Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Asgari ücret vaadimizi gerçekleştiriyoruz. KOBİ’lerimize ve iş dünyamıza rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir etki olmaması için de asgari ücret artışının etkisinin olmaması için de gerekli her türlü tedbiri planlıyoruz” dedi.
Davutoğlu, Çalışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının tek yolunun demokrasi olduğunu belirterek, demokrasiden, hukuktan geriye atılacak her adımın ekonomi, üretim ve emek için “felaket” olduğunu söyledi.
“Hiçbir surette demokrasiden, hukuktan adaletten geriye doğru tek bir adım atılmayacaktır” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Teröre karşı mücadelede en kararlı tutumu sergilerken, özgürlüklerin, demokrasinin, hakkın, hukukun korunması için aynı ilkesel tavrı göstermekte hiç tereddüt etmeyeceğiz. Bu konuda bize yapacağınız her eleştiri başımızın üstündedir. Lütfen temel meselelerde, milli meselelerde güç birliği içinde olduğumuzu bize daha çok hissettirin. Lütfen moral ve motivasyon konusunda Türkiye’nin gücüne güç katın, özgüvenimizi pekiştirin. Türkiye’nin önümüzdeki günlerde en çok ihtiyaç hissettiği temel güç kaynağı özgüvenidir.”
Davutoğlu, 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki geçiş döneminde özgüvenin sarsılmasını bekleyenleri yanılttıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bir kez daha milletimize şükranlarımızı ifade ediyorum. 1 Kasım seçimleriyle yüzde 85 katılım, yüzde 97,5 temsil ve 49,5’luk bir oy desteğiyle aslında sadece AK Parti’nin değil Türkiye de demokrasinin zaferini bütün dünyaya gösterdi. Şimdi önümüzde bir istikrar dönemi var. Önümüzdeki 4 yılı karşılıklı anlayış içinde, karşılıklı diyalog içinde birlikte inşa edeceğiz. Çalışma hayatının sorunlarını çözüme kavuşturmak, çalışma hayatında en ileri hakları teslim etmek gayesiyle 13 yıldır çalışıyoruz, bundan sonra da çalışacağız.”
Davutoğlu, küresel krizin başladığı 2007’den bu yana birçok ülke istihdam kayıplarını telafi edemezken, Türkiye olarak yaklaşık 7 milyon kişiye ilave istihdam imkanı sağladıklarına dikkati çekti.
Sadece son 1 yılda, yaklaşık 250 bini 15-24 yaşındaki gençlerden oluşan 1 milyon kişiye istihdam sağladıklarını anlatan Davutoğlu, iş gücüne katılım oranları ve istihdam oranlarında belirgin şekilde artış olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, 2007’de yüzde 44 civarında olan iş gücüne katılım oranının, 2015’in Eylül ayı itibarıyla yüzde 52 seviyesine yükseldiğine, bu artışın rekor düzeyde olduğuna işaret etti.
Başbakan Davutoğlu, 2007 yılında yüzde 40,4 civarında olan istihdam oranının, 2014’te yüzde 45,5 seviyelerine yükseldiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sevinerek söylüyorum, gurur duyarak söylüyorum, kadınların çalışmasını teşvik eden düzenlemelerimiz sonucunda kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı da belirgin şekilde artmıştır. 2007 yılında yüzde 23 civarında olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2015 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 32’ye yükselmiştir. 2007 yılında yüzde 48 civarında olan kayıt dışı istihdam oranı ise 2015 yılı eylül ayında yüzde 34 seviyesine düşmüştür. Bütün bunları dünya küresel bir ekonomik krizden geçerken gerçekleştirdik.”
“Hükümet olarak bir yandan istihdam alanları oluştururken diğer yandan iş piyasasındaki muhtemel verimsizlikleri ve iş kazalarını bertaraf etmeye çalıştık” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
“İş-Kur aracılığıyla 4 bin iş ve meslek danışmanını göreve başlattık. İş arayanla işçi arayan arasında bir köprü kurduk ve onların buluşmalarını temin ettik. Dikkatinizi çekerim, 852 bini kadın olmak üzere 3 milyon 638 bin kişiyi doğrudan işe yerleştirdik. 1 milyon 100 bin kişiye mesleki eğitim verdik. 273 bin kişiye de iş başı eğitim sağladık. 140 bin kişiyi girişimcilik eğitiminden yararlandırdık.”
