İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ”Allah’a şükürler olsun ki 21. asra çok iyi başladık. ‘Biz birçok şeyi becerebiliriz’ dedik. Marmaray’ı yaparak, Avrasya Tüneli’ni, Altay tankını, yüksek hızlı trenleri yaparak, kendi ay yıldızlı insansız hava uçağımızı yaparak başladık.” dedi.
Bakan Soylu, Edirne Karadenizliler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği temsilcileriyle bir araya geldiği yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok büyük ızdıraplar çektiğini, milletin geleceğine ait birçok engeller çıkartıldığını belirtti.
1970 ile 1980’li yılları çok iyi hatırladığını ifade eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”İstanbul’daki evimiz 3 katlıydı, altında birde bodrum katı vardı. İlkokuldan geldiğim zaman, bodrum katın altına girmeden çıkmazdım, ‘acaba eve bomba koydular mı koymadılar mı?’ diye. Bu milletin her birini travma ile büyüttüler, esnafını travma ile büyüttüler, ‘acaba senedimi ödeyebilecek miyim?’ diye. Öğrencisini travma ile büyüttüler, ‘acaba okuldan atılacak mıyım?’ diye. Herkesi ama herkesi travma ile büyüttüler, öz güvenimizi aldılar ve yitirdiler. 28 Şubat’ta PKK terörünü bu ülkenin başına musallat ettiler. Her birimizi endişeye sevk ettiler. Askere giderken evladını kına yakarak gönderen anne, ‘acaba evladım gelebilecek mi?’ diye endişe etmeye başladı. Özellikle 1990 ve 2000 yılları arasında siyaset adım atmak istiyor, ekonomik kriz, terörle, kaosla, 28 Şubat’la çelme takıyorlar. Bu milletimiz hepsini gördü. Allah’a şükürler olsun ki 21. asra çok iyi başladık. ‘Biz bir çok şeyi becerebiliriz’ dedik, Marmaray’ı yaparak, Avrasya Tüneli’ni, Altay tankını, yüksek hızlı trenleri yaparak, kendi ay yıldızlı insansız hava uçağımızı yaparak başladık.”
Türkiye’nin terörle mücadelesini aralıksız sürdürdüğünün altını çizen Soylu, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde terör örgütüne karşı yürütülen operasyona değindi.
”Onlar bize saldırmadılar, biz onları gittik kamplarında vurduk.” diyen Bakan Soylu, ”Hala daha evlatlarımız onları sıkıştırdıkları mağarada, 6 tane teröristi orada etkisiz hale getirdik ama şehit verdik. Allah rahmet eylesin, onlar zannetti ki buraların, dağların efendisi biziz, buraların efendisi Türkiye Cumhuriyeti devletidir, bu millettir.” değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, 16 Nisan’da milletin çok önemli bir karar vereceğini aktararak, Türk milletinin kendine kurulan tezgahları, çelmeleri ve daha nicelerini 16 Nisan’da sandığa gömeceğini belirtti.
”Şehitlerimizin her biri sizin yanınızdadır”
Şehit ailelerine seslenen Soylu, ”Biz bu dünyanın bir imtihan dünyası, sınav dünyası olduğuna, esas alemin orada olduğuna inanıyoruz. Siz burada yalnız olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Şehitlerimiz, evlatlarımız şu anda masaların üzerinde bizlerle beraber. Bugün polis kardeşlerimize de söyledim. Siz yalnız vazife mi yapacağınızı zannediyorsunuz? Allah şahittir ki değil. Siz vazifenizi yaparken biliniz ki o şehitlerimizin her biri sizin yanınızdadır. Her biri sizin muhafazanızdır. O evlatlarımızın ülkenin namusu, birliği, bayrağı, ezanı için gözünü kırpmadan kendilerini ortaya attıklarını, bize yükledikleri sorumluluğu bilmiyor muyuz? Bilmenizi isterim bu topraklar başkalarının topraklarına ve ülkelerine benzemez.” diye konuştu.
