Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “Maliye Bakanlığı ile ortak, vergi kalemleri de dahil olmak üzere yine Sosyal Güvenlik Kurumunun primleri için de yeniden bir yapılandırma ortaya koyduk. Bunun yeni bir uzlaşma olduğunu ve bu fırsatın, özellikle 2014’de ortaya koyduğumuz yapılandırmadan çok daha iyi şartlarda olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.” dedi.
Bakan Soylu, bir otelde düzenlenen 6736 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun” hakkındaki bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, özellikle 19 Ağustos 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla yürürlüğe giren 6136 sayılı kanunla birlikte Türkiye’de çok önemli bir adım atıldığını vurguladı.
Türkiye’de özellikle dönem dönem yapılandırmalar meydana geldiğini belirten Soylu, “Bazen ekonomik sebepler, yani gerek doğal afet, doğal afet benzeri olaylar sonucunda ekonomik hayatın sıkıntıya, zora girmesi sebebiyle oluşan sebeplerle bu yapılandırmalar dönem dönem Türkiye’de oluyor.” ifadesini kullandı.
Soylu, Türkiye’nin, 2008’den itibaren sosyal güvenlik alanında yepyeni bir kanunla yepyeni bir reform anlayışıyla buluştuğuna değinerek, şöyle devam etti:
“Şunun altını çizerek söylemek isterim; bizim sosyal güvenlik sistemimiz, şu anda bütün dünyanın, tüm gelişmiş ülkelerin parmakla gösterdiği sistemin gelir ve gider dengesinin sürekli olarak iyileştiği, aktif ve pasif dengesinin sürekli olarak iyileştiği ve sağlık paketi olarak yine bunun altını çizerek söylüyorum, dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir sağlık paketiyle sosyal güvenlik sistemi içinde bulunanlara hizmet eden bir anlayışa sahiptir. Avrupa’dan ve dünyanın birçok ülkesinden, bugün kendi ülkelerinde sosyal güvenlik sistemi içerisinde olmalarına rağmen bir hastalığın tedavisini yaptırmayıp Türkiye’de bunu yaptırmaya gelenler ve bundan istifade edenler, biz bugün nadir hastalıklar aynı zamanda kanser ve tüm bunlarla ilgili dünyanın en geniş sağlık hizmetinde bulunan bir ülkeyiz.”
Büyük bir tehlikeden dönüldüğüne işaret eden Soylu, şu görüşlere yer verdi:
“Döndüğümüz tehlike özellikle 1990’ların başında erken emeklilikle birlikte tüm sosyal güvenlik sisteminin alabora olmasıydı. Bunun Türkiye, travmasını da mali sonuçlarını da çok uzun dönem yaşadı, hemen hemen yeni düzeltmeye başladı. Yani 2008’deki reformla birlikte yeni düzeltmeye başladı. Bu konuda özellikle ifade etmek isterim ki hem sosyal güvenlik sistemine tabi olanlar, çalışanlar, iş verenler, kendi hesabına prim ödeyenler, bütün bunların zamanında prim ödemeleri ve yine bunların bu ödemelerine sadık olma istemeleri, ifade etmek isterim ki bu sistemin sürdürülebilirliğinin en önemli dayanağıdır. Bu olmazsa bu sistemi sürdürebilmek mümkün değildir. Her 100 liralık tahakkukun bugün 86 lirasını ortalama alabilme kabiliyetine sahibiz ama bizim buradaki hedefimiz bunu 91-92 liraya çıkarmak. Biz ancak bunu 91-92 liraya çıkarırsak hem gelir gider sistemimiz çok iyi olur çünkü ifade etmek isterim ki ülkemiz gelişim içinde, kişi başına gelir seviyesi arttıkça gerek hastaneler gerek sağlık hizmet sunucularından yararlanma oranı ve isteği artmaktadır.”
