TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, “Ben merak ediyorum, bir ülkenin bakanı niçin uyuşturucu ticareti yapsın, niçin buna izin versin. Ne için yani? Burada bundan yıllar önce de bakanlar oldu, benden sonra da bakanlar oldu, bundan sonra da bakanlar olacak. Biz bu çatı altında bunu söyleyerek neyi sağlamaya çalışıyoruz? dedi.
Soylu, Genel Kurulda görüşmeleri devam eden Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Başkan Soylu’nun açıklamaları şöyle;
“Tabii, gerek Komisyonda olsun gerekse Genel Kurulda olsun bu kanun teklifiyle ilgili hem verimli tartışmalar yapılıyor hem de çok verimli katkılar ortaya konuluyor ama mesele hem iktidarın sürekliliğine hem bir önceki, bir sonraki dönem tartışmalarına girerse biz buradan bir sonuç alamayız. İktidarlar süreklidir yani AK PARTİ yirmi iki yıldır iktidardır ve bu iktidar içerisinde de her bir biriminin kendine ait bir görev süresi vardır; o biter, öteki başlar ve siyasi partiler iktidara
geldiklerinde kendi programları çerçevesinde yürürler yani oradaki kişilerin kendi arzularına ve isteklerine göre bir program uygulamazlar; halka bir taahhütleri vardır ve bu taahhütleri yerine getirirler. Bu farklı bir tartışma olarak bir siyasi serencama çekilmek istenebilir ama bunun bir sonucu olmaz; bu bir.
“Bir ülkenin İçişleri Bakanı niçin uyuşturucu ticareti yapsın, niçin buna izin versin?”
İkincisi: Ben merak ediyorum, bir ülkenin bakanı niçin uyuşturucu ticareti yapsın, niçin buna izin versin. Ne için yani? Burada bundan yıllar önce de bakanlar oldu, benden sonra da bakanlar oldu, bundan sonra da bakanlar olacak. Biz bu çatı altında bunu söyleyerek neyi sağlamaya çalışıyoruz? Hepimizin temel amacı, bu ülkede çocuklarımızın bu tip tehlikelerden uzak durmasını sağlayabilecek politikaları uygulamaktır.
Bu ülkede İçişleri Bakanı olduğum gün uyuşturucuya bağlı madde ölümleri sayısı 941’di, 941; bıraktığım gün -dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ortalamayı kimse bulamaz- 247’ye düştü. Amerika’da milyonda 324 kişi ölürken bizim ülkemizde milyonda 5 kişi ölüyor, hiç ölmese keşke.
Operasyonları artırdık
Bakın, Almanya’da milyonda 30 kişi ölüyor. Bu ülkede İçişleri Bakanı olduğumuz gün -Adalet Bakanımız da buradaydı, beraber çalıştık- 35 bin kişi vardı uyuşturucudan cezaevinde; sahaya bastık, on binlerce, yüz binlerce operasyon yaptık. 80 bin operasyon yapılıyordu günde; savcılarımız, hâkimlerimiz, polislerimiz, jandarmalarımız yıllık operasyon sayısını 80 binden 240 bine çıkardı, 3 kat. Bu ülkede metruk binalar vardı, metruk binalarının yıkılmasından tutun, bu ülkede -tekrar söyleyeyim- kanalizasyonlardan atık su alıp onların bütün Türkiye’de analizlerine kadar Türkiye’de büyük bir mücadele ortaya konuldu. Şu sorunun cevabını bu Meclise vermek zorundayım ben: “Peki, bu gelen adamlar nasıl geliyor, ne oluyor?”
Kırmızı bültenle arananlar!