Kamuoyuna 2016 Eylem Planı’nı sunduklarını, 1 hafta, 3 ay, 6 ay ve 1 yıllık hedeflerin takvimlendirilmiş şekilde paylaşıldığını anlatan Davutoğlu, “Verdiğimiz bütün sözlerin gereğini yapacağız. Hükümet programımızı ve eylem planımızı, istihdamı üretimi, çalışma barışını gelir dağılımındaki adaleti esas alarak hazırladık. İşte inşallah asgari ücret vaadimizi gerçekleştiriyoruz. KOBİ’lerimize ve iş dünyamıza rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir etki olmaması için de asgari ücret artışının etkisinin olmaması için de gerekli her türlü tedbiri planlıyoruz” ifadesini kullandı.
Davutoğlu, 11. Çalışma Meclisi’nin temalarından birinin de genç işsizlik olduğuna, bu konunun G20 Zirvesi’nde ana gündem maddesi olarak ele alındığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“İstihdam politikaları çerçevesinde Çalışma Meclisimizin de ana gündem maddesinin genç istihdamı olması gerekir. Genç istihdamının olmadığı ülkelerin sosyal huzuru sağlamaları, siyasi istikrarı temin etmeleri mümkün değildir. Aksine genç işsizlerin olduğu her yerde kaos, ümitsizlik, karamsarlık hakim olur. Onun için gençlere dönük yeni istihdam imkanlarını da kamuoyumuzla paylaşıyoruz. Her bir gencin proje karşılığında 50 bin lira karşılıksız destek alması bunun bir temel örneğidir.”
64. Hükümet Programı’nda gençlerin çalışma hayatına geçişlerini ve istihdamlarını kolaylaştıran çok önemli düzenlemeler yaptıklarının altını çizen Davutoğlu, “İlk üç ayın içinde yapacağımız düzenlemeyle ilk kez iş bulan her gencimizin ilk bir yıllık maaşını devlet olarak biz ödeyeceğiz. Gençlerin genel sağlık sigortası prim borçlarını sıfırlıyoruz, meslek lisesi ve üniversite öğrencilerinin staj yapmalarını özendirici tedbirler alıyoruz. Lise veya üniversite mezunu gençlerimizin genel sağlık sigortası giderlerine destek oluyoruz. Buna göre primler iki yıl süreyle gelir testi yapılmaksızın ve prim alınmaksızın devlet tarafından karşılanacak” dedi.
– “Dün siyasi partilerimizden randevu talep ettik. Bu görüşmede sadece yeni dönemde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz reformları değil, aynı zamanda nasıl daha uyumlu bir siyasi ortam oluşturabileceğimizi de konuşmak amacındayım. Bu güzel geleneği de bu vesileyle başlatacağımızı ümit ediyorum”
– “Bütün siyasi partilerin görüş ayrılıklarını bir kenara koyarak, bu ateş çemberi içinde Türkiye’de demokrasiyi, Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, teröre karşı verilen mücadeleyi ve dışarıda Türkiye’ye dönük olarak yürütülen faaliyetlere karşı ortak tutumu benimsemek durumundayız”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Dün siyasi partilerimizden randevu talep ettik. Bu görüşmede sadece yeni dönemde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz reformları değil, aynı zamanda nasıl daha uyumlu bir siyasi ortam oluşturabileceğimizi de konuşmak amacındayım. Bu güzel geleneği de bu vesileyle başlatacağımızı ümit ediyorum” dedi.
Davutoğlu, “11. Çalışma Meclisi Toplantısı’nda çalışma hayatının en büyük ihtiyacının diyalog, çalışma barışının esasının da sağlıklı diyalog olduğunu belirterek, çalışma hayatının temsilcileri ile son bir yılı aşkın sürede defalarca görüştüğünü ifade etti.