Soylu, bu hizmetlerin sağlanması için bu primlerin ödenmesi gerektiğini belirterek, “Sadece prim ödeyenler değil 7,5 milyon civarında da bugün prim ödemeyen ve geliri prim ödemeye yetmeyen, sosyal hukuk devletinin gereği bizim sağlık harcamalarını karşılamayı taahhüt ettiğimiz vatandaşımız söz konusudur. Bunu da sosyal güvenlik sistemi olarak bizler sürdürmeye yürütmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
Bu sistemin sürdürülebilir olmasının önemli olduğuna dikkati çeken Soylu, “Bundan her birimiz sorumluyuz ve bu sorumluluğu yerine getirmek zorundayız. Çünkü sosyal güvenlik sistemine para gelecek ki yaklaşık 70 katrilyonluk sağlık ödemelerinin zamanında aksatmadan bunda eczane var, bunda ilaç var, bunda üniversiteler var, bunda eğitim, araştırma hastaneleri var, bunda Sağlık Bakanlığı hastaneleri var, aynı zamanda bunda yine emeklilik ödemelerinin, maaşlarının zamanında ödeyebilme kabiliyetine sahip olabilme, onun için bu toplumsal bir sorumluluktur, ödevdir, görevdir ve bunu yaptığımız andan itibaren bu söylediğim gerek aktif, pasif hesap, onu da kayıt dışını engelleyerek, iyi bir noktada tutmalıyız.” dedi.
“Yeniden bir imkan, düzenleme ortaya koyuyoruz”
Bunun bir yardımlaşma, dayanışma sandığı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Soylu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu dayanışma sandığı içerisinde, çalıştığının primini ödeyenler, hastanelerden istifade edenler ve emeklilik ikramiyesini ve maaşını bunun karşılığında alanlar olarak görmek lazım. Her birimizin sorumluluğu var. Vatandaşımızın sıradan kullandığı bir ilacını alınabilmesi için eczaneye gittiğinde eczanelerin ‘biz paramızı zamanında alamıyoruz’ yakarışlarına bir şekilde tekrar şahit olmamak, emekli maaşlarını zamanında alabilmek ve bütün bunları yapabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumunda pirim dediğimiz vatandaşımızın, işverenimizin ödediği, prim dediği, esnafımızın ve çiftçimizin ödediği gelir talebine ihtiyacımız vardır.”
Soylu, 2014 yılında bir yapılandırma ortaya koyduklarına dikkati çekerek, şöyle dedi:
“2 milyon 419 bin kişi buna başvurdu. Yapılandırma öncesi toplam 45,7 milyar borç vardı. Yapılandırma sonrası borç ise gecikme faizleri indirilmek suretiyle 38,3 milyar liraya düştü. Şu ana kadar devam ediyor. Sosyal Güvenlik Kurumumuz, buradan bugüne kadar 8,6 milyar civarında bir tahsilat yaptı. Bu yapılandırma da 31 Temmuz 2018 tarihinde, yani neredeyse 2 yıllık bir süre sonra sona erecek. Şimdi hem Maliye Bakanlığı ile birlikte ortak, vergi kalemleri de dahil olmak üzere yine Sosyal Güvenlik Kurumunun primleri için de yeniden bir yapılandırma ortaya koyduk. Bunun yeni bir uzlaşma olduğunu ve bu fırsatın özellikle 2014’de ortaya koyduğumuz yapılandırmadan çok daha iyi şartlarda olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yaklaşık 67,7 milyarlık bir yapılandırmayı 19 Ağustos 2016’da Sayın Cumhurbaşkanımızın imzaladığı bir kanunla birlikte başlatmış bulunuyoruz. 1 Eylül de bunun başlangıcıdır.”