Sizin bilmeniz için söylüyorum, burada Emniyetten de arkadaşlar var, ben anamdan İçişleri Bakanı doğmadım ama INTERPOL’ün EUROPOL’ün bültenle aramaları polislerin el tabletlerinde yani sizin “GBT” diye bildiğiniz bir şeye indirgenmiyordu. Talimatımla, 2021’in sonunda, hatta itirazlara rağmen, bakın, itirazlara rağmen “Biz bunu niye indirgemiyoruz?” dedim, niye Türkiye’ye kaçak gelen bir kişinin INTERPOL, EUROPOL aramasını bir polis veya jandarma aramasını yaptığı zaman bunun kırmızı bültenli olup olmadığını niçin bilmiyor? Talimatımla beraber bir uygulama değişikliği olarak -bir kanun değişikliği olarak değil- bu uygulandı ve ondan sonra biz sapır sapır Türkiye’de Türkiye’ye sahte pasaportlarla gelen veya geldikten sonra…
Mesela, geçen gün bir gazetede yayınlandı, bir uyuşturucu baronu yakalandı, e, yakalandı. Ne zaman girmiş? 2024’ün Martında. Nasıl girmiş? Girmiş, girdikten sonra kırmızı bülteni veya
difüzyonla yeşil bülteni çıkmış, bizim sisteme düşmüş, nerede oturduğu belli, sistem alarm vermiş -hani otele gittiği zaman alarm verir, diğer noktaya gittiği zaman alarm verir- ve alarm verdiğinde de yakalanmış. Şimdi, buraya sahte pasaportla da girebilir, girdiği zaman kırmızı bültenle, yeşil bültenine, mavi bültenle aranmadığı hâlde daha sonra aranıyor da olabilir. Şimdi, bu bütün dünya ülkelerinin hepsinde var, şurada var, şurada, kırmızı bültenle, yeşil bültenle, mavi bültenle aradığımız onlarca insan başka ülkelerde şu anda, vermiyorlar bize, istiyoruz, bizim istememize rağmen vermiyorlar.
Şimdi, burada bir siyasal eleştiri yapabiliriz, bu, sonuna kadar herkesin hakkıdır ama ben bu ülkenin İçişleri Bakanlığını yaptım yedi yıl.
Bu tip değerlendirmeler sadece bu ülkenin kendi hukukuna yapılan bir haksızlıktır, biz bu çatı altında bu haksızlıkları yapmayalım. Başka işlemlerimiz vardır, eleştirirsiniz sonuna kadar; kabul ederiz, etmeyiz, toplum kabul eder ama toplumun vicdanı da bu söylediğinizi kabul etmez yani. Onun için ben bu rakamları verdim. Bugün de İçişleri Bakanlığı biz ne yapıyorsak; benden önce ne yapılıyorsa, benim dönemim ne yapılıyorsa, bugün de daha fazlasını yapıyor. Hangi polis veya hangi jandarma önündeki uyuşturucuyla mücadeleyi arkaya atabilir? Bu, akıl türü bir şey değil. Kim buna “Hayır.” veya kim buna “Evet.” diyebilir?”
Muhtarların özlük haklarıyla ilgili ciddi iyileştirmeler yaptıklarını, maaşlarını asgari ücretle eşitlendirdiklerini belirten Soylu, daha önce sosyal güvenlik primlerinin ödenmediğini, yaptıkları düzenleme ile sosyal güvenlik primlerini de ödemeye başladıklarını kaydetti.
Bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz
Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Muhtarlarda kaydıhayat şartıyla devam eden bir silah ruhsatı imtiyazları esas itibarıyla söz konusu. Bunun yanı sıra hem Bakanlığın hem ülkemizin onlara sunduğu sosyal imkanlardan da istifade edebilme kabiliyetlerine sahipler. Ayrıca muhtarlarla ilgili yeşil pasaport talebi sürekli olarak dile getirilir. Ben geçmiş dönemde de söyledim, şimdi de söyledim. Yeşil pasaport daha ziyade diğer ülkelerle ülkemizin lehine irtibat kurabilecek ve diplomatından ihracat ve ticaret yapanına kadar bir imkan olarak değerlendirilmelidir. Daha önce bu hak kamu memurlarına verilmiş. Ama muhtarlarımızın sürekli olarak yurt dışına çıkma veya kendi görevlileriyle ilgili yurt dışında bulunma gibi bir zorunlulukları yok. Başka bir şey daha var, bunu hepimiz biliyoruz. Yani bu yeşil pasaportun talebi belli, Türkiye’ye ayrılan miktar belli, nerede kullanılacağı belli. Bu sınırı aştığınız andan itibaren bir yeşil pasaport problemiyle Türkiye karşı karşıya kalabilir, bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz.”
