi. Bugün biraz cesaretiniz varsa şu kadar cesaretiniz varsa ağzınızdan böyle bir söz çıksın da alalım boyunuzun, posunuzun ölçüsünü. Bugün güvenlik kuvvetlerimiz, askerimiz, polisimiz, jandarmamız, korucularımız hep birlikte… Hani Gabar, Cudi, Bestler dereler, Tunceli’de Ali Boğazı, Kudi deresi, Tendürek onlarındı… Bilmenizi istiyorum. Aslanlarımız her yerde ay yıldızlı bayraklarla peşlerinden koşuyor. Onlar da fare gibi kaçıyor. Bu terörü bitirme konusunda daha yeni başladık. Kandil’den havlayanlara, it gibi oradan uluyanlara söylemek istiyorum. Canınızın kıymetini biliyorsanız oradan sıvışın. Bu millete ödettiklerinizin bütün maliyetini size ödetmezsek namerdiz.”
Soylu, MHP ile uzlaşma içeresinde olduklarını söyledi.
“Peki Kılıçdaroğlu kimle uzlaştı?” diye soran Soylu, “Allah’ını severseniz kimle uzlaştı. Bakın ben İçişleri Bakanıyım. Kandil’i, terör örgütünü takip etmek zorundayım. Kandil şunu söylüyor. Buraya gelirken uçakta istihbarat raporlarını okudum. Diyorlar ki, ‘Eğer ‘evet’ çıkarsa biz bittik.’ diyorlar. Şimdi siyaset yapabilirsiniz, belediye başkanlığı yapabilirsiniz, genel başkanlık yapabilirsiniz ama bu ülkede yıllardan beri terörle mücadelede en güçlü olduğu zaman dilimi içerisinde eğer aynı kulvarda koşup, onlarla aynı süreç içerisinde bir değerlendirme ortaya koyar da onun değirmenine can suyu taşırsak, bu millet bunun hesabını sorar.” diye konuştu.
Bugün güvenlik güçlerinin dağda teröristlerle şehirde eşkıyalarla büyük mücadele ortaya koyduğunu vurgulayan Soylu, “Bu kış döneminde bin tane sığınaklarını tarumar ettik. (Güvenlik güçlerine) İnançla siyasi iradeyle kararlılıkla siz merak etmeyin sizinle beraberiz dedik. Tendürek’te, Bestler derelerde, Lice operasyonlarında onlarla beraber olduk. Bu fitneyi veya bu kötülüğü Türkiye’den söküp atacağız dedik.” diye konuştu.
“FETÖ de ‘hayır’ diyor”
Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu nasıl genel başkan oldu? Kasetle. Bunu herkes biliyor. Ben İçişleri Bakanıyım daha iyisini biliyorum. Geçen gün Kılıçdaroğlu ve Deniz Baykal’a çağrı yaptım. Gelin ben size göstereyim dedim. Gel İçişleri Bakanlığına dedim. Öyle lafları söylemekle olmaz. Cumhurbaşkanımız ne diyor ‘5 tane keçi versen kaybedecek.’ diyor. Geçen Milas’ta konuşurken tanıdığım birisi yanaştı ‘Ben keçileri iyi tanırım. Kendilerini kaybetmez ama bu adam kendini kaybeder.’ dedi. Deniz Baykal’a çağrı yaptım. ‘Mağdur oldun’ dedim. Baykal da sanki Kılıçdaroğlu’nun koruması gibi ‘Şöyledir, böyledir’ deyip topu taca atmaya çalıştı. Burada siyasete müdahale edilmiştir. Demokrasiye müdahale edilmiştir. Bu ülkede müdahalelerin biri de orada atılmıştır. Nihayetinde bunu FETÖ yapmıştır. Bunun FETÖ tarafından yapıldığını söyleyebilecek kadar cesur olmak lazım. Bu fitneyi, bu FETÖ belasını bu ülkeden hepimiz ancak cesur olursak ancak kudretli olursak ancak bu memlekete olan bağlılığımız en yüksek seviyede olursa söküp atabilme gayretine, söküp atabilme kazancına hep birlikte sahip olabiliriz. Orada oynanan oyunları ve tuzakları bal gibi bilmelerine rağmen bu ülkede halen ses çıkartamıyorlar. Niçin Kılıçdaroğlu bugün FETÖ ile beraber. Ya korkuyor, ya ortak veya da esiri. Üçünden birisi çünkü FETÖ de ‘hayır’ diyor.”
Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, milletin iradesiyle beraber sonucunu düşünmeden, siyasal hesabını yapmadan sadece milletin ve memleketin hesabını yaparak adım atmasının farkı olduğunu belirtti.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletin gönlünde olmasının, 15 yıldır oyunu 34’ten 52’ye yükseltmesindeki temel sebebin bu olduğunu vurgulayan Soylu, “2019’da milletimiz ‘evet’ derse cumhurbaşkanlığı sistemine geçecek. Yeni sistem olunca milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi aynı gün olacağı için hem mebus hem de cumhurbaşkanı adayı olamayacaksın. Tartı hafif kaçtı ama Kılıçdaroğlu ile cumhurbaşkanımız karşı karşıya olduğunda sırça köşk gitti, milletvekilliği gitti, genel başkanlık gitti. Arkasına tenekeyi takacaklar yallah diyecekler. Yeni sistemin getireceği budur. Laf üretenin değil iş üretenin Türkiye’de millet tarafından iktidar yapılacağı bir sistem olacak.” şeklinde konuştu.
“TBMM de olmayacak yalanını söylediler”
Soylu, anayasa değişikliğiyle güçlü bir Meclis’in olacağına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İradeli bir Meclis olacak. Türkiye’de ‘TBMM de olmayacak’ yalanını söylediler. Baktılar bu yalan işlemedi. Döndüler başka bir kurgu ile anlatmaya başladılar. ‘Yargı tek adama bağlanacak’ diyorlar. Doğru ya Adnan Menderes’i asanlar, Yassı Ada’nın uyduruk kararıyla beraber o savcılar ve hakimler değil miydi? Bu ülkede darbenin olgunlaşması için bekledik diyenler değil miydi? 28 Şubat’tan sonra bu memlekette Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesinden milletle muhabbetini gördükten sonra ona siyasi yasak koyan, onu hapse gönderen ona muhtar seçilemeyecek bir kabiliyet koyan hakimler ve savcılar değil miydi? Bu memlekete cumhurbaşkanı seçtirmeyen de aynı hakim ve savcılar değil miydi? Rahmetli Menderes’ten sonra 17 Aralık sabahı yargı darbesini gerçekleştiren yalanlarla dolanla bu milletle bu milletin iradesini ayırmaya çalışanlar o hakim ve savcılar değil miydi? Geçti o günler. Artık onların yargısı olmayacak milletin yargısı olacak. Yargı eğer bir grubun, zümrenin eline geçerse milletin denetiminden uzak hale düşerse bir grup yargıyla beraber adaletsizlik yapar. Bu ülkeyi bölerek, bu milleti parçalamayı hedefliyorlar. Kendi arabamızı yapacağız. Kendi uçağımızı yapacağız. Bilsinler ki dünyanın ilk on büyük devletinden birisi olacağız. Bilin ki Türkiye’den tek adam çıkmaz. Türkiye’den milletin adamı çıkar. Bugüne kadar Türkiye’yi nasıl yönettilerse aynı şekilde yönetmeye çalışıyorlar. Geçti o günler. Milletimiz başka istikamete gidiyor. Onun için bizim güçlü bir Meclis’e ihtiyacımız var.”