Soylu, yapılandırmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için vatandaşın ve esnafın bilgilendirileceğini anlattı.Soylu, “Yaklaşık 67,7 milyarlık bu yapılandırmada 1 milyon 361 bin 684 iş yeri, işveren ve işveren kendi çalışanlarının sigorta primlerini ödemek suretiyle 1 milyon 790 bin 61 de esnaf, çiftçi kendi hesabına çalışanları ifade etmek suretiyle 3 milyon 151 bin 750 toplam bir ilde bir yapılandırma meydana gelecek.” ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, yaklaşık 1,5 yıldır primini ödemeyen BAĞKUR ve BAĞKUR mükellefi olan esnafın da sağlık ödemelerinde herhangi bir kısıt ortaya koymadıklarını bildirdi.
Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hastaneye gidebiliyorlar ama bunun süresi biliyorsunuz 31.12.2016 tarihinde sona ermektedir. Aynı zamanda Genel Sağlık Sigortası kapsamında bulunup da pirimini ödemeyenler de yine 31.12.2016 tarihine kadar hastanelerden prim ödemeksizin yararlanabiliyorlar ama 01.01.2017 tarihinde yeni bir süreç başlıyor. Artık primini ödemeyenin, bu konuda bundan önce olduğu gibi gerekli takibatlarla karşı karşıya kalacağı açık ve nettir. Yeniden bir imkan, düzenleme ortaya koyuyoruz, yeniden bir fırsat ortaya koyuyoruz ve bu fırsatı ortaya koyarken özellikle işverenlerle ilgili söylüyorum, yaklaşık 18 taksit 36 aylık bir süreç içerisinde, yani her iki ayda bir bir taksitin ödenmesi suretiyle 36 ayda bu ödenecek ve sağlanacak. Yine bu konuda belediyelerin prim borçlarıyla ilgili de SGK’nın tarihindeki en uzun yapılandırma meydana geldi. 144 ay ve 144 eşit taksitle, yani belediyelerimizde bu yükten kurtulsunlar ve ödemelerini zamanında yerine getirsinler ve onların bu borç yükü ayrı bir ödeme ağırlığı ortaya koymasın, 144 ayda bunları eşit taksitle ödeyebilme kabiliyetine sahip olabilsinler.”
“Bir fırsat kapısını daha burada açıyoruz”
Soylu, önemli adımlardan birinin de Genel Sağlık Sigortası olduğunu vurgulayarak, “Genel Sağlık Sigortasında yaklaşık bu yılın başlarında seçim zamanında partimizin verdiği bir taahhüdü yerine getirdik. 18-25 yaş arasında Genel Sağlık Sigortası borcu olanların borçlarını tamamen sildik ve onlar için tertemiz bir sayfa açtık. Yaklaşık 3 milyon 296 bin gencimizin 3 milyar 736 milyon borcunu sildik.” ifadesini kullandı.
Başka bir şey daha yaptıklarını belirten Soylu, “Genel Sağlık Sigortasında gelir testi en önemli kalemdir. Gelir testi yaptırmayan kişiler sosyal güvenlik sistemi tarafından bir statünün içerisine konuluyor ve orada borçlandırılıyorlar ve ifade etmek isterim ki bunlar da eğer ücretlerini ödüyorlarsa bu da dünyanın en ucuz paketidir. Her türlü sağlık hizmetinden istifade ediyorlar. Şimdi burada da yaklaşık 10,3 milyar daha alacağımız söz konusu. 10,3 milyar alacağımız söz konusu ve 5 milyon 900 bin kişi verdi.” diye konuştu.
Soylu, bir fırsat kapısını daha açtıklarına değinerek, “Bunların sadece ana paralarını 12 ay eşit taksitle ödenmesinin imkanını açıyoruz, birinci taksiti ödediğinden itibaren her türlü sağlık hizmetinden faydalanmasının önünü açıyoruz. Bu konuda gelir testi için 1 Eylül’den itibaren bunlara tam 4 ay bir fırsat veriyoruz ve bu 4 aylık fırsatın sonucunda gelir testi yaptırabilme imkanı ve 5’inci ayda da tekrar bu gelir testi ile beraber müracaat edebilme imkanını sağlıyoruz. Bu 4 ay içerisinde hem gelir testi yapıp hem müracaat edebilme imkanı da var. Ödemesi 5’inci ayın sonundan itibaren başlıyor.” dedi.