AK Parti’nin seçim beyannamesinin hazırlanması öncesi ve sonrasında, 1 Kasım seçimlerinden hemen sonra hükümet programı yazılırken de çalışma hayatı temsilcileriyle oturup, istişare ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, ülkenin kaderini, geleceğini, “hep beraber bütün taraflar olarak omuz omuza belirlemek durumunda” olduklarını belirtti.
Saygı ve sevgi içinde istişareler yaparak, gelecek nesillere çok daha müreffeh bir ülke sunmanın herkesin en asli görevi olduğuna işaret eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir işletmenin başarısında sağlıklı diyalog ne kadar önemli ve vazgeçilmez ise bir ülkenin topyekun çalışma hayatının düzeni ve istikrarı için de sağlıklı diyalog her şeyin temelidir. Bizler, toplumla kavgalı değil, topluma hizmeti esas alan bir siyaseti temsil ediyoruz. İşçinin alın terine duyduğumuz saygıyı iş verenden esirgemiyoruz. Bu ülke için, bu toplum için kendisi için, evladı için, ailesi ve insanlık için emek ve değer üreten herkes başımızın tacıdır. Helal lokma için emek ve gayret sarf eden kol ve kafa gücüyle çalışan her kardeşimiz başımızın tacıdır. Bizim inanç sistemimizde insan için sadece emeğinin, alın terinin karşılığı vardır ilkesi söz konusudur. Bu anlamda emek ve alın teri zaten barışı, hoşgörüyü, diyaloğu beraberinde getiriyor.”
Başbakan Davutoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görev tanımının da temelde sosyal diyaloğu temsil etmek olduğunu, sosyal politikaların her alanında birinci önceliğin insan ve insana hizmet olduğunu dile getirdi. AK Parti’nin Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olduğunu anlatan Davutoğlu, bu örgütün her kesimden temsilcileri barındırdığını ve örgütte istişare ile siyasi kararların alındığı bildirdi.
Seçimlerden yüz akıyla çıktıklarını ve kollarını hizmet için sıvadıklarını ifade eden Davutoğlu, “Bütün toplumsal talepleri gözeterek, 2016 Eylem Planı ve reform paketini kamuoyuna sunduk. İş dünyasının bütün temsilcileriyle bir araya geldik. Bugün ise 68 senede sadece 13 defa toplanabilen Çalışma Meclisindeyiz. Çalışma Meclisi, bundan sonra çalışma hayatının en temel kurumlarından biri olarak sık sık yapılacak” dedi.
Davutoğlu, hiçbir zaman tek taraflı dayatmalar içinde olmadıklarını, olmayacaklarını, toplumun bütün kesimleriyle en üst düzeyde hukuklarını geliştireceklerine dikkati çekerek, “İşçinin, işverenin alın teri ve hakkı bizim meselemizdir. Yeter ki birlikte çalışalım birlikte üretelim. Yeter ki kavgayı değil barışı adaleti esas alalım. Yeter ki bütün ülke meselelerinde bir olalım, beraber olalım. Yeter ki bütün milli meselelerde el ele, gönül gönüle olalım. Her türlü mevzuat çalışmasını sosyal taraflarla yasalaştırıyor, hayata geçiriyoruz. Karşılaşılan her sorunu, her kesimin görüşünü aldığımız bir süreç sonunda çözüme kavuşturuyoruz, kavuşturmaya da kararlıyız. Hükümet olarak biz yaptığımız her reformu ortak duyarlılık ve uzlaşma zemini içinde gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz” diye konuştu.
Davutoğlu, şartların sürekli değiştiğini, bir çok alanda reforma ihtiyaç olduğunu, bu reformları, Türkiye’nin menfaatleri icabı yapmayı düşündükleri her düzenlemeyi siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşmak ve yapıcı bir uzlaşı zemininde gerçekleştirmek istediklerini aktardı.