Bakan Soylu, Türkiye’nin öyle ucuz bir ülke olmadığına dikkati çekerek, Türkiye’nin tarihini bilmeyenlerin, sadece söz düellosu yapmaya çalışanların değil, iş yapanların, kalbi memleketi için çarpanların ve vatanını düşünenlerin ülkesi olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin güçlü, kuvvetli ve büyük avantajlara sahip bir ülke olduğunu ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
”Biz 21. asra başladığımız andan itibaren bu avantajlarımızı iyi yönetiyoruz. Niye üçüncü havalimanını yapıyoruz, biz deli miyiz ? Biz modern İpek Yolu’nu ihya ve inşa ediyoruz. Türkiye’yi etrafında bulunduğu coğrafyanın merkezi haline getiriyoruz. İlk kez Batı’yla aramızdaki ekonomik makası kapatıyoruz ve koşar adımla gidiyoruz. Onlar ağır aksak adımlarla gidiyorlar. Biz niye Asya ile Avrupa üzerinden bir demir yolu inşa etmeye çalışıp, üçüncü boğaz köprüsü üzerine bir demir yolu yapıyoruz, derdimiz neydi? Biz İpek Yolu’nu inşa ediyoruz. Niye 81 ile üniversite kurduk. Dünyanın en gelişmiş ülkelerine ve çocuklarına, yetenekleri, görgüleri ve bilgileriyle ‘biz varız’ diyecekler. Bilmenizi istiyorum, Türkiye doğru işler yapıyor, doğru adımlar atıyor. Attıkça da engellenmeye çalışılıyor.”
“Biz onların bildiği medeniyetlerden değiliz”
Soylu, Türkiye’deki medeniyetin şefkat ve iyilik medeniyeti olduğunu anlatarak, “Biz kelle hesabı yapmıyoruz. Biz para hesabı, çıkar hesabı, materyal hesabı yapmıyoruz. Yapmadığımız için 15 Temmuz’da bizi sadece cesaretimiz kurtarmadı, bilginiz olsun. Milletimizin o yaptığı iyilikler, o ortaya koyduğu merhamet ve içinden eksik etmediği şefkat nedeniyle o cesareti aziz milletimizin gönlüne Cenab-ı Allah koydu.” ifadelerini kullandı.
1950-1960 arasında Adnan Menderes’in Yugoslavya, Makedonya, Bosna, Kosova, Prizren, Priştine ve Tetova’da zulme uğrayan insanlara sırtını dönmediğini hatırlatan Soylu, “(Biz büyük bir milletiz) dedi. ‘Siz Evlad-ı Fatihansınız, bizim oralardaki emanetlerimizsiniz. Bu ülke ve bu topraklar size ait’ dedi ve sonuna kadar açtı. Rahmetli Özal, hemen yanı başınızda Belene kamplarından insanların nasıl gönderildiğini, ‘Türkiye 300 bin kişi alırsa batar’ dendiğini hiç kale almadan, bu kapıları sonuna kadar açtı. İnsanlarımıza, soydaşlarımıza, kardeşlerimize sonuna kadar açtı. Biz onların bildiği medeniyetlerden değiliz. Biz, Musevilerin kendi canını kurtarmak için müracaat ettiklerinde de sırtımızı dönmedik. Biz Saddam’ın kimyasallarından kaçan peşmergelerine de sırtımızı dönmedik.” değerlendirmesini yaptı.
“Dünyaya ve insanlığa sadece kaos öneriyorlar”
Bakan Soylu, insanlığı sonuna kadar gösterdiklerini ifade ederek, “Biz elbetteki 3 milyon Suriyeliye sırtımızı dönmemeliydik. Geçen gün ben bir yerde bir cümle konuştum. ‘İsterseniz açalım kapıları bir 15 bin kişiyi ayda size gönderelim’ dedim. Onlar zannettiler ki birtakım aklıevveller, Cumhuriyet gazetesinde yazan hayatı takip etmeyen, neyin ne olduğunu bilmeyen ve sadece muhalefet etmek için söz üreten… Onlar bizim bize sığınanları göndereceğimizi zannettiler.” dedi.
