AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, ”28 Şubat’ta bizim ülkemizin insanları bir kez daha ötekileştirilmişlerdir” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, ”28 Şubat’ta bizim ülkemizin insanları bir kez daha ötekileştirilmişlerdir. İnsanlarımız kendi etnik kökenlerinden, inançlarından, siyasal düşüncelerinden dolayı belki de bu medeniyet havzasında hiç yaşamamaları gereken bir tabloyla karşı karşıya kalmışlardır” dedi.
AK Parti Kocaeli İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Soylu, burada yaptığı konuşmada, AK Parti’nin kendi içerisinde dersler çıkararak bir önceki asırda çıkan engellerin 21. yüzyılda millet nezdinde halledilmesi konusundaki değerlendirmelerini ortaya koyduğunu belirtti.
28 Şubat sürecinin Türkiye için çok önemli bir süreç olduğunu anlatan Soylu, ”28 Şubat’ta bizim ülkemizin insanları bir kez daha ötekileştirilmişlerdir. İnsanlarımız kendi etnik kökenlerinden, kendi inançlarından, kendi siyasal düşüncelerinden dolayı belki de bu medeniyet havzasında hiç yaşamamaları gereken bir tabloyla karşı karşıya kalmışlardır” diye konuştu.
Soylu, geçmişe baktıklarında ancak ”acı tebessüm” edebildiklerini dile getirerek, ”Bugün 28 Şubat’ta ötekileştirenleri ötekileştirmeme konusunda Türkiye’nin normalleşme sürecindeki adımları bana göre gayet doğru gitmektedir. Bir taraftan tarihe havale edilen bir süreç vardır, bir taraftan da hukukun kendi ulaştığı bir süreç vardır. Bütün bunlar modern demokratik devletin gerekleridir. Tarih de sorgular ama bir taraftan hukuk devleti kendi üzerine düşen görevi yapar ve bir çok unsur kendi meselesine ve kendi gündemine devam eder” diye konuştu.
Soylu, yaklaşık 16 yıllık bir sürecin uzun olmadığının altını çizerek, 16 yılda Türkiye’nin kat be kat büyüdüğünü, Türkiye’de özgürlüklerin arttığını kaydetti.
”Türkiye’de belki de geçmiş yüzyıllarda karşılaşmaktan ürktüğümüz sorunlarla yüzleşmekten çekinmeyen bir toplum yapısı oluştu” diyen Soylu, şunları söyledi:
”Uzun zamandan beri başımızda olan meselelerle bir şekilde cesaretle karşı karşıya kalan ve bunları çözmek için de her türlü siyasi riski alan bu memleketin evlatları, siyasette çok önemli yerlere geldi. Devlet tarihlerinde, ülke tarihlerinde 16 yıl kısa bir süreç olmasına rağmen başarılı bir millet iradesiyle Türkiye’nin çok uzun zamandan beri karşılaşmaktan korktuğu, çözmekten korktuğu bir çok meselesini geride bıraktığı bir tarih dilimi hafızalarımızda var.”
”Çözüm süreci”
Soylu, çözüm sürecinin, bu konuda medyanın bir bölümünün meseleyi hala kabullenememesinden dolayı ”İmralı süreci” diye isimlendirilerek ortaya çıktığını belirterek, şöyle devam etti.
”Bunun adı ‘İmralı süreci’ değildir, bunun adı ‘çözüm süreci’dir ve Türkiye’de hepimiz dikkatli olması gereken sözlerimizi, cümlelerimizi seçerken böyle bir kuyumcu terazisiyle tartmamız gereken bir süreçtir. Çünkü herkes bunun acısını yaşadı. Ben şahsen Kocaeli’de 3, 5 şehit cenazesine geldim. Bu insanların hepsi bu acıların tamamını yaşadılar. Artık bu insanlar bu acıları yaşamak istemiyorlar. Yüksek yüksek plazalarda yaşayıp da bu acılara tepeden bakanlar eğer bunlara ‘İmralı’ diye bir süreç ismi koyuyorlarsa bu topluma dün yaptıkları haksızlıkların bir bölümünü tekrar yapmaya devam etmektedirler.”
Soylu, Türkiye’nin hem siyaseti, hem bugünkü devlet yapısı hem de AK Parti hükümetiyle birlikte çok önemli bir risk aldığını dile getirerek, ”Çözülemez, artık bunla yaşamaya alışmalıyız” diyenlerin ve uzun yıllardan beri toplumun birbirine düşmesi konusunda kendisini bir ”fırsat taciri” olarak görenlerle bunu yıllardan beri yönetenlerin bugün suskunluk içerisinde olduğunu kaydetti.
Özellikle sivil toplum örgütlerinin bu konuda çok önemli ve ciddi bir şekilde yapıcı rol oynamaları gerektiğini anlatan Soylu, ”Türkiye’de hala bu konuyu uzaktan izlemeye devam eden ve bizim daha çok katkılarını beklediğimiz Türkiye’nin iş camiasının, üniversitelerimizin, medyanın bu konuda ciddi daha fazla yapıcı katkı ortaya koyması gerekir ve hepimizin bu çözüm süreci başarıya ulaştığında nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağımıza yönelik bir empatik akıl geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
”Muhalefet temkinli”
Muhalefetin bir takım itirazlarda bulunabileceğine dikkati çeken Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü.
”Ama tersinden şöyle söylemek lazım gelir ki onların da barışın ve çözümün umudu içerisinde olduklarını düşünüyorum. Yani bu meselenin hiç olmadığı kadar ciddi bir noktaya geldiğini ve çözümün olabileceği konusunda umutların onlarda da yeşerdiği kanaatini taşıyorum. Neticede biz hepimiz aynı toplumda yaşıyoruz. Ne CHP’nin ne MHP’nin bu ülkede kandan ve gözyaşından bir yarın oluşturma gayreti içinde olduklarını düşünüyor değilim. Böyle bir dalalet içerisinde olabilecekleri kanaatinde de değilim. Neticede onların da kendi yapıları söz konusu. Onların da geçtiğimiz süreçten ciddi bir şekilde etkilendikleri kanaatindeyim, toplumun bir parçasıdırlar. Onun için ben diğer meselelerde olmadığı kadar temkinli bir tavır içinde olduklarını görüyorum. Biraz daha olması konusundaki talebimiz söz konusudur. Daha fazla katkı koymaları lazım elbette ama bu konuda temkinli olduklarını görüyorum. Bu da kötü bir şey değil.”