Türkiye için herkesin ortak bir akıl zemininde buluşmak ve geleceğe dönük adımları atarken uyumlu hareket etmek durumunda olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Milletimizin de siyasetten beklentisi budur. Dün siyasi partilerimizden randevu talep ettik. Bu görüşmede sadece yeni dönemde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz reformları değil, aynı zamanda nasıl daha uyumlu bir siyasi ortam oluşturabileceğimizi de konuşmak amacındayım. Bu güzel geleneği de bu vesileyle başlatacağımızı ümit ediyorum. Yani her seçim sonrası yeni göreve başlayan muhalefet liderlerinin hizmete başlamadan görüşme geleneği. Şu ana kadar böyle bir gelenek yoktu. Ümit ederim ki dün yaptığımız davetle böyle bi gelenek başlar ve siyasi hayata, toplumsal hayatın beklentileriyle birlikte ahenk, karşılıklı saygı ve eleştirmekle birlikte bu eleştirinin saygı ve yapıcı bir inşa faaliyetinin parçası olacağı bir süreç gerçekleşir. Randevu taleplerine olumlu geri dönüşler oluyor. İnşallah önümüzdeki hafta bu görüşmeleri gerçekleştireceğiz.”
Davutoğlu, Türkiye’de siyasetin artık suni gerilimleri ve kısır çekişmeleri aşarak yapıcı eleştiri dönemini başlatması gerektiğini, eleştiriye karşı olmadıklarını, her yapıcı eleştirinin yapacaklarına zenginlik katacağını da düşündüklerini bildirdi.
“Türkiye’nin meseleleri söz konusu olduğunda her parti yapıcı gayretini ortaya koymak durumundadır. İnşallah yeni dönemde karşılıklı hassasiyetle bu uzlaşı zeminini tesis edebiliriz” ifadesinin kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Bundan Türkiye kazançlı mutlaka kazançlı çıkacaktır. Görüş ayrılıklarımız olabilir ama bütün bunların üzerinde gözetmemiz gereken milletimizin çıkarı, ülkemizin yüce menfaatleridir. Ülkemiz söz konusu olduğunda, özellikle son dönemde etrafımızdaki ateş çemberi içinde bir kez daha vurguluyorum. Bütün siyasi partilerin görüş ayrılıklarını bir kenara koyarak bu ateş çemberi içinde Türkiye’de demokrasiyi Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, teröre karşı verilen mücadeleyi ve dışarıda Türkiye’ye dönük olarak yürütülen faaliyetlere karşı ortak tutumu benimsemek durumundayız. Bugün bu toplantı ile fikirlerin, birikimlerin yapıcı önerilerin sergilendiği bir ortamın Türkiye için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyoruz. İnşallah çalışma hayatında en başından beri sürdürdüğümüz bu diyalog ortamı aynı hassasiyetle devam edecek.”
“Güçlü hükümetimiz, milletimizin hizmetindedir. Gücümüzü kırmak, çalışma azmimizi gölgelemek isteyenler beyhude bir çaba içindedirler. Umduklarına asla nail olamayacaklar. Türkiye’yi durdurmak isteyenler asla başaramayacaklar”
– “Sosyal barışımızın önüne hendek kazanlar, barikat kuranlar, kazdıkları hendeklere kendileri düşecektir. Siyaseti, demokratik düzeni zehirlemek isteyenler bu karanlık emellerine kesinlikle ulaşamayacaklardır. Biz 78 milyon olarak kucaklaşacağız”
– “Biliyoruz ki bu tür teröristler, bu tür maceraperestler gürültü çıkarır ama kitleleri zehirleyemezler. Herkes emin olsun ki, çalışma dünyamızın değerli temsilcileri olarak sizler de emin olun ki bu arızi sorunlar mutlaka geride kalacak, bu puslu hava dağılacak. Umut tekrar bütün ülkede olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da parlayan bir güneş gibi yükselecek, emek ve üretim geri gelecek, alın teri geri gelecek. Vicdan ve akıl hakim olacak”
– “Terör bütün Türkiye’yi hedef alıyor. İstikrarımızı, birliğimizi, dirliğimizi hedef alıyor ama terörün en büyük kurbanı son günlerde acı örneklerle müşahede ettiğimiz gibi yine bölge halkıdır. Terör örgütü, uyguladıkları kanlı eylemlerle, baskıyla, zulümle haklarını savunduklarını iddia ettikleri insanları göçe zorluyor, insanları evlerinden, barklarından ediyor. Kalanları da öldürüyor, tehdit ediyor çünkü bölge halkı, o vefakar, o bu ülkeye bağlı bölge halkı teröre asla destek vermiyor, kargaşaya teslim olmuyor”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Güçlü hükümetimiz milletimizin hizmetindedir. Gücümüzü kırmak, çalışma azmimizi gölgelemek isteyenler beyhude bir çaba içindedirler. Umduklarına asla nail olamayacaklar. Türkiye’yi durdurmak isteyenler asla başaramayacaklar. Sosyal barışımızın önüne hendek kazanlar, barikat kuranlar, kazdıkları hendeklere kendileri düşecektir. Siyaseti, demokratik düzeni zehirlemek isteyenler bu karanlık emellerine kesinlikle ulaşamayacaklardır. Biz 78 milyon olarak kucaklaşacağız” dedi.