“Biz onları gönderiyoruz doğru, niçin Cerablus’tayız, şu anda güvenliği temin ettik orada, onlara yeniden yaşama şartlarını oluşturduk, olgunlaştırdık. 30 bin insanı oraya gönderdik” diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Azez’e, şimdi oradaki kasabalara, yetmedi El Bab’a, orayı kontrol edip göndereceğiz. Şimdi benim dediğim ayda 15 bin kişi, cahil adamlar hiç okumayan, yazmayan, adı yazar olan ama dünyada her şeyden bihaber olan sadece nefretle kalbini doldurmuşlar. Ben düzensiz göçmenleri söylüyorum. Yani orada bir taraftan DEAŞ’ın organizatörlerinin eline düşmüş, bir taraftan PYD’nin eline düşmüş, Türkiye’nin içerisinden kaçak olarak deniz yoluyla başka ülkelere gitmek isteyen 2016 yılında ayda 15 bin göçmen yakaladık. ‘Düzensiz göçmen’ diyoruz biz bunlara. İstersek yakalamaz, kendimizi geri çeker, önünü açar onları Avrupa’ya gönderebilirdik ama biz anlaşmaya uymak için bunu yaptık. Biz anlaşmaya uyduk Avrupa’yla ama onlar hiçbir maddesine uymadı. Çünkü onlar sabahtan akşama kadar para hesabı yapıyorlar. Riyakarlıklarıyla, dünyaya ve insanlığa sadece kaos öneriyorlar. Bunu net bir şekilde görüyoruz.”
“Cumhurbaşkanımız sistemi oluşturur ve kurar”
Soylu, 1961 model cuntacıların anayasasıyla Türkiye’nin geleceğe taşınamayacağını dile getirdi. Kararın milletin olduğunu aktaran Soylu, Türk milletinin feraset sahibi ve arif bir millet olduğunu belirtti.
Dünyanın bugün lider eksikliği çektiğini belirten Soylu, “Avrupa’yı görüyoruz. Şimdi biz bir lider bulduk. Bu da bir ülkeye eğer 50 yılda bir geliyorsa büyük bir şanstır. Genelde 100 yılda bir gelir. 50 yılda bir geliyorsa büyük bir şanstır. Biz bulduk. Korkmayan, cesur, milleti için her türlü fedakarlığı yapacak, dışarıda kurulan oyunu iyi okuyan, ona karşı iyi tedbirler geliştiren ve milletiyle beraber adım atan bir lider bulduk.” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalif, muvafık, herkesin bugün bu konuda hemfikir olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Diyorlar ki ‘O bu sistemi yapar. 15 yılda bunu yaptığını görüyoruz ama ondan sonra ne olur. Esas mesele ondan sonrası. Her zaman güçlü lider bulamayız.’ Zaten bunların aradığı da zafiyet ve zayıflıktır. Bunlar bir virüstür. Sayın Cumhurbaşkanımız sistemi oluşturur ve kurar. Ondan sonra kim gelirse gelsin, sistem kendisi devam edebilme kabiliyetine sahip olabilmelidir. Sistem virüs almaz, sistem kişilerden ve adamlardan etkilenmez, sistem çerçevelenmez ve kötü oyunlara alet olmaz. Bunu da ancak Cumhurbaşkanımız kurar. Kurmazsa ne olur onu da söyleyeyim. 15 Temmuz’dan daha da beterini bundan 20 yıl sonra bizim gözümüzün önünde yaşarız, yaşamayız, başkaları görürler bu kadar açık ve nettir. 20 yıla varır, 20 yıla varmaz onu bilmiyorum ama bilmenizi isterim ki kimse Türkiye’nin ayakları üzerinde güçlü, büyük, zengin ve etrafındaki coğrafyaya Mevlana’sının, Yunus Emre’sinin, Karacaoğlan’ının, Mimar Sinan’ının şu elleriyle beraber yapıp bütün dünyaya hayran bıraktığı bu medeniyeti taşımasını istemez. Ama biz isteyenlerle birlikteyiz. Biz milletimizle birlikteyiz.”