Açık bir kısıt getirilecektir
Soylu, bekçilerin üst arama yetkisine ilişkin şöyle konuştu:
“Bekçilerin iptal edilen kanunda da bir üst arama ve araç içi arama yetkisiyle ilgili bir değerlendirmeleri söz konusu değildi. Bu kanunda da şu anda arkadaşlarımızla, Meclis grubumuzla, diğer grup başkan vekilleriyle beraber yapılan değerlendirmede de bunun üzerine de ilave bir kısıt getirilecektir. Yani daha anlaşılabilir bir şekilde ifade edilebilecektir. Üst arama yetkisi olmadığı için de kadınlarla ilgili bir meseleyle karşı karşıya kalınmayacaktır. Bekçilerde üst arama yetkisi yoktur. Onun için şimdi de çok açık bir kısıt getirilecektir. Grup başkan vekilleri, bürokrat arkadaşlar ve aynı zamanda Bakanlığımızın yetkilileriyle yapılan çalışmalar sonucu bir noktaya ulaşmıştır.”
Kaçak göçmen deposu değildir
Türkiye’deki sığınmacı ve düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesine ilişkin değerlendirmeler de yapan Soylu, Türkiye’nin etrafı ateş çemberi olan bir ülke olduğunu, Suriye’den Afganistan ve Pakistan’a kadar devam eden bir hattın üzerinde olduğunu belirtti.
Suriye, Afganistan veya başka ülkelere sınır dışı edilenler hakkında bilgiler paylaşan Soylu, “2022’nin sonu itibarıyla Afganistan’a 70 bin civarında sınır dışı yapıldı. 2023 yılında bu sayıda sınır dışı yapıldı. Bu sınır dışı edilenlerin hepsi kaçak göçmenlerdir ve onlar yakalanarak Türkiye’nin uluslararası kurallar nezdinde elinde bulunan deport hakkıyla gerçekleştirilmektedir.
Elbette burası bir kaçak göçmen deposu değildir.
Ama sığınmacı vasfıyla gelip de ülkemize sığınan, can korkusuyla gelen insanlara da ülkemiz sonuna kadar sahip çıkmıştır, sahip çıkmaya devam edecektir.” dedi.
Soylu, devletin ilgili birimlerinin deprem ve sel gibi afetlerden etkilenen ailelere eşya başta olmak üzere gereken yardımları da yaptığını belirtti.
Kahramanmaraş merkezli depremleri anımsatan Soylu, “Deprem bölgesinde bugüne kadar toplam 170 bin 662 ev sahibine 22 milyar civarında, 184 bin 920 kiracıya da toplam 10,5 milyar civarında, 355 bin 582 haneye 33 milyar civarında kira yardımı yapılmıştır.” dedi.
AK Parti adına bir konuşma yapan İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu ile Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder arasında yaşanan “hakkını helal et” diyaloğu hem Soylu’yu hem de Meclis’teki milletvekillerini güldürdü.
Soylu’nun konuşması devam ederken, mikrofonu kapandı. Hemen mikrofonu açtıran Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’e Süleyman Soylu, “Hakkını helal et” yanıtını verdi.
Sırrı Süreyya Önder, geçmişteki tartışmalara atıfta bulunarak “O başka” ifadesini kullandı. Önder’in yanıtı Soylu ve milletvekillerini güldürdü.