Davutoğlu, “11. Çalışma Meclisi Toplantısında” yaptığı konuşmada, bu toplantıyla fikirlerin, birikimlerin ve yapıcı önerilerin sergilendiği bir ortamın Türkiye için ne kadar değerli olduğunu gösterdiklerini söyledi.
Çalışma hayatında en başından itibaren büyük bir hassasiyetle sürdürdükleri diyalog ortamının bundan sonra da aynı yoğunlukla, aynı hassasiyetle devam edeceğini belirten Davutoğlu, çalışma hayatındaki barışı ve huzuru Türkiye’nin hem bugünü hem yarını için hayati bir unsur olarak gördüklerini ve 13 yıl boyunca da çalışma hayatına duyarlı bir şekilde yaklaştıklarını ifade etti.
AK Parti iktidarları boyunca parti ve hükümet programlarındaki çalışma hayatı vaatlerine harfiyen uymaya gayret ettiklerine dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çalışma hayatında düzenlemeler yaparken son derece hassas bir denge üzerinde ilerlememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun son derece zor olduğunu biliyoruz ve zorluğuna rağmen bu hassasiyeti hep korumaya özen gösteriyoruz. Bizim öz kültürümüz, kendi geleneklerimiz, kendi tarihi tecrübelerimiz, barış ve huzur içinde bir çalışma hayatı inşa etmek için çok zengin bir birikimi ihtiva ediyor. Hala güzel, ahi geleneğinin izlerinin Anadolu’da ve Trakya’da birçok şehrimizde, hatta sınır ötesinde yaşadığını görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Biz bu köklü gelenek içinde her zaman her insanın tek başına eşrefi mahlukat olarak bir değer olduğunun bilincindeyiz.”
Davutoğlu, çalışma hayatının koşullarının belirlenmesinde bütün tarafları “aynı yöne bakar, aynı yöne gider” şekilde görmek istediklerini belirti. İş hukuku ve iş ahlakının önemine değinen Başbakan Davutoğlu, “Herkes birbirinin hukukuna riayet etmeli, birbirinin elinden tutmalıdır. İnsandan daha muhterem, daha değerli, daha saygıdeğer bir varlık yoktur. Öyleyse ticari hayatımızda, çalışma hayatımızda sözün senet olduğu günlere geri dönmeliyiz. Öyleyse herkes emeğinin, alın terinin korunacağından emin olmalıdır” diye konuştu.
AK Parti hükümeti olarak toplumun tüm kesimleri arasında olduğu gibi çalışma hayatının kesimleri arasında da diyalog ve uzlaşmayı tesis ettiklerini, bundan sonra da etmeye devam edeceklerini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
“Hiçbir ayrımcılığa, hiçbir ötekileştirmeye, hiçbir dışlanmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz. Çalışma hayatımız demokratik istikrarın en çok hissedildiği alandır. Siyasi istikrar ve güven ortamı riske girdiğinde en çok yara alan alan da budur. Ara rejimlerde, demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde çalışma barışı ilk gözden çıkarılan alandır. Hamdolsun ki Türkiye, demokratik istikrar ve güven zeminini sağlam temeller üzerine yeniden ikame etmiştir. Demokrasi krizleri artık tarihe karışmış, toplum olarak hedefler üzerinde gücünü, demokrasimizin gücünü pekiştirmiştir.”
Çalışma Meclisi toplantısını da demokratik güven ve istikrarın bir ürünü olarak gören Davutoğlu, meclise verilecek katkının tüm vatandaşlar için olduğunu ifade etti.
Hükümetin de vatandaşın yanında olduğunun altını çizen Başbakan Ahmet Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Güçlü hükümetimiz milletimizin hizmetindedir. Gücümüzü kırmak, çalışma azmimizi gölgelemek isteyenler beyhude bir çaba içindedirler. Umduklarına asla nail olamayacaklar. Türkiye’yi durdurmak isteyenler asla başaramayacaklar. Sosyal barışımızın önüne hendek kazanlar, barikat kuranlar kazdıkları hendeklere kendileri düşecektir. Siyaseti, demokratik düzeni zehirlemek isteyenler bu karanlık emellerine kesinlikle ulaşamayacaklardır. Biz 78 milyon olarak kucaklaşacağız. Provokatörler değil, bütün vatandaşlara aynı gözle bakan bizler kazanacağız. Ayrım yapan hiçbir odakla, hiçbir hain mihrapla birlikte yol yürümeyeceğiz.
Biliyoruz ki bazen kötüler etkin görünür ama ruhlar üzerinde hiçbir zaman müessir olamazlar. Biliyoruz ki bu tür teröristler, bu tür maceraperestler gürültü çıkarır ama kitleleri zehirleyemezler. Herkes emin olsun ki, çalışma dünyamızın değerli temsilcileri olarak sizler de emin olun ki bu arızi sorunlar mutlaka geride kalacak, bu puslu hava dağılacak. Umut tekrar bütün ülkede olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da parlayan bir güneş gibi yükselecek, emek ve üretim geri gelecek, alın teri geri gelecek. Vicdan ve akıl hakim olacak.”
Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta, Hakkari’de, İstanbul’da ve Ankara’da aynı ölçüde huzur, aynı ölçüde emek, üretim ve istikbal davasının hakim olacağına işaret eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Aramıza hendek kazanlar, kucaklaşmamıza asla engel olamayacaklar. Terör dolayısıyla, teröristlerin baskıları dolayısıyla kepenkleri kapatmak zorunda kalanlar, işlerini durdurmak durumunda kalan esnaflarımızın bütün zararları, mağduriyetleri giderilecek. Öğrencilerimizin bütün eğitim ihtiyaçları eksiksiz şekilde yerine getirilecek. Hiçbir vatandaşımız kimsesiz ya da sahipsiz olduğu hissine kapılmayacak.
Bütün cinayet şebekelerine rağmen, bütün harici düşmanların pusu ve tuzaklarına rağmen biz daima bir olacağız, diri olacağız, beraber olacağız. Ölümü değil hayatı, savaşı, çatışmayı değil barışı ve adaleti konuşacağız. Başkaları karamsar senaryolarla Türkiye’nin moral motivasyonunu kırma çabası içinde olabilir ama biz hiçbir zaman emekten, üretimden, ihracattan, yatırımdan, çalışma barışından gözümüzü ayırmayacağız. Başkaları felaket senaryoları yazsa da biz insanlarımızın mutluluğunu, huzurunu, saadetini esas alacağız.
Hedef bir bütün olarak Türkiye’yi kalkındırma hedefidir. Bugün biz burada çalışma meclisinde bir aradayken ülkemizin huzuru, güvenliği ve en çok da halkımızın saadet ve mutluluğu için ülke sathında görev yapan ve bu görev esnasında şehadet şerbeti içenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Onların gösterdikleri bu fedakarlık üzerinde ülkemizin birliğini, beraberliğini koruyarak geleceğe çok daha emin adımlarla yürüyeceğimizden hiçbir şüphemiz yok. Terör bütün Türkiye’yi hedef alıyor, istikrarımızı, birliğimizi, dirliğimizi hedef alıyor ama terörün en büyük kurbanı son günlerde acı örneklerle müşahede ettiğimiz gibi yine bölge halkıdır. Terör örgütü, uyguladıkları kanlı eylemlerle, baskıyla, zulümle haklarını savunduklarını iddia ettikleri insanları göçe zorluyor, insanları evlerinden barklarından ediyor. Kalanları da öldürüyor, tehdit ediyor. Çünkü bölge halkı, o vefakar, o bu ülkeye bağlı bölge halkı teröre asla destek vermiyor, kargaşaya teslim olmuyor. Yerinden, yurdundan edilen bu insanlarımızın her türlü ihtiyacını karşılamak bizim görevimizdir ve daima yanlarında olacağız. Devletimiz 78 milyon insanın hizmetindedir, yanındadır, yanıbaşındadır.”
Bölge halkının vergi borçlarından kredi, eğitim imkanlarına kadar her türlü tedbirleri açıkladıklarını ifade eden Davutoğlu, bu tedbirlerin harfiyen uygulanacağını ve vatandaşların mağduriyetlerinin giderileceğini söyledi.
Türkiye’nin pek çok problemle aynı anda mücadele ettiğine vurgu yapan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Tek başına devlet imkanlarının yeterli gelmediği, toplumsal dayanışmanın da güçlü biçimde devreye girmesi gereken durumlar var. Geçen hafta sonu iş adamlarımızla bir araya geldik, onlara da söyledim. İş dünyamızın, çalışma dünyamızın bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz. Bunlar Türkiye’nin meseleleri ve bu ülke hepimizin. Elbirliği, işbirliğiyle hayalini kurduğumuz yarınlara büyük ve yükselen bir ülke olarak yürüyeceğiz. Güneydoğu’daki yaraları hep birlikte kapatmak bu ülkenin teröre karşı birliği, kardeşliği için topyekun bir savunma halinde, bir ortak bilincinde hareket etmek gerekiyor.”
Davutoğlu, dara düşen insanlara elini uzatacak çok sayıda insanın olduğunu kaydetti.
—
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, “2023 yılında işsizlik oranının yüzde 5’e indirilmesini, istihdam oranının yüzde 55’e yükseltilmesini, tarım dışı sektörler için kayıt dışı istihdam oranının ise yüzde 15’in altına indirilmesini temel hedeflerimiz olarak belirledik” dedi.
Soylu, 11. Çalışma Meclisi Toplantısı’nda, bir önceki Çalışma Meclisi Toplantısının 2013’de yapıldığını anımsatarak, o toplantıda toplu iş sözleşmeleri, asgari ücret, istihdam, kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası fonları ile alt işverenlik gibi konuların görüşüldüğünü ve bir dizi kararların alındığını belirtti.
Bugünkü toplantıda, istihdam politikalarının ele alınacağını bildiren Soylu, Çalışma Meclisi’nin önemli bir sosyal diyalog mekanizması olduğunu söyledi.
“İstişare” ve “reform” kelimelerinin AK Parti’nin ve AK Parti hükümetlerinin genel karakteristiği olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
“AK Parti reformcu karakterini hiçbir zaman terk etmemiştir. Yaptığı reformları da mutlaka istişare ederek, konunun taraflarıyla tartışarak gerçekleştirmiştir. Geçtiğimiz süreçte ortaya konulan İş Kanunu, sosyal güvenlik reformu, bütün vatandaşlarımızı kapsamı altına alanına Genel Sağlık Sigortası, İntibak Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşme Yasası gibi çalışmalar da işte bu anlayışın neticeleridir. Hep birlikte ürettiğimiz eserler olarak karşımızda durmaktadır. Bütün bu adımlar, çıkarılan kanunlar ve yapılan değişiklikleri aslına takip ettiğimiz bir çizginin bölümleridir. Bütün bu reformlar bir araya geldiğinde Ulusal İstihdam Stratejimizi oluşturmakta. Bu strateji ülkemizi 2023, 2052 ve 2071 hedeflerine taşıyacak olan üretim, istihdam ve büyümeden oluşan üçlü saç ayağını oluşturmaktadır.”