Genel Sağlık Sigortası borçlularına çağrı
Genel Sağlık Sigortası borçlularına da seslenen Bakan Soylu, “01.01.2017 tarihinden itibaren eğer bir borcunuz bulunacaksa ve bu beyaz sayfadan istifade etmeyecekseniz, sağlık hizmetlerinden de yararlanamayacağınız bu borcunuzun karşılığında aşikardır.
Onun için bir gelir testini yaptırmalarını istiyoruz yaptırmayanların, eğer gelir testi yaptırdıktan sonra bir geliri çıkmaz, asgari ücretin 3’te 1’i oranında bir gelirin altında ailesinin toplamı bir gelirle karşı karşıya kalırsa ne borcu olursa olsun, resmen silinecek. Bu da önemli bir fırsattır.” ifadesini kullandı.
Soylu, Genel Sağlık Sigortasının sürdürülebilir olmasının önemli olduğuna da işaret ederek, şöyle devam etti:
“Genel Sağlık Sigortası Türkiye’nin son 15 yılda yapmış olduğu en önemli reformdur. Bina yaparsınız, inşaat da yaparsınız, büyük yatırımlar da ortaya koyarsınız ama bir sistemi sürdürebilir kılmak, hele dünyada bütün ülkeler bu sistemi sürdürülebilir kılamıyorsa en zor işlerden bir tanesidir, Türkiye en zoru başarmıştır. Şu anda bütün ülkeler, özellikle gelişmekte olan ülkeler yılda defalarca Türkiye’ye geliyor, Sosyal Güvenlik Kurumunu ziyaret ediyorlar, ‘siz bunu nasıl yapıyorsunuz ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz’ ama bunu yapabilmemiz için, bunu devam ettirebilmemiz için özellikle Genel Sağlık Sigortası borçlarımızın ve bunlardan istifade edenlerin sistemin içerisinde sağlıklı bir tanımlanmaya ihtiyacı vardır. Onun için de gelir testlerini yaptırmaya kendilerini davet ediyorum.”
Sürecin başarıyla yürütülmesinin önemli olduğunu belirten Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu süreci başarıyla yürüttüğümüz andan itibaren hem verdiğimiz hizmet kalitesinde çok önemli adımlar atacağımızı ve bunun sürdürülebilir olabileceğini ifade etmek istiyorum. Burada bir ayrıntıyı daha dile getirmek istiyorum. Eğer peşin ödeme olursa bu 3 milyon 150 bin birim için bahsediyorum, peşin ödeme olursa TÜFE’nin enflasyonu yüzde 50 oranında ancak bir oranlamayla bu gerçekleştirilecek. Ana para artı yüzde 50 enflasyon ama vadeli olursa enflasyonun tamamı. Hem gecikme cezaları, hem de gecikme zamlarının tamamı bu yapılandırma çerçevesinde silinmektedir. Sadece ana para artı peşin ödeme olursa yüzde 50 enflasyon, peşin ödeme olmazsa da taksitli bir ödeme yapılırsa da yapılacak ana paranın yüzde 50’si enflasyonla beraber bu gerçekleştirilecektir. Vatandaşlarımızı bu konuda yapılandırmaya davet ediyoruz. İnanıyoruz ki hem mali hem de sosyal sorumluluk ve ödevlerimizi yerine getirerek vatandaşlık görevimizi icra etmiş olacağız hem de bütün dünyanın hayranlıkla takip ettiği bu sosyal güvenlik sistemimizdeki her geçen gün dahada iyi bir noktaya giden iyileştirmelerimize devam edeceğiz.”