İş gücü piyasasının yapısal sorunlarının çözülmesinin, orta ve uzun vadede büyümenin istihdama katkısını arttırmak ve işsizlik sorununa kalıcı çözümler geliştirmek niteliğinin bulunduğuna dikkati çeken Soylu, şu bilgileri verdi:
“2023 yılında işsizlik oranının yüzde 5’e indirilmesini, istihdam oranının yüzde 55’e yükseltilmesini, tarım dışı sektörler için kayıt dışı istihdam oranının ise yüzde 15’in altına indirilmesini temel hedeflerimiz olarak belirledik. İşsizlik bugün özellikle 2008-2009’daki küresel kriz sonrasından küresel olarak ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Dış ticaret rakamlarında iyileşmeler olmasına rağmen istihdam rakamları tüm ülkelerde maalesef aynı hızda ilerleyemiyor. Yani işsizlik artarken hızlı, azalırken yavaş bir rakamsal büyüklük olarak ortada duruyor. Ülkemizde eylül 2015 itibariyle işsizlik oranı 10,3’tür. Bir önceki yıl bu rakam 10,5’ti. Kademe kademe aşağıya çekiliyor ama almamız gereken ciddi bir mesafe olduğunu biliyoruz.”
Soylu, ciddi tedbirler alınan diğer bir alanın kayıt dışı istihdam olduğunu bildirerek, geçen yıl yüzde 35,7 olan kayıt dışı istihdam oranının bu yıl 34,8 seviyesine düştüğünü söyledi.
Kayıt dışı istihdam oranının 2002’de yüzde 52,1 düzeyinde olduğunu vurgulayan Soylu, “Çalışma Meclisi’nin paydaşlarıyla yürüttüğümüz ortak bir çabanın ve reformların sonucunda, kayıt dışı istihdam oranı yüzde 52’den yüzde 35’e kadar indi. 2008 yılından ekim 2015’e kadar yapmış olduğumuz denetimlerde toplam 1 milyon 272 bin 156 kişinin kayıt dışı çalıştığı tespit edilmiş olup, bu kişiler sosyal güvence altına alınmıştır. İstihdam piyasasındaki yükleri hafifletmek adına yürüttüğümüz bir diğer politika aracı da sigorta prim teşvikleri olmuştur. 2004 yılından bugüne kadar 11 farklı alanda toplam 56 milyar 656 milyon lira prim teşviki verilmiş ve 1 milyon 152 bin iş yeri bu teşviklerden faydalanmıştır” diye konuştu.
Soylu, 2002 yılından beri uygulanan politikalarla engelli, kadın ve genç istidamı ile kayıt dışılık konusunda çok önemli stratejilerin uygulandığını ifade ederek, bu hedeflerin programlı bir şekilde gerçekleştirilmesi için 2014 yılında Ulusal İstihdam Stratejisi’nin oluşturulduğunu hatırlattı.
Çalışma hayatının düzenli bir şekilde düzenlendiği bir toplumda hem ekonomik hem de sosyal barışın temininin mümkün olacağına dikkati çeken Soylu, bundan dolayı bütün yapılan toplantılarda bütün sosyal taraflarla bir araya gelmeyi önemsediklerini söyledi.
Mevcut iş gücünün eğitiminin ve niteliğinin artırılmasının son 13 yılda yapılan reformların temel felsefesini oluşturduğunu dile getiren Soylu, “Mesele işsizlik değil mesleksizlik anlayışıyla 2002’den bu güne kadar 1 milyon 650 bin kişiye mesleki eğitim verildi. Bunların yarısının kadınlardan oluştuğuna dikkatinizi çekerim. Birçok vatandaşımız bu eğitimler sayesinde iş sahibi olup, yanında işçi çalıştırır duruma gelmiştir” dedi.
Soylu, ülkenin nitelikli insan potansiyelini üst seviyelere yükselmek için 64. Hükümetin Eylem Planında “Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi” programının ortaya konulduğunu da